Haftanın Özeti: 180

Bilim, Yazılım, Donanım

Microsoft organizasyon şemasını değiştirerek bir yeniden yapılanmaya gidiyor. 2015 yılında yapılan organizasyon değişikliğinden sonra CEO Satya Nadella, şirkette geçen hafta yeni bir organizasyon şeması değişikliğine daha gitti. Nadella’nın çalışanlara gönderdiği e-postada Windows ve Donanım Grubu’nun (WDG) dağıtıldığı, bunun yerine “Bulut Bilişim & Yapay Zeka” ve “Deneyim & Cihazlar” adları altında iki ayrı birim kurulduğu bildirildi. Bu da geçen aydan bir röportaj:

Intel Bitcoin madenciliğine özel bir donanımsal hızlandırıcı için patent başvurusu yaptı. Bu özel donanımın, halihazırda masraflı olan ve çok fazla enerji gerektiren kripto para üretme işini daha kârlı hale getireceğine inanılıyor. Coherent Market Insights, kripto para üretme piyasasının 2016’da 610 milyon Dolar olduğunu ve 2025’te 38 milyar Dolar’a ulaşacağını belirtiyor.

Apple‘ın, 2020’den itibaren Mac‘lerde kendi ürettiği işlemcileri kullanmaya başlayacağı konuşuluyor. Şu anda Mac işlemcilerini Intel’in ürettiğini hatırlatalım. Kalamata adı verilen bu girişim, Mac, iPhone ve iPad dahil olmak üzere bütün Apple cihazlarını benzer ve sorunsuz şekilde çalıştırma planının bir parçasını oluşturuyor. Yöneticiler tarafından onaylanan bu geçiş projesinin birkaç aşamada gerçekleşeceği düşünülüyor. Eğer Apple bu konuda başarılı olursa, kendi işlemcisini kullanan ilk büyük bilgisayar üreticisi olacak.

Elon Musk yapay zekanın ölümsüz bir diktatöre dönüşebileceğinden endişe ediyor. Yapay zekaya mesafeli duruşuyla bilinen Musk bu ifadeleri ABD’de gösterime giren Do You Trust This Computer? (Bu Bilgisayara Güveniyor Musun?) adlı belgeselde kullandı. Belgeselde geçen “otoriter hükümetler tarafından oluşturulan yapay zekanın kişi veya gruplardan daha uzun süre yaşayarak daimi bir zulüm yapısına dönüşmesi” fikri gayet ürkütücü.

https://www.youtube.com/watch?v=gdhL3KsZ0jw

Yarının savaşları asker, drone ve yapay zeka temelli sistemlerin kombinasyonuyla yapılacak. Internet of Battle Things (Savaş Şeylerinin İnterneti), makine ve insanlardan oluşan geniş bir savaş ağı ve ABD Ordusu bunu gerçekleştirmek için çalışıyor. Ordu, yakın zamanda yayımladığı bir resmi raporda bu ‘şeylerin’ neler olduğunu açıkladı: “Muhtemelen çok küçük robotlardan askeri birlik ve malzeme taşıyabilecek kadar büyük araçlara kadar çeşitlilik gösterecek. Bunlardan bazıları uçabilecek, bazıları yerde sürünebilecek veya yürüyebilecek.”

ABD Savunma Bakanlığı, gerçek anlamda gaipten sesler çıkaran bir enerji silahı üzerinde çalışıyor. Proje, hedefini etkisiz hale getiren ancak öldürmeyen silahlar ve makineler üretmeyi amaçlayan Joint Non-Lethal Weapons Program‘ın (Ortak Ateşsiz Silah Geliştirme Programı) bir parçası. Cihazın test edilişini aşağıdaki videodan seyredebilirsiniz ancak öncelikle sesi biraz kısmakta fayda var.

Bu arada ABD Ordusu ile işbirliği içinde olduğu bilinen Google‘ın çalışanları bir açık mektup yayımlayarak savaşın bir parçası olmak istemediklerine dikkat çekti. Şu anda otonom silahları yasaklayan herhangi bir kurum yok ve bu zamana dek üretimini durdurma konusunda çok az başarı elde edildi.

Yapay zeka ve giyilebilir cihazlarla ne kadar yaşayacağınızı öngörmek mümkün olacak. Rus bilimciler, geliştirdikleri yapay zeka destekli algoritma ile akıllı telefon ve akıllı saatlerdeki aktiviteleri izleyerek yaşam süresini, daha önceki modellerden çok daha hassas bir şekilde hesaplayabilecek. Gero Lifespan adlı iOS uygulaması ise Apple Sağlık, Fitbit, Rescuetime hizmetlerini kullanarak ortalama yaşam süresini hesaplayabiliyor.

Y-Combinator tarafından desteklenen Voicery adlı girişim, yapay zekadan faydalanarak markalara yapay ses üretiyor. “Kulağa bilgisayardan değil gerçek bir insandan gibi gelen, kişiselleştirilmiş bir dijital ses” sunma iddiasındaki Voicery, henüz birkaç aylık olmasına karşın yüzlerce şirketten başvuru almış.

Araştırmacılar sıtma taşıyan sivrisinekleri sesinden tanıyarak hayat kurtarmayı planlıyor. Sistem, ucuz bir cep telefonunda bile çalışabilen bir uygulama kullanıyor. Ortamdaki sesleri analiz ediyor ve eğer bir sivrisineğin geçtiğini duyarsa uyarı veriyor. Uygulama şu anda sivrisineğin ne kadar yakında olduğunu bildirebiliyor. Bir sonraki aşama ise, sistemi sivrisinek türlerini ayırt edebilecek biçimde geliştirmek. O zamana kadar hasmınızı daha iyi tanımak istersiniz belki:

Zihin kontrolü yöntemini kullanan araştırmacılar, bir farenin çeşitli cazip engellerle dolu bir labirentte hiç duraksamadan çıkışa ulaşmasını sağladı. Haklı olarak “Peki bunun ne anlamı var?” diye düşünebilirsiniz. Bu teknoloji, arama-kurtarma, kara mayını tespiti ve koklayarak uyuşturucu bulma gibi kokuya duyarlılık gerektiren görevleri tamamlamada kullanılan hayvanların kontrol edilmesini sağlayabilir. Bugünün katı, hata yapmaya meyilli robotlarıyla kıyaslandığında hayvanlar çok daha çevik ve tehlikeli bölgeleri geçme konusunda daha yetkin. İşin korkutucu tarafını düşünmemeye çalışıyoruz tabii ki. Zihin kontrolü demişken:

ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından fonlanan bir çalışmada, hafıza geliştirici beyin protezlerinin geliştirilmesi için ilerleme kaydedildi. Daha önce hayvanlar üzerinde yapılan deneylerden alınan başarılı sonuçların ardından yeni çalışmada halihazırda beyinlerinde epilepsi tedavisi için yerleştirilmiş implant bulunan hastaların kısa ve uzun vadeli hafızaları dışarıdan yapılan müdahalelerle geliştirildi.

Teksas A&M Üniversitesi‘nde çalışan biyomedikal mühendisleri, hem kanamayı hızlı şekilde durdurabilen hem de yaraların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olan enjekte edilebilir bir hidrojel geliştirdi. Laboratuvar ortamında hayvan ve insan doku hücrelerinde test eden ekip, nanoparçacıklı hidrojelin kan pıhtılaşmasını 3 dakikadan kısa sürede durdurmayı başardığını ortaya koydu. Çalışma henüz insan vücudundaki yaralarda test edilmedi.

50 Dolar’lık bir DNA testiyle çocuğunuzun ne kadar zeki olacağını öğrenebileceğiniz bir gelecek ister misiniz? Bilim dünyasını ikiye bölen bir konu bu aslında. DNA testiyle IQ seviyesinin belirlenmesinin ihtimal dahilinde bile olmadığını düşünenler de var, bu yönteme güvenenler de. Şimdilik vaktimizi ilk cümledeki soruyu düşünerek geçirebiliriz.

Batman’da avcıların kurduğu kapanda ön bacaklarını kaybeden Karamel isimli sincap için naif bir çalışma:

Tarım yapılan pek çok ilginç ortama şahit olmuşuzdur. Bu kez ‘ortam’ Kanada’nın Kuzey Kutbu’na yakın bölgesi Churchill kasabası. The Growcer adlı şirket, havanın genellikle eksi 20 derecede seyrettiği kentte konteyner içinde tarım yapılmasına imkan sağlıyor.

Yukarıdakinden daha ilginç bir haber: İtalya‘nın Cenova şehri yakınlarındaki Noli bölgesinde yaşayan bir mühendis, fesleğen, marul ve çilek gibi bitki türleri yetiştirebileceği bir sualtı serası oluşturdu. Sergio Gamberini adlı mühendisin denemelerinden olumlu sonuçlar alındı bile.

Bloombergin haberine göreSoftBank CEO’su Masayoshi Son ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, devasa bir güneş enerjisi santrali kurmak için mutabakata vardı. 200 milyar Dolar’a mal olacak bu tesis, 200 gigavat enerji üretecek. Bu da, inşa edileceği duyurulan diğer güneş enerjisi santrallerinden yaklaşık 100 kat daha fazla enerji üreteceği anlamına geliyor. Suudi Arabistan şu anda neredeyse sadece petrol ve doğal gazdan enerji üretiyor.

Güneş Sistemi ve dışında yıllar süren yaşam arayışına rağmen uluslararası bir bilim takımı Dünya’mıza çok yakın bir yerde yaşam olabileceğini öne sürüyor: Venüs’te! Gezegenin yüzeyinin çok sıcak olması ve yaşam için uygun olmamasına rağmen bilim insanları uzun süredir atmosferindeki bulutlarda mikropların yaşayabileceğini düşünüyordu. Şimdi ‘Astrobiology’ dergisinde yayımlanan yeni çalışmaya göre Venüs atmosferindeki karanlık kısımların oluşmasına ışık emici bakteriler neden oluyor olabilir.

Ay’a gitmeyi başaran girişime 20 milyon Dolar ödül verecek olan Google Lunar X Prize‘ı kimsenin kazanamayacağı anlaşılınca yarışma 2018’in Ocak ayında iptal edildi. İnsanlık 1969 yılında Ay’a ayak bastı. Dolayısıyla bunun başarılabilir bir iş olduğuna dair kanıtımız var. Peki aynı şeyi 49 yıl sonra, bugünün gelişmiş teknolojisiyle neden başaramıyoruz? Cevap çoğunlukla kaynak sıkıntısına çıkıyor.

Okulda öğrendiğimiz periyodik tabloda neler olduğuna dair birkaç bir şey şey biliyoruz. Ancak kalsiyum, demir, karbon gibi yaygın elementlere ya da kripton veya antimon gibi daha az tanıdık olanlara bakarken ne işe yaradıklarını biliyor muyuz? Neyse ki Keith Enevoldsen, her bir elementin (doğada bulunmayan en ağır elementler hariç) en az bir kullanım alanını gösteren harika bir periyodik tablo hazırladı.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

5 Yorum

  • Merhaba, aşağıdaki cümlenin linklemesi yanlış tekrar bakabilir misiniz?
    “Birleşmiş Milletler’den yapılan açıklamaya göre, ülkede her 10 dakikada 5 yaş altı bir çocuk önlenebilir nedenlerle ölüyor.”

    teşekkürler

  • Genel olarak linklerinizde sorun var sanırım:

    Dümeni kilitlenen Vitaspirit adlı 225 metrelik yük gemisi Beylerbeyi tarafında yer alan Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı‘na çarptı.

  • Link düzeltmelerinin veya yazım yanlışlarının iletişim kısmından değil de yorumdan iletildiğinde ne değişiyor çok merak ediyorum.

    • Bizim için ikisinin de sakıncası yok. Dikkatli ve ilgili okuyucularımız olduğunu bilmek güzel.

    • merhaba,
      rencide etmek için yorum olarak yazmadım. iletişim kısmını görmemiştim

      teşekkürler

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: