Bilim / Yazılım / Donanım
1991 yılında ilk kez kullanıma sunulan Linux işletim sistemi çekirdeği o dönemden bu yana oldukça büyük değişiklikler geçirdi ve dünyanın en popüler açık kaynaklı işletim sistemi haline geldi. Önümüzdeki günlerde kuruluşunun 25. yıl dönümünü kutlayacak olan işletim sistemi, Linus Torvalds‘ın bir hobisi olarak çıktığı yolda bugün pek çok kurumun faaliyetlerini sürdürmesi için çok önemli bir rol oynuyor.
Popüler fotoğraf tabanlı sosyal ağ Instagram Android cihazların ortak uygulama merkezi Google Play’de 1 milyar indirme sayısına ulaştı (500 milyon aktif Instagram hesabı olduğu düşünülürse 1 milyarın hatrı sayılır kısmı yeniden yüklemelerden oluşuyor). Facebook, WhatsApp, Messenger derken dördüncü büyüğün de Facebook uygulama ailesinden çıkması Facebook’un internet ve onu tüketim şeklimiz üzerindeki baskınlığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Yayınlanan rakamlara göre 2016’nın ikinci çeyreğinde akıllı telefon pazarının kazananları, özel ihtiyaçlara cevap veren Çinli telefon üreticileri. Pek çok büyük firmanın düşüş yaşadığı dönemde Huawei, Oppo, Xiaomi gibi firmalar büyüme kaydetti. Bu büyümeyle birlikte [inlinetweet prefix=”null” tweeter=”null” suffix=”null”]Android’in pazar payı yüzde 4’lük artışla yüzde 86,2’ye yükseldi.[/inlinetweet] Diğer tüm işletim sistemleriyse düşüş gösterdi.
Google’ın mobil işletim sistemi Android’in yeni sürümü 7.0 Nougat; Nexus 6 sonrası, Pixel 3 ve General Mobile 4G için kullanıma sunuldu. Yeni işletim sistemi daha fazla kişiselleştirme seçeneğinin yanı sıra, performans, verimlilik ve güvenlik geliştirmeleri de sunuyor. Yeni özellikler arasında, iki uygulamayı aynı ekranda kullanabilme ve hızlı ayarlar menüsünü düzenleyebilme seçenekleri ön plana çıkıyor.
SolidEnergy Systems‘ın geliştirdiği piller mevcut pillerden iki kat daha verimli çalışıyor. Bu teknoloji günümüzdeki pillerin çok daha az yer kaplaması ya da kapasitesinin iki katına çıkarılması için kullanılabilir. Mevcut üretim sistemlerine uygun olarak geliştirilen teknoloji, önümüzdeki 1-2 yıl içinde pek çok farklı sektörde kullanılmaya hazır hale gelebilir.
Zehirleyici etkisi olmayan, yenebilir bataryalar gelecekte hastalıkları teşhis ve tedavi için sindirilebilir cihazlara ihtiyaç duydukları enerjiyi sağlayabilirler. Carnegie Mellon Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı deride, saçta ve gözde doğal olarak bulunan melanin pigmentlerinden oluşan bataryalar geliştirme konusunda ilerleme kaydetti. Araştırmacılardan doktora öğrencisi Hang-Ah Park ”600 miligram melanin kullanarak 5 miliWatt’lık bir cihaza 18 saate kadar güç sağlayabiliyoruz” açıklamasında bulundu.
Microsoft hibrit tableti Surface Pro’nun ilgi çekmesi üzerine sonbaharda bir dizi yeni Surface ürünü sunabilir. Söylentilere göre Surface Pro ve Surface Book’un güncellenmiş versiyonlarının yanı sıra bir adet ‘all in one’ (hepsi bir arada) tipi Surface masaüstü ve akıllı telefon da yolda. Microsoft akıllı telefon pazarından öyle kolay vazgeçmeyecek gibi görünüyor.
https://youtu.be/YZb4htYQyS4
Samsung beklenenin üzerinde ilgi gören Galaxy Note 7 için gelen talepleri karşılayamama riski ile karşı karşıya. Güney Koreli teknoloji devi başlangıç satışlarından oldukça memnun olsa da bu yoğun isteğe cevap veremeyip potansiyel satışlarını kaybetmesi ve Apple gibi yeni modeller sunmaya hazırlanan rakiplerine kaptırması da ihtimal dahilinde.
https://youtu.be/a0a6Y9JvPqo
Sanal gerçeklik denince akla genellikle görme duyumuza yönelik geliştirmeler gelse de gerçeğe yakın bir deneyim için dokunma duyumuzun da kandırılabilmesi gerekiyor. Çin merkezli robot firması Dexta kullanıcıların el hareketlerini dijital sinyaller aracılığıyla sanal ortamda taklit ederek sanal objelerin gerçek hayattakine yakın şekilde kavranıp kullanılmasını sağladı. Benzer prototiplerden farklılaştığı nokta ise Dexmo’nun ‘güç geri bildirimi’ adı verilen ve sanal objelere dokunulduğunda kullanıcının dokunma duygusunu uyaran özelliği. Sanal objenin boyutu, şekli ve yoğunluğu Dexmo’nun ‘force feedback’ teknolojisi sayesinde algılanabiliyor. Bu geliştirme VR teknolojisinin bomba imha, ameliyat, eğitim ve oyun amaçlı kullanılma potansiyelini kuvvetlendiriyor. Sistem ‘dijital dünyaya fiziksel olarak dokunmanızı sağlayan bir dış iskelet’ olarak tanıtılıyor.
Japonya bir zamanlar dünya için otomobil ve elektronik sağlayan bir imalat deviydi. Düşük maliyet gibi avantajlarla tahtını elinden alan Çin gibi çok güçlü rakiplere karşın imalatta yine eski ihtişamını yakalamayı hedefleyen ülke son olarak gözünü yükseklere dikti: Havacılık. Ülke en son yolcu uçağını 40 sene önce pervane kullanılan dönemin sonlarına doğru yapmıştı. Askeri modellerde tecrübesi varsa da hiç sivil jeti üretmedi. Bu alan Japonya için fark yaratmanın epey zorlu olduğu bir alansa da ulusal gurur ve endüstriyel yenilenme için ideal bir sembol olduğu inkar edilemez.
Pil gücünü harcamamak uğruna bazı özelliklerden vazgeçmek zorunda olan giyilebilir teknoloji, tıbbi cihazlar ve şeylerin interneti cihazları, Washington Üniversitesi‘nde geliştirilen Interscatter teknolojisini kullanarak pil gücünü bitirmeden WiFi ile iletişim kurabilecek. Dışarıdan gelen Bluetooth sinyalini WiFi’a çevirerek veri aktarabilen Interscatter teknolojisi, bugüne dek mümkün olmayan bir çok özelliği mümkün kılıyor.
ReSpeaker her şeye sesle kontrol özelliği kazandıran bir donanım arayüzü. SeeedStudio’nun bu yeni ürünü bir Kickstarter projesi olmanın tüm gerekliliklerini karşılıyor: Açık kaynaklı ve Linux işletim sistemi ile çalışıyor. Modüler yapıya sahip olan cihaz eklentiler için uygun ve yakında geliştirmecilere daha fazla alan sağlayacak yazılım geliştirme kiti gibi seçenekler de sunulacak.
https://www.kickstarter.com/projects/seeed/respeaker-an-open-modular-voice-interface-to-hack
Makinelere karşı bir yarışta daha mağlup düştük: Bilgisayarda yazma. Stanford Üniversitesi, Washington Üniversitesi ve Çin internet devi Baidu’nun işbirliğiyle yürütülen araştırmada ses tanıma yazılımının mobil bir cihazda insanlardan daha hızlı ve doğru şekilde yazı üretebildiği ortaya çıktı. 10 parmak klavyecilerin, bakmadan yazan sihirli parmakların pabucunu dama atacak yazılımın testleri İngilizce ve (Mandarin) Çince olarak yapıldı.
Bilimciler insan beyninin bilgisayarlarla senkronize çalıştırılması ile ilgili birçok çalışma yapıyor. Şimdiye kadar başarılmış olan olaylar arasında, felçli bir kadının beyninin tablet vasıtasıyla dış dünyayla iletişim kurabilmesi, canlı beyin hücrelerinden üretilen Koniku adlı çip ya da hafıza kaybını önlemeye yardımcı olan bir implant mevcut.
ABD’de iki farklı grup üzerinde araştırma yapan bilimciler, gruplara genel kültür soruları sordu. İlk grubun soruları cevaplamak için internetten yararlanabileceği söylendi. Diğer grup soruları zihninden çözdü. Daha kolay soruların sorulduğu ikinci aşamada, her iki gruba da internet kullanma izni verildi. İlk aşamada internet kullanan grubun ikinci aşamada da internetten yararlanmaya daha yatkın olduğu görüldü. İnternetten yardım almaya alışan grup en kolay sorularda bile hiç düşünmeden internete başvurdu. Araştırmacılar bu alışkanlığı edinmenin insan hafızası üzerinde geriletici bir etkisi olabileceğini düşünüyor.
Kanadalı Tim Raglin uzun zamandır felçli olan eline yapılan bir ‘sinir nakli’ operasyonu sonucunda parmaklarını oynatmayı başardı. Raglin sinir nakli ameliyatı olan ilk Kanadalı. Ottawa Hastanesi’nde gerçekleşen operasyonda temel olarak Raglin’in bedeninin belirli bölgesindeki sinirler yeniden ‘örüldü’. Dirseğinde bulunan fonksiyonunu yitirmemiş sinirlerin ellerine yönlendirilmesi ile aylar süren bir iyileşme sürecine giren Raglin sağ elinin kontrolünü kısıtlı da olsa sağlamayı başardı. Sinirlerin oluşması karmaşık bir süreç olduğu için ve Raglin’in beyni tekrar düzenlenen bu sinirsel ilişkiye henüz alışamadığı için görece uzun süren rehabilitasyon sürecinin nihai sonucu merakla bekleniyor.
Yara izleri ile erken yaşta genellikle dizlerimiz ve dirseklerimizde tanışırız. Bunlar zamanla belirginliklerini kaybeden ve silik izleri ile yara sahibinin bile fark etmekte güçlük çektiği ‘hatıralar’a dönüşür. Oysa keloid ve ileri derecede yanık gibi yaraların tedavisi çok güçtür ve genellikle fonksiyon kaybına ve şekil bozukluklarına sebep olacak etkilere sahiptirler. Batı Avustralya Üniversitesi, Fiona Wood Derneği ve Royal Perth Hastanesi Yanık Ünitesi’nin işbirliği ile bu gibi ciddi sonuçlara sebep olan yara oluşum sürecini başlamadan bitirme potansiyeline sahip bir bileşim geliştirildi.
Parkinson hastalığını ciddi belirtileri başlamadan çok daha önce tespit etmeye yarayacak düşük maliyetli ve müdahaleci olmayan bir göz testi geliştirildi. College London Üniversitesi araştırmacılarının fareler üzerinde yürüttüğü araştırma Parkinson hastalığının beyinde değişikliklere sebep olmadan ve ilk ciddi belirtilerini göstermeden önce retinadaki değişimler gözlemlenerek teşhis edilebileceğini ortaya koydu. Bu görüntüleme yöntemi hali hazırdaki optometri cihazları ile yapılabiliyor ve şu anda insanlarda glokom (göz tansiyonu) hastalığının teşhisi için kullanılmakta. Yöntemle sadece Parkinson’un erken teşhisi mümkün olmayacak aynı zamanda erken teşhis hastalarının tedaviye nasıl cevap verdiği izlenerek tedavi yöntemleri geliştirilebilecek.
Harvard Üniversitesi‘nden Andrew Reece ve Chris Danforth tarafından geliştirilen algoritma, kişilerin Instagram fotoğraflarını inceleyerek, depresyon ile ilişkilerini açıklayan bulgulara ulaştı. Araştırmaya göre depresyondaki kişiler daha koyu, gri ve soluk fotoğraflar paylaşıyor. Ayrıca depresyondaki kişiler daha az beğeni alıyor. Araştırmada ‘Inkwell’ adlı filtrenin daha çok depresyondaki kişiler tarafından kullanıldığı, sağlıklı kişilerin ise ‘Valencia’ adlı filtreyi tercih ettiği görüldü.
Önümüzdeki dönemde tıp alanında gerçekleşmesi beklenen teknolojik gelişmeler şu şekilde:
- Ev ağına bağlı sağlık hizmetleri: Amazon Echo, Google Home gibi cihazların sağlık amaçlı kullanılması.
- Akıllı ilk yardım sistemleri: İlk yardım setlerinin geliştirilmesi, uzaktan yardımla ilk yardımın sağlanması.
- Sağlık botları geliyor: Chat botları ile ilaç zamanlarının hatırlatılması, psikolojik destek verilmesi.
- Sanal gerçeklik ameliyathaneye giriyor: Ameliyathanede doktorların, okulda tıp öğrencilerinin sanal gerçeklik gözlüklerinden yararlanması.
- Verilerimiz sağlığımıza yön verecek: Akıllı cihazlarla toplanan vücut verilerimizin sağlık durumumuz hakkında fikir sahibi olmak için kullanılması.
- Evlere sağlık servisi: Eve doktor ya da ilaç servisi yapan şirketlerin ortaya çıkması.
- Kanser tedavisi için büyük adımlar: Devletlerin çabasıyla kanser tedavisi alanında önemli adımlar atılması.
- Genel durum raporları: Pek çok kişiden toplanan verilerin geniş çaplı raporlar oluşturmak için kullanılması.
Yeryüzündeki milyarlarca insanın temel besin kaynaklarından biri olan pirinç açlığa çare olsa da besin değeri oldukça düşüktür. Dr. Alex Johnson ve ekibi, insanlarda demir ve çinko eksikliğine sebep olan pirincin genetiğini değiştirilerek daha besleyici hale getirebilen bir teknoloji üretti. Üstelik bu genetik değişiklikler pirince zararlı maddeler katmıyor.
‘Minimum efor maksimum besleyicilik’ mottosu ile insan sağlığına ve çevreye duyarlı beslenme çözümleri üretme iddiası ile tanınan Soylent’in ‘geleceğin atıştırmalığı’ olarak sunduğu Soylent Bar günlük beslenme ihtiyacının yüzde 12,5’ini karşılayan bitkisel bazlı çeşitli içeriği ve protein bakımından zengin yapısıyla öne çıkıyor. Tanesi 2 dolardan satışa çıkan atıştırmalık diğer diyet ve protein barlarından farklı olarak hayvansal ürün – yan ürün, laktoz, fındık gibi bileşenler içermiyor (öte yandan soya ve gluten içeriyor) Felfesesi, kurucusu, ürün içerikleri ve lezzeti yer yer tartışmalı olsa da marka Mayıs 2014’ten bugüne kadar müşterilerine 25 milyon ürün kargoladı ve ürünlerini geliştirmeye devam ediyor.
Mars simülasyonu görevi için Hawaii’de bir dağ başında izole ve kapalı olarak yaşayan 6 bilim insanı buradaki 1 senelerini doldurarak görevi tamamladı. Mars’ın yüzeyine olan benzerliği sebebiyle seçilen volkanik Mauna Loa’da sadece uzay kıyafetleri ile dışarı çıkmalarına müsaade edilen ekip kısıtlı kaynak yönetimi ve kişisel çatışmalardan kaçınma gibi konularda çalışıyor. İletişimin (Mars ile Dünya arasında olduğu gibi) 20 dakika gecikmeli sağlandığı simülasyon araştırması Rusya’da gerçekleşen 520 günlük görevden sonra en uzun 2. görev olma özelliği taşıyor.
Çin uzay işlerinde ataklarına devam ediyor. Son olarak 2020 yılında Mars’a göndermeyi planladığı aracın konsept görüntülerini paylaşan Çin’in NASA’sı SASTIND, Mars yüzeyinin araştırılmasını amaçlayan görevin 3 ay süreceğini açıkladı. 200 kg ağırlığındaki aracın 6 tekerlek üzerinde hareket etmesi ve enerjisini 4 adet güneş panelinden elde etmesi planlanıyor. Bir uzay gücü olmayı hedefleyen Çin, 2003 yılında uzaya insan gönderen (Birleşik Devletler ve Sovyetler Birliği’ninden sonra) 3. ülke olmuştu. Çinli araştırmacılar programın barışçıl amaçlara hizmet ettiğini iddia etse de Birleşik Devletler Savunma Bakanlığı Çin’in ‘uzay becerileri’ni ‘kriz anında düşmanlarının uzay temelli silahlarını kullanmalarını engelleme’ amacı ile yürüttüğü görüşüne sahip. Sivil amaçlarının yanı sıra Çin’in uydu karşıtı silahlar geliştirdiği biliniyor ve NASA’nın Çinli muadiliyle herhangi bir işbirliği yapması Birleşik Devletler Kongresi’nce yasaklanmış durumda. Mars uzay araştırmalarında rekabetin kızıştığı alanların başında geliyor. [inlinetweet prefix=”” tweeter=”” suffix=””]Çin, Amerika, Rusya, Avrupa ve Hindistan’ın ardından Mars keşfine soyunan 5. aktör.[/inlinetweet]
NASA‘nın Dünya ve Güneş arasındaki ilişkileri gözlemlemek amacıyla uzaya gönderdiği STEREO-B uzay aracının Dünya ile bağlantısı 2014 yılında gerçekleştirilen bir bakım sırasında kopmuştu. Yaklaşık 2 yıldır haber alınamayan aracı arama çalışmaları bugüne dek devam etti. Geçtiğimiz günlerde yeni bir kurtarma çalışması gerçekleştiren STEREO Görev Yönetimi ekibi uzay aracıyla bağlantı kurmayı başardı. Birkaç saat boyunca incelenen aracın vericisi, daha sonra detaylı incelemeler yapılması amacıyla kapatıldı.
Gelişmeler devam ediyor! Sıradaki sayfaya aşağıdan geçebilirsiniz.
The Airlander 10 haberinin video linkinde sıkıntı var sanırım.Ayrıca elinize sağlık.
Merhabalar. Kapakta yer alan astronot hangi filmin karakteri acaba?
Yazı içinde bilgisi yer alıyor.
icerikler hep ayni terane, vakit kaybi
Her zamanki gibi çok güzel bir özet olmuş. Ellerinize sağlık.
Mate bisikleti görünce aklıma geldi, yazın memleketim olan Karaman’da çok sayıda Gazelle marka, kimisi normal kimisi elektrikli bisiklet olduğunu gördüm. Hollanda’da yaşayan binlerce gurbetçi şehirde bir Gazelle (klasik tip, göbekten vitesli) bisiklet kültürü ve piyasası oluşturmuş. Üstelik bu bisikletlerin ikinci el fiyatı bir çok yeni bisiklet seviyesinde veya üstünde ( cebinde akrep besleyen binlerce hemşehrime rağmen) Birkaç tanesini denedim ve çok beğendim. Yormuyor ( az yoruyor :) Elektrikli bisiklet kullanımının fiyatların da ucuzlamasıyla bir hayli artacağını düşünüyorum.
Seni zamaninda cok elestirmistim ama her gecen gun yaniliyorum. Once haftanin gundemi ve sonra Dunyahalleri senin ustalik eserlerin :) iyi ki varsin kuzuloglu.