Haftanın Özeti: 246

8 - 14 Temmuz 2019 tarihleri arasında Türkiye ve dünyadan haber, site, yazılım, donanım, cihaz, video ve trendler.

Bilim, Yazılım, Donanım

ABD’de Los Angeles Kaliforniya Üniversitesinden (UCLA) bir profesör, ABD’li bir şirkete ait çip tasarımlarını Çin’e gönderdiği gerekçesiyle 219 yıl hapis cezası ile yargılanıyor. Çin kökenli profesör Yi-Chi Shih, bir Amerikan yarıiletken üreticisine müşteri gibi ulaşarak, füze sistemleri, savaş uçakları, elektronik savaş ve radar sistemlerinde kullanılan bir çipin tasarımlarını almış. Daha sonra bu tasarımları yasa dışı bir şekilde Çin’de kendi adına kurulmuş bir şirkete göndermiş. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının devam ettiği ve ABD yönetiminin Çinli firmaları ulusal güvenliğe tehdit olarak gördüğü bir dönemde böyle bir hamle, Shih’in hayatını karartmaya yetebilir.

MIT bilimcileri, güneş enerjisinden yüzde 35 oranında faydalanmayı sağlayan bir yöntem geliştirdi. Günümüzde güneş ışığından enerji üreten fotovoltaik hücrelerde verimliliğin yüzde 20’nin üzerinde olması oldukça yüksek verimlilik elde edildiği anlamına geliyor. Bu yüzden yüzde 35 verimlilik, mevcut sistemlerde hayal bile edilemeyecek kadar iyi. Bilimciler bu orana ulaşmak için tekli uyarcık fizyonu (singlet exciton fission) adı verilen yöntemden faydalandı. Bu yöntemde tek bir ışık fotonu, güneş enerjisi hücresine girdiğinde bir yerine iki elektron delik çifti oluşturabiliyor. Aslında bu etki 1970’lerden beri biliniyordu ancak güneş enerjisi üretiminde kullanılabilmesi, bilimciler için uzun süre zorlu bir görev olarak kaldı. Yeni araştırmada bilimciler silikon güneş hücresi ile uyarcıklı (excitonic) tetrasen tabakası arasına birkaç atom genişliğinde hafniyum oksinitrür tabakası yerleştirdi. Bu sayede uyarcıklı malzemenin etkisi kristalin silikona aktarıldı. Araştırmacılar yeni düzenlemelerle bu sistemin verimliliğinin yüzde 35’in de üzerine çıkabileceğini düşünüyor. Bu sistemin ticari olarak kullanılabilmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Ancak neticede kullanılmaya başlaması durumunda güneş enerjisiyle elektrik üretimi hızla artabilir.

Yakın zamanda yayımlanan bir araştırma; yatak odalarında, sınıflarda ve ofislerde ölçülen karbondioksit seviyelerinin vücudumuza ve bilişsel performansımıza zararlı etkileri olabileceğini öne sürüyor. Eskiden, karbondioksidin insan vücudunu etkileyebilmesi için en az 5 bin ppm (milyondaki partikül sayısı) derişime ulaşması gerektiğine inanılırdı. Ancak son yıllarda yapılan çok sayıda araştırma, bin ppm’lik karbondioksit seviyelerinin bile sağlık sorunlarına sebep olabildiğini öne sürüyor. Araştırma ekibi, bazı kalabalık ya da havalandırması yetersiz sınıfların, ofis ortamlarının ve yatak odalarının karbondioksit seviyelerinin bin ppm’yi aştığını söylüyor. Yapılan başka bir araştırma ise, ofiste 1400 ppm karbondiokside maruz kalan çalışanların bilişsel puanının 550 ppm karbondiokside maruz kaldıkları güne kıyasla yüzde 50 daha az olduğunu gösteriyor.

Central Florida Üniversitesinde yapılan bir araştırma insan mikrobiyomu ve otizm arasında bağlantı kuruyor. Paketli gıdaların raf ömrünü uzatmak için kullanılan yüksek dozlarda Propiyonik Asit, cenin beyninde sinirsel gelişimi azaltıyor. Araştırmacılar bu gıdaları tüketen hamilelerin çocuklarında otizm riskinin artabileceğini düşünüyor. Beslenmenin cenin beyin gelişimindeki etkisini anlayabilmek için daha çok araştırmaya ihtiyaç var, ancak yetersiz beslenmenin etkilerini daha iyi anlayabilmek için bu araştırma önem taşıyor.

Nanomedic Technologies Ltd. adlı İsrailli girişim, insan dokusunu taklit ederek yaraları, yanıkları ve cerrahi izleri tedavi edebilen yeni bir cihaz geliştirdi. Oyuncağa benzeyen Spincare adlı hafif cihaz, iyileşmesi gereken alanı tamamen kaplayan ‘ikinci bir deri’ oluşturma mantığıyla çalışıyor. Cihazın kullanımı da basit. Yaranın olduğu yeri hedefleyip iki kez tetiğe basıp deriye yapışan bir elektro-eğirilmiş polimer materyal çıkarıyorsunuz. Çıkan materyal yarayla direkt temas etmiyor. Yani normalde oldukça acılı bir süreç olan geleneksel bandajlamaya benzemiyor. Yara iyileşip deri yeniden oluşunca (genelde 2-3 hafta kadar sürer) ikinci deri kendiliğinden soyuluyor. Uzmanlar, SpinCare’ı özellikle yaralı sayısının çok olduğu afet ve olağanüstü durumlarda son derece pratik bir çözüm olarak görüyor. Cihazın fiyatı belli olmasa da sıradan bandajlara kıyasla çok daha makul fiyatlı olacağı söyleniyor.

Bu Eylül itibarıyla Birleşik Krallık’taki 12 ve 13 yaşındaki erkek çocuklara rahim ağzı kanserine karşı koruma aşısı yapılacak. Erkeklere aşı yapmak, kadınları cinsel ilişki yoluyla geçen insan papilloma virüsünden (HPV) koruyacak. Birleşik Krallık’ta 2008 yılından beri genç kızlara bu iğne yapılıyor. O zamandan beri iğne yapılan gruplar arasındaki insan papilloma virüsü oranı yüzde 86 oranında düştü. Warwick Üniversitesi’nin tahminlerine göre, bu aşı programı 2058 yılına kadar 64 bin 138 kişinin rahim ağzı kanseri olmasını önleyecek. Aşının erkeklerdeki penis, baş, boyun ve gırtlak kanserlerini önleme özelliği olduğu da belirtildi.

Bilimciler, Kuzey Kutup Bölgesi’ndeki buz tabakasının altında 40 bin yıldan fazla süredir donmuş halde duran kurtçukları hayata döndürmeyi başardı. Tennessee Üniversitesinde çalışan Mikrobiyolog Tatiana Vishnivetskaya tarafından hayata döndürülen yuvarlak solucanlar (nematodlar) Sibirya’daki donmuş topraklarda (permafrost) bulundu ve bugüne dek hayata döndürülen en karmaşık canlı olma özelliğini taşıyorlar. Bu gelişme, uzun süre önce ölen ya da nesli tükenen türleri hayata döndürme olasılığı açısından umut vadediyor.

Geçtiğimiz Çarşamba günü Google’ın Toronto’daki Sidewalk Labs genel merkezinin hemen yakınında ilginç bir reklam panosu fark edildi. Panoda, bir iPhone ve “Bizim işimiz, işinize burnumuzu sokmamak. Mahremiyet. İşte bu iPhone.” mesajı yer alıyordu. Bu olay, Apple’ın reklam panosu vasıtasıyla rakiplerine mesaj gönderdiği ilk sefer değil. Ocak ayında da CES’in (Tüketici Elektroniği Fuarı) hemen ardından Las Vegas’a asılan bir reklam panosuna “iPhone’unuzda olan iPhone’unuzda kalır.” yazılmıştı. Sidewalk Labs, şehirleri ‘akıllı şehirlere’ dönüştürerek kent yaşamını her bakımdan geliştirmeyi hedefleyen bir kuruluş. Bunu da bol miktarda veri toplayarak yapıyor. Şirket, şehir sakinlerinin verilerini kendi izinleri olmadan satmamaya söz verse de Google’ın mahremiyet geçmişine bakınca şehrin fütüristik bir kabusa dönüşmesinden korkanların sayısı epey fazla.

ABD’nin Tennessee eyaletinde bulunan Oak Ridge Ulusal Laboratuvarında çalışan araştırmacılar, bilim kurgu senaryosundan çıkmış gibi duran bir deneye imza atmaya hazırlanıyor. Bu yaz içinde yapılması beklenen deneyde araştırmacılar, içinde bulunduğumuz evrenin karanlık bir ikizi olduğu düşünülen ‘ayna evren’in varlığını kanıtlamaya çalışacak. Yapılacak deneyde araştırmacılar aşılamaz bir duvara nötronlar ateşleyecek ve karşı tarafa nötron geçip geçmediğini kontrol edecek. Eğer ayna evren yoksa, karşı tarafta nötron tespit edilmesi mümkün değil. Ancak bazı nötronlar gerçekten ayna evrene gidip geliyorsa, deneyin ardından duvarın öte tarafında nötron tespit edilebileceği düşünülüyor. Ayna evrende tıpkı bizim evrenimizde olduğu gibi yıldızlar, gezegenler ve belki de canlı varlıklar olduğu tahmin ediliyor.

Amerika’nın Atlanta, Los Angeles, Dallas, Detroit, Dulles, San Francisco ve Seattle gibi şehirlerinde yüz tanıma sistemi kullanmaya başlayan havayolu şirketi Air France, şimdi de John F. Kennedy ve George Bush havaalanlarından yapacağı uçuşlarda, yolcuları biniş kartı yerine yüzlerinden tanıyarak uçağa alacak. Şirketin hedefi, bu yılın sonuna kadar ABD’deki havalimanlarının yüzde 93’üne, 2020’de de tamamına biyometrik biniş özelliği getirmek. Havayolu şirketleri yüz tanıma sistemlerini geliştirmeye devam ederken konuyla ilgili birtakım etik kaygılar da devam ediyor. Bazı yetkililer sistemde düzenlemeler yapılmasını istiyor ve yapılan bazı araştırmalar yüz tanıma sistemlerinde yüksek hata oranları olduğunu öne sürüyor.

Milano’da düzenlenen Fast Company Avrupa İnovasyon Festivali’nde açılış konuşması yapan Yuval Noah Harari, insan ve makinelerin birleşerek bir bütün haline geldiği bir gelecek tasvir etti. Harari’ye göre, çeşitli teknolojileri çipler vasıtasıyla beyin ve vücutlarımıza yerleştirebilir hale gelirsek sürekli olarak biyometrik verilerimizi ya da duygularımızı taramaları mümkün olur. Bunu başarırsak insanlık tarihinin en büyük devrimini gerçekleştirmiş oluruz diyen Harari, homo sapiens türünün sadece Dünya’da hayatta kalabilecek şekilde geliştiğine dikkat çekiyor. Ancak yeniden tasarlanan bir insan vücudunun evrendeki herhangi bir yerde hayatta kalabilecek şekilde düzenlenebileceğini öne sürüyor. Harari’nin tavsiyesi, sadece yapay zekaya yatırım yapmamamız yönünde. Yapay zekaya yatırım yaptığımız oranda insan bilincini anlamaya ve beslemeye de yatırım yapmalıyız. Başka bir deyişle; bizleri yaratıcı, şefkatli ve düşünsel yapan, insana özgü özelliklerimize yatırım yapmalıyız.

Birbirinden bağımsız çalışan üç araştırma ekibi, kendi ağırlığının bin katını kaldırabilen yapay kaslar geliştirdi. Farklı yaklaşımlarla kendi yapay kaslarını geliştiren ekipler, ileride bu yapay kasların protez uzuvlarda, robotlarda, dış iskeletlerde ve hatta kıyafetlerde kullanılacağını umuyor. Şu anda, bu yapay kaslarda kullanılan enerjinin sadece yüzde 3’ü lifler tarafından kullanılıyor. Gerisi ise ısı olarak kayboluyor. Dolayısıyla bu yapay kasların şu anda kullanılan hantal elektrikli motorların yerini alabilmesi mümkün görünmüyor. Konuyla ilgili daha fazla araştırma yapılması gerek.

ABD’deki Lawrance Berkeley Ulusal Laboratuvarında geliştirilen bir algoritma, bilimsel makaleleri inceleyerek çıkarımlarda bulunuyor. Herhangi bir bilimsel bilgisi olmayan algoritma sadece bilimsel makalelerde birbirine yakın olan kelimeleri inceleyip, belirli kategoriler altında topluyor. Araştırmacılar Word2Vec adını verdikleri algoritmaya, malzeme bilimi ile alakalı 3,3 milyon makalenin özetini yükledi. Toplamda 500 binin üzerinde kelimeyi inceleyen algoritma, periyodik tablo ve maddelerin kimyasal yapısı gibi konuları anlamaya ve bu konularla ilişkili kelimeleri bu konuların altında sıralamaya başladı.

Neticede Word2Vec, bilimcilerin daha önce termoelektrik alanında incelemediği bazı malzemeleri de bu alanla ilişki olarak gösterdi. Araştırmacılar şimdi bu malzemelerin gerçekten termoelektrik alanında kullanışlı olup olmadığını inceliyor. Ancak Word2Vec zaten buluş yapabildiğini kanıtladı. Algoritmaya sadece 2009 öncesi makaleleri yükleyen araştırmacılar, 2012 yılına kadar keşfedilmeyen bir bağlantının Word2Vec tarafından keşfedildiğini gördü. Bir insanın belirli bir alanda mevcut tüm makaleleri okuyup, her okuduğunu hatırlayıp yeni çıkarımlar yapması mümkün değil. Ancak algoritma için bu iş oldukça basit. Üstelik bu işlem belirli bir alanda eğitim de gerektirmiyor. Sadece kelimelerin birbirine yakınlığı üzerinden yola çıkan algoritma diğer alanlara ait makalelerin incelenmesi ile o alanlarda da keşiflerde bulunabilir.

Alibaba tarafından geliştirilen bir yapay zeka programı, okuduğunu anlama testinde rekor kırdı. Bu gelişme, makinelerin okuma ve konuşma becerilerini zaman içinde ne kadar geliştirdiklerini görmek açısından önem taşıyor. Alibaba’nın yapay zekasının rekoru, Bing kullanıcılarının geçmişte sorduğu gerçek soruları kullanan Microsoft Machine Reading Comprehension (MC MARCO) veri seti kullanılarak kırıldı. Yapay zeka programı, “Kurum ne demektir?” gibi soruları cevaplayabilmek için birçok web sayfasını okudu. Elde ettiği sonuç, insanların elde ettiği puana yakındı. Yine de uzmanlar, makinelerin dili insanlar gibi özgürce kullanabilir hale gelmesi için daha çok yolumuz olduğunu söylüyor.

Yapay zeka geçmişte Go (AlphaGo) ve pokerde (Libratus) profesyonel rakiplerini alt etmeyi başarmıştı. Ancak bu oyunlarda yapay zeka tek bir rakibe karşı oynuyor ve belirli bir kazanma şartına ulaşmaya çalışıyordu. Oyun teorisinde bu şartlar altında bir yapay zeka tasarlamak nispeten daha kolay. İki kişilik poker botu Libratus’u geliştiren ekip, şimdi de Pluribus adını verdikleri, çok oyunculu poker botunu geliştirdi. Pluribus aynı anda 5 rakibe karşı Texas Hold’em tarzı poker oynayabiliyor ve dünyanın en iyi oyuncularından oluşan bir ekibe karşı galip gelebiliyor. Poker, insanların hamlelerini ve bu hamlelere verilen tepkileri incelemeyi gerektirdiğinden, yapay zeka için Go ve satranç gibi oyunlara göre çok daha karmaşık. Bu oyunu bir de çok oyunculu şekilde oynamak, yapay zekanın aynı anda birçok veriyi inceleyip değerlendirmesini gerektiriyor.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

5 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: