Haftanın Özeti: 246

Tasarım, İnovasyon

Good Food Institute araştırmacısı Liz Specht tarafından hazırlanan bir raporda, bitkilerden üretilen yapay etin maliyetinin önümüzdeki dönemde hızla düşeceği ve hayvansal etlerden çok daha ucuza mâl edilebileceği belirtildi. Raporda, günümüzde bitkisel et üretimi için, halihazırda üretilmekte olan bezelye ve soya gibi bitkilerden faydalanıldığını söyleyen Specht, gelecekte yapay et şirketlerinin kendi ürünleri için yetiştirdiği bitkileri kullanarak maliyeti düşürebileceğini söyledi. Ayrıca şu anda Impossible Foods ya da Beyond Meat gibi şirketler, gelişmelerini sürdürmek için, ürünlerini mümkün olan en yüksek fiyattan satıyor. Aksi takdirde çalışmaya devam etmeleri mümkün değil. Ancak gelecekte gerekli gelişmeler sağlandıktan sonra, bitkisel et ürünlerinin piyasa fiyatının bu kadar yüksek olmasına gerek kalmayacak ve şirketler ürünlerini çok daha ucuza satabilecekler. Son olarak, bitkisel et üreticileri bugünkü düşük kapasiteli üretim tesislerinin aksine, gelecekte çok daha büyük tesisler kullanmaya başladığında, seri üretim maliyeti de azalacak. Bu durum da fiyatlara yansıyacak.

Perfect Day adlı şirket, beş yıllık çalışma ve 60 milyon Dolar’lık girişim desteğinin ardından, genetiği değiştirilmiş mayadan elde edilen peynir altı suyu proteiniyle dondurma ürettiğini duyurdu. Aslında vegan dondurma üretme alanında birçok çalışma var ancak Perfect Day’i diğerlerinden farklı kılan, mayayı peynir altı suyu proteini üretecek şekilde düzenlemeyi başarmış olması. Bu sayede sütsüz dondurma, inek sütüyle yapılan geleneksel dondurma kıvamında oluyor.

Anne Frank’in evini Facebook’un tek başına çalışan sanal gerçeklik gözlüğü Oculus Quest ile ziyaret etmek mümkün hale geldi. Anne Frank Evi müzesi iş birliğiyle hazırlanan bu deneyim, kullanıcıların Nazi istilasından kaçıp 1942’den 1944’e kadar Amsterdam’da saklanan kurbanların evini keşfetmelerini sağlıyor. Kullanımı ise ücretsiz. Bu deneyim, sanal gerçekliğin sadece oyun oynama amacıyla kullanıldığı algısını da yıkmak için önemli bir örnek.

Önceki yıllarda, değişen müzikle uyumlu şekilde dans ederken tanıdığımız ANYmal adlı robot, Boston Dynamics’in robot köpeği Spot’a rakip olacak gibi görünüyor. Büyük bir köpek boyutunda ve yaklaşık 35 kilogram olan ANYmal, otonom şekilde yürüyebiliyor, koşabiliyor, tırmanabiliyor ve hatta yuvarlanıp düştüğünde kendi başına ayağa kalkabiliyor. Anybotics kurucularından Péter Fankhauser ANYmal’ın, madenleri veya açık denizde yer alan petrol ve gaz istasyonları gibi tehlikeli bölgeleri teftiş etme amacıyla kullanılabileceğini, insan faktörünü denklemden çıkarmanın hem daha az masraflı hem de daha güvenli olacağını söylüyor.

BMW’nin eski i3 teknolojisiyle üretilen ve 2020 yılında satılması planlanan elektrikli Mini modeli, tamamen şarj edildiğinde toplam 235 kilometre gidebiliyor. Piyasadaki diğer elektrikli araçlara göre menzili düşük kalan Mini, 35 bin Dolar’a satılacak. Mini’nin performans özellikleri sanki üç ya da dört yıl öncesine aitmiş gibi görünüyor. Böylesine küçük bir araba için 184 beygir gücü oldukça önemli bir özellik, ancak araç 0-100 kilometre hızlanmasını 7,3 saniyede gerçekleştiriyor. Bu da onu iki yıl önce çıkan Chevy Bolt’tan daha yavaş kılıyor. BMW’nin henüz fiyatını açıklamadığı bir diğer aracı ise daha yüksek bir fiyata satılacak ve daha uzun mesafe gidebilecek.

Jaguar’ın seri üretime geçeceği tamamen elektrikli ilk otomobilinin, popüler XJ modelinin elektrikli versiyonu olacağı duyuruldu. Aracı geliştiren ekip daha önce I-Pace SUV modelini de geliştirmişti. Jaguar Land Rover’ın Birleşik Krallık’taki Castle Bromwich fabrikası, aynı anda elektrikli, dizel, benzinli ve hibrit araçlar üretebilecek şekilde yeniden düzenleniyor. Jaguar aynı zamanda, Tesla’nın batarya üretim fabrikasına rakip olarak Birleşik Krallık’ta da bir giga-fabrika kurmak istiyor. Şirket bu girişim için Birleşik Krallık yönetiminden ve diğer otomobil üreticilerinden destek istedi.

Geçtiğimiz günlerde “Otonom araçların güvenli hale gelebilmesi için daha çok yolumuz var.” şeklinde açıklama yapan Elon Musk’ın şirketinin geliştirdiği elektrikli kamyon Tesla Semi’ı Kaliforniya’daki bir otoyolda gösteren bir video tartışmalara sebep oldu. Aracı görenler arasında, kamyonun sürücüsüz olarak seyahat ettiğini söyleyenler var. Tesla Semi’ın prototipini bu şekilde yollarda görmemiz iki açıdan garip: birincisi, eğer gerçekten aracın sürücü koltuğunda insan sürücü yoksa Tesla yasaları ihlal etmiş demektir; ikincisi, Tesla Semi prototip halinde ve henüz lansmanı yapılmadı. Trafikte prototip araç görmek pek de alışılmış bir durum değil.

#Tesla #Semi on the 101 pic.twitter.com/2s4cw7DsU0

— Spencer Uttley (@spenceyou) May 1, 2019

Otonom araç dünyasındaki karmaşaya düzen getirmek isteyen 11 şirket, güvenli otonom araçlar geliştirilmesi için kapsamlı bir rehber niteliğindeki “Safety First for Automated Driving” (Otonom Sürüş için Öncelikle Güvenlik) adlı bir beyaz bülten yayımladı. Şirketler arasında Intel, Audi ve Volkswagen yer alırken Tesla, Waymo vb. şirketlerin ismini göremiyoruz. 146 sayfalık dokümanda, bir otonom aracın ‘güvenli’ kabul edilmeden önce ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğine dair 12 tane ilke yer alıyor.

Münih Teknik Üniversitesi’nde çalışan bir grup araştırmacı, bilgisayarlı görme ve GPS kullanan bir sistem geliştirerek bir uçağın otonom şekilde iniş yapmasını mümkün kıldı. Proje henüz ilk aşamalarında olsa da umut vadediyor. Eğer bu teknoloji yeterince geliştirilirse, uçakların neredeyse bütün uçak pistlerine pilot müdahalesi olmadan iniş yapabilmesi mümkün hale gelebilir.

2014 yılında kurulan Evrnu adlı girişim, NuCycl adı verilen ve eski kıyafetleri ham maddeye çevirerek yeni kıyafetler üretilmesini sağlayan bir teknoloji kullanıyor. Eski pamuklu kıyafetleri temizleyip eriterek yeni bir madde üreten teknolojinin ilk ürünü, sınırlı sayıda üretilen Adidas sweatshirt oldu. Şirket, NuCycl ile üretilmiş kıyafetleri tam olarak ne zaman mağazalarda göreceğimiz hakkında bilgi vermedi ancak 2019 bitmeden prototip sürecinden çıkmayı beklediklerini söyledi. Bu teknoloji, hem şirketlerin potansiyel tedarik zinciri sorunlarına hazırlıklı olması hem de daha sürdürülebilir kıyafetler giymeyi tercih eden müşteriler açısından önem taşıyor.

LetsGoDigital’ın haberine göre IBM, bileğe takılan bir telefon veya tablete dönüşebilen akıllı saat patenti aldı. Bu konsept bugün için hayal olsa da görüntü teknolojisindeki gelişmeler sayesinde gerçeğe dönüşebilir. IBM’in aldığı patentte, çerçevesiz ve uzun, ekranı günümüzde kullanılan cihazların ekranından daha büyük bir akıllı saat görüyoruz. Ekranın üst kısmında hava durumu detayları ve dört adet uygulamaya ait simge yer alıyor. Ekran genişleyip dört panel boyutunda açıldığında bu kez dokuz adet uygulama simgesi, internet arama çubuğu, saat ve hava durumunu daha geniş şekilde gördüğümüz bir alan görüyoruz. Ekran biraz daha genişleyip toplamda sekiz panel boyutunda açıldığında bu kez on altı adet uygulama simgesi, başlıca haberler, arama çubuğu, saat ve hava durumu bilgisi görülüyor. Dışarı doğru açılan ekran teknolojisinin hazır olmamasını bir kenara bıraksak bile, yakın zamanda böyle bir IBM cihazı görmemiz pek mümkün olmuyor.

Özet Başlıkları

1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.