Haftanın Özeti: 216

Bilim, Yazılım, Donanım

Geçen haftaki özette akıllı telefon üreticisi Huawei’nin sahibinin kızı ve aynı zamanda şirketin tepe yöneticilerinden biri olan Meng Wanzhou’nun Kanada’da gözaltına alındığı haberine yer vermiştik. ABD’ye iade edilmesi beklenen Wanzhou, çıkarıldığı mahkeme tarafından 10 milyon Kanada Doları (yaklaşık 40 milyon TL) kefalet karşılığında serbest bırakıldı. 6 Şubat’ta yeniden hakim karşısına çıkacak olan Meng’in şimdilik Kanada’dan ayrılmamasına ve kaldığı yerin dışına çıktığında elektronik olarak gözlem altında tutulmasına hükmedildi. Diğer taraftan, Çin’de Kanadalı bir diplomatın ardından Michael Spavor adlı bir Kanada vatandaşının daha ‘ulusal güvenliği tehdit ettiği’ gerekçesiyle gözaltına alındığı duyuruldu.

Sony ve Samsung’un 48 megapiksellik sensörleri, Honor, Huawei ve Xiaomi gibi markaların telefonlarında kullanılmaya başlandı. Bu da akıllı telefon rekabetinde yeni çıtalardan birinin 48 megapiksel olacağını gösteriyor. Yazılım, boyut, lens gibi birçok değişken olduğu için kameraları direkt olarak karşılaştırmak zor. Her zaman olduğu gibi, kağıt üzerindeki rakamlar hikayenin tamamını anlatmıyor ama telefonları ‘megapikselleriyle’ karşılaştıran hatırı sayılır bir kitle olduğu da malum.

Intel işlemci bileşenlerini üst üste koymanın yeni bir yolunu geliştirdi. Foveros adı verilen üretim tekniği sayesinde çiplerin performansının artırılabileceği düşünülüyor. Bu teknik hem çekirdek işlemciler hem de yapay zeka uygulamaları için özel olarak üretilen işlemcilerde kullanılabilir. Şirket, yeni teknik kullanılarak üretilen ilk ürünlerin 2019’da kullanıma sunulacağını söylüyor. Artık 2 boyutlu mimariye daha fazla bileşen depolamak gittikçe zorlaşıyor. Bu da silikonun performansını artıracak yeni yöntemler geliştirmek için girişimlerin başlamasına sebep oldu. Mobil uygulamaların içerikleri gibi şeyleri depolayan hafıza çipleri bir süredir 3 boyutlu yaklaşımı kullanıyor ancak aynı yöntemi kullanarak güçlü işlemciler geliştirme çabaları, maliyet ve güç etkinliği endişeleri sebebiyle baltalandı. Intel ısıyı dağıtan yeni yalıtım malzemeleri ve yeni güç aktarım süreci sayesinde şirketin maliyet ve güç etkinliği sorununun üstesinden geldiğini söylüyor. Foveros işlemci gücünü artırmanın yanı sıra, yapay zeka ya da 5G kablosuz iletişim uygulamaları için özel olarak geliştirilen transistörlerin geliştirilmesini de kolaylaştıracak.

“2018’in en iyileri” temalı içerikler önümüze düşmeye devam ediyor. Geçen hafta olduğu gibi bu haftaki özette de benzer listelere yer veriyoruz. Guardian oyun konsolundan elektrikli bisiklete kadar geniş yelpazede ürünlere yer verdiği 20 maddelik bir yılın en iyi teknoloji ürünleri listesi hazırladı. Ailenin bir parçası olmak isteyen mini robot Vector da listedeki ürünlerden biri. Dinleyen, iletişim kuran, sevgi ve ilgiden hoşlanan Vector, şimdilik benzer asistanların en sevimlisi gibi görünüyor.

New Atlas da yılın en iyi konsol oyunlarını sıraladı. Detaylarını şurada bulabileceğiniz o oyunlar:

  • Red Dead Redemption 2.
  • God of War.
  • Super Smash Bros. Ultimate.
  • Marvel’s Spider-Man.
  • Forza Horizon 4.
  • Jurassic World Evolution.
  • Pokemon: Let’s Go Pikachu / Eevee.
  • Shadow of the Colossus.

Denetim ve danışmanlık devi Deloitte 2019’a dair teknoloji öngörülerini paylaştı. Raporda şu noktalar öne çıkıyor:

  • Akıllı hoparlör satışlarında önemli bir artış görülecek.
  • 5G teknolojisi yüzünü gösterecek.
  • Yapay zeka genele yayılmaya başlayacak.
  • 3D yazıcılar ve bu yazıcılarla yapılan üretimde atılım yaşanacak.
  • Espor akın akın gelişini sürdürecek.
  • Radyo önemini korumaya devam edecek.
  • Kuantum bilgisayarlardan daha sık bahsedeceğiz.
  • Çip üretiminin de gelişmesiyle Çin teknoloji alanındaki nüfuzunu daha da genişletecek.

Yine Deloitte tarafından TÜSİAD iş birliğiyle hazırlanan bir rapordan da bahsedelim. İş dünyasından 155 katılımcının görüşleriyle şekillenen rapor blok zinciri potansiyelinin keşfine odaklanıyor. Türkiye’de bu teknolojiye bakış, bilgi birikimi, şirketlerin bu teknolojiye ne ölçüde hazır oldukları gibi noktalara değinen çalışma, bu alandaki planların 5 yıllık vadede yoğunlaştığını gösteriyor. Raporda blok zinciri teknolojisinin uygulanabilirliğinin önündeki engeller de irdeleniyor. Bahsi geçen engeller ve görüşülen kişilerin bu ifadelere katılım oranları:

  • Yapabileceklerine dair yeterli algının olmaması (yüzde 52,3).
  • Henüz yeteri kadar olgunlaşmamış olduğunun düşünülmesi (yüzde 47,7).
  • Yasal kısıtlamalar (yüzde 46,7).
  • Bu teknolojileri geliştirebilecek uzmanlığın olmaması (yüzde 45,8).
  • Yeterli endüstri standartlarının olmaması (yüzde 34,6).
  • İşimize / endüstrimize yönelik maliyet etkin uygulamaların tanımlanmaması (yüzde 29,9).
  • Gizlilik ve güvenlik (yüzde 23,4).
  • Blok zinciri çözümleri için kısıtlı bir pazarın olması (yüzde 15,9).
  • Geliştirme maliyetlerinin yüksek olması (yüzde 13,1).

LinkedIn tarafından hazırlanan Gelişmekte Olan Meslekler listesine göre ‘blok zinciri geliştiriciliği’ bu yıl ABD’de en hızlı büyüyen meslek oldu. 2014-2018 yılları arasında LinkedIn profillerindeki unvanlara göre hazırlanan çalışma, blok zinciri geliştiricisi unvanını kullananların sayısının bu süre içinde 33 kat büyüdüğünü gösteriyor. Makine öğrenimi mühendisliği de ikinci sırada kendine yer buldu.

Bu kadar bahsi geçmişken, FutureBright tarafından hazırlanan ve blok zincirine eğilen podcast’i buraya bırakalım:

Facebook’un 11 ülkeden 11 bin 300 kişiyle gerçekleştirdiği bir anket, insanların sanal gerçeklik gözlüklerini mağazaya gitmeden ürün denemek ve uzaktaki tanıdıklarıyla vakit geçirebilmek için kullanmak istediğini ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 65’i, sanal gerçekliğin günlük hayatlarının bir parçası haline geleceğine inanıyor. Bu oran Hindistan’da yüzde 87 ile en yüksek, Fransa’da ise yüzde 45 ile en düşük seviyede.

ABD’nin Arizona eyaletinde faaliyete başlayan otonom taksi servisi Waymo One olumsuz tepkiler almaya başladı. Bölgedeki bazı vatandaşlar, otonom araçların sevdikleri insanlarla aynı yolları paylaşmasından rahatsız. Hatta bu servisi sokağında istemeyen bir kişinin araca silah çektiği haberleri de geldi. Otonom araçlara taş atanlar, lastiklerini kesmeye çalışanlar, trafikte sıkıştırıp yoldan çıkmasına sebep olanlar da var. Peki bu sinir neden? Olayların hiçbirinde, saldırganların otonom araçlarla o anda bir sorun yaşadığına dair bir bulgu yok. Otonom araçlar diğer sürücülerin yolunu kesmedi ya da yeşil ışık yanmasına rağmen beklemeye devam etmedi. Yani insanların sinirleri o anda ortaya çıkan bir durumdan ziyade, bir süredir besledikleri kinin dışa vurumu gibiydi. Görünüşe göre insanlar sürücüsüz araçların temsil ettiği düşünceden rahatsız.

Stanford Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan bir çalışmada, yüz ve konuşma algılama yazılımının, kişilerdeki depresyon belirtilerini başarılı bir isabet oranıyla tespit edebildiği görüldü. Araştırmacılar depresyonda olan ve olmayan kişilerin videolarını makine öğrenimi modeline izleterek sistemin bu kişilerin ortak özelliklerini ve birbirinden ayrıştıkları noktaları belirlemesini sağladı. Sistem, kişilerin yüz ifadeleri, ses tonları ve kullandıkları kelimeler gibi belirteçlere odaklandı. Veriler hastaların bir doktor tarafından kontrol edilen bir avatarla yaptığı görüşmelerden alındı. Testlerde sistem depresyonda olan hastaları yüzde 80 oranında doğru tespit etmeyi başardı. Yeni çalışma erken bir aşamada olsa da araştırmacılar bir gün bu sistemin insanların hastalıklarının daha kolay anlaşılması ve tedavi edilmesi için kullanılabileceğini düşünüyor.

Nature’da yayımlanan bir araştırma D vitamini eksikliğiyle doğan çocukların hayatlarının ilerleyen bölümlerinde şizofreniye yakalanma riskinin daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu keşif gözlemsel araştırmaya dayansa da bilimciler D vitamini eksikliğinin fetüsün beyin gelişiminde önemli bir rol oynadığını söylüyor. Bu yeni çalışmaya rağmen birçok konu hala netliğe kavuşmuş değil. Sonuçlar sadece doğum esnasında alınan bir kan örneğine dayanıyor. Yani bebeğin hayatının ilk birkaç yılı boyunca devam eden uzun süreli D vitamini eksikliğinin şizofreni riskine nasıl etki ettiğine dair bir bilgi yok. Hamilelik sırasında annenin D vitamini seviyelerini etkileyebilecek davranışlarının şizofreni riski ile ilişkisi de henüz netlik kazanmış değil.

Yetersiz beslenme, dünya genelinde hastalıkların en başta gelen sebeplerinden biri ve her beş ölümden birinin nedeni. Araştırmacılar 194 ülkede incelemeler gerçekleştirdi ve sağlıksız beslenmenin dünyada her yıl 3,5 trilyon Dolar zarara yol açtığını tespit etti. Obezite ise yıllık 500 milyar Dolar zarara sebep oluyor. Her ülkede farklı bir tür beslenme bozukluğuyla mücadele ediliyor. Kimi ülkelerde çocuklar yetersiz beslenme sebebiyle anemiye yakalanıyor ya da yaşlarına göre çok kısa kalıyor; başka ülkelerde ise kadınlar aşırı kilolu olmalarına rağmen, sağlıksız diyetleri sebebiyle yeterli besin alamıyor ya da ergenler arasındaki obezite oranı yükseliyor. Çalışmayla ilgili görüş bildiren John Hopkins Üniversitesi’nden Jessica Fanzo’nun özet niteliğindeki cümlesini buraya not edelim: “Ülkenizin zihin gücünü geliştirmek istiyorsanız insanların ne yediğiyle ilgilenmelisiniz.”

Mikroplastikler bu özetin gediklilerinden oldu artık. 3 farklı denizden (Pasifik Okyanusu, Atlas Okyanusu, Akdeniz) alınan toplam 102 deniz kaplumbağasının sindirim sistemlerinde, aralarında mikroplastiklerin de bulunduğu 800 sentetik parçacık tespit edildi. Farklı okyanuslardan alınan örneklerin tamamında mikroplastik bulunması denizlerdeki plastik atıkların ulaştığı boyutu ve hayvanlar üzerindeki etkilerini gösteriyor. Çalışmada her yıl 4,8 ila 12,7 milyon ton arasında plastik atığın denizlere ulaştığı belirtiliyor. Araştırmacılar sentetik parçacıkların deniz canlılarına hücresel seviyede toksinler bulaştırmasından ve onları bakteri ve hastalıklara maruz bırakmasından endişe ediyor.

İnsan yapımı bir nesne tarihte ikinci kez yıldızlararası uzaya giriş yaptı. NASA tarafından 1977’de uzaya gönderilen Voyager 1 ve Voyager 2 bu süreçte bilimsel çalışmalara önemli katkılar sundu. Voyager 1, 2013’te yıldızlararası uzaya giriş yapmıştı. Geride bıraktığımız hafta Voyager 2’nin de bunu başardığı duyuruldu. Voyager sondaları, NASA’nın yıldızlararası görevlerine devam edecek.

NASA’nın InSight robotu önceki hafta Mars’a sorunsuz bir iniş gerçekleştirmişti. Yüzeyin altına yerleştireceği sondalarla araştırmalar yapacak olan robot, daha önce planlanmayan işlere de imza atıyor: Mars yüzeyinin sesini kaydetmek gibi mesela:

Uzun zamandır çalışmaları devam eden Türkiye Uzay Ajansı resmen kuruldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı olan kurumun merkezi Ankara’da olacak. İdari ve mali açıdan özerk olan Türkiye Uzay Ajansı, milli uzay programını hazırlayacak ve bu kapsamda projelerin hayata geçirilmesini sağlamaktan sorumlu olacak. Bu gelişmeyle birlikte Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü de kapatıldı.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

8 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: