Haftanın Pazarlama İletişimi Özeti‘yle hafta içi vakit darlığından gerekli özeni gösteremediğiniz gelişmeler, tartışmalar, öne çıkan projeler, trendler, çok konuşulanlar, gözden kaçanlar derken hızlıca haftayı toparlamak ve gelecekte dönüp bakılacak iyi bir arşiv oluşturmak niyetindeyiz. Okurken linklere dikkat, her şey linklerde.
Bu hafta yılbaşı münasebetiyle daha kısa bir özetle karşınızdayız. Malum, yılbaşı öncesi ve sonrası sektörde yaprak kıpırdamaz.
Beklenen gün geldi ve 1 Ocak itibarıyla market poşetleri 25 kuruş fiyatla satılmaya başladı. Ülke olarak en önemli gündem maddemiz de bu oldu. Sosyal medyadan sokağa, iş yerinden asansöre kadar her yerde paralı market poşetleri konuşulur oldu. Bizi esas ilgilendiren kısmı, “Poşet madem parayla satılıyor, neden üzerinde marketin ismi ve logosu var” sorusu. İlk başta gereksiz gibi yankılanıyor bu soru ama takriben 5 saniye içinde “hakikaten ha” aydınlanması yaşanıyor. Bu konu da uzun süre tartışılacak gibi görünüyor. Öte yandan, markete bez çanta götürmenin yanı sıra şunun gibi dahiyane çözümler üretildiği oluyor:
Herifin biri bimden aldığı poşetin fişte işlendiğini görünce, eşyaları eve götürdükten sonra iade etmiş 2019’un ilk kralı acvadvscbshm pic.twitter.com/axiekd7n7W
— Sergen (@siyahkartus) January 2, 2019
Apple ve çip üreticisi Qualcomm arasındaki patent davası yeni bir boyut aldı. Önceki hafta, Çin’de bazı iPhone modellerinin satışının durdurulduğuna dair haberler okumuştuk. Benzer bir haber bu kez Almanya’dan geldi. Görülen dava sonucunda alınan kararla Almanya’da iPhone 7 ve iPhone 8 modellerinin satışı askıya alındı. Söz konusu cihazlar ‘eski model’ olduğu için Apple’ın bu durumdan fazla etkilenmeyeceğini, hatta yeni model satışlarına katkı sağlayacağını söyleyenler de var.
Çinli kahve zinciri Luckin Coffee Starbucks ve Costa Coffee gibi devlere kafa tutmaya hazırlanıyor. Luckin’in, bir yılda Starbucks’ın 12 yılda büyüdüğü kadar büyümesi hedefleniyor. Çin’in el atmadığı nadir alanlardan biriydi kahve. Diğer pazarlardaki agresif büyümesini buraya yansıtıp yeni bir marka hikayesi yaratabilecek mi, bekleyip göreceğiz.
Mars Cinema Group ve yapımcılar arasındaki mısır krizinden geçen hafta bahsetmiştik. Söz konusu grubun kurumsal iletişim direktörünün Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir röportajı krizin daha da derinleşmesine yol açtı. “Cem Yılmaz olmazsa başka Cem Yılmaz’lar çıkar, onlar film çekmezse çekeni bulacağız” cümlesi ayrıca tepki çekti. Röportaj da ilginç bir ‘kurumsal iletişim’ örneği olarak hafızalarımızdaki yerini aldı.
Hayatımda ilk defa gördüğüm bu hanım yeni Cem Yılmaz’lar çıkaracakmış !Yavaş çıkarsın.Hanımefendi hadi bırak Cem Yılmaz çıkarmayı da tüm Türkiye de sinema biletini 15 lira yapmayı teklif ediyorum 40 liraya bilet satmak yok varmısın ? Yoksun tabi…İyi çıkarmalar Cengizi geçiyorum pic.twitter.com/xVQY4Bt1fT
— Cem Yılmaz (@CMYLMZ) December 30, 2018
Influencer marketing (henüz herkesi tatmin eden bir Türkçe karşılığı bulunamadı gibi) bu yıl da pazarlama bütçelerinde önemli bir yer tutacak. Econcultancy 2019’da bu alanda kendini gösterecek 5 trend sıraladı:
- ‘İş alabilmek için’ sahte sponsorlu içerikler paylaşan, ünlü markalarla iş birliği içinde olduğu algısı yaratmaya çalışan az ünlülerle ve yeni fenomenlerle daha sık karşılacağız.
- Platformlar tarafından sahte takipçilerin silinmesiyle markalar ‘ölçek sorunları’ yaşayacak. Takipçi sayısı ve etkileşimi düşen fenomenler bunu marka yöneticilerine anlatabilmek için ekstra mesai harcayacak.
- Fenomenleri memnun etmekle markalardan parasını almaya çalışmak arasında sıkışıp kalan influencer marketing ajansları zor duruma düşecek. Böyle influencer filan dedikçe havalı bir sorun gibi görünüyor olabilir ama yıllardır hemen her alanda yaşayıp gördüğümüz ‘alacak 3 vadeli, verecek peşin’ durumu aslında. Ajans ve fenomen sayısının gün geçtikçe artması da önemli bir nokta tabii.
- Markalar verdikleri paranın karşılığını alabilmek adına daha ince eleyip sık dokuyacak.
- Fenomenler kendi işlerini kurmaya, kendi ürünlerini satmaya devam edecek.
Bizim buralardan yurt dışına taşınan ve taşınmayı hayal eden pek çok kişi var, malum. Bu kişilerin aklında “Orada nasıl iş bulurum” sorusu yankılanıp duruyor. New York’ta yeni bir hayata başlayan Ali Erkurt kendi deneyimlerini paylaşmış:
MediaCat her yıl olduğu gibi, kalabalık bir jüri ekibinin yardımıyla yılın dergi kapaklarını ve yılın en çarpıcı birinci sayfalarını seçti. SkyLife Ocak 2018 sayısının kapağı ‘büyük ödüle’ layık görüldü. Kapaktaki fotoğrafın altında İzzet Keribar imzası var.
Posta gazetesinin 18 Ocak 2018 tarihli ilk sayfası da yılın manşeti seçildi: “Bolu’daki evinde yaş odun yakmak zorunda kalan ve benzin kullanan 83 yaşındaki Ali Meşe, çıkan yangında evini kaybetti. Olayı Anadolu Ajansı Foto Muhabiri İlhami Çetin’in çektiği fotoğrafla ve Yaktı Bizi ifadeleriyle haberleştiren Posta ise yılın manşeti unvanının sahibi oldu.”
Dergi sektörümüzün önemli isimlerinden Aykun Taşdöner de kendi yılın dergi kapakları derlemesini paylaştı. Dünyanın dört bir yanından etkileyici kapaklar için:
ben de en iyi bildiğim işi, en sevdiğim/iyi dergi kapaklarını (yılın yani) minik notlarla, trivialarla paylaşayım diyorum da, bunun için bir ara – belki yarın çok sıkılmam, ama sıkıntımı geçirmek için bir şeyler yapmayı isteme ruh halinde olmam gerekecek öncelikle.
— AykunGPT (@aykun_) December 25, 2018
IAB Türkiye tarafından 9’uncusu düzenlenecek olan MIXX Awards’da jüri olarak görev yapacak isimler açıklandı.
MediaCat; Felis Ödülleri, Kristal Elma, Effie Türkiye ve Cannes Lions’taki birincilik ödülleri ve büyük ödüller üzerinden hesaplanan The Cat Report’tan hareketle bir yılın en başarılı ajansları derlemesi hazırladı.
Durumlar böyle. Haftaya yine görüşmek üzere, iyi tatiller!
Yorumunuz: