Haftanın Özeti: 196

Bilim, Yazılım, Donanım

Müşterilerin dijital ve nakitsiz ekonomiye yönelmesi gerekçe gösterilerek banka şubeleri ve ATM’ler kapatılıyor. Ancak bu değişimi talep edenin müşteriler mi yoksa bankalar mı olduğu tartışma konusu. The Guardian yazarı Brett Scott bankaların kendi fikirlerini müşterilere zorla kabul ettirdiğini ve tüm bu fikirler sanki müşterilerden geliyormuş gibi gösterdiğini düşünüyor. Scott’a göre bankalar dijital sisteme geçerek müşterilerinin para akışını gözetlemek ve kontrol altında tutmak istiyor. Bu alana yönelik ilgiyi artırmak için ise nakit kullanımı zor bir yöntem gibi gösterilmeye çalışılıyor. Marksist filozof Antonio Gramsci‘nin hegemonya kavramına değinen Scott, güçlü kişi ve kurumların kültürel ve ekonomik ortamı kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmek ve bu değişimi toplumun geneli talep ediyormuş gibi göstermek için çabaladıklarını anlatıyor. Nakitsiz toplumun bazı tehlikeleri de beraberinde getireceğini düşünen Scott, nakit yerine kartla veya cep telefonuyla ödeme yapmanın psikolojik sonuçlarının da yeterince irdelenmediği görüşünde.

Görüntü algılayıcılarında pazar lideri pozisyonunu koruyan Sony‘nin son CMOS tasarımı IMX586, çözünürlüğü 48 megapiksele (8000×6000) çıkararak görsel kalitesinde büyük bir sıçrama sunuyor. Şirkete göre endüstrideki en yüksek piksel değerini sunan IMX586 önümüzdeki yıldan itibaren akıllı telefonlarda kullanımda olacak.

Google Glass ölmedi ve gün geçtikçe akıllanıyor. İsrailli yazılım şirketi Plataine bu akıllı gözlük için yeni bir uygulama tanıttı. Üretimde çalışan işçilere yönelik geliştirilen uygulama konuşma dilini algılayabiliyor ve kullanıcıya sesli yanıt verebiliyor. Plataine’in uygulaması, Google Glass’ın yapay zekayla geliştirildiği bir geleceğe işaret ediyor. Böylece ürün daha işlevsel ve kullanımı kolay bir hale gelecek. General Electric, Boeing ve Airbus gibi müşterilerle çalışan Plataine uygulamaya görsel tanıma yeteneği de eklemek istiyor.

Geçtiğimiz aylarda ilk ticari ürünü olan SpotMini‘nin piyasaya sürüleceğini duyuran Boston Dynamics, bu robottan yılda bin adet üretmeyi planlıyor. Daha geniş hedef ise çeşitli uygulamalarda kullanılabilecek esnek bir platform yaratmak. SpotMini şu anda inşaat, teslimat, güvenlik ve ev işlerine yardım alanlarında test ediliyor. İhtiyaca göre robotun eline (yahut bakış açınıza göre kafasına) farklı araçlar da eklenebilecek.

Çin deniz gücünü insansız yapay zekalı denizaltılarla güçlendirerek küresel rakipleri karşısında bir adım öne geçmek istiyor. South China Post‘ta yayımlanan bir habere göre Pekin, ABD‘de üretilen benzer silahlara cevap olarak, 2020’ye kadar otonom denizaltılar inşa etmek için çalışıyor. Bu denizaltılar, pek çok tartışmalı askeri üsse ev sahipliği yapan Güney Çin Denizi ve Pasifik Okyanusu‘ndaki bölgelerde devriye atacak. Projenin başındaki isim olan Lin Yang gözünü şimdiden karartmışa benziyor: “Yapay zekanın ruhu yok. Bu tarz bir iş için mükemmel bir seçim. Yapay zekalı denizaltı nükleer silah taşıyan bir denizaltıyı ya da diğer yüksek değerli hedefleri indirebilir. Kamikaze saldırıları bile düzenleyebilir.

Çin’in iddialı planlarından biri de 21. yüzyılın en büyük kalkınma projesi olarak adlandırılan Kuşak ve Yol girişimi. Dünya nüfusunun üçte ikisini olduğu gibi Türkiye’yi de ilgilendiren bu girişimin en önemli ayağı olan yeni yol çalışmaları yeni teknolojilerle devam ediyor. BBC Türkçe, pazar günlerini mega yapıları konu alan belgesellerle geçirenlerin hoşuna gidebilecek bir dosya hazırlamış. Demiryolu hattı döşeyen 92 metre uzunluğundaki araç, 4 bin ton ağırlığındaki tünel delme makinesi gibi ‘cezbedici’ detaylar var.

Yapay zekaya dönelim. ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) Yapay Zeka Keşif Programı ile yapay zekayı bir sonraki seviyeye taşımayı planlıyor. Yatırım yapılacak yeni alanlar arasında bağlamsal uyum gerçekleştirebilen ve kararlarını anlamlı bir şekilde açıklayabilen üçüncü dalga yapay zeka da bulunuyor. Yani artık yapay zeka bir görsele bakıp orada kedi gördüğünü söylediğinde aynı zamanda “çünkü tüyleri, patileri, bıyıkları var ve genel kedi şekline benziyor” diye açıklama da yapabilecek. Endüstri tabii ki DARPA’nın planlarına göre gelişmek zorunda değil. Özel şirketlerin de yakın gelecekte üçüncü dalga yapay zeka geliştirmesi mümkün.

Amazon bir süre önce yüz tanıma sistemini duyurmuştu. Mahremiyet ihlali ve yargısız infaz gibi endişeleri olan Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) bu sistemi test etti. Sonuç olarak yüz tanıma sistemi Amerikan kongre üyelerini çok yanlış tanıdı ve 28 kongre üyesini veri tabanındaki suçlularla eşleştirdi.

Japonya’daki Tohoku Üniversitesi‘nden bilimciler ultrason kullanarak farelerde vasküler bunama ve Alzheimer gibi bilişsel bozuklukları tedavi ettiklerini açıkladı. Bu hastalıklar insanlarda en sık görülen bunama türleri olarak biliniyor. Çalışma kapsamında, ameliyatla bir grup farede beyne giden kan akışı azaltıldı. Böylece vasküler bunamanın etkisi yaratıldı. Diğer grup ise Alzheimer için genetik olarak düzenlendi. Daha sonra her iki grubun beynine günde üç kez 20’şer dakika boyunca düşük yoğunlukta darbeli ultrason (LIPUS) uygulandı. Vasküler bunaması bulunan farelere bu tedavi 5 gün boyunca birer gün arayla (toplamda 3 gün) uygulandı. Alzheimer’lı fareler ise 3 ay boyunca toplamda 11 gün tedavi gördü. Başarılı geçen sürecin sonunda herhangi bir yan etki gözlenmedi. Ekibin başındaki isim olan Hiroaki Shimokawa LIPUS tedavisinin ameliyata gerek duymayan bir fizyoterapi yöntemi olarak yüksek risk taşıyan yaşlı hastalara kolaylıkla ve defalarca uygulanabileceği görüşünde.

Dünya genelinde sigaraya olan rağbet her geçen yıl azalıyor. Bu güzel bir şey. Ama pek farkında olmasak en az sigara kadar ölümcül olan en az 5 tane alışkanlığımız daha var: Sağlıksız beslenme, bronzlaşma, uykusuzluk, yalnızlık ve uzun süre oturma. Evet oturmak kanser riskini artırıyor, üstelik gün içinde yapılan diğer egzersizler de bu durumu değiştirmiyor. Uykuyu zaten biliyoruz. Bu sitede uyku ve uykusuzluğa dair pek çok habere yer verdik. Düzenli ve yeterli uykunun önemini anlatmaya günler, geceler yetmez.

Bilimciler gezegenin sismik aktivitesini inceleyerek farklı bölgelerin hangi tür kayalardan oluştuğunu öğrenebiliyor. Depremler ya da volkanik gürlemeler ses dalgaları oluşturuyor ve bu ses dalgaları farklı türde kayalardan farklı hızlarda geçiyor. Böylece aşağıdaki maddeler hakkında jeologlara fikir veriyor. İşte bu çalışmalardan birinde, yerkürenin içinde katrilyon tona varan miktarda elmas olabileceği keşfedildi. Yapılan simülasyona göre, en eski ve hareket ettirilmesi en zor kaya tabakaları olan kratonların içinde yüzde 1-2 oranında elmas ve az miktarda eklojit (seçmetaş) bulunması gerekiyor. Özetle, elmasın aslında düşündüğümüz gibi zor bulunan bir madde olmadığını gösteren bulguların arasına bir yenisi ekleniyor. Erişemiyor olsak da elmas meteorlarda bulunuyor, Neptün’de yağmur olup yağıyor, uzak yıldızlarda bulutlar arasında uçuşuyor hatta bütün bir gezegeni oluşturuyor.

Tokyo merkezli ALE Co. isimli bir şirket yapay meteor yağmurları oluşturmayı planlıyor. İki yıl içinde uygulamaya geçmesi beklenen sistem sayesinde müşteriler talep üzerine meteor yağmuru izleyebilecek. Meteorlar önümüzdeki bir yılda uzaya gönderilecek olan iki uydudan yağacak. Her uyduda 400 adet minik küre yer alacak ve kürelerin üzerinde atmosfere girdiklerinde meteor yağmuruna benzer etki yaratacak kimyasallar olacak. Bir nevi dünya dışı havai fişek olarak düşünülebilir. Minik küreler meteor yağmuru için 20 – 30 kez kullanılabilecek. Uyduların ortalama 24 ay yaşam süresi var. İlk testleri gerçekleştirmek için, iki uydunun uzaya fırlatılması da dahil, toplam 20 milyon Dolar bütçe ayrıldı. Yapay meteor yağdırmak için gereken meblağ açıklanmadı ama iki yıl sonra görkemli bir düğün yapmayı düşünen çiftler şimdiden hayal kurmaya başlamıştır.

Bilimciler Çarşamba günü Mars’ın yüzeyinin altında geniş bir su kütlesi bulunduğuna dair kanıtlar elde ettiklerini açıkladı. Yaklaşık iki ay önce Mars’ta organik molekül kanıtı bulunmasının ardından gelen bu açıklama, kızıl gezegen üzerindeki yaşam arayışı bulmacasına bir parça daha eklemiş oldu. Bilimciler Mars’ta milyarlarca yıl önce sıvı su bulunduğunu biliyordu ama günümüzde de sıvı halde su bulunması, burada yaşayan canlılar olabileceği ihtimali düşünülünce oldukça önemli bir bilgi.

21. yüzyılın en uzun Ay tutulması 27 Temmuz akşamı gerçekleşti ve 1 saat 45 dakika sürdü. Bunun 3 dakika kadar daha uzunu 9 Haziran 2123 yılında gerçekleşecek. Ay tutulması esnasında Mars da 15 yıldır Dünya’ya en yakın konumunda bulundu ve daha parlak şekilde izlendi.

Söz Ay’dan açılınca o meşhur soru da peşinden gelecektir elbette: Neden 45 yıldır Ay’a tekrar ayak basılmadı? Oraya zaten hiç gidilmediğini düşünenlerin bu konuda kafaları rahat. İşin içinde olanlar ise tekrar gidemeyişi teknik konulardan çok bütçe darlığına bağlıyor. Tabii uzay çalışmalarının hedefinin Mars‘a kaymış olması da önemli bir etken olarak görülüyor. Geçtiğimiz ay yayımlanan bir ankete göre Amerikalıların önemli kısmı Ay’a tekrar ayak basmaya çalışmanın gereksiz olduğu görüşünde. Şu noktada gözler uzayı hedefleyen özel şirketlere ve böyle bir başarıyla anılmaktan zevk alacağı düşünülen Donald Trump‘a çevrilmiş durumda. Bu arada Ay’a tekrar gitme temalı 20 milyon Dolar ödüllü bir yarışma düzenlenmiş, belirlenen tarihe kadar kimsenin bunu başaramayacağı anlaşılınca yarışma iptal edilmişti.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: