Haftanın Özeti: 186

Bilim, Yazılım, Donanım

ABD’deki en büyük dördüncü akıllı telefon üreticisi olan ZTE‘nin ülkeyle ilişkisi yılan hikayesine döndü. Daha önce, ABD’nin İran ve Kuzey Kore’ye uyguladığı ambargoyu delmeye çalışması sebebiyle ZTE’nin bu ülkede ticaret yapması yasaklanmıştı. ABD’nin ürettiği yazılım ve donanım ürünlerine erişemeyen şirket, küresel operasyonları durdurma kararı almıştı. Derken yeni bir umut ışığı göründü. Başkan Donald Trump, Twitter’dan yaptığı açıklamada, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yürütülen çalışmalar sonucunda ZTE’nin faaliyetini sürdürmesi için Ticaret Bakanlığı’na talimat verdiğini duyurdu.

Çin devi Xiaomi ise Hong Kong Borsası’na açılmak üzere resmi başvurusunu yaptı. Şirket, 100 milyar Dolar’lık bir değerlemeyle 10 milyar Dolar toplamayı hedefliyor. Xiaomi, uygun fiyatlı telefonlarıyla biliniyor olsa da ‘esas paranın‘ cihaz satışında olmadığını düşünüyor. Şirketin kurucusu ve CEO’su Lei Jun, iş modelini triatlona benzetiyor. Önce donanım ve cihaz üreten şirketlere yatırım yapıyor, sonrasında bu şirketlerle birlikte ürettiği ürünleri satıyor ve bu ürünlerin kullanıcılarına da internette ücretli hizmet sunuyor. Bu sonuncusunun ana gelir kaynağı olması planlanıyor, zira Xiaomi’nin telefon satışından elde ettiği birim gelir, diğer üreticilere göre oldukça az (cihaz başına 2 Dolar). Şirket, telefon satışından çok kazanmıyor olsa da, sattıktan sonra kullanıcılarına para harcatmak için agresif bir tutum sergiliyor.

Boston Dynamics, iç karartan ayak seslerini hafızalarımıza kazıdığı robotlarından biri olan SpotMini‘yi piyasaya sürmeye hazırlıyor. Satışların 2019’dan itibaren başlayacağı belirtiliyor ancak robotun fiyatına dair herhangi bir açıklama yapılmış değil. Ayrıca bu robotu bir dron uçurur gibi kullanabilecek miyiz yoksa ciddi bir mühendislik bilgisine mi ihtiyacımız var, bunu da henüz bilmiyoruz. Bu arada şirket yetkilileri SpotMini’nin daha çok getir götür işlerinde kullanılabileceğini düşünüyor.

Öte yandan, Boston Dynamics robotlarından korkmamız için henüz erken olduğunu düşünenler de var. Evet, iki bacağı olan bir robotun engebeli zeminde koşması ve çevik bir şekilde zıplaması ürkütücü gelebilir ama örneğin son model olan Atlas‘tan korkmamak için nedenlerimiz var. Her şeyden önce kendi kararlarını verecek durumda değil. Ayrıca o kadar da becerikli değil. “Hıı çok mantıklıymış, içim ferahladı” deyip tırnaklarınızı kemirmeye devam ettiğinizi görür gibiyim.

Google‘ın geçtiğimiz hafta I/O Konferansı‘nda tanıttığı yapay zeka destekli asistanı Google Duplex, fazla insansı konuşmasıyla duyanları hem şaşırttı hem de korkuttu. Pek çok kişi, bu yaz denenebilecek olan Duplex’in insan gibi konuşmasından rahatsız olduğunu dile getirdi. Sahnede yapılan tanıtımda, asistanın, kullanıcıdan gelen talep üzerine herhangi bir yeri arayıp randevu alabildiği ve bunu yaparken insan olmadığını anlamanın imkansız olduğu görüldü. Google tepkilerin ardından yaptığı açıklamada Duplex’in karşıdaki kişiye, kendisinin aslında bir yapay zeka ürünü olduğunu söyleyeceğini açıkladı. Telefonun ucundaki kişi için hangisinin daha ürkütücü olacağı bilinmez tabii.

Bu yılın en çok konuşulan teknolojilerinden biri blok zinciriBitcoin ve diğer kripto paralarla nam salsa da aslında bu teknoloji pek çok farklı sektörde devrim niteliğinde değişikliklere yol açıyor. Tabii bu noktada örnek olayların eksikliği hissediliyor. Forbes‘un bu teknolojiyi somut olarak kullanan 30’dan fazla firmayı anlattığı derlemeyi burada, sadeleştirilmiş versiyonunu da sitemizde bulabilirsiniz. İş dünyasına girmişken, Deloitte‘un hazırladığı “Makine Öğreniminin İş Dünyasına Etkisi” başlıklı uzunca bir raporun varlığını da hatırlatalım.

Blok zinciri, Alibaba’nın kurucusu Jack Ma‘nın da gündemindeydi. Çin’in Tianjin şehrinde İkinci Dünya Zeka Konferansı‘nda konuşan Ma, Bitcoin’i balon olarak tanımlarken blok zincirinin ise güvenilir bir teknoloji olduğunu söyledi. Blok zincirinin Çin’de geniş çevrelerce kabul görmesi, risk sermayesinin gittiği yönü de etkiliyor. Biz kendisini, bu yılın başında Dünya Ekonomik Forumu‘nda yaptığı meşhur konuşmadan bir bölümle analım.

Yaşadığı ekonomik çöküşle gündemde olan Porto Riko‘da blok zinciri heyecanı yaşanıyor. ABD’ye bağlı özerk bölge olan Porto Riko’ya ‘akan’ girişimci ve yatırımcılar, vergi konusunda sağlanan kolaylıklardan faydalanmaya ve bölgeyi yeniden şekillendirmeye çalışıyor. Yerel halk ise sanki biraz “N’apıyor ki bunlar?” sorusuna cevap arar gibi.

Star Wars‘un ilk filminde Prenses Leia’nın Obi-Wan Kenobi’den yardım istediği ikonik hologram sahnesini hatırlıyor musunuz? Benzer bir teknoloji ileride, bir miktar beyin manipülasyonu sayesinde, gerçek dünyada hayatlarımızı değiştirebilir. Bir süredir beyne doğrudan holografik görüntüleri yansıtmayı sağlayacak yolları keşfetmekle meşgul olan Berkeley‘deki araştırmacıların bulduğu yöntem nöral aktiviteleri hem okuyabiliyor hem de onları uyarabiliyor. Bu sonuçlar, gelecekte bir gün binlerce nöronun aynı anda uyarımını veya baskılanmasını sağlayabilir. Hatta gerçek beyin aktiviteleri kopyalanarak, beyin bir şey hissetmiş, görmüş veya duyumsamış gibi kandırılabilir. Tam da Matrix‘teki gibi. Şu ana kadar bu teknik, fare beyni üzerinde yarım milimetre karelik bir alanda başarıyla denendi. Araştırmacılar bu ölçeğin artırılabileceğini düşünüyor. Eğer başarılı olabilirlerse, sonuçlar olağanüstü imkanlar yaratabilir.

Kaliforniya Üniversitesi’ndeki (UCLA) biyologlar, tecrübe edinmiş salyangozun hafızasını edinmemiş olana etkin biçimde aktararak karından bacaklı bir türde de olsa beyinden beyne anı aktarmayı başardı. Nörobilimde sıkça kullanılan bir deniz salyangozu türü olan Aplysia üzerinde yapılan çalışmanın yazarı David Glanzman gelecek adına umutlu: “Çok uzak olmayan bir gelecekte, Alzheimer hastalığını veya travma sonrası stres bozukluğunu iyileştirmek için kullanabileceğimizi düşünüyorum.” Glanzman’ın beyne dair eski bir konuşması:

Araştırmacılar son on yıldan beri köpek balığı, lama ve deve kanının değerinin farkında. Bu hayvanların kanları bakteri, virüs ve kanser hücreleri gibi organizmaları ayırt edebilen ve yok edebilen antikorlar içeriyor. Örneğin, lamadan alınan bir molekül, nadir bir pıhtılaşma hastalığı olan Trombotik Trombositopenik Purpura‘nın tedavisi için klinik çalışmalarda kullanılıyor. Bilimciler nano-antikor denilen yapıları laboratuvar ortamında  bakteriler sayesinde çoğaltabiliyor. Bu da köpek balığı ve deveye daha az ihtiyaç duyulmasını sağlayacak. Bakterilerin ürettiği bu nano-antikorların, hayvansal kaynaklı yapılarla benzer kalitede olup olmadığını zaman gösterecek.

Atık su arıtma tesisleri toplum sağlığı hakkında zengin bir bilgi kaynağı durumunda. Tesis içine akan kanalizasyon, evi bu sisteme bağlı her kişiden toplanmış idrar ve dışkı örneğini içeren bir havuz olarak düşünülebilir. Dünyanın dört bir yanında bu alanda organize çalışmalar yapılıyor, özellikle ilaç ve uyuşturucu kullanım oranları gözleniyor. Tam anlamıyla ‘derya deniz’ bir konu olan kanalizasyon ve toplum sağlığı hakkında uzun sayılabilecek bir makalemiz var.

cen.acs.org

NASA’daki araştırmacılar Jüpiter‘in buzul kaplı uydusu Europa‘dan uzun süredir su buharı püskürdüğünü keşfetti. 1997 yılında uydu yüzeyine yakın geçiş yapan Galileo aracına ait görüntüleri yeniden inceleyen ekip, Europa’nın manyetik alanındaki değişimin bir gayzerin aktifleşmesini sağlayarak yüzey altındaki denizden su buharı püskürmesine neden olduğunu ortaya çıkardı. NASA, Europa Clipper uzay aracını 2022’de fırlatmayı planlıyor. O çalışma, Europa’nın buz tabakasının altında neler barındırdığını ve orada hayat olup olmadığını gösterebilir.

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) Mars’a helikopter göndermeyi planlıyor. Mevcut helikopterlerden 10 kat hızlı olacak helikopterin ağırlığı sadece 1,8 kilogram. Dört yıl boyunca üzerinde çalışılan helikopter, Dünya’nın atmosferinden 100 kat daha ince olan Mars’ın atmosferi için özellikle tasarlandı.

GoPro’nun hafıza kartını dünyada unutan astronot bir Onur Ünlü filmi karakteri olabilirdi. Talihsiz durumu uzaya çıktıktan sonra fark eden astronot konuyu NASA’nın Twitch hesabındaki canlı yayında dile getirdi. “GoPro’yu açıyorum ama ekranda ‘No SD’ yazıyor, bu şekilde video çekemez miyim?” diye soran astronot, beklediği cevabı alamıyor.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

2 Yorum

  • Belki alâkasız olacak ama bir şey soracağım size. Bilir kişi olarak.
    Bir sürü mobil internet sitesinde acilan reklamlara maruz kaliyoruz. Bunu sadece türkçe sitelerde görüyorum. Yabancı sitelerde denk gelmedim. Onedio ve Ekşi sözlük en çok girdigim siteler. Bu ikisi için ornek vermem gerekirse kendi varoluş amaçlarına (okunmak) ters bir şekilde içeriklerini engelleyip devreye reklam sokuyorlar. Bu bir çelişki değil mi?
    Biz de reklamı bile görmeden kapatıyoruz. Reklamverenler neden görülmediğini bilerek hala reklam veriyorlar. Bunun daha iyi bir yolu yok mu? Neden böyle bir zorunluluk var? Internet dünyasının reklamdan kazandığını biliyorum ama bunun daha az sınır bozucu bir yolu bulunamaz mi? Reklamverenler için soylediklerim tv için de geçerli. Reklamverenler izlenmedigini bile bile neden hala reklam veriyorlar?

  • Senin çevrende izlenmiyor olabilir fakat emin ol total kullanıcıların en az %50’sine ulaşıyor TV reklamları. İnternette de kendi adına yapabileceğin en iyi şey tarayıcına uBlock, tracker’ları engellemek için de Ghostery eklentilerini kurup kullanmak olur. Ha bu içeriğe gömülü (örneğin sponsorlu videolar gibi) reklamları elbette engellemeyecektir fakat yine de her tarafta seni bunaltan reklamların büyük çoğunluğunu ekranından kaldırır. Bunun bir orta yolu yok maalesef. Kendini o firmaların yerine koy. Eğer reklama yaptığın yatırım sana satışların artışı olarak dönüyorsa (ROI) ve daha fazla kazandırıyorsa sen de acımaz her tarafa sinir bozucu da olsa reklamı basar geçersin.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: