Haftanın Özeti: 186

Genel Gündem

Seçim havası solumaya devam ettiğimiz bir haftayı daha geride bıraktık. 24 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesinde, Cumhurbaşkanı adaylarının oy pusulasındaki yerleri kurayla belirlendi. Bugün de ittifakların ve siyasi partilerin birleşik oy pusulasındaki yerleri belirlenecek. Cumhurbaşkanı adaylarının pusuladaki sıralaması (soldan sağa) şu şekilde olacak:

  • Muharrem İnce.
  • Meral Akşener.
  • Recep Tayyip Erdoğan.
  • Selahattin Demirtaş.
  • Temel Karamollaoğlu.
  • Doğu Perinçek.

Küba‘nın başkenti Havana‘daki Jose Marti Uluslararası Havalimanı’ndan kalkan Boeing 737 tipi yolcu uçağı düştü. Cuma günü gerçekleşen kazada, yolcu ve mürettebat olmak üzere 110 kişi yaşamını yitirdi, 3 kişi yaralı kurtuldu. Kazanın nedeni henüz bilinmiyor.

ABD, İsrail Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıdı ve bu son dönemin en büyük trajedilerinden birine sahne oldu. Kararı protesto eden Filistinlilerin üzerine ateş açan İsrail güçleri 60’tan fazla kişiyi öldürdü. 2 binden fazla Filistinlinin yaralandığı olaylarda, yaralıların 54’ünün bitkisel hayata girdiği duyuruldu. İsrail’e ve ABD’ye uluslararası toplumdan tepki yağdı. Büyükelçilik açılışı, New York Times tarafından hazırlanan şu videodaki görüntülerle hatırlanacak.

Kore‘de barış ve değişim rüzgarları esiyor, malum. Eurizon SLJ Capital araştırmacılarına göre bu değişimin maliyeti yaklaşık 2 trilyon Dolar olabilir. Nükleer enerjiden arındırılmış Kuzey Kore’nin ekonomik olarak ayakta kalabilmesi için böyle bir yatırıma ihtiyaç var. Tabii ki bu analiz iki ülkenin birleştiği bir senaryoyu baz alıyor. Eğer birleşme gerçekleşmezse, rapora göre, Güney Kore’den bağımsız bir Kuzey Kore’yi ayakta tutmak çok daha zor olabilir. Bu hesaba ulaşılırken Doğu Almanya ve Batı Almanya‘nın birleştiği dönemde yapılan harcamaların örnek alındığını belirtelim. O dönemde iki ülkenin birleşmesi toplamda 1,2 trilyon Avro’nun üzerinde bir rakama mal olmuştu.

Birleşik Krallık’ta taht sıralamasında altıncı durumda olan Prens Harry ve Amerikalı oyuncu Meghan Markle 19 Mayıs’ta yapılan Kraliyet Düğünü ile ‘dünya evine girdi’. 600 kişinin katıldığı düğünü, Windsor Sarayı‘nın dışında bekleyen binlerce kişi de takip etti. Düğün dünyanın da bir numaralı magazin gündemi haline geldi tabii ki. Biz konuya başka bir yönünden bakalım. Yaklaşık 45 milyon Dolar harcanan düğün, Kraliyet Ailesi’nin ekonomisini de gündeme taşıdı. Ailenin ve düğünlerin İngiliz ekonomisine etkilerine göz atmak isterseniz, uzunca bir listemiz var.

Aynı topraklardan devam edelim. 2018’in ilk 3 ayında, Birleşik Krallık’ta rüzgar tarlalarında üretilen elektrik, ülkedeki 8 adet nükleer santralin ürettiği elektrik miktarını aştı. Böylece ülkede ilk kez bir çeyrekte üretilen rüzgar enerjisi miktarı, nükleer enerjiden daha fazla oldu. İlk çeyrekte üretilen rüzgar enerjisi, ülkedeki toplam enerji üretiminin yüzde 18,8’ini oluşturdu.

İklim değişikliğinin sonuçları beklediğimizden de kötü olacak. İklim uzmanları, geleceği öngörmek adına RCP adı verilen senaryolar hazırlıyor. Bunların arasındaki en kötü senaryo RCP 8,5 olarak anılıyor ki, son veriler durumun bundan bile daha ‘fena’ olacağını gösteriyor. Yeri gelmişken, National Geographic dergisinin, plastik tüketimine ve çevre kirliliğine dikkat çekmek amacıyla hazırladığı Haziran sayısının kapağına bir kez daha bakalım:

ABD Nüfus İdaresi’nin eyaletler arası göç akışlarını takip ettiği biliniyor. Ancak ABD’ye bağlı bir ada ülkesi olan Porto Riko‘dan ana karaya gerçekleşen göçün takibi yapılmıyor. Özellikle Maria Kasırgası‘nın ardından tam olarak kaç kişinin adayı terk edip ABD’ye girdiğini belirlemek zor. Ne eyalet yönetimleri ne de federal kurumlar konu hakkında net bir rakama sahip. Öte yandan, Teralytics adlı New York merkezli bir teknoloji şirketi, Porto Rikoluların tam olarak ne zaman, nereden ve ne şekilde ABD’ye giriş yaptığını gösteren bir harita hazırladı. Haritada Ağustos 2017 – Şubat 2018 arasında bölgede gerçekleşen tüm hareketlilik görülebiliyor. Şirket bunu bir GSM operatörü ile iş birliği halinde çalışıp, yaklaşık 500 bin akıllı telefonun sinyallerini inceleyerek gerçekleştirdi. Bu sürede halkın yaklaşık yüzde 6’sının adayı terk ettiği ifade ediliyor. Telefon kullanıcılarının mahremiyeti de bambaşka bir konu elbette.

Finlandiya “dünyanın en mutlu ülkesi” olarak duyurulmuştu lakin Finlandiyalılar bu sonuçtan pek mutlu olmadı. Araştırmanın kullandığı metodoloji, yaptığı çıkarımlar ve Fin toplumuna dair bilgilerin eksikliği eleştiri konusu oldu. Dünya Mutluluk Raporu 156 ülkeden insanlara, günlük yaşamlarından ne kadar memnun olduklarını soruyor. Kişiler bu soruya 0 ile 10 arasında bir rakamla yanıt veriyor. Bu ölçümde genellikle refah seviyesi yüksek ülkeler ilk sıralarda yer alıyor. Ancak mutluluğu ‘günlük hayattan memnun olma‘ şeklinde tanımlamak yeterince kapsamlı bir yaklaşım değil. Tam bu noktada “arkadaşım sen ne anlatıyorsun ya” diyerek Finlileri kadir kıymet bilmemekle itham edenler olabilir. Meselenin detayları haberimizde.

Geçen haftaki özette, Demokratik Kongo Cumhuriyeti‘nde yeni bir Ebola salgınının başladığına ve kırsal kesimdeki salgının şehre sıçramasından korkulduğuna değinmiştik. Korkulan oldu ve 1 milyon nüfuslu Mbandaka şehrindeki salgın doğrulandı.

Özellikle ABD’de son yıllarda bazı ilaçların fiyatı tavan yapmış durumda. Bu soruna çözüm getirmek isteyen bazı hastaneler kâr amacı gütmeyen bir ilaç şirketi kurmaya hazırlanıyor. Bir konsorsiyum kuran hastaneler yeni kurulacak şirkete Project Rx adını verdi. Amaç mevcut muadil ilaç pazarının, kritik ilaçların bulunamaması ve şişirilmiş fiyatlar gibi sorunlarını çözmek.

66 yıldır kan bağışı yapan ve “Altın Kollu Adam” olarak bilinen Avustralyalı James Harrison, son kez kan bağışlayarak 81 yaşında ‘emekliye ayrıldı‘. Harrison’ın, ender bulunan bir antikora ev sahipliği yapan kanı, gebelikte kan uyuşmazlığı tedavisinde kullanıldı ve bu yolla yaklaşık 2 milyon 400 bin bebek hayata tutundu. Kan vermenin yararlarına göz atıp en yakın kan bağışı noktasını öğrenmek istersiniz belki.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2017 verilerine dayandırdığı “İstatistiklerle Gençlik” raporunu yayımladı. Çıkan sonuçların bazıları şöyle:

  • Türkiye’nin toplam nüfusu 2017 sonu itibarıyla 80 milyon 810 bin 525.
  • 15-24 yaş grubundaki genç nüfus 12 milyon 983 bin 97 oldu. (Toplama oranı yüzde 16,1.)
  • Nüfus projeksiyonlarına göre, genç nüfus oranının 2040 yılında yüzde 13,4, 2060 yılında yüzde 11,8 ve 2080 yılında yüzde 11,1 olacağı öngörüldü.
  • Genç nüfus oranının en yüksek olduğu il, yüzde 25,6 ile Hakkari olurken en düşük olduğu il ise yüzde 13 ile Muğla.
  • Gençlerde işsizlik oranı 2016’da yüzde 19,6 iken 2017 yılında yüzde 20,8 olarak gerçekleşti.

Gençler internette ne tüketiyor? Gemius‘un farklı ürünlerinden elde edilen verilerle 15 – 24 yaş arası gençlerin dijital içerik ve reklam tüketim alışkanlıkları irdelendi. Detaylarını şurada bulabileceğiniz araştırmadan bazı sonuçlar şöyle:

  • Aylık erişim baz alındığında masaüstü bilgisayarlardan internete ulaşan gençlerin sayısı 8,2 milyon iken, akıllı telefonlarda bu rakam 10,2 milyon.
  • Gençlerin internette en fazla tükettikleri içerik kategorileri sırasıyla: Arama motorları, video / TV, sosyal ağlar, haber, kamusal içerikli sayfalar.
  • Türkiye’de reklamların yüzde 23’ü genç hedef kitleye ulaşıyor ve toplam reklam tıklamalarının yüzde 20’si 14 – 24 yaş arası kişilerden geliyor.

Spor Toto Süper Lig‘in 2017 – 2018 şampiyonu, 75 puanla Galatasaray oldu. Onu 72 puanla Fenerbahçe ve Medipol Başakşehir ile 71 puanlı Beşiktaş takip etti.

Arşivimizde bulunması adına, geçtiğimiz hafta internet ahalisini meşgul eden “Laurel mı, Yanni mi” meselesine de değinelim. “Bu ses kaydında ne duyuyorsunuz” sorusuyla başlayan tartışmada taraflar neredeyse yarı yarıya denilebilir. Bu da tartışmanın bir yere varmayacağının kanıtı.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

2 Yorum

  • Belki alâkasız olacak ama bir şey soracağım size. Bilir kişi olarak.
    Bir sürü mobil internet sitesinde acilan reklamlara maruz kaliyoruz. Bunu sadece türkçe sitelerde görüyorum. Yabancı sitelerde denk gelmedim. Onedio ve Ekşi sözlük en çok girdigim siteler. Bu ikisi için ornek vermem gerekirse kendi varoluş amaçlarına (okunmak) ters bir şekilde içeriklerini engelleyip devreye reklam sokuyorlar. Bu bir çelişki değil mi?
    Biz de reklamı bile görmeden kapatıyoruz. Reklamverenler neden görülmediğini bilerek hala reklam veriyorlar. Bunun daha iyi bir yolu yok mu? Neden böyle bir zorunluluk var? Internet dünyasının reklamdan kazandığını biliyorum ama bunun daha az sınır bozucu bir yolu bulunamaz mi? Reklamverenler için soylediklerim tv için de geçerli. Reklamverenler izlenmedigini bile bile neden hala reklam veriyorlar?

  • Senin çevrende izlenmiyor olabilir fakat emin ol total kullanıcıların en az %50’sine ulaşıyor TV reklamları. İnternette de kendi adına yapabileceğin en iyi şey tarayıcına uBlock, tracker’ları engellemek için de Ghostery eklentilerini kurup kullanmak olur. Ha bu içeriğe gömülü (örneğin sponsorlu videolar gibi) reklamları elbette engellemeyecektir fakat yine de her tarafta seni bunaltan reklamların büyük çoğunluğunu ekranından kaldırır. Bunun bir orta yolu yok maalesef. Kendini o firmaların yerine koy. Eğer reklama yaptığın yatırım sana satışların artışı olarak dönüyorsa (ROI) ve daha fazla kazandırıyorsa sen de acımaz her tarafa sinir bozucu da olsa reklamı basar geçersin.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: