Haftanın Özeti: 188

Bilim, Yazılım, Donanım

General Motors‘un eski başkan yardımcısı ve otomotiv sektörünün dev isimlerinden biri olan Bob Lutz, sektörün fazla ömrünün kalmadığını belirtti. Automotive News‘ün bu ayki sayısında, “Bunu söylemek beni üzüyor olsa da, otomotiv çağının sonuna yaklaşıyoruz” diyen Bob Lutz’a göre otomobillerimizin yerini standartlaşmış yolcu modülleri alacak. Bu uzak geleceğe yönelik bir tahmin değil. Lutz, 5 yıl içinde insanların bu sürücüsüz yeni modülleri alabilmek için arabalarını takas etmeye veya hurda olarak satmaya başlayacaklarını belirtiyor. 20 yıl içinde ise insanlar tarafından sürülen araçların otoyollarda yasaklanacağını söylüyor. Bununla birlikte Detroit, Almanya ve Japonya merkezli otomotiv sektörünün kontrolünü Lyft, Uber ve Google gibi teknoloji şirketlerinin ele alacağını öngörüyor. Düşünce kuruluşu RethinkX‘in öngörüleri de Lutz ile aynı yönde. RethinkX, 2030 yılında paylaşılan sürücüsüz araçların yollarda çoğunlukta olacağını tahmin ediyor.

Sürücüsüz araç teknolojisinin sadece ‘sürücüleri’ etkileyeceği görüşü hakim lakin öyle değil. Ulaşımdan lojistiğe, dağıtımdan perakendeciliğe kadar pek çok alan bu dönüşümden nasibini alacak. Otonom kargo dağıtım aracı Nuro’dan daha önce bahsetmiştik mesela. Ars Technica’nın buna dair uzun sayılabilecek bir analizi var. Özetle otomobil sahipliğinin ‘havasını’ kaybedeceğinden, Uber, Waymo, Cruise gibi girişimlerin pazarı domine edeceğinden, otobüslerdeki kalabalığın paylaşımlı araçlara kayacağından bahsediliyor. Yeni ekonomi yeni tartışmalarla geliyor.

Bir elektrikli araçla tek şarjda en uzun mesafe kat eden kişiler olarak Guinness Rekorlar Kitabı‘na girmeyi amaçlayan Erik Strait ve Sean Mitchell Tesla Model 3 ile 965 kilometre gitmeyi başardı. Enerjiden mümkün olduğunca fazla faydalanmak için araç oldukça düşük hızda kullanıldı ve klima gibi enerji tüketen diğer özellikler devre dışı bırakıldı. Model 3’ü saatte 40 kilometrenin altında bir hızla kullanmanın ideal olduğuna karar verildi ve toplam 32 saatlik sürüşün ardından rekor kırılmış oldu. Tüm hiper-mesafe deneyimi YouTube üzerinden canlı olarak yayınlandı. Kendinize işkence etmek istiyorsanız aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz ama uyaralım, hiper-mesafe büyük ihtimalle dünyanın en sıkıcı motor sporu. Bu arada bataryayı sonuna kadar tüketmek pek de akıllıca değil. Zira rekor sonrası aracın 24 saat boyunca şarjda kaldığı, buna rağmen ‘randıman alınamadığı’ ifade ediliyor.

Bu arada Tesla Model 3’ün 28 bin Dolar’a mal olduğuna dair iddiayı da paylaşalım. Bunun 18 bininin malzeme ve lojistiğe, 10 bininin de insan kaynağına ayrıldığı söyleniyor. CEO Elon Musk ise bu maliyeti düşürmenin mümkün olduğu görüşünde.

Viva Tech 2018‘de Google‘ın eski CEO’su Eric Schmidt, Tesla‘nın kurucusu Elon Musk‘ın yapay zeka teknolojisinin sağlayacağı faydaları anlamadığını söyledi. Makine öğrenimi ve yapay zekanın insanlık için iyi olduğunu ve her insanı daha akıllı hale getirdiğini ifade eden Schmidt, böylece teknoloji devlerinin yapay zeka ve otomasyon tartışmasını biraz daha harlamış oldu.

Her gün Las Vegas‘taki otellerde 25 tondan fazla yiyecek servis ediliyor. Bu alanda çalışan yaklaşık 50 bin kişiyi temsil eden sendika 1 Haziran’da greve gitme kararı aldı. Kararın nedeni, 34 kumarhane kompleksinde sendikanın kontratlarının süresinin doluyor olması ve çalışanların yerini robotların alacağı endişesi. Garsonlar ve şefler endişeli çünkü mutfaklarda dönüşüm başladı. Otonom aşçılar ve baristalar Vegas’ın dışında, Boston’daki Spyce ya da San Francisco’daki CafeX gibi mekanlarda çalışıyor bile. Momentum Machine‘in hamburger şefini de hesaba katalım. Pew Araştırma Merkezi otomasyonun 2025’e kadar yiyecek sektöründe yerini alacağını ve servis elemanlarının bu değişimden en çok etkilenenler arasında olacağını belirtiyor.

Google, kendi çalışanlarından bile tepki gören Maven projesinden önümüzdeki yıl çekilme kararı aldı. Amerikan Savunma Bakanlığı iş birliğiyle yürütülen Maven, insansız askeri hava araçlarıyla yapay zekanın bir araya gelmesi şeklinde özetlenebilir.

Manchester Üniversitesi ve Madrid Üniversitesi‘nden bilimciler, insanları adımlarından tanıyabilen yapay zeka tabanlı bir sistem geliştirdi. Yürürken, adım atma düzeni ve her adımda uygulanan basınç kaydediliyor. Bu kayıt, daha önce o kişinin yürüyüş bilgilerinin kaydedildiği diğer verilerle karşılaştırılıyor ve kimlik doğrulaması yapılıyor. Yani yürüyüşümüz parmak izi ve retina gibi tamamen bize özgü zira çalışmayı yapan bilimcilere göre hata payı çok düşük.

Blok zinciri teknolojisinin internetin ilk yıllarındaki haline benzediği ve çok önemli kapılar açacağı sık sık dile getiriliyor. Bu teknolojinin emekleme dönemlerine şahit oluyoruz çünkü blok zincirlerinin birbirleriyle ‘konuşamaması’ önemli bir sorun. MIT Bağlantı Bilimi Programı’ndan Thomas Hardjono “Ortam şu anda 1960’lar ve 70’lerdeki internet öncesi döneme benziyor. O zaman da bilgisayar ağlarını birleştirmek için farklı teknik yaklaşımlar vardı” diyor. Hardjono ve MIT’den iki çalışma arkadaşı, yayımladıkları makalede bugünün blok zinciri geliştiricilerinin internet iletişim kurallarında yer alan ‘datagram‘ adlı kavrama yoğunlaşmaları gerektiğine vurgu yapıyor. Datagram farklı ağlar arasında hareket edebilen ortak bir veri ünitesi. Hardjono “Her ağ bunu görüyor, nasıl çözümleyeceğini biliyor, nasıl ileteceğini biliyor. Datagram’ın blok zincirindeki muadili nedir?” diye soruyor. Cevabı arayan girişimlerden biri olan Aion‘un kurucusu Matthew Spoke ise internet öncesi günlerle blok zinciri dünyası arasındaki en büyük farkın para olduğunu söylüyor. Bugün birbiriyle yarışan protokoller genellikle milyarlarca Dolar yatırım ile destekleniyor. Bu durum büyük ihtimalle çoğunun başarılı olmasıyla sonuçlanacak.

Çek antivirüs şirketi Avast, sıfır Android cihazlarda kötü amaçlı yazılım olduğunu tespit etti. 24 Mayıs’ta yayımlanan rapor ZTE, Archos ve Prestigio gibi markaların bazı modellerinin bu durumdan etkilendiğini gösteriyor. Cosiloon adlı yazılım, varsayılan tarayıcıyı kullanarak internette gezinirken ekrana reklam çıkarıyor. Bu reklamlar genellikle kullanıcıları diğer zararlı yazılımlara yönlendiriyor. Böylece telefona daha fazla zararlı yazılım indiriliyor. Etkilenen cihazların Google’dan sertifika almadığını ve Google’ın çözüm arayışında olduğunu da not edelim.

Her yıl olduğu gibi Eylül ayında yeni telefonlarını tanıtacak olan Apple‘ın iki yeni nesil iPhone X ve bir de daha düşük maliyetli modeli piyasaya sürmesi bekleniyor. Yeni iPhone X modellerinin OLED ekran, düşük maliyetli 6,1 inçlik telefonun ise LCD ekran kullanılacağı söyleniyor. Daha önce paylaşılan bir raporda şirketin tamamen OLED ekrana geçiş yapacağı öne sürülmüştü. Aslında bu söylentiler ilk kez gündeme gelmiyor ancak bu kez piyasalar da ciddiye almış gibi görünüyor. Apple’ın LCD ekran sağlayıcıları olan Japan Display ve Sharp‘ın borsadaki değeri haberlerin ardından sırasıyla yüzde 20 ve yüzde 4 düşüş yaşadı.

İnsan korneası bağışı sayısı az olduğu için dünya üzerinde kornea nakline ihtiyaç duyan 15 milyon kişinin uzun süre beklemesi gerekiyor. Bu yüzden bilimciler biyo-sentetik kornea geliştirmişti. Şimdi de Newcastle Üniversitesi‘nden bir ekip, 3D biyo-yazıcı kullanarak kornea üretmeyi başardı. Sadece 6 dakikada biyo-mürekkep jelini eşmerkezli çemberler halinde yayarak daha önce ölçüleri alınan göze uygun bir kornea üreten cihaz, birkaç yıl içinde, nakil bekleyenlere hizmet verebilecek.

Obezitenin sağlığa zararları saymakla bitmez, hepimiz bunun farkındayız. Ama 15 yıl önce, kronik böbrek hastalığı nedeniyle hemodiyaliz tedavisi gören hastalarda genel kanının aksi bir durum tespit edildi. Çeşitli çalışmalarda, aşırı kilolu veya hafif obez hastaların hayatta kalma oranının normal kilolu olanlara göre daha fazla olduğu ortaya çıktı. Bu fenomen “obezite paradoksu” olarak adlandırıldı ve 10 yıldan fazla bir süre boyunca bu duruma neyin sebep olabileceği tartışıldı. Son dönemde Avrupa Obezite Kongresi‘nde sunulan bazı yeni çalışmalar, çeşitli koşullarda obezite ve hayatta kalma oranları arasında ilginç birkaç korelasyon olduğunu gösterdi. Obez olmayan hastalarda vücut, enerji için yağ haricindeki dokuyu parçalar ve genellikle kas erimesi oluşur. Örneğin bir çalışma, kilolu hastaların, diğerlerine kıyasla daha düşük oranda kas kaybı ve daha yüksek kas kalitesi indeksi gösterdiklerini ortaya koyuyor. Obezite paradoksu tartışmasını ortaya atan bu yeni çalışmalara rağmen hiç kimse, kilo almanın herhangi bir hastalığın iyileşme olasılığını artırdığını ileri sürmüyor.

Heidelberg Üniversitesi Dermatoloji Bölümü tarafından yapılan bir deneyde, yapay sinir ağı yöntemiyle çalışan yapay zekanın, deri kanserini tanımada dermatoloji uzmanlarına göre daha başarılı olduğu görüldü. Araştırmacılar bu testin, makinelerin doktorların yerini alacağı anlamına gelmediğini söylüyor. Özellikle kafa derisinde ya da ayak parmaklarında yer alan deri kanserini tespit etmek çok zor olduğu için araştırmacılar daha fazla çalışma yapılmasını tavsiye ediyor. Testin sonuçları, her yetenek seviyesindeki dermatoloğun yapay zeka yardımından faydalanabileceğini gösteriyor.

Uykuya ihtiyaç duymamızın tek nedeni günde bir kere enerji seviyemizi yenilemek değil. Uyku sırasında beynimiz, uyanıkken gerçekleşen sinirsel eylemlerin ardından biriken zehirli kalıntılardan arınıyor. Garip bir şekilde bu durum kronik olarak uykusuz kalan memelilerde de görülüyor ancak bu kez ‘temizleme’ işlemi asıl hedefin dışına çıkıp beynin normal fonksiyonları için ihtiyaç duyduğu nöron ve sinaptik bağlantılara da zarar veriyor. Araştırmacılar uzun süre yeteri kadar uyuyamayanların nöron ve sinaptik bağlantılarında yaşanan azalmanın kalıcı olduğunu, daha sonra yeteri kadar uyunsa bile önceden oluşan zararın telafi edilemediğini belirtiyor.

Dünya üzerinde 10-15 milyon ökaryot (yeryüzündeki tüm bitkiler, hayvanlar ve tek hücreli canlılar) canlı türü olduğu tahmin ediliyor. Dünya BiyoGenom Projesi, bilinen tüm ökaryot canlıların DNA dizisini kaydetmek istiyor. 10 yıl sürmesi ve 200 petabayttan fazla (1 petabayt: 1000 terabayt) dijital alan kaplaması beklenen projenin yöneticisi Gene Robinson bu yolla, gelecek nesillerin yapacağı keşifler için eksiksiz bir kütüphane oluşturulacağını düşünüyor. Bir önceki geniş çaplı çalışma olan İnsan Genom Projesi, bugün kullandığımız erişilebilir genom bilimini bize sunmuş; hastalıklara sebep olan mutasyonları anlamamıza, bu hastalıkların teşhisine ve tedavisine katkıda bulunmuştu.

Sadece bu özeti okuyanlar bile Çin‘in uzay çalışmaları konusunda ne kadar hırslı olduğunu biliyordur. 2022’ye kadar en büyük uzay merkezini inşa etmeyi hedefleyen hükümet, burada farklı ülkelerden bilimcilerin de görev almasını istiyor. Yapılan açıklamada, Tiangong-2 adlı istasyonun kapılarının Birleşmiş Milletler’in tüm üyelerine açık olduğu ve görev almak isteyenlerin Çin Uzay Ajansı’na başvuru yapabileceği vurgulandı.

Ay’da yürüyen dördüncü insan” olarak bilinen Alan Bean 86 yaşında hayatını kaybetti. Eski Apollo 12 astronotu olan ve 1969 yılında 31 saatini Ay’da geçiren Bean, uzayda 40 milyon kilometre yolculuk yaparak o dönemin rekorunu kırmıştı.

Amazon Kurucusu Jeff Bezos da uzaya merak saran teknoloji devlerinden biri. Blue Origin adlı şirketiyle Ay’da endüstriyel koloniler kurmayı planlayan Bezos, bu fikrinin dünyadaki sınırlı kaynakların korunmasına katkı sağlayacağını düşünüyor.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

3 Yorum

  • İnsan oğlu bu gün aya, yıldızlara gidiyor.

    Boşluğa merak son haddinde…

    Buna mükabil, sinek kanadı kadar yakın olan içine, kalbine çevrilemiyor.

    Bu dünyanın sonu alâmetlerinden dir!..

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: