Haftanın Özeti: 194

Bilim, Yazılım, Donanım

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge çalışmaları için gerçekleştirilen harcama 2017 için 10 milyar 217 milyon TL oldu. Harcamaların gayrisafi yurt içi hasıladaki oranı yüzde 0,34, merkezi yönetim bütçesindeki payı ise yüzde 1,4. Ar-Ge faaliyetlerine yönelik vergi indirim ve istisnalarının toplamı 2017 yılında 2 milyar 871 milyon TL oldu. Bütçeden ayrılan pay sırasıyla şu alanlara gitti:

  • Genel bilgi gelişimi (genel üniversite fonlarından finanse edilen): Yüzde 41,2.
  • Savunma: Yüzde 28,5.
  • Endüstriyel üretim ve teknoloji: Yüzde 7,7.
  • Eğitim: Yüzde 5.
  • Ulaşım, telekomünikasyon ve diğer altyapılar: Yüzde 4.
  • Diğer: Yüzde 13,7.

Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değer kaybının teknoloji ürünü fiyatlarına yansıması kaçınılmaz tabii. Bundan hareketle Apple ürünlerine zam geleceği bir süredir konuşuluyordu. Beklenen oldu ve hafta içinde iPhone’dan Macbook’a kadar birçok modelin fiyatı yükseldi. Zam öncesi 5 bin 200 TL‘den satılan 64 GB’lık iPhone X 7 bin 500 TL olurken, aynı modelin 256 GB’lık versiyonu ise 8 bin 599 TL‘ye alıcı aramaya başladı. En ucuz Macbook Pro da artık 7 bin 699 TL.

Samsung bu hafta dünyanın en büyük cep telefonu fabrikasını, dünyanın en büyük ikinci akıllı telefon pazarı olan Hindistan‘da açtı. Bu tarz hamleler Hindistan’a sadece iş imkanı sağlamakla kalmıyor aynı zamanda ülkedeki cihaz fiyatlarını da düşürüyor. 5 bin kişiye istihdam sağlayacak fabrikayı Make in India (Hindistan’da yap) girişiminin bir parçası olarak tanıtan hükümet doğal olarak bu açılıştan oldukça memnun.

Hindistan pazarında Samsung’u geçerek zirveye yerleşen Xiaomi Hong Kong Borsası’da halka arz edildiDaha önceki haberimizde aktardığımız 100 milyar Dolar’lık değerleme beklentilerine ulaşamayan ve ‘yalnızca’ 54 milyar Dolar değer biçilen Xiaomi, halka arzla 4,7 milyar Dolar topladı. Şirketin halka arzda topladığı parayı denizaşırı ülkelere açılma politikası kapsamında özellikle de Avrupa ve ABD pazarına yönelik kullanması gündemde. Bu arada Xiaomi’nin yakın zamanda Türkiye’ye resmi olarak gelmesi ve öncelikle İstanbul’da iki mağaza açması bekleniyor.

Microsoft orta segment tablet pazarına Surface Go ile yeniden giriş yapıyor. Surface Pro’ya göre daha düşük performansa sahip olan 10 inç’lik cihaz önümüzdeki ay 399 Dolar fiyatla piyasaya sürülecek. Windows 10 S işletim sistemiyle gelen Surface Go’nun fiyatı kapasitesine ve aksesuarlarına göre değişecek tabii ki.

Yaklaşık 4 yıldır devam eden heyecan ve milyarlarca Dolar fonlamanın ardından Magic Leap One‘ın yaz sonuna kadar geliştiricilere gönderileceği açıklandı. İlk günlerde etkileyici videolarla ve milyar Dolar’lık değerlemeyle yaratılan heyecan yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Hatta bazı çalışanların, şirketin teknolojisini olduğundan iyi gösterdiğinden şüphelendiği konuşulmuştu. Tüm eleştirilere rağmen, eğer geliştirici dağıtımı başarılı geçerse Magic Leap yarattığı heyecanı tüketici ürünü için de koruyabilir.

Apple iOS 11.4.1‘i kullanıma sundu. Herkes iOS 12‘yi ve yeni işletim sistemiyle gelecek yeni özellikleri bekliyor ancak bu küçük güncelleme de önemli bir güvenlik özelliği getiriyor: USB Kısıtlama Modu. Apple artık telefonun şifresinin üçüncü parti kişiler (kolluk kuvvetleri ya da özel şirketler olabilir) tarafından Lightening girişinden takılan USB cihazları ile kırılmasına izin vermiyor. 2016’da yaşanan San Bernardino terör saldırısında ele geçirilen bir iPhone FBI ile Apple’ın karşı karşıya gelmesine sebep olmuştu. FBI Apple’dan telefona giriş için bir yöntem geliştirmesini isterken Apple bunun mümkün olmadığını söyleyerek yardımcı olmayı reddetmişti. FBI daha sonra kendi yöntemleriyle telefondaki verilere erişim sağlamış ve davadan vazgeçmişti. Yetkililer telefona giriş için bir USB cihazı kullandıysa Apple artık bu yolu da kapatmış oldu.Durun, o iş öyle değil!” diyenler de var tabii. Söz konusu güvenlik tedbirinin 39 Dolar’lık basit bir cihazla devre dışı bırakılabileceği iddia ediliyor.

Dünya Ekonomik Forumu‘ndan Murat Sönmez‘e göre Japonya, Dördüncü Sanayi Devrimi‘nin yörüngesini belirlemek için gayret sarf ediyor. Pek çok ülkenin hedefi otonom araçlar, yapay zeka ve büyük veri gibi hızla gelişen teknolojilerden yararlanmak. Başarıya ulaştıran iki etmenin ise güçlü bir devlet misyonu ile entelektüel ve endüstriyel varlığın doğru karışımı olduğu düşünülüyor. Günümüzde Japonya ikisine de sahip gözüküyor. Ayrıca Japonlar, bir meseleyi incelemek için bolca zaman ayırıyor ve kritik kararlar almadan önce eldeki tüm verileri değerlendiriyor. Dördüncü Sanayi Devrimi, mevcut sorunlara çözümler sunabilir ya da yeni krizler meydana getirebilir. Yapılmaması gereken tek şeyin beklemek olduğu dile getiriliyor. Endüstri 4.0’da Japonya’nın lider olabileceği üç kritik alan olarak otonomi, kişiselleştirilmiş tıp ve veri politikası göze çarpıyor. Şöyle de bir video var:

Endüstri 4.0’dan bahsedince işsiz kalma korkusuna değinmek kaçınılmaz oluyor. Guthrie Jensen otomasyon fırtınasında iş sahibi kalabilmek için sahip olunması gereken 10 özelliği sıralamış. Bilinmeyen şeyler değil elbette ama özet olarak el altında tutulabilir.

  • Karmaşık problem çözümü.
  • Eleştirel düşünce.
  • Yaratıcılık.
  • İnsan yönetimi.
  • Başkalarıyla iş birliği halinde çalışma.
  • Duygusal zeka.
  • Yorumlama ve karar alma.
  • Hizmet oryantasyonu.
  • Pazarlık.
  • Bilişsel esneklik.

Yapay zekanın eğitilmesi için insana ihtiyaç var. “Kim o insan?” sorusunun cevabı basit aslında: Hepimiz. Yazışmalarımızla chatbot‘ları, yürüyüşümüzle akıllı şehir uygulamalarını, alışveriş alışkanlıklarımızla perakende teknolojilerini ‘eğitiyoruz‘. Ürettiğimiz her veriyle bir yerlerdeki yapay zeka çalışmalarına ucuz iş gücü olarak katkıda bulunuyoruz. Yapay zeka bizi izliyor, öğreniyor ve hatalarımızdan dersler çıkarıyor. Guardian konuyu örnekleriyle ele almış.

İngilizce el yazısına bakarak bir kişinin hangi ülkeden geldiği (Malezya, İran, Çin, Hindistan ya da Bangladeş) belirlenebiliyor. Bunu yapan -yine- yapay zeka. Bu ülkelerden 100’er kişinin İngilizce el yazısını toplayan araştırmacılar bu yazıları Çizgi Dağılım Bulutu (COLD) adı verilen bir araca gösteriyor. Araç her bir harfi çizgiler halinde değerlendiriyor ve bu çizgilerin ne kadar düz yada yuvarlak olduğunu inceliyor. Algoritmanın temeli makine öğreniminin en iyi yaptığı iş: Örüntü okumak. Örneğin Çinliler, Latin alfabesi kullanırken daha düz çizgiler çiziyor çünkü Çince yazı karakterleri genellikle düz çizgilerden oluşuyor. Öte yandan Hindistan ya da Bangladeş’ten gelen kişilerin yazılarında daha yuvarlak çizgiler ön plana çıkıyor çünkü bu ülkelerin kullandığı alfabeler bu şekilde.

Yapay zeka -muhakkak ki- sesimizi de taklit edebiliyor. Gazeteci Ashlee Vance‘in Montreal merkezli Lyrebird adlı şirkete yaptığı ziyaret, geleceğe dair malum korkuları harlamak için birebir.

Yeni Zelanda‘da MARS Bioimaging adlı bir şirket, renkli röntgenle tıpta yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. CERN‘de parçacık fiziği incelemeleri sırasında geliştirilen Medipix3 teknolojisini kullanan baba oğul profesörler Phil ve Anthony Butler, Canterbury ve Otago Üniversiteleri ile 10 yıldır bu ürünü geliştirmek için çalışıyordu. Hibrit piksel algılayıcı teknolojisi ilk olarak Büyük Hadron Çarpıştırıcısı‘nda parçacık takibi için geliştirilmişti. Bu yöntem önümüzdeki aylarda Yeni Zelanda’da ortopedi ve romatoloji bölümlerinde kullanıma sunulacak.

Oregon Üniversitesi‘nden Christina Karns liderliğinde yapılan bir çalışmaya göre düzenli olarak müteşekkir olduğumuzu yazmak beynimizi değiştiriyor. 16 kadının her gün hayata dair müteşekkir oldukları konuları çevrimiçi bir günlüğe yazmaları, beyinlerini fark edilebilir düzeyde değiştirdi. Bu fark, deneyde günlüğe normal konuları yazan kadınlara oranla, bir yardım organizasyonuna yapılan bağışın, kendilerine para verilmesinden daha çok mutlu ettiğinin gözlenmesi şeklinde gerçekleşti. Karns‘ın açıklaması şöyle: “Müteşekkir olduğumuz zamanları saymaya başladığımızda beynin bu bölgesi bize sinirsel bir para birimi veriyor ve bu bizi gerçek anlamıyla zengin yapıyor. Söz konusu sinirsel paranın dönüşü de kendimiz yerine başkalarına yardım ederken daha fazla haz almak şeklinde oluyor. Çalışma bulgularımız ne kadar müteşekkir olursak, çevremizde o kadar fazla iyilik olacağını gösterdi.”

Göttingen Üniversitesi‘nden bir araştırma ekibi, sağır çöl farelerinde işitsel tepkiler elde etmek için ışık kullanan bir koklear implant geliştirdi. Çalışma, genetik manipülasyonla görsel uyarımı birleştirerek ses algısının başarıyla geri kazanılabildiğini gösteren bir kanıt işlevi görüyor. Dünyada yaklaşık 360 milyon kişi işitme cihazı kullanıyor. Geleneksel koklear implantlar, klak hücrelerini elektrik sinyalleriyle uyararak işitme yeteneğini kısmen geri kazandırabiliyor. Ancak bu gibi cihazlarda üretilen akım her etkileşim noktasının etrafında dağılıyor, o da ses sinyallerinin çözünürlüğünün ve netliğinin azalmasına sebep oluyor.

Diyet, muhtemelen üzerinde tam anlamıyla fikir birliği sağlanamayacak meselelerden biri. Pek çok uzmanın savunduğu şeyler diğerleriyle ters düşebiliyor. Diyete -mecburen- gönül verenlerin de işin içinden çıkamadığı durumlar oluyor. “Diyet filan yapmamalıyız” diyerek meseleyi kökten çözmeye çalışan uzmanlar da var ki, çıkış noktaları ceza yöntemiyle mideyi ve vücudu terbiye etmeye çalışmanın sürdürülebilir bir şey olmadığı fikri. Zorla girişilen diyetlerin ‘başarı’ getirmediğini savunan görüşe göre önce aşağıdaki adımları bir denemekte fayda var. (Tabii okuduktan sonra kendi diyetinize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Bu önerilerin etkilerinin yine kişiden kişiye değişebileceğini göz önünde bulunduralım.)

  • Vücudunuza kulak verin.
  • Açken yiyin, doyunca yemeyi bırakın.
  • Yemek yerken televizyon, akıllı telefon gibi dikkat dağıtan şeylerden uzak durun.
  • Ceza olarak değil kendi keyfiniz için ‘hareket edin’.
  • Vücudunuzun doğal bedenini ve şeklini kabullenin.
  • Yemek yeme suçluluğundan uzaklaşın.

Otomobil üreticisi Nissan, Japonya’daki çoğu fabrikasında salınım ve yakıt ekonomisi verilerinin değiştirildiğini itiraf etti. Kaç aracın etkilendiği bilgisine yer verilmeyen açıklamada egzoz salınımı ve yakıt ekonomisi testlerinin kurallara uygun test ortamından saptığının ve inceleme raporlarının ‘değiştirilmiş değerlere‘ dayandığının tespit edildiği vurgulandı. Nissan hatalı testlerin ihraç edilen ürünleri kapsamadığını belirtti.

NASA, Kepler Uzay Teleskobu‘nun yakıtının bitmek üzere olduğunu ve yakında kullanılamaz hale geleceğini açıkladı. Gezegen avcılığı yapan uzay aracının geçtiğimiz Pazartesi günü uyku moduna geçtiği ve önümüzdeki ay yeniden çalıştırılmasıyla kalan yakıtının tamamen biteceği duyuruldu. 2009‘da, galaksimizdeki gezegen sayısı ve sıklığı hakkında daha fazla bilgi edinmek için fırlatılan araç sayesinde, güneş sistemimiz dışında birçok dış gezegen keşfedildi. Şu anda 151 milyon kilometre uzakta olan uzay aracının çalışmaları bilimcilerin 2 bin 650 adet gezegeni kayıt altına almasını sağladı. NASA, Kepler’in yerini alacak olan TESS‘i geçtiğimiz aylarda uzaya gönderilmişti.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

1 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: