Bilim / Yazılım / Donanım
Geçtiğimiz dönemde gündeme gelen ‘patlayan/alev alan Galaxy Note 7’ haberlerinin ardından bu telefonları yenileri ile değiştiren Samsung, yeni telefonların da güvenli olmadığının anlaşılması üzerine, tüm dünyada Galaxy Note 7 satışlarının durdurulacağını açıkladı ve Note 7 kullanıcılarına telefonlarını kapatmaları çağrısında bulundu. Samsung’un bu noktadan sonra Galaxy Note 7 satmayacağı düşünülüyor. Note 7 fiyaskosunun şirkete maliyetinin ise en az 17 milyar dolar olması bekleniyor. (Bonus: Patlayıcı Note 7 mizahı)
[inlinetweet prefix=”null” tweeter=”null” suffix=”null”]PC satışları peş peşe 8 çeyrektir düşüş gösteriyor.[/inlinetweet] PC tarihinde görülen en uzun süreli düşüş, satış rakamlarının bir daha yükselmeyeceğinin bir işareti olarak yorumlanıyor. Kullanıcıların birden fazla cihaza sahip olduğu günümüzde, cihaz değiştirme ya da satın almadaki önceliklerin farklılaşmasının satış rakamlarındaki tabloda etkili olduğu düşünülüyor.
Google ve Facebook en hızlı okyanus ötesi kablo rekorunun peşinde. 2018’de Hong Kong ve Los Angeles’ı bağlaması beklenen deniz altı kablosunun 13 bin km. uzunlukta olacağı, Facebook ve Google’ın verilerini saniyede 120 terabit hızla taşıyacağı açıklandı. Bu rakam trans-Pasifik rotasındaki en yüksek kapasiteli iletim anlamına geliyor.
MIT tarafından geliştirilen süper kamera saniyede 1 trilyon kare görüntüleyerek ışığın yolculuğunu gözle görülür bir hale getiriyor. Videoda suyun içinde saatte 965 milyon km. hızla yol alan fotonları görebiliyorsunuz. Bu olay esasında 1 nano saniyede olup bitiyor ancak süper kamera bunu 20 saniyeye kadar yavaşlatabilme kapasitesine sahip.
Kapalı bir kitabı nereye kadar okuyabileceklerini merak eden MIT araştırmacıları, bu işlem için (de) özel bir kamera geliştirdi. Terahertz ışınımı kullanan kamera kitaba gönderdiği radyasyonun yansıma şekline göre kitaptaki içeriği algılayabiliyor. Araştırmacılar bu yöntemle kapalı bir kitabın ilk 20 sayfasındaki içeriği ayrıştırmayı başardı. İlk 9 sayfadaki içerik ise kitap hiç açılmadan okunabiliyor. Bu yöntemin hassas tarihi kitapları hiç dokunmadan okumak için kullanılabileceği ifade ediliyor.
Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) bünyesinde kurulan Dijital İnovasyon Müdürlüğü, geleceğe yönelik öngörüde bulunma yeteneğini gittikçe arttırıyor. Müdürlüğün Genel Başkan Yardımcısı Andrew Hallman, geçtiğimiz hafta katıldığı The Next Tech etkinliğinde yaptığı açıklamada, toplumsal huzursuzluk ve sosyal dengesizlik olaylarını 3 ya da 5 gün öncesinden öngörebildiklerini belirtti.
Fransa bilgi edinme özgürlüğü yasaları kapsamında vatandaşların erişimine sunulan belgeler listesine kaynak kodlarını da ekledi. Yeni ‘Dijital Cumhuriyet’ yasası ile kodlar da tıpkı devletin diğer kayıtları gibi erişilebilir ve incelenebilir olacak. Devletin enformasyon sistemlerini tehdit eden nitelikte ifşalar ise bu yasanın koruma kapsamında sayılmayacak.
Apple, resmi web sitesindeki Apple Watch Nike + bölümünü sessizce güncelleyerek yeni akıllı saatin geliş tarihini 28 Ekim Cuma olarak belirtti. 4 yeni modele 369 dolardan başlayan ön sipariş fiyatları ile sahip olmak mümkün.
Intel endüstriyel kullanıma uygun (tamamen kendi yapımı) ilk drone’unu tanıttı. 2,7 kg. ağırlığındaki The Falcon 8+ saatte 56 km. yol alabiliyor. Endüstriyel drone’lar genellikle insanlar tarafından denetlenmesi zor ve tehlikeli olan büyük yapım sahalarında kullanılıyor.
Son birkaç yılda otomotiv sektörü büyük değişikliklere sahne oldu. Bilgisayar destekli ve otonom sürüş teknolojilerinin yaygınlaşması, teknoloji şirketlerinin sektöre daha fazla dahil olmasına ve otomobil üreticilerini ikinci planda bırakmasına sebep oldu. Gelecek otomotiv sektörü için daha fazla teknoloji ve daha fazla değişim getirecek gibi görünüyor.
Karbonsuzluk hedefi doğrultusunda kararlı adımlar geleceğe yönelik umut veriyor. Bu kapsamda (benzinli ve dizel motorun ana vatanı) [inlinetweet prefix=”null” tweeter=”null” suffix=”null”]Almanya 2030 yılında içten yanmalı motorların kullanımını yasaklama kararı aldı[/inlinetweet]. Bu yasak devreye girene dek dizel ve elektrikli motorlu araçların satışını desteklemeye yönelik vergi düzenlemeleri yapılması hedefleniyor.
Endüstriyel robotların işlerimizi çalmaya başlamasından rahatsızız. Kimilerine göre ise asıl rahatsız olmamız gereken şey insanların üretim gibi son derece mekanik, bedensel olarak zorlayıcı ve tehlikeli işleri yapmak zorunda kalmaları. Robotların kimsenin yapmak istemediği bu işleri ‘çalmasında’ bir sakınca görmeyen ve hatta bunu gayet olumlu bir gelişme olarak nitelendirenlere göre robotlar sayesinde evden daha çok ve daha iyi iş yapabileceğiz, yerel endüstri gelişecek, yaşamlarımız özel ve genel anlamda iyileşecek.
İnsanın insan olmayan bir yapıyı kendi bedenini yönetir gibi (uzaktan) yönetmesini ifade eden ‘telexistence’ artık sadece bilim-kurgu senaryolarının bir öğesi değil. Japon havayolu şirketi All Nippon Airways ve XPrize’ın işbirliği ile düzenlenen yarışma ‘robot avatar’ların gündelik işlerde kullanımına odaklanıyor. ANA Avatar XPrize dünyanın ücra köşelerine eğitim, sağlık, bilgi başta olmak üzere pek çok hizmet ve servis götürmek için insanlar tarafından yönetilen robotların geliştirilmesini hedefliyor. Robotlara, 5 malzemeli omlet hazırlamak, afet bölgelerinde çalışmak ve yarı profesyonel bir tenis oyuncusunu yenmek gibi görevleri yerine getirebilecek düzeyde hükmedebilen takım, 15 milyon dolarlık ödülün sahibi olacak.
Maryland Üniversitesi araştırmacıları 2012’de Nobel ödüllü Frank Wilczek tarafından ortaya atılan ve o günden beri fizikçilerin gündeminde olan ‘zaman kristalleri’ni oluşturmayı başardı. Fiziğin simetri kuralına aykırı yapıları sayesinde daima ilgi uyandıran kristallerle ilgili bu çalışma ilerleme kaydederse bulgular kuantum enformasyon işlerine uygun güçlü hafıza sistemlerinin geliştirilmesinde kullanılabilir.
Parçacık fiziği laboratuvarı CERN’de 80 bilimcinin işbirliği ile yürütülen CLOUD deneyi ağaçların bulut üretiminde ve küresel ısınmayı kontrol altında tutmakta bugüne dek sanılandan çok daha etkili olduğunu ortaya koyuyor. Bulgulara göre bulutları oluşturan ‘bulut tohumu’ isimli partiküllerinin hava kirliliği sebebiyle baskılanması atmosferin ısınmasına sebep oluyor. Hava kirliliğini azaltıp bulutları besleyen partiküllere yer açarak küresel ısınmanın olumsuz etkilerini hafifletmek mümkün.
Çinli araştırmacılar ipek böceklerinin ‘süper ipek’ üretmesini sağladı. Beslendikleri dut yapraklarına sıkılan grafen ve karbon nanotüp içeren solüsyonlar sayesinde ipek böcekleri iki kat daha dayanıklı ipek üretti. Üstelik bu ipekler iletken özelliğe sahip olduğu için giyilebilir teknoloji ürünlerinde kullanılmaları da mümkün.
Shinsu Üniversitesi’nde gerçekleştirilen araştırmada bir makak maymunundan alınan kök hücre, kalp krizi sebebiyle kalbi zarar gören bir başka maymunu tedavi etmek için kullanıldı. Alıcı maymunun bağışıklık sisteminin tepki vermemesi için hücre yüzeyindeki proteinler eşlendi. Bu yöntemin birkaç yıl içinde insanlarda da kullanılabileceği düşünülüyor.
İşitme hissi kazandırmak üzere tasarlanan pek çok biyolojik sensör donanımı istenilen etkinliği sağlayamıyor. ‘Kayıp bir duyunun yerini doldurmaya çalışmaktansa onu bir başka duyuya yönlendirirsek ne olur?’’ sorusundan yola çıkarak tasarlanan bu akıllı yelek sesi cildimiz üzerinden hissetmemizi sağlıyor. Akıllı telefonun ya da tabletin mikrofonu ile toplanan ses VEST aracılığıyla dokunma duyusuna çevriliyor. Bu yaklaşımın insanlara yeni duyular kazandırmak için geliştirilebileceği düşünülüyor.
Washington Üniversitesi öğrencileri tarafından geliştirilen [inlinetweet prefix=”null” tweeter=”null” suffix=”null”]SignAloud adlı eldiven işaret dilini otomatik olarak metin ya da konuşmaya çevirebiliyor[/inlinetweet]. Duyanlarla duymayanlar arasındaki uçurumu kapatmayı hedefleyen bu icatları öğrencilere 10 bin dolar değerindeki Lemelson-MIT Öğrenci Ödülü’nü kazandırmış.
Birleşik Krallık’ta, devlet tarafından incelenen Cannabidiol (CBD) maddesinin bazı hastalıklarda rahatlatıcı ve iyileştirici etkisi olduğu tespit edildi. Esrar yapımında kullanılan kenevir bitkisinden elde edilen bu maddenin hastalık tedavisinde kullanılabileceğinin belirtilmesi, daha önce ülkede esrarın yasaklanması için kullanılan “esrar topluma ve bireye kesinlikle zarar verir” ifadesi ile çelişiyor. Bu kararın, ülkede esrarın yasallaşması için bir ön adım olabileceği düşünülüyor. (Bonus: Yasal esrarın karbon bedeli)
Bahsi geçmişken yakın zamanda ortaya çıkan bir vakayı da hafızamıza yerleştirmiş olalım: Ünlü Yazar Shakespeare’in Stratford-upon-Avon’daki bahçesinde bulunan kil pipolarda esrar kalıntılarına rastlandı. “Bu eserler neyin kafası?” sorusuna cevaben…
Alman araştırmacıların 59 ülkedeki 136 havalimanında bulunan 400 adet tuvalet kapısından topladığı örneklerde, normalde o bölgede bulunmayan nadir bakterilere rastlandı. Farklı bölgelerden gelen ziyaretçilerin, antimikrobiyal dayanıklılığı bulunan bakterileri yeni coğrafyalara yaydığını belirten araştırmacılar, küreselleşen dünyada artık yerel salgın gibi bir kavramın kalmadığını, her türlü hastalığın farklı bölgelere kolayca yayılabildiğini ifade etti.
1990 – 2015 yılları arasında 195 farklı ülke ve bölgeden toplanan ölüm sebebi verilerini inceleyen araştırmacılar, bulaşıcı hastalık sebepli ölüm vakalarının sayısındaki ciddi azalışa karşın yaşam ve beslenme tarzına bağlı ölümlerde artış gözlemlendiğini açıkladı. Geçtiğimiz yıl (kalp krizi, felç, kanser ve diyabet gibi) bulaşıcı olmayan bir hastalık sebebiyle ölenlerin oranı yüzde 71,3 olarak belirtilmiş. Aynı oranın 1990 yılında yüzde 57,9 oluşu hijyen ve bağışıklık sorunlarını büyük ölçüde aşan insanın en büyük engellerinden birinin kendi yaşam tarzı olabileceğini ortaya koyuyor.
Britanyalı araştırmacıların çalışmalarından elde edilen sonuçlara göre karbonik anhidraz adlı protein yaşlı ve beyin bozukluğu yaşayan farelerin beyin ve kas hücrelerinde çokça bulunuyor. Bu proteinin yaşlanma ile ilişkisini kanıtlamak için yuvarlak solucanları karbonik anhidraz ile besleyen araştırmacılar, solucanların ömrünün kısaldığını gördü. Türkçesiyle yaşlanma yakında tarihe karışabilir. Bu gerçekten iyi bir şey mi, tartışılır.
Vücudun su ihtiyacını ihmal etmemek önemli ancak [inlinetweet prefix=”null” tweeter=”null” suffix=”null”]günde 8 bardak su içmek herkes için gerekli olmayabilir[/inlinetweet]. Avustralya’da yapılan bir deneyde insanlar susamamışken su içmeye devam ettiklerinde yutma refleksinin beyin tarafından zorla çalıştığı ve suyun rahat bir şekilde içilemediği görüldü. Araştırmacılar vücudun sesini dinleyerek sadece susandığı zaman su içmenin doğru olduğunu ifade ediyor.
Son zamanlarda gündemimizde Zika olsa da en ölümcül biyolojik vektör enfeksiyonu ünvanı, her yıl sebep olduğu 400 bin ölümle, hala sıtmada. Uzun zamandır sivri sineklerin koku alma duyularını zayıflatmaktan, onları kısırlaştırmaya kadar pek çok yöntem denenmiş olsa da hastalığa çare bulunabilmiş değil. Şimdi ise Johns Hopkins Universitesi Tıp Okulu araştırmacıları sivri sineklerle savaşımıza yeni bir yaklaşım getiriyor: İnsanın kokusunu ve tadını değiştirmek!
3 bin 500 yıl boyu cerrahi operasyonlar için ellerinden başka bir şeyi olmayan insanlık 15 yıl evvel da Vinci ameliyat robotu ile tanıştı. Şimdi ise ikinci dalga ile karşı karşıya: Yapay zeka ile donatılmış medikal robotlar. Robot sistemleri arasında paylaşılan bilginin toplanıp analiz edilmesi ile daha da dijitalleşmesi beklenen cerrahi uygulamalarda IBM Watson, makine öğrenimi ve AlphaGo gibi yeniliklerden faydalanılması bekleniyor.
Araştırmacılar uzak güneş sistemlerindeki yeni gezegenlerin peşindeyken zaman zaman kendi güneş sistemimizin arka bahçesinde sürprizlerle karşılaşıyorlar. Geçtiğimiz günlerde keşfedilen ve 2014 UZ224 olarak isimlendirilen cüce gezegen de bunlardan biri. 531 km.’lik çapıyla Plüton’nun yarısı kadar bir büyüklüğe sahip olan yeni cüce, 136 milyar km. uzaklıktan Güneş’in etrafında dönüyor ve tek dönüşünü 1,100 Dünya yılında tamamlıyor.
NASA özel şirketlerin Uluslararası Uzay İstasyonu’nun dışına kendi modüllerini takmalarına izin verecek. Amaç uzayda araştırma yapan şirket sayısını artırmak ve girişimcilerin deneyim edinmelerini sağlamak olarak açıklanmış. Bu fırsattan yararlanabileceğiniz bir modülünüz yoksa ancak ‘Ah o istasyonda ben de olsaydım!’ diyorsanız NASA’nın geçtiğimiz günlerde YouTube Live üzerinde başlattığı ISS gözünden 7/24 Dünya canlı yayınının tadını çıkarabilirsiniz.
Kimi fizikçiler evrenin dev bir simülasyon olduğunu (dolayısıyla hepimizin bir bilgisayar programının içinde yaşadığını) iddia ediyor. Üstelik bunun The Matrix’te olduğu gibi içinden çıkılabilen bir şey olmadığını, bu sebeple pek kafaya takmamamız gerektiğini ileri sürenler bile mevcut. Silikon Vadisi’nde de gittikçe popülerlik kazanan simülasyon teorisi son olarak iki dolar milyarderi tarafından finanse edilen ve Matrix’ten kaçışın yollarının arandığı gizli bir proje ile tekrar gündeme geldi. (Bu tip bir projeyi finanse edecek 2 milyarderin Elon Musk ve Sam Altman olduğu tahmin ediliyor).
Bilenler için geçmişten tanıdık bir esinti, bilmeyenler için kaçırılmaması gereken bir deneyim: Windows 93
Modern anlamda bilinen ilk bilgisayar programının yaratıcısı Ada Lovelace dijital geleceği de öngörmüştü. Sıradışı eğitim hayatı aslında talihsiz bir durumun neticesiydi. Bilim alanında çalışan başarılı kadınları onurlandırmak için her yıl Ekim ayının ikinci Perşembe günü kutlanan Ada Lovelace Günü vesilesiyle ‘Bilgisayarcılığın Kontesi’ hakkında bilinmesi gereken 5 önemli nokta derlenmiş.
Sıradaki sayfa: İnternet dünyası, web siteleri ve dijital girişimlere ait gelişmeler.
AdBlock’u kapatmama rağmen bazı fotoğraflar açılmadı. (Chrome kullandım)
Sunucu kaynaklı sorunlar yüzünden bazı görsellerde hatalar oluşmuştu. Şu an düzelmiş olmalı. Uyarı için çok teşekkür ederiz.
merhaba,okuma süresi geri gelebilir mi acaba?
Dijital İnovasyon Müdürlüğü, geleceğe yönelik öngörüde bulunma yeteneğini gittikçe artırıyor. | “artırıyor” tek T ile!