Haftanın Özeti: 214

Genel Gündem

Geride bıraktığımız haftaya Ukrayna ve Rusya arasındaki ‘sürtüşmeyle’ başladık. Rusya, Ukrayna donanmasına mensup üç askeri geminin Karadeniz’den Azak Denizi’ne geçişine önce engel oldu, sonra da gemileri ele geçirdi. Ukrayna’da parlamento sınır bölgelerinde ve Karadeniz’de geçerli olmak üzere 30 günlük sıkıyönetim ilan etti. Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko topyekün savaş tehdidi altında olduklarını belirtirken Rus mevkidaşı Vladimir Putin ise Kerç Boğazı’ndaki gerginliğin sebebinin Poroşenko’nun seçimlerde oylarını artırmak için organize ettiği bir provokasyon olduğunu iddia etti. İki ülke arasındaki kriz, 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakından bu yana şiddetlenerek sürüyor.

ABD’nin eski başkanlarından George H. W. Bush (Baba Bush) 94 yaşında hayatını kaybetti. 1989-1993 yılları arasında başkanlık yapan Bush hafızalarımıza Körfez Savaşı ile kazınmıştı.

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler, İngiltere ile varılan Brexit anlaşmasını onayladı. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk İngiltere ile sonsuza kadar dost kalacaklarını belirtirken İngiliz Başbakan Theresa May de Avrupa’dan değil AB’den ayrıldıklarını vurguladı. Anlaşmada özellikle İngiltere’nin ‘ayrılık sebebiyle’ AB’ye ödeyeceği 39 milyar Sterlin (yaklaşık 260 milyar TL) dikkat çekiyor. Bu miktarın çok yüksek olduğu düşünülebilir ama İngiltere Merkez Bankası tarafından paylaşılan bir rapor, anlaşmasız ayrılığın ülke ekonomisine çok büyük yük getireceğini gösteriyor.

İtalyan Toplumu Geriatri Bilimi Kongresi son yıllarda yükselen ortalama yaşam süresine işaret ederek ülkede yaşlılık yaşının 75 olarak güncellenmesi gerektiğini savunuyor. Bugüne kadar 65 yaş ve üzeri yaşlı kabul ediliyordu. Roma’da toplanan kongrede sunulan istatistiklere göre İtalya’da bugün 65 yaşında olan biri, 30 yıl öncesinin 40-45 yaşlarıyla aynı fiziksel özelliklere sahip. Ülkedeki ortalama yaşam süresi ise erkeklerde 82-83, kadınlarda 85 olarak kabul ediliyor.

Fransa’da akaryakıt fiyatlarındaki artışı ve vergi zamlarını protesto eden Sarı Yelekliler sokağı terk etmemekte kararlı görünüyor. Kasım ayı başından beri devam eden eylemlerin bir lideri yok. Yapılan bir kamuoyu yoklaması Fransız halkının yüzde 69’unun Sarı Yelekliler’e şimdilik sempatiyle baktığını gösteriyor. Özellikle aşırı sağda bu hareketi destekleyenlerin oranı ise yüzde 85’in üzerinde. Sarı Yelekliler’den Priscilla Ludosky, vergi sisteminin değiştirilmesinin yanı sıra bir de Vatandaşlar Meclisi kurulmasını istediklerini söylüyor: “Politikacılara güvenmiyoruz. Hayatımızla ilgili alınan önemli kararların burada tartışılmasını istiyoruz, çünkü bizler dikkate alınmıyoruz.” Eylemler Brüksel’e de sıçradı:

Marketing Türkiye dergisi için Sia Insight tarafından hazırlanan Metropol Tüketicileri Ekonomik Değerlendirmeler Araştırması’nın dördüncüsü yayımlandı. Birkaç not:

  • Metropollü tüketicilerin yüzde 46’sı önümüzdeki bir yıl içinde enflasyonun daha da artacağını düşünüyor. Mevcut seviyede kalacağını düşünenlerin oranı yüzde 28, düşeceğini umut edenlerinki ise yüzde 26.
  • Ekim ayında kendi ekonomik durumunun daha kötüye gideceğini düşünen tüketicilerin oranı yüzde 30 iken Kasım ayında bu oran yüzde 35’e çıkıyor.
  • “Sizce şu anda ekonomik kriz var mı” sorusuna ‘evet’ cevabı verenlerin oranı yüzde 66. Bu oran önceki ay yüzde 58 idi.
  • Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı’ndan haberdar olanların yüzde 40’ı bu programın başarılı olacağına inanıyor.

Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) açıkladığı Ekim ayı verilerine göre Türkiye’de kredi kartı olan kişi sayısı 25,4 milyon. Cüzdanda taşınan ortalama kart adeti ise 2,2.

Japon hükümeti, başkent Tokyo’nun nüfus yoğunluğunu azaltmak için yeni ve basit bir yönteme başvurmayı planlıyor: Şehri terk edenlere para ödemek. Japon ulusal yayın kurumu NHK tarafından yayımlanan habere göre hükümet, önümüzdeki yıldan itibaren Tokyo’nun 23 bölgesi dışında iş bulup oraya yerleşmeye karar veren kişilere 3 milyon Yen (yaklaşık 140 bin TL) verecek. Japonya’daki her üç kişiden biri bu bölgede yaşıyor. Aslında genç Tokyolular arasında daha küçük, ucuz ve sessiz yerlere yerleşme planları yapanlar da var. Bazı şehirler de vergi indirimleriyle işletmeleri kendilerine çekme konusunda başarıya ulaşmış durumda. Fukuoka ve Kyushu gibi şehirler teknoloji sektörü çalışanları ve yeni girişimler için tercih noktası haline geldi. Hem maliyetlerin azlığı hem de Asya’daki diğer yeteneklere ve pazarlara yakınlığı bu şehirleri girişimler için cazip kılıyor.

Yetenekli iş gücü ve girişimci ruha sahip insanlar için cazip duruma gelmek pek çok ülkenin hayali. IMD Dünya Yetenekleri Sıralaması’nın 2018 versiyonuna göre bu hayali gerçeğe dönüştürenler yine ‘bildik’ ülkeler:

Yukarıdaki listenin başında yer alan İsviçre’nin en büyük şehri Zürih’te, belediyenin 2016 yılına ilişkin açıkladığı verilere göre bir çalışanın ortalama maaşı 7 bin Avro’ya (yaklaşık 40 bin TL) dayandı. En fazla kazananlar ortalama 9 bin 700 Avro ile finans sektörü çalışanları; en az kazananlar ise 4 bin 100 Avro ile 50 yaş üstü yabancılar.

AB ülkelerine giriş için yeni yasa dışı yollar deneniyor. O yolların sonuncusu Bosna Hersek’in kuzey batısındaki ormanlık alanı kateden zorlu patika. Euronews Hırvatistan’a açılan o patikadaki göçmenleri görüntüledi.

Geçtiğimiz hafta yayımlanan ABD Ulusal İklim Değerlendirmesi’ne göre son yıllarda iklim değişikliği toplumsal ayaklanmalara, savaşlara ve göçe yol açtı. Son dönemde artan büyük yangınlar, kuraklıklar ve seller aşırı politikalarla birleşince gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde de yeni tehlikeler doğuyor. Söz konusu raporda, yıllardır ‘göçmenlerle başı belada olan’ ABD’de yaşayan 13 milyon kişinin, iklim değişikliği sebebiyle evlerinden olabileceği dile getiriliyor. Toplumsal hareketlerin temelinde yatan sebeplerden birinin de iklim değişikliği olduğunu iddia eden rapordan bir bölüm: “2010’da yaşanan geniş çaplı kuraklık Mısır ve Suriye gibi ülkelerde ekmek fiyatlarının üç katına çıkmasına sebep oldu. Zaten istikrar sorunları yaşayan ülkelerde bu gelişme Arap Baharı adı verilen iç çatışmaların başlamasına yol açtı. Neticede milyonlarca Suriyeli şu anda göçmen olarak yaşıyor.”

Okulun Çalışkan Ahmet’i İsveç’te iklim değişikliğine karşı yeni bir akım ortaya çıktı: Uçak yerine trene binmek. Hatta ülkede ‘uçaktan utanmak’ anlamına gelen yeni bir kelime (flyskam) türedi. Malum, uçak yolcu başına en fazla karbondioksit yayan ulaşım aracı. Seviyenin yeterince yükselmediğini düşünüyorsanız, bu akımın bir Olimpiyat şampiyonunun öncülüğünde başladığı bilgisini de buraya usulca bırakalım.

Almanya kullan at kültürüne karşı bir çalışma başlatıyor. Çevre Bakanı Svenja Schulze, ülkenin ürettiği plastik atık miktarını azaltmak için yeni 5 adımlı planını açıkladı. Almanya’nın böyle bir karar alması önemli çünkü AB’nin en fazla plastik atık üreten ülkesi konumunda. 2016’da her bir Alman ortalama 220 kilogram ambalaj atığı üretti. Bu sayı 2015’te üretilenden daha fazla ve 2016 AB ortalamasının çok üzerinde. Söz konusu 5 adım ise şöyle:

  • Gereksiz paketlemeleri ortadan kaldırma.
  • Mevcut ambalajları çevre dostu alternatiflerle değiştirme.
  • Geri dönüştürülen atık oranını artırma.
  • Plastiklerin organik atıklardan daha iyi arındırılmasını sağlama.
  • Denizlerdeki atıkları azaltmaya yönelik uluslararası çabalara destek verme.

Türkiye’de her yıl 25 milyar naylon poşet kullanılıyor. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Çevre Yasası değişikliğiyle naylon poşet ve plastik ambalaj tüketimine sınırlama getiriliyor. “Peki bu değişiklik bizim hayatımızı nasıl etkileyecek” diye soranlar için BBC Türkçe uzun bir derleme hazırladı.

Günümüzden 200 milyon yıl kadar önce, Triasik dönemin sonlarında, sürüngen özellikleri gösteren ve gaga gibi ağza sahip olan dev bir otobur canlı yaşamış olabilir. Science dergisinde yayımlanan makaleye göre Polonyalı araştırmacılar, ülkenin güneyinde, fil boyutlarında bir canlının fosilini buldu. Araştırmanın yapıldığı köyden adını alan Lisowicia Bojani’nin memelilerle aynı evrimsel dalda yer aldığı belirtiliyor. Triasik dönemde yaşayan tek otobur dev canlının dinozorlar olduğu düşüncesi de böylece yeniden tartışmaya açılmış oldu.

Mısır’ın güneyindeki Luksor (El-Uksur) şehrinde bulunan ve daha önce açılmayan 3 bin yıllık bir tabutun içinden, iyi korunmuş bir kadın mumyası çıktı. Bu tabut, geçtiğimiz ay Fransız araştırmacıların yönettiği bir araştırma sırasında Al-Assasif nekropolisinde bulunan iki lahitten biriydi. İlk lahit daha önce açılmış ve yetkililerce incelenmişti. İkinci lahit geçen hafta uluslararası medya önünde ilk kez açıldı. Bulunan bedenin Thuya adlı bir kadına ait olduğu belirtiliyor. Mısır bu yılın başından beri bir düzineden fazla tarihi keşif gerçekleştirdi. Bu keşiflerin ülkenin yurt dışındaki imajını düzelteceği ve 2011’deki siyasi ayaklanmaların ardından Mısır’a gitmekten çekinen turistlerin yine tapınakları ve piramitleri ziyaret etmeye başlayacağı ümit ediliyor.

Çin’in de turistlerle ilgili sıkıntısı var ama o biraz farklı. Çinli turistlerin, ziyaret ettikleri ülkelerin toplumsal normlarına aykırı hareket ettiklerine dair şikayetleri dikkate alan hükümet, onları ‘eğiterek’ ülke imajına zarar vermelerinin önüne geçmeye çalışıyor. 2013’te, dönemin başkan yardımcısı yurt dışında gösterdikleri medeniyetsiz davranışlar sebebiyle vatandaşlarını uyarmış ve Çin’in imajına zarar verdiklerini söylemişti. Ülkenin en büyük seyahat sitesi Ctrip, ana işinin yanı sıra yurt dışına çıkacak müşterilerine eğitim vermeyi de ihmal etmiyor. Eğitimler genellikle yere çöp atmama, tarihi ve turistik eserlere resim çizmeme, ibadethane gibi yerlerde kılık kıyafete dikkat etme gibi temel noktalara yoğunlaşıyor.

Öte yandan 2018 Çin’de Türkiye Turizm Yılı etkinlikleri sona erdi:

Bu bölümü yine BBC arşiviyle bitirelim: 1970 yılında Türkiye ve doğası.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

8 Yorum

  • Ozellikle cevre temali haberlerinizi ilgiyle takip ediyorum. Bana kalirsa bu konuyla ilgili calisma yaptigini iddia eden pek cok dernekten daha verimli ve anlamli bir is cikartiyorsunuz. Tesekkurler ve eksik olmayin.

  • google reader ı özleyenler için, the old reader* oldukça güzel bir alternatif, google reader kapanırken buraya geçmiştim yıllardır devam ediyorum kullanmaya. mobil tarafı zayıf olsada desktoptan takip ettiğim için beni çok yormuyor

    https://theoldreader.com/

  • Haberlerin başlık kısımları yok o yüzden insan haberler arasında kaybolabiliyor. Başlıklar olursa aşağı kaydırırken başlıkları okuyup ilerleyebiliriz. Bence öyle olsa daha güzel olur. Bu siteyi takip ediyorum ve çok güzel içeriklere sahip. İnşallah daha da güzel olur.

  • her hafta okumaya çalışıyorum sizin gibi insanlar sayesinde kendimizi geliştiriyoruz. Allah razı olsun.

  • Paylaşımlarınızı yakın zamanda okumaya başladım serdar abi hepsi çok değerli emeğinize sağlık…

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: