Haftanın Özeti: 101

26 Eylül – 2 Ekim 2016 tarihleri arasında Türkiye ve dünyadan haber, site, yazılım, donanım, cihaz, video ve trendler.

Bilim / Yazılım / Donanım

Apple’ın Pazarlamadan Sorumlu Kıdemli Genel Başkan Yardımcısı Phil Schiller’ın insanların 5 yıllık bilgisayarlar kullanmasını ‘üzücü’ olarak nitelendirmesinin yankısı sürerken Polonya’da bir otomobil tamirat atölyesinden 25 yıldır günlük olarak tahrik mili dengesi için gerekli hesapları yürüten bir Commodore 64 haberi geldi. Açık kalan pencereden sızan yağmurlar ve kuş pislemeleri gibi onur kırıcı koşullarına karşın bir kez olsun bozulmayan bu cefakar cihaz, ABD’nin Michigan eyaletinde bulunan Grand Rapids’te 30 yıldır devlet okullarının havalandırma sistemlerini yöneten uzaktan kuzeni Amiga gibi yük beygirliğinde uzun ömürlü bir performansa sahip olduğunu ispatlamış oldu. Nice yıllara emekçi donanımlar!

Hey gidi tüm zamanların en çok satan kişisel bilgisayarı! (Fotoğraf: Bartek Gatz)
Hey gidi tüm zamanların en çok satan kişisel bilgisayarı! (Fotoğraf: Bartek Gatz)

İşin uzmanları önümüzdeki 100 ila 200 yıl arasındaki zamanı tahayyül etmeye çalıştıklarında karşılarında bugün anladığımız ‘insanlık’ ve ‘toplum’ kavramlarından oldukça uzak bir tablo buluyorlar. Peki bu tabloyu şekillendiren ‘süper insan’ trendleri neler olacak? Girişimci ve yönetim danışmanı Sartaj Anand sizler için derlemiş:

  • Nitelikli işlerin otomasyonu.
  • Küresel yaratıcı ekonominin doğuşu.
  • Fosil yakıttan temiz enerjiye geçiş.
  • Kusursuz bilgi sistemlerinin oluşumu.
  • Refah çağı.
  • Evrensel erişim ve evrim.
  • Sağlık alanında devrimler.
  • İnsan nüfus artışının yavaşlaması ve nüfus azalması.
  • Gezegenlerarası yolculuk ve kolonizasyon.
  • ‘Yarı insan’ların yükselişi.

superhuman

Gelecekte gelişen teknoloji ile birlikte hayatın pek çok alanında yeni siber saldırı tehditleri oluşacağını söyleyen uzmanlar, robotların da suçlu listesine ekleneceğini iddia ediyor. Teslimat amacıyla kullanılan drone’lar, internete bağlanabilen sürücüsüz araçlar ve kuantum bilgisayarları gelecekte hackerlar için yeni saldırı yöntemleri geliştirmek üzere kullanılabilir.

Cyber Attacks

Google’ın yazılımıyla çalışan sürücüsüz bir Lexus RX 450h modeli geçtiğimiz Cuma günü Kaliforniya Mountain View’da bir kazaya karıştı. Kırmızı ışıkta geçen bir aracın Google’ın aracına çarpması ile gerçekleşen kazada yaralanan olmadı. Google’ın aracı daha önce de yoldan geçen bir otobüsün kendisine yol vereceğini düşünerek yola çıkmış ancak otobüs yol vermeyince çarpışmaya sebep olmuştu. Otonom araçların insanın keyfi ve kestirilemez doğasına karşı tedbirli bir tavır takınması biraz zaman alacak gibi görünüyor. Oysa ki içinde insan faktörü oldukça ‘trafik’ en çok da ‘sürpriz’ demektir.

Saf, temiz ve medeni teknoloji
Saf, temiz ve medeni teknoloji.

Dünya genelinde sürücünün dikkat dağınıklığına bağlı ölümlü trafik kazaları görülmemiş oranlara ulaşırken kaza kurbanlarının yakınları ve araç kullanırken telefon kullanma alışkanlığıyla mücadele eden kuruluşlar aynı soruyu soruyor: Telefon üreticileri insanların araç kullanırken telefonları ile ilgilenmelerini neden engellemiyor? Tüm bilinçlendirme kampanyaları, uygulamalar ve yasalara karşın engellenemeyen bu tehlikeli davranışın önüne geçmenin sorumluluğu telefon üreticilerinde olabilir mi? Apple’ın 2008 yılında direksiyondayken telefon kullanımını engellemeye yönelik bir patent aldığı bilinirken ve Verizone çeşitli cep telefonu uygulamalarının kullanılmasını desteklerken kimsenin gerçek bir adım atacak yürekliliği göstermediğinin altını çizen sivil toplum kuruluşları özellikle Apple’ın bir ‘değer yaratıcısı’ haline geldiğine ve bunun büyük sorumluluklar almayı gerektiren bir konum olduğuna dikkat çekiyor. Şirketlerin prensip olarak kullanıcılarının iletişim özgürlüklerini engellemeye yanaşmadıkları ve müşteri kaybetmekten korktukları belirtiliyor. Apple’ın gücü güvenlik hassasiyetinin moda olmasına yetebilir mi? Dahası gücünü bu doğrultuda kullanmalı mı? Buyrun sohbete

Böyle etkileyici kampanyalara rağmen insanlar araba kullanırken mesajlaşmaya devam ediyor.
Böyle etkileyici kampanyalara rağmen insanlar araba kullanırken mesajlaşmaya devam ediyor.

iPhone 7’nin her bir parçasını inceleyerek maliyetlerini çıkaran araştırma şirketi IHS kalpleri acıtacak hakikati açıkladı: iPhone 7’nin maliyeti (malzeme + işçilik dahil) sadece 224,80 Amerikan Doları. Daha evvel maliyetleri düşürmek için sıkı pazarlığa giriştiği Asyalı üretim ortakları tarafından eleştirilen Apple, geçtiğimiz çeyrekte kar oranını yüzde 38 olarak açıklamıştı. IHS’nin yaptığı hesaba araştırma – geliştirme ve pazarlama gibi kalemlerin dahil edilmediği belirtilmiş.

iPhone'ları iPhone yapan ucuz insan emeği ağırlıklı olarak Çin topraklarından elde ediliyor.
iPhone’ları iPhone yapan ucuz insan emeği ağırlıklı olarak Çin topraklarından elde ediliyor.

Akıllı telefonların yaygınlaşmasında önemli bir rolü olan ve ilk dönemlerde liderliği üstlenen BlackBerry, öncelikle iPhone’lar daha sonra Android işletim sistemli telefonlarla rekabeti beceremedi. Pek çok farklı model ve yöntem deneyen BlackBerry arka arkaya gelen hüsranların sonunda bu hafta telefon üretimine son verme kararı aldı. Bir zamanların lider telefon üreticisi artık hayatına yazılım şirketi olarak devam edecek. İşte 10 telefon modeli ile BlackBerry’in telefon üreticiliğinde yükseliş ve gerileme süreci.

Priv - Blackberry sonunda Android'e geçmeye karar verdi ancak bu karar çok çok gecikmişti ve Priv oldukça pahalıydı.
Priv – Blackberry sonunda Android’e geçmeye karar verdi ancak bu karar çok çok gecikmişti. Dahası Priv oldukça pahalıydı.

Efsanevi Bilim-kurgu Yazarı ve Biyokimyager Isaac Asimov‘un yıllar önce belirlediği (ve esasında 4 yasadan oluşan) 3 Robot Yasası günümüzde halen insan-robot ilişkilerini düzenlemede yaygın olarak referans verilen rehberlerden biri olma özelliği taşıyor. Oldukça basit kurallardan oluşan bu rehber, İngiliz Standartları Enstitüsü tarafından geliştirildi. Yeni kurallar arasında insan hayatına saygının yanı sıra şeffaflık, ayrımcılığın engellenmesi ve robotlara karşı aşırı güven riski gibi konulara da değinildi.

Isaac Asimov'u dinleyecekler mi?
Isaac Asimov’u dinleyecekler mi?

‘Hayat boş / eğlen coş’ diyenler haklı olabilir mi? Bilim bedenimiz dahil sahip olduğumuz, gördüğümüz ve dokunduğumuz her şeyin yüzde 99,99999999 oranında boşluktan oluştuğunu söylüyor. Şöyle ki; atomların çekirdeği ve etrafında dolanan elektronlar aslında o atomun hacminin çok küçük bir bölümünü oluşturuyor. Atomun geri kalanı ise boşluktan oluşuyor. Bu da insanların ya da çevremizdeki herhangi bir maddenin neredeyse tamamen boşluk olduğu anlamına geliyor. Bu boşluklardan kurtulup sadece atomlarımızdaki maddeleri bir araya toplayabilseydik her birimiz bir toz tanesinden daha küçük bir alana sığabilirdik. Bu bilgiler ışığında ‘Sevdiğiniz kişinin yüzde 72.8’i su’ lafını güncelliyoruz: Sevdiğiniz kişi bir yanılsama. Siz de öylesiniz. Her şey boş (Süper Efemle coş).

image

Apple, Apple Watch ile sunduğu HealthKit adlı sağlık odaklı uygulama programlama arayüzünü teşhis sürecini destekleyecek şekilde geliştirmeye çalışıyor. Sağlık alanından uzmanlarla çalıştığı bilinen şirket, sağlık sektörünün baş belası olan ‘karşılıklı kullanılabilirlik’ ve ‘analiz’ konularındaki sorunları gidermeyi hedefliyor. Karşılıklı kullanılabilirliğin sağlanması durumunda hastanelerin farklı veri tabanları arasında sağlık bilgilerinin alışverişi sağlanabilecek ve böylece sağlık profesyonelleri için daha doğru ve hızlı teşhisin önü açılmış olacak. Apple Watch’un HealthKit’i, kullanıcıların da tıpkı araçlarının genel durumlarını izleyebildikleri hararet ve benzin göstergeleri gibi kişisel bir göstergeye sahip olmaları prensibi ile tanıtılmıştı. (Bu benzetme Apple CEO’su Tim Cook’a aittir.)

apple-health

Bazı bilim insanları insan beyninden daha iyi işleyen bir yapay zeka geliştirmekle uğraşmak yerine insan beyni gibi bilgisayarlar üzerinde çalışmamız gerekiğini savunuyor. Massachusetts Amherst Üniversitesi’nden mühendisler insan beyninin sinapslerini taklit edebilen cihazlar üreterek bu yolda kayda değer bir adım attı. Cihazın ne kadar iletim yaparsa o kadar güçlenen ‘memristor’ adlı bileşenleri kullanması veriyi depolayıp işleyebildiğine ve geleneksel entegre devrelere göre üstün özelliklere sahip olduğuna işaret ediyor. ‘Memristor’ daha önce de çeşitli çalışmalarda kullanılmış ancak bu araştırmanın özelliği sinapslerin hem fiziksel hem biyolojik anlamda taklit edilebilmiş olması. (Meraklısı için 6 dakikada çalışma prensibini aşağıdaki videoda).

 

ABD Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) yapay pankreas olarak bilinen MiniMed 670G’nin 14 yaşın üstündeki tip 1 diyabet hastaları tarafından kullanılmasını onayladı. Cihaz kişinin kan şekerini izleyerek gerekli durumlarda kan dolaşımına insülin sağlıyor. Böylece kişinin sürekli kontrolü ve enjektör kullanması gerekmiyor. MiniMed 670 aynı zamanda glikoz monitörünün ve insülin pompasının tek cihazda toplandığı ilk örnek olma özelliği taşıyor. Tip 1 diyabet pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelenmesi ile meydana gelen ve kişiyi mutlak veya göreceli bir insülin yetersizliği sebebiyle ömür boyu insülin hormonunu dışardan (enjeksiyon yoluyla) almak zorunda bırakan bir hastalık.

artificial-pancreas-medtronic-fda-medtech-1200x797

Gen düzenlemeleri tarımsal verimliliği artırmaktan hayvan hastalıklarının engellenmesine kadar söz konusu oldukları her alanda sert eleştirilerin hedefi olagelmiştir. Özellikle insan embriyolarının DNA’larının düzenlenmesi, nesillerce sürecek ölümcül bir hastalığa sebep olabilme potansiyelleri başta olmak üzere, çok çeşitli ve önemli tartışmaya konu olurken İsveç’in Stokholm kentinde bulunan Karolinska Enstitüsü’nden Gelişim Biyolojisti Fredrik Lanner’ın sağlıklı insan embriyolarının DNA’larını modifiye etmesi ‘gündeme bomba gibi düştü’. Lanner embriyoların normal gelişimlerinden sorumlu genleri meşhur CRISPR-Cas9 yöntemi ile hedef alarak infertilite (kısırlık), düşük, kök hücre ve gelişim bozuklukları konusunda önemli bilgiler elde etmeyi hedefliyor. Hatırı sayılır derecede distopik materyale maruz kalmış bünyelerin bu haber karşısında heyecan kadar korku duymaması pek olası değil.

Asistan Profesör Fredrik Lanner gen düzenleme teknolojisinin bebekleri tasarlamak ve estetik gibi amaçlarla kullanılmasına karşı.
Asistan Profesör Fredrik Lanner gen düzenleme teknolojisinin bebekleri tasarlamak ve estetik gibi amaçlarla kullanılmasına karşı.

Geçtiğimiz günlerde Bayer tarafından satın alınan modern tarım devi Monsanto uzun süredir tartışma konusu olan genetik düzenleme meselesine yeni bir boyut kazandırarak CRISPR-Cas9 gen düzenleme teknolojisini tohum geliştirmede kullanmak için lisans aldı. Sürdürülebilir ve erişilebilir gıda kaynaklarının sağlanması için umut vadeden anlaşma yan etkiler, steril tohumlar gibi tartışmalı konularda da ciddi kısıtlamalar içeriyor.

Geçtiğimiz 10 yılda ateşlenen (destekli & desteksiz) GDO tartışmaları Monsanto'yu en nefret edilen küresel aktörlerden biri haline getirdi.
Geçtiğimiz 10 yılda ateşlenen (destekli / desteksiz) GDO tartışmaları Monsanto’yu en nefret edilen küresel aktörlerden biri haline getirdi.

Bu kadar adını anmışken; meraklısı için CRSIPR tekniğini anlatan –Türkçe altyazılı– bir videoyu da paylaşalım istedik.

https://www.youtube.com/watch?v=2G-UM7-5P-o

Bilimciler arasında tartışmalara sebep olan üç ebeveynli bebek tekniğinin uygulandığı ilk insan, yaşamının ilk beş ayını sağlıklı bir şekilde geride bıraktı. Yöntemin uygulanışı ve güvenilirliği açısından bilimciler tarafından yakından takip edilen bebek hakkında bir bilimsel araştırma yazısı yayınlandı. Üç ebeveynli bebek yönteminde, annenin yumurta hücresinde hastalık taşıyan mitokondrinin çocuğa ölümcül genetik hastalıkları bulaştırmaması için bağışçı bir kadının yumurta hücresinin çekirdeği, annenin yumurta hücresinin çekirdeği ile değiştiriliyor (farkındayız, biraz karışık). Böylece sağlıklı bir şekilde gelişen çocuk, anne babasının yanı sıra bağışçı kadının da genlerini taşıyor.

3-parentbaby_web_1024

Antibiyotiklere direnç geliştiren ve tedavi edilemeyen bakterilerin yılda 700 bin insan öldürdüğü ve bunun 230 bininin yenidoğanlar olduğu biliniyor. ‘Superbug’ olarak nitelendirilen bu yapıların önü alınamazsa 2050 yılına kadar yılda 10 milyon insanın ölümünden sorumlu olacakları tahmin ediliyor. Bu da kanserin sebep olduğu ölüm oranlarına ulaşmaları ve dünya ekonomisine 100 trilyon dolara mal olmaları anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler konuya acil olarak eğilmeyi planlarken Avustralya’da doktora yapan Malezyalı bir öğrencinin antibiyotiklerin öldüremediği süper böcekleri öldürmenin bir yolunu bulduğu anlaşıldı. Shu Lam son 3 yılını verdiği çalışması ile protein parçalarından oluşan ‘peptit polimer’ isimli yıldız şeklindeki moleküllerin bakterinin hücre duvarına yapışarak aşırı strese girmesine ve kendi kendini yok etmesine sebep olduğunu ortaya koydu. Üstelik antibiyotiklerin aksine bu moleküller vücutta bakteriler dışında bir şeye zarar vermiyor. Lam’ın danışmanı Professor Greg Qiao bu sonucun Melbourne Üniversitesi’nin son 20 yılında gördüğü en büyük gelişme olduğunu belirtiyor.

Antibiyotik direnci olan bakterilerin sonunu getiren formül 25 yaşındaki Shu Lam'ın elinde olabilir mi?
Antibiyotik direnci olan bakterilerin sonunu getirecek formül 25 yaşındaki Shu Lam’ın elinde olabilir mi? (ve fotoğraftaki gözlükler ne zaman bir ‘hipster objesi’ olarak karşımıza çıkacak? Bilim bu sorulara yanıt arıyor)

Miroculus isimli sağlık girişimi kanserin erken teşhisi için ekonomik ve yaygın kullanıma uygun bir yöntem geliştirmeye odaklanıyor. CEO Alejandro Tocigl sevdiklerini kanser sebebiyle kaybetmenin bu hastalığın erken teşhisi için bir yol aramasında etkili olduğunu belirtiyor. Şirketin geliştirdiği Miriam adlı 3 boyutlu yazıcı ürünü cihaz kan örneğinden kanser teşhisi yapabiliyor. Cihaz ‘dijital mikro akışkanlar dinamiği’ adı verilen, sıvı örneklerinin transfer ve incelenmesi için bir dizi protokol tanımlanabilen bir tür çip laboratuvarı prensibi ile çalışıyor. İlk odağı mide kanseri olan şirket bu günlerde 3 ülkede 650 hasta ile mikroRNA düzeyinde kanser teşhisi için çok merkezli bir çalışma yürütüyor.

Laparoskopik operasyonlarda cerrahlar ağırlıklı olarak görme duyularından faydalanır. Avustralya Simülasyon Kongresi’nde tanıtılan HeroSurg isimli robot ise fazladan bir duyu vaadi ile geliyor: Dokunma. ‘Kapalı ameliyat’ olarak da bilinen laparoskopik cerrahi, vücutta açılan 3-5 milimetrelik deliklerden yapılan bir ameliyat türü ve cerrahlar bu tip operasyonları medikal araçlar tarafından sağlanan 3D imajlar yardımıyla yürütüyor. Cerrahların buna ek olarak kullandıkları cihazlardan dokunma geri bildirimi alabilmelerini, dolayısıyla operasyonların daha güvenli ve doğru yürütülmesini hedefleyen HeroSurg projesi Harvard Üniversitesi öğretim görevlisi Mohsen Moradi Dalvand’ın 10 yıllık çalışmasının ürünü.

haptic-950x534

İsrail’deki Technion Teknoloji Enstitüsü’nden bir grup araştırmacı, BPEC adı verilen bir hücre geliştirdi. Bu hücre, güneş ışığı sayesinde sudan hidrojen ve elektrik üretebiliyor. Araştırmacılar, bir ıspanak yaprağının zarından aldıkları örnek ile bu yöntemi test etti. Bitki zarı ile insan yapımı hücreyi bir araya getiren cihaz sadece su kullanarak oksijen, hidrojen ve elektrik akımını başarılı şekilde üretebildi.

spinach-tasty
Küçük bir bilgi: yaygın kanının aksine ıspanak ‘demir’ açısından zengin bir sebze değildir.

ABD Senatosu, Ticaret, Bilim ve Ulaşım Komitesi tarafından alınan kararla birlikte NASA’nın önümüzdeki 25 yıl içerisinde Mars’a insanlı yolculuk gerçekleştirmek için 19,5 milyar dolarlık bütçe verilmesi onaylandı. Kararla birlikte NASA’yı da bir yükümlülük altına sokan senatörler, bu kararın Amerikan uzay yolculuğunda yeni bir dönem başlatacağını düşünüyor. Yaklaşan başkanlık seçimlerinin ardından NASA’nın geleceğinin riske girmesini istemeyen senato, seçimlere kısa bir süre kala bu yasayı geçirip, uzay keşfini siyasi yarıştan uzak tutmak istiyor.

a-nas-jpl-caltech

Elon Musk dün Uluslararası Uzay Yolculuğu Konferansı’nda yaptığı konuşmada, insanlığı Mars’a götürme planını açıkladı. Mars’ta koloni kurmanın insanlığın geleceği açısından önemine dikkat çeken Musk, bu projede kullanılacak olan Gezegenlerarası Taşıma Sistemi’ni açıkladı. Projenin nasıl mümkün olacağına dair detaylı açıklamalarda bulunan ünlü iş adamı, şu anki teknolojiyle kişi başı 10 milyar dolar olan Mars’a yolculuk biletini, yeni altyapılarla birkaç yüz bin dolara düşürmeyi planladığını ifade etti.

Bir gezegende yaşam olup olmadığına bakarken Dünya’da anladığımız haliyle yaşamı aramamamız gerektiğini artık biliyoruz. Satürn’ün metan kaplı uydusu Titan, sıra dağları, gölleri ve kalın, sisli atmosferi ile bugüne dek gördüğümüz Dünya’ya en yakın ortama sahip. Fakat bu onu yaşanabilir yapıyor mu? Söz konusu yaşam formları metan temelli ve oksijenden mahrum ise cevap teorik olarak evet olabilir. Dünya’daki karbon yapılı ve oksijene muhtaç yaşamın aksine bu tür bir yaşam bilim insanları tarafından ‘azotosome’ adı altında modellenmiş. (Azot Fransızca’da ‘nitrojen’ anlamına geliyor.) Azotosome nitrojen, karbon ve hidrojen moleküllerinden oluşuyor ve Titan’ın soğuk bölgelerinde stabillik ve esneklik göstererek yaşaması mümkün. Bu gelişme Dünya dışında yaşam araraken yanlış yolu izliyor olabileceğimizin ilk somut kanıtı olarak görülüyor.

titanlife_web_1024

Çin’de uzay araştırmalarında kullanılmak adına inşa edilen 500 metre çapa sahip radyo teleskobu geçtiğimiz günlerde kullanıma açıldı. Uzaydan gelecek her türlü sinyali inceleyecek olan teleskop, bugüne de hakkında bilgi sahibi olmadığımız noktalar hakkında yeni bilgiler edinmemizi sağlayacak. Uzayda herhangi bir yaşam formunun bize sinyal göndermesi gibi bir durumda, bu sinyali algılamak için en büyük şansımız bu radyo teleskobu olacak.

2048x1536-fit_fast-plus-grand-telescope-monde-entre-service-25-septembre-2016-sud-ouest-chine

Uzayın özel teşebbüslerine yatırım yarışı tüm hızıyla sürüyor. NewSpace Global adlı araştırma şirketinin verilerine göre [inlinetweet prefix=”null” tweeter=”null” suffix=”null”]uzay sektörü 2010’da bu yana 6 kat büyüyerek 800’den fazla girişim doğurdu[/inlinetweet]. Yıl sonuna kadar sektörün aldığı yatırımların 10 milyar doları bulması bekleniyor. SpaceX ve Planet Labs 1 milyar ve 95 milyon dolarlık yatırımlarla bu yıla hızlı bir başlangıç yapmıştı. Yakın zamana dek tek oyuncusunun NASA oluğu bu bakir alanın bayırdırlaşmasında yıldız bilim insanlarının ve mühendislerin katkısının yadsınamazken SpaceX roketleri, Facebook ve Google’ın Dünya çapında internet için çalışan drone’ları, uyduları ve Virgin Galactic’in uzay turizmi projesi gibi gelişmelerin de ilgiyi ve yatırımları çekmekte etkili olduğu düşünülüyor. (NASA’nın 2011 yılında ticari uzay araştırmalarını bizzat teşvik ettiğini hatırlatmadan geçmeyelim).

spacex-1200x675

Bazı bilimciler depremin önceden tespit edilmesi için iyonosfer tabakasındaki değişikliklerin incelenmesi gerektiğini düşünüyor. Bu tabakadaki radon gazının artışı, iyonlaşmadaki değişiklikler ve açığa çıkan ısı, depremin habercisi olarak görülüyor. Bu konuda daha fazla örneğin incelenmesi için yapay zekadan yardım alınacak. Böylece deprem öncesinde atmosferde ne gibi değişiklikler olduğu tespit edilecek.

1300334_1280x720

Bilişim devi IBM, kendi süperbilgisayarı üstünde çalışan Watson adlı yapay zeka üzerinde dünyanın ilk bulut tabanlı veri ve analiz platformu oluşturuldu. DataWorks Project adlı platform, her çeşit veriyi birleştirerek çalışan yapay zeka destekli bir karar alma mekanizması. Bu platform, iş liderleri ve veri profesyonellerinin verileri toplamasını, organize etmesini, yönetmesini ve güvene almasını kolaylaştırmak ve bilişsel bir işletme haline gelmesini sağlamak için tasarlandı.

project-dataworks

Google bir süredir geliştirdiği fotoğraf zekasını TensorFlow adı altında bir açık kaynak modeli olarak sunuyor. Bilgisayar görüntüleme bileşenlerinde önemli geliştirmeler içeren, daha hızlı öğrenebilen, daha detaylı ve doğru sonuçlar veren model meraklısı için detaylı olarak analiz edilmiş.

caption

Robotların canımıza göz dikeceği korkunç gelecek senaryoları bir yana yapay zeka kaynaklı çeşitli sorunlarla şimdiden karşılaşmaya başladığımız söylenebilir. Otonom araç kazalarından ırkçı ve cinsiyetçi algoritmalara, meseleye incelikle el atılmazsa olabilecekler hakkında pek çok ip ucuna sahibiz. Elon Musk ve Sam Altman’ın kuruculuğunu üstlendiği OpenAI’den sonra şimdi de yapay zekanın ticari ve sektörel ağa babaları Amazon, DeepMind/Google, Facebook, IBM ve Microsoft’un ‘Partnership on AI’ (Yapay Zekada Birlik) isimli kar amacı gütmeyen bir ortaklığa gittiği açıklandı. Yapay zekanın geliştirilmesi ve kullanılması süreçlerine dikilen kolektif gözlerin sonuncusu olan kuruluşun kurumsal üyeleriyle kurum dışı (akademisyenler ve aktivistler gibi) üyelerine eşit temsil hakkı sağlayacağı ve yapay zeka etiğini gözeten diğer kuruluşlarla işbirliği içinde çalışacağı açıklandı. Avrupa Birliği Komitesi Mayıs ayında robotların etik kullanımına ilişkin kurumların ve kuralların oluşturulmasını teşvik eden bir rapor yayınlamıştı.

AI (1200x449)

Buzdolapları ve klimalarda yaygın olarak kullanılan ‘hydrofluorocarbon’ gazının kullanımı sınırlanamazsa yüzyılın sonuna dek gezegenimizin ısısının 0,5 santigrat derece artacağı tahmin ediliyor. Aralarında ABD ve Avrupa ülkelerinin de bulunduğu 100’den fazla ülke güçlü bir sera gazı olan HFC’nin kullanımını aşamalı olarak durdurmak için anlaşmış durumda ancak koalisyonun New York’ta gerçekleşen toplantısında çok daha acil ve radikal önlemlerin gerektiği çağrısında bulunuldu. HFC’nin denetimsiz kullanıldığı gelişmekte olan ülkelerin adaptasyonu için gereken para yardımlarının iletilmesi başta olmak üzere, çok daha somut adımların atılmasının önemine dikkat çekilen toplantıda 1987 yılında ozon tabakasında oluşan tahribatı engellemek için buzdolapları ve deodorantlarda kullanılan chlorofluorocarbons (CFC) kullanımının bırakılması kararı çıkan Montreal Protokolü’nden daha az önemli bir mesaj verilmiş değil. Aşağıdaki fotoğraftaAntartika kıtasının üzerindeki ozon deliğini görmek meselenin daha net anlaşılmasını sağlıyor olmalı.

Bir başka sera etkili gaz olan CFC ile Antartika üzerinde açtığımız ozon deliği 1987 yılında böyle gözüküyordu. (Fotoğraf: NASA)
Bir başka sera etkili gaz olan CFC ile Antartika üzerinde açtığımız ozon deliği 1987 yılında böyle görünüyordu. (Fotoğraf: NASA)

Daha çok grafik işlemci üreticisi olarak tanınan NVIDIA geçtiğimiz günlerde Çin merkezli Baidu ile yapay zekalı otonom bir otomobil üretmek için ortaklığa gitti. Şirket kendi otonom aracını yapma idealinin yanı sıra otomobil üreticilerine de otonom araç trendine uyum gösterirken ihtiyaç duyacakları sistemleri sunmak için çalışıyor. Tedarikten araştırma kuruluşlarına ve yapay zeka yazılımlarına kadar pek çok hizmet veren NVIDIA’nın DriveWorks yazılımı veri merkezindeki derin sinirsel ağların eğitilerek havadan iletimle araç içinde de yürütülebilmesine ve aracın yeni özellikler ve kapasitelerle güncellenmesine olanak tanıyor. NVIDIA’nın Drive PX 2 isimli araç içi (süper) bilgisayarının saniyede 24 trilyon derin öğrenme işlemi yapabildiği belirtilmiş.

otonom-1200x600

Gelişmeler devam ediyor! Sıradaki sayfaya aşağıdan geçebilirsiniz.

12 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği