Haftanın Özeti: 99

Tasarım / İnovasyon

Apple’ın kulaklık girişini ‘bitiren’ hamlesi şirket tarafından ‘hepimiz için’ daha iyiye doğru atılmış bir adım olarak açıklanmıştı ancak bu kararın ardında mevcutta iddia edildiği gibi salt teknolojik bir atılım amacından ziyade şarj girişli ve kablosuz kulaklık satışlarını artırmaya yönelik, ticari bir kaygı olduğu iddia ediliyor. Son olarak Bluetooth kulaklık satışlarının Haziran ayında ilk kez Bluetooth özelliği olmayan kulaklık satışlarını geçmesi de Apple’ın ‘oldubitti’sinin bu rakamlara etkisini tartışmaya açtı. Mevcut pek çok kulaklığın Apple’ın şarj girişine uyumlu olmaması, şarj girişli kulaklıkların telefon şarj edilirken kullanılamaması gibi zorluklara karşın pek az pratik getiriden söz edilebileceğine dikkat çeken eleştiriler yeni düzenin asıl kazananının Apple olduğu noktasında birleşiyor. Şarj girişine uyum sağlamak isteyen diğer markaların Apple’a lisans ücreti ödemek zorunda olmasının, Apple’ın sahip olduğu Beats kablosuz kulaklıkların LG, Bose ve Jaybird gibi rakiplerinden çok daha yüksek satış rakamlarına ulaşmasının da bu iddiaları desteklediği düşünülüyor.

Bilgisayardaki her nevi giriş dijital ve akıllı hale geldikçe analog veri iletiminin emektar 3,5 mm. kulaklık girişinden sorulmasından rahatsızlık duyanlar arasında Intel de var. Fakat Intel bu önemli görevin USB-C’ye devredilmesi taraftarı. Daha iyi ses kalitesi, uzaktan kontrol seçeneklerinin çoğalması, pil ömründen tasarruf, işlemci ve pil için daha fazla yer kalması gibi avantajlara vurgu yapılması Intel’in olası Apple şarj girişi hakimiyetini kısıtlama amacına işaret ediyor olabilir.

Japon sanatçılar tarafından bilgisayar üzerinde oluşturulan Saya adlı kız öğrenci, bugüne dek geliştirilmiş en gerçekçi CGI ürünlerinden birisi. Saya’nın özelliği, kendinden önceki modellemelerin yarattığı o tekinsizlik hissini yaratmaması. Saya o kadar gerçekçi ki, fotoğraflarından herhangi birisine bakıp onu sıradan bir insan zannetmek çok kolay.

Hayırsever işadamı Torquil Norman, yarış aracı tasarımcısı Gordon Murray’den her arazide gidebilen, kolay taşınan, ucuz ve etkili bir araç tasarlamasını istedi. Afrika’daki yardım faaliyetlerinde kullanılacak olan aracı kolayca sökülüp takılabilecek şekilde tasarlayan Murray, böylece taşıma masraflarını da önemli ölçüde azaltmış oldu. Ox (Öküz) adı verilen araç 13 kişiyi ya da bin 860 kg yükü taşıyabiliyor.

Chevrolet’nin genel kullanıma yönelik olarak ürettiği uzun menzilli elektrikli aracı Bolt‘un menzili açıklandı. Tek şarjda 383 km yol kat edebilen Bolt bu anlamda Tesla’nın benzer modeli Model 3’e yaklaşık 30 km fark atmış durumda. Bolt’un 37 bin 500 dolara satılması beklenirken Model 3 ise 35 bin dolardan alıcı bulacak. Uzun menzilli, elektrikli aile arabası kategorisinde önümüzdeki yıllarda bu iki aracın rekabeti sık sık gündeme gelecek gibi duruyor.

60’lı yıllarda ABD’nin Utah eyaletinde bulunan Bonneville Tuz Gölü’nün kurumuş kısmı hız denemeleri için gözde arazilerden biriydi. Özel olarak üretilen ayrodinamik gövdelerin ve olağanüstü güçlü motorların işbirliği ile bazıları saatte 530 km hızın üzerine çıkabilen bu özel araçlar hem gelecekten hem geçmişten gelen havaları ile sınır tanımayan iki fenomenin, hız tutkusunun ve teknolojinin en güzel formlarından birini sunuyor.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından 80’lerde üretilen The Agat adlı kişisel bilgisayar Apple 2’nin oldukça kırmızı bir klonu olma niteliği taşıyor.  Zamanın Byte dergisinde yer alan değerlendirme yazısında Agat ‘Apple’ın kötü bir kopyası’ olarak tanıtılmış. Agat’ın Apple’a kıyasla oldukça yavaş ve pahalı (17 bin dolar) olduğu vurgulanmış ve Sovyet kızıl elması sonuç olarak ‘bedava dağıtsalar kullanılmaz’ yorumu almış. Kavgada söylenmez.

İtalya’nın Tradate kentinde bulunan Fisogni Petrol Müzesi akaryakıt pompaları ve benzin dağıtım araçlarında dünyadaki en geniş koleksiyona sahip olma özelliği ile öne çıkıyor. 5 binin üzerinde yakıt pompası, yağ tankı, yangın söndürücü, hava kompresörü gibi parçaya, sayısız aksesuar, araç ve oyuncağa ev sahipliği yapan müze petrol şirketlerinin ve markaların evrimini gözler önüne seriyor. Müzenin teknik tasarım ve reklam materyallerinin mühendislik öğrencileri ve tasarımcılar tarafından sıklıkla başvurulan kaynaklar olduğu belirtilmiş. 1966 yılında Guido Fisogni tarafından (bir kum yığını içinde ‘acınacak durumda’yken bulup restore ettiği gaz pompasından ilhamla) kurulan müze sadece Pazar günleri sabah 09:00 – 11:00 arasında hizmete açık. (Diğer günler talep üzerine açılabiliyor).

İsveç’teki Jukkasjärvi’de her kış tamamıyla buzdan ve kardan oluşan bir otel inşa ediliyor. Icehotel adlı otel, hava sıcaklığının artmasıyla eriyip kayboluyor. Bu yıl bir ilk gerçekleştirilecek ve Icehotel 365 inşa edilecek. Icehotel 365’in erimemesi için ise güneş enerjisi kullanılacak. Kuzey Kutup Dairesi’nde hiç batmayan güneşten elde edilecek olan güneş enerjisi sayesinde, otelin gerçek anlamda ‘ayakta durması’ sağlanacak. Her iki otelin de Kasım ayında açılması planlanıyor.

Gelişmeler devam ediyor! Sıradaki sayfaya aşağıdan geçebilirsiniz.