Haftanın Özeti: 98

Sinema / TV / Kültür / Sanat

Ordu’da, Kurul Kalesi ve yerleşmesinde 2 bin 100 yıllık olduğu tahmin edilen 200 kg. ağırlığında ve 110 cm. yüksekliğinde, mermerden yapılmış bir tahtta oturan Ana Tanrıça Kibele heykeli bulundu. Heykel Türkiye’de yerinde bulunan ilk mermer heykel olma niteliği taşıyor.

Kültür ve araştırma kurumu SALT, yurt dışında düzenlenen Türkiye temalı sergileri haritalandırmaya başladı. 1946’dan günümüze 79 uluslararası sergiyi kapsayan bu harita için düzelti ve eklemeler, ilgili kaynaklar eşliğinde [email protected] adresine gönderilebiliyor.

Süper kahramanlar sinemada çok satar fakat çizgi romanlar mütevazı satış oranlarıyla hala niş kültür ürünleri sayılıyor. Peki 50 yılı aşkın süredir çizgi roman estetiğinin ayrılmaz bir parçası olmuş çizgi roman yazı tipinin hikayesi nedir? ‘Letterers’ (Harfçiler) denen profesyoneller tarafından uygulanan bu font nasıl standart haline geldi? Bilgisayarların domine ettiği tipografi aleminde çizgisini bozmayan çizgi roman fontunun hikayesini 8 dakikalık bu videodan öğrenebilirsiniz.

İnsanlar kütüphaneleri sadece kullanmayı değil ziyaret etmeyi de seviyor. 2012 yılında ABD’de bulunan Müze ve Kütüphane Servisleri Enstitüsü tarafından hazırlanan bir rapora göre devlet kütüphanelere ne kadar yatırım yaparsa kullanıcı ve ziyaretçi sayısı o kadar artıyor. Bu derlemede dünyanın en güzel kütüphaneleri olarak nitelendirilen 10 adet kütüphane yer alıyor ve bakın hangisi dikkat çekiyor:

Modayı takip etmek emek ve para ister. Geçmişin modasını takip etmek için ise gerçek bir adanmışlık gereklidir. Geçmişte yaşamanın gerekliliklerini her gün yerine getiren çok az insan vardır. New York’un vintage kadınları bu çok az insanın oluşturduğu gruba dahil. Her gün bu şekilde giyiniyorlar ve hayır, bunlar onların kostümleri değil gerçek kıyafetleri.

58 yıl, 40 ülke, 210 kapak ve medya görseli, tek kitap: Lolita (veya az bilinen adı ile Beyaz Irktan Dul Bir Erkeğin İtirafları)

Abdullah Koçarlı, 83 yaşında. 25 yıl cambazlık yapmış. Sadece Türkiye’de değil birçok ülkede sahneye çıkmış. Al Jazeera Turk bir zamanlar ilgiden sokakta yürüyemediğini anlatan Koçarlı ile şimdi yaşadığı Bafa Gölü kıyısındaki 6 metre karelik evinde konuştu: “Fakir insanın selamı bile alınmıyor. En çok buna kafam bozuluyor” diyor. Cambazın ipte yürüyeni bilmez bunları.

Seren Yüce’nin yönetmenliğini yaptığı “Rüzgarda Salınan Nilüfer” adlı film, 40. Montreal Dünya Filmleri Festivali’nde “En İyi Senaryo Ödülü”nü kazandı.

İzmir’in en prestijli sanat etkinliklerinden biri olan ve sinemaseverlerin sabırsızlıkla beklediği Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nde başvurular sona erdi. 66 ülkeden toplam bin 378 film Altın Kedi ödülleri için başvuruda bulundu. Bu yıl jüri başkanlığını Ezel Akay’ın yapacağı festivalin tarihi 1-6 Kasım 2016 olarak belirlendi. Fransız Kültür Merkezi ve Kültürpark içinde bulunan İzmir Sanat Merkezi festivalin gösterim merkezleri olacak. Festival kapsamında film gösterimlerinin yanı sıra söyleşiler ve atölye çalışmaları sunulacak.

Geçtiğimiz günlerde Hindistan’da çıkan haberlere göre, torrent ve dosya paylaşımı sitelerini ‘kullananların’ 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacağı açıklanmıştı. Kullanıcıların aklına, “Sadece siteye girdiğimiz için de ceza almamız mümkün mü?” sorusunu getiren uygulama, Bombay Yüksek Mahkemesi tarafından açıklığa kavuşturuldu. Karara göre Hindistan’da telif hakkı olan bir içeriği izlemek değil ancak dağıtım ya da gösterimini yapmak suç sayılacak.

Bir zamanlar teknoloji yetersizliği sebebiyle elde bekletilen senaryolar ya da prodüksiyon sürecinde askıya alınan fimler bir bir çekilmeye başladı. Peki gelişmiş özel efektler başta olmak üzere mevcut teknolojiler gecikse çekilemeyecek olan filmler nelerdi? Konuya ilişkin Quora cevaplarından anlaşıldığı kadarıyla James Cameron’un Abbys’i başta olmak üzere neredeyse tüm filmleri, Peter Jackson’ın Yüzüklerin Efendisi üçlemesi, David Fincher’ın Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi filmi gibi bugün sinema severlerin kalbine taht kurmuş pek çok modern klasiği teknolojik gelişmelere borçlu olduğumuzu söyleyebiliriz.

İşçi sınıfının sesini sinema salonlarına taşıyan ve sosyalist kimliği ile tanınan ünlü İngiliz yönetmen Ken Loach filmlerini “Ken Loach Films” isimli Youtube kanalı üzerinden ücretsiz olarak yayınlamaya başladı. Loach filmlerinde ağırlıklı olarak işçi sınıfı, yoksulluk, kapitalizm karşıtlığı ve sosyalizm temalarını işliyor.

14 Eylül’de 20. sezonu başlayacak olan 18+ komedi animasyon dizisi South Park 30’dan fazla dile çevriliyor ve 130 ülkede izleniyor. Dizinin kendine has başlıklar altında rakamlarla özetini içeren bu videoyu izleyip ‘bütün bunları nasıl sayıyorlar’ diye düşünmemek mümkün değil.

Televizyon dizilerinin, hem yapımcıların para kazanma isteği hem de hayranların ısrarı sebebiyle ihtiyaç duyulandan daha fazla yayınlanması, sevilen yapımların yavaş yavaş kalitesini kaybetmesine ve vasatlaşmasına sebep oluyor. Bu durum, dizinin ardındaki yaratıcı ekibin de stres altında çalışmasına ve yeni işlere odaklanamamasına sebep oluyor. Bazı eleştirmenlere göre nefsimize hakim olup ikinci sezonlara hayır diyebilmeyi öğrenmemiz yapım ve izleyici kalitesi bakımından hayrımıza olabilir.

Nicedir beklediğimiz Netflix’in Türkiye lansmanının 22 Eylül’de Çırağan Sarayı’nda yapılacağı açıklandı. Talebe bağlı video üreticisinin Türkçe altyazı ve dublaj seçeneklerini geliştirmesinin yanı sıra Türkiye’ye özel içerikler sunması da bekleniyor.

1980’lerde video kaset teknolojisi ile Gana’da ‘mobil sinema’ operatörleri türedi ve filmleri köyden köye taşıyarak geçici sinemalar oluşturdular. Film turcuları TV, VCR ve taşınabilir jenaratörle yıllarca film gösterimleri yaptı. İşte bu filmlerin tanıtım posterleri için yerel sanatçılarla anlaşılması ve posteri yapacak kişilerin zaman zaman filmi görmeden çalışmaları zaman zaman artistik ifade özgürlüğünün sınırlarını zorlamaları sebebiyle ortaya epey ilginç ve Gana’ya özgü bir poster sanatı çıkmış. Film ekipleriyle oradan oraya taşınarak yıpranmaları posterlere ayrı bir karizma katmış.

Topraklarımızda Mahsun Kırmızıgül’ün ‘Hepimiz Kardeşiz’ eseri ile tanınan ‘bir şarkıya solistin çok ünlü arkadaşları eşlik etsin ve dramatik bir havayla kameraya baksınlar’ klip konseptinin ikinci örneği Amerikalı ünlü müzik grubu Black Eyed Peas’ten geldi. İlk kez Amerika’nın Irak’a savaş açtığı 2003 yılında dinleyicileriyle buluşturduğu ‘Where is the love’ isimli şarkısını tekrar düzenleyerek yeni bir klip çeken grup yıldız şakıcıları gölgede bırakan dolgu görüntüleriyle milyonlarca insanın kalbine dokundu. Ege Denizi’nde boğularak yaşamını yitiren binlerce mülteciden biri olan 3 yaşındaki Aylan Kurdi ve kısa zaman önce Halep’teki bombalı saldırıdan sağ kurtulan 5 yaşındaki Ümra Dakniş’in de unutulmadığı klipte 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimi esnasında hayatını kaybeden bir Türk vatandaşının da görüntüleri yer aldı.

Hepinize iyi haftasonları ve iyi bayramlar dileriz. Fikir ve katkılarınızı da her hafta olduğu gibi aşağıdaki yorum bölümünde bekleriz.