Haftanın Özeti: 95

15 – 21 Ağustos 2016 tarihleri arasında Türkiye ve dünyadan haber, site, yazılım, donanım, cihaz, video ve trendler.

Bilim / Yazılım / Donanım

Türkiye İstatistik Kurumu ‘Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’ sonuçlarını paylaştı. 2016 yılı Nisan ayında yapılan araştırmanın bazı önemli verileri şunlar:

  • 16-74 yaş grubundaki bireylerde bilgisayar ve internet kullanım oranları sırasıyla yüzde 54,9 ve 61,2 oldu. Bu oranlar erkeklerde yüzde 64,1 ve 70,5 iken, kadınlarda yüzde 45,9 ve 51,9 olarak kaydedildi.
  • Türkiye genelinde internet erişim imkanına sahip hanelerin oranı yüzde 76,3 iken genişbant internet erişim imkanına sahip hanelerin oranı yüzde 73,1 olarak belirlendi.
  • Hanelerin yüzde 96,9’unda cep telefonu veya akıllı telefon bulunurken, sabit telefon bulunma oranı yüzde 25,6. İnternete bağlanabilen TV oranı ise yüzde 24,6.
  • İnternet kullanım amaçları dikkate alındığında, 2016 yılının ilk üç ayında internet kullanan bireylerin yüzde 82,4’ü sosyal medya üzerinde profil oluşturma, mesaj gönderme veya fotoğraf vb. içerik paylaşırken, bunu yüzde 74,5 ile paylaşım sitelerinden video izleme, yüzde 69,5 ile online haber, gazete ya da dergi okuma, yüzde 65,9 ile sağlıkla ilgili bilgi arama, yüzde 65,5 ile mal ve hizmetler hakkında bilgi arama ve yüzde 63,7 ile internet üzerinden müzik dinleme (web radyo) takip etti.
  • 2015 yılı Nisan ayı ile 2016 yılı Mart aylarını kapsayan on iki aylık dönemde internet kullanan bireylerin yüzde 61,8’i e-devlet hizmetleri kullandı. Bu oran önceki yılın aynı döneminde yüzde 53,2 olarak tespit edilmişti.
  • İnternet kullanan bireylerin internet üzerinden kişisel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı 2015 yılına göre 1 puan artarak yüzde 34,1 oldu.
  • Son 3 ay içerisinde İnternet kullanan bireylerden interneti hemen her gün veya haftada en az bir defa kullanan bireylerin oluşturduğu düzenli internet kullanıcı oranı 2016 yılının ilk üç ayında yüzde 94.9 oldu.

Temel göstergeler, 2007-2016
Temel göstergeler, 2007-2016
İnsanlığın geleceği ile ilgili 20 soruya işin uzmanları tarafından verilen cevapları (uzatmadan, dolandırmadan) sizin için derledik:

  • Dünya dışında yaşayacağız.
  • Güneş sisteminde yaşam bulma ihtimalimiz var.
  • Bilincin doğasını çözebileceğiz.
  • Herkes sağlık hizmetine ulaşabilecek.
  • Beyin çalışmaları ceza hukukunu etkilemeyecek.
  • 500 yıl daha yaşamamız çok olası.
  • Nükleer savaş her an çıkabilir.
  • Seksin modası geçmeyecek ama çocukları laboratuvarda yapacağız.
  • Vücut dokuları çoğunlukla laboratuvarda üretilebilecek.
  • Altıncı yok oluşu engelleyebiliriz (aşağıya konuyla ilgili bir video bıraktık).
  • Tüm insanları beslerken gezegene zarar vermemek mümkün.
  • Uzayı kolonileştirmek için çok çalışmamız gerekiyor.
  • Dünya benzeri gezegen bulma olasılığımız yüksek.
  • Alzheimer hastalığı sorun olmaktan çıkacak.
  • Giyilebilir teknoloji fiziksel ve ruhsal sağlığı geliştirecek.
  • Karanlık maddenin üzerinde çok daha fazla araştırma yapmamız lazım.
  • Şizofreni ve otizm gibi hastalıkların sebebine odaklanmak gerekiyor.
  • Hayvanlar üzerinde yapılan testlere gerek kalmayacak.
  • Bilimde kadın-erkek eşitliği için düzenlemeler gerekiyor.
  • Depremi bir kaç dakika öncesinde tespit edebileceğiz.

2011 yılında Edinburgh Üniversitesi’nden Mobil İletişim Profesörü Harald Haas veri aktarımı için yepyeni bir araç önerdi: Işık. Bu yıl Şubat ayında araştırmacılar ışık kullanılarak yapılan data transferinde rekor kırarak çıtayı saniyede 224 gigabyte’a taşımışlardı. Bu rekorun üzerinden 6 ay geçmemişti ki yeni LiFi rekoru haberi Suudi Arabistan Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden geldi. Suudi araştırmacıların ürettiği LiFi ampulü 20 kat daha hızlı veri aktarımı sağlayarak önceki rekoru (epey havalı bir şekilde) egale etmiş oldu. Yeni ampulün daha az enerji tükettiği, LED hızına uyumlu çalışabildiği, 500 megahertz’lik bir bant genişliğine ve saniyede 2 milyar bit veri aktarımına imkan verdiği belirtildi. Mevcut ışıkla iletişim sistemlerinin saniyede 100 milyon bit aktarıma izin verdiği düşünülürse oyunun epey değişeceğini tahmin etmek güç değil. Apple’ın LiFi uyumlu cihazlar konusunda geliştirmelere gideceği de söylentiler arasında. Yakında evimizi ‘sıradan ampüller’ yerine bu kapasiteye sahip ampullerin aydınlatabileceğini düşünmek heyecan verici.

Windows 10 Mobile etkisi Windows Phone’u eritmeye devam ediyor. Microsoft mevcutta P2P prensibiyle çalışan Skype’ın bulut altyapısı kullanmaya başlamasıyla Windows Phone uygulaması için destek sağlanmayacağını açıkladı. Ekim 2016’da kesilecek destek Windows Phone 8 ve 8.1 için 2017 başlarına kadar devam edecek. Skype’a yaptığı yatırımlara karşın uygulamayı gözünü kırpmadan öldüren Microsoft ‘mobil ruhu anlamamak’ ile eleştirilirken zaten pek yaygın olmayan Skype uygulaması kullanımından ötürü kullanıcıların derinden etkilenmeyecekleri iddia edildi. Windows telefonundaki Skype’ı konu kanadı etmiş sınırlı sayıdaki kullanıcı ise başka alternatifler aramak ya da birkaç ay içinde yeni bir telefon edinmek zorunda bırakılmış oldu.

skype-windows-phone (1200x665)

Lozan Federal Politeknik Okulu robotik araştırmacıları tarafından geliştirilen masa futbolu (langırt) robotu, ortalama bir oyuncuyu kolayca mağlup edebiliyor. Robot bunun için yapay zekadan çok fiziksel güce dayalı olarak hareket ediyor. Topun masadaki konumunu kamera aracılığıyla takip eden robot, topa en yakın oyuncusunu hızla çevirerek topa vuruyor. Yine de strateji geliştirme ve rakibin hareketlerini tahmin etme konusunda yetersiz olan robot profesyonel oyuncular tarafından yenilebiliyor.

Efsane geri mi dönüyor? Nokia (China) yöneticisi Mike Wang yılın son çeyreğinde Nokia markalı 3 ya da 4 adet Android cihaz sunmaya hazırlandıklarını doğruladı. Bir zamanların ikonik markasını diriltmek için eski Microsoft ve Nokia çalışanlarıyla kurulan HMD adlı şirketin yürüteceği geri dönüş süreci Nokia’ya kaybolan yıllarını verecek mi bilinmez ancak tüketiciye nostaljiden fazlasını sunması gerektiği bunun da telefon seçenekleri ile dolu pazara en az bir inovasyon getirmekle mümkün olacağı düşünülüyor. Nokia tabletlere ilişkin bilgi edinilemezken telefonların suya ve toza dayanıklı metal bir yapıya, 5,2 inch ve 5,5 inch Quad HD & OLED ekrana, 22,6 MP kameraya sahip olacağı biliniyor. Ne yazık ki yılan oyunu ile ilgili bir bilgi paylaşılmamış.

Samsung Gear S3 yolda! 1 Eylül’de Almanya’nın Berlin kentinde gerçekleşecek IFA konferansında duyurulması beklenen akıllı saatin geçen sene olduğu gibi 2 farklı modelle çıkıp çıkmayacağı bilinmiyor. Teknoloji yazarı Andrew Martonik’in Samsung Gear S2’nin yapısal ve donanımsal olarak çok iyi performans gösterdiği, ufak yazılımsal engeller dışında bir sorunu olmadığı yönündeki değerlendirmesini düşünürsek Gear S3’e dair beklentilerin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

galaxy-gear-s3-1024x576

Kobo‘nun yeni e-kitap okuyucusu Aura One 7,8 inçlik ekranıyla rahat kullanım sağlıyor. Cihaz 2 metre suyun altında 1 saate kadar kalabiliyor. Ayrıca beyaz ekranın kullanıcıların uykusunu kaçırmaması için cihazın ekran aydınlatması değişebiliyor. Aura One kullanıcıları, dünyanın en geniş e-kitap kütüphanelerinden biri olan Overdrive‘a erişebiliyor. Şarjı bir ay boyunca dayanan cihaz 6 Eylül’den itibaren ABD’de 229 dolardan satışa sunulacak. Türkiye’de Kobo serisi e-kitap okuyucular D&R tarafından pazarlanıyor ancak Aura One modeliyle ilgili henüz açıklanmış bir satış bedeli bulunmuyor.

Ünlü teknoloji analisti Ming-Chi Kuo Apple’ın gelecek iPad serisi için tahminlerini içeren bir araştırma raporu yayınladı. Kuo 10,5 inç ekranlı iPad Pro, 12,9 inç iPad Pro 2 ve daha düşük fiyatlı bir 9,7 inç iPad modelinin gelecek yıl satışa sunulacağını iddia etti. 5,5 inçlik iPhone Plus modellerinin tahtını salladığı 7,9 inç iPad Mini’nin geleceği hakkında yorum yapmayan analist Apple’ın 2018’de AMOLED ekran gibi radikal değişikliklere gideceğini düşündüğünü belirtti.

ipad_lineup_2016_sides

Standford Üniversitesi Sanal İnsan Etkileşimi Laboratuvarı kurucusu Profesör Jeremy Bailenson ‘sanal gerçeklik trendi’ hakkında endişelerini açıkladı. Bailenson’un aynı zamanda yöneticiliğini yaptığı bu laboratuvar sanal gerçeklik teknolojisinin potansiyeli hakkında fikir edinmek isteyen Facebook CEO’su Mark Zuckerberg tarafından 2014 yılında Oculus VR 2 milyar dolara satın alınmadan 2 hafta önce ziyaret edilmişti. Bailenson’ın sanal gerçekliğin sosyal ve psikolojik etkilerine ilişkin araştırmaları New York Times ve Guardian gibi haber organizasyonlarının teknoloji kullanımlarında belirleyici oldu. Ve kendisi VR teknolojisinin yanlış kullanıldığını, özellikle aksiyon ve şiddet içeren deneyimler için kullanımının fiziksel ve ruhsal olarak tüketici ve zararlı olabileceğini düşünüyor. Bunun yerine teknolojinin ‘özel deneyimler’ için kullanılması gerektiğini belirten Bailenson bu kullanımın aşağıdaki durumlardan herhangi bir sözkonusu ise 20 dakikayı aşabileceği, aksi takdirde bu süre sınırlanmış şekilde kullanılmasının daha uygun olacağını belirtiyor.

  • Pahalı: İtalya’nın Floransa kentindeki Davud Heykeli’nin ziyaret gibi maliyetli bir deneyimse sanal olarak yapılması mantıklıdır.
  • Tehlikeli: Klimanjaro Dağı’na tırmanmak gibi tehlikeli bir deneyimse sanal olarak yapılması mantıklıdır.
  • İmkansız: Zamanda geriye gitmek, hayatı başka bir ırktan ya da cinsiyetten bir insan olarak deneyimlemek gibi mevcut şartların el vermediği bir deneyimse sanal olarak yapılması mantıklıdır.
  • Nadir: Balina gözlemi gibi sık karşılaşılmayan bir olaya tanıklık etmek içinse sanal olarak yapılması mantıklıdır.

sony_playstation_vr_morpheus_2

London College Üniversitesi araştırmacıları bilgisayara el yazısını taklit etme yeteneği kazandırmayı başardı. Oluşturulan algoritma sayesinde el yazısı örneği analiz edilip aynı tarzda bir kopyası çıkarılabiliyor. El yazısı benzeri yazıyüzü oluşturabilen programlar zaten vardı fakat UCL araştırmacılarının yazılımı kişinin el yazısını ‘en ufak detaylarına kadar’ taklit edebilme özelliğine sahip. Teknolojinin hediye & çiçek gönderimlerinde not yazımı gibi ‘kişisel doku’ tercih edilen işlerde kullanılabileceği düşünülüyor. Programın dolandırıcılar tarafından yaygın olarak kullanılmasının bilgisayar ürünü olan yazı mikroskop taraması ile gerçek el yazısından ayrılabildiği için zor olacağı belirtilmiş. Herkesin mikroskobu olmadığı için bu ‘zorluk’ kısmı kulağa biraz tartışmalı geliyor.

https://www.youtube.com/watch?v=lG2l-LeM-z4

Süper gücün yeni liderini hacker’lar seçebilir mi? ABD’nin yeni başkan adaylarından Donald Trump, 3 ay sonra gerçekleşecek olan seçimlerin sonuçlarının hacker’lar tarafından değiştirilebileceğini iddia etti. Güvenlik uzmanları da, teknik bilgiye sahip olan bir seçmenin, 15 dolarlık bir cihaz kullanarak birden fazla oy kullanabileceğini gösterdi. Yetkililer sistemin güvenli olduğunu iddia etse de ülkenin her noktasında, seçim sonuçlarına dair gerekli yazılı evrakların hazırlanmadığı belirlendi.

Cerber isimli dosya şifreleme tipi fidye yazılımının Temmuz ayında sadece yüzde 0,3’lük geri dönüşle 200 bin dolar kazandığı düşünülüyor. Check Point ve IntSights Siber Zeka şirketlerine göre yıllık kazancının 2,3 milyon doları bulması beklenen yazılım ‘üyelik’ modeli sayesinde kolaylıkla ve hızla yayılmaya devam ediyor. Rusya merkezli olduğu düşünülen yazılım kod bilgisi sınırlı kişilerin de saldırı yapmasını kolaylaştırdığı ve her bir saldırı için karın yüzde 60’ını önerdiği için rağbet görüyor. Üyelerin kolay kullanımlı yönetim araçlarına, Bitcoin para aklama sistemine ve fidye yazılımın kendisine erişimi bulunduğu biliniyor. Mevcutta 150 kadar üyesinin olduğu düşünülen Cerber aracılığıyla her gün ortalama 8 yeni saldırı düzenlediği tahmin ediliyor. Fidye yazılımlar bilgisayar kullanıcısının bazı dosyalara erişimini kapatarak para karşılığında açmayı teklif etmeye yarayan güçlü algoritmalardan oluşur. Bilisimciniz.com’da yayınlanan konu ile ilgili bir değerlendirme yazısına göre Türkiye’nin özellikle tehdit altında olduğu Rusya merkezli forumlarda konuşuluyor. Kimden geldiğini bilinmeyen e-postalar ve ‘Ödenmemiş Fatura, Geciken Kargonuz’ vb. başlıklı e-postalar konusunda çok daha dikkatli olunması, lisanslı, güncel anti-virus yazılımı kullanılması ve en önemlisi değerli bilgileri korumak için sık sık yedekleme yapılması öneriliyor.

hacker-inline

Brigham Young Üniversitesi ve Google Chrome mühendislerinin işbirliği ile yapılan bir araştırmaya göre bilgisayar kullanıcılarının güvenlik uyarılarını dikkate alma olasılığı görüntülendikleri an yapmakta oldukları işe göre değişiyor. Yazışma, video izleme ya da dosya yükleme gibi işlerin ‘ortasında’ aniden beliren uyarılar kullanıcıların yüzde 90’ı tarafından görmezden geliniyor. Buna ‘çiftli görev kesintisi’ adı verilen ve en basit işlerin bile performans kaybı olmadan aynı anda yürütülememesine sebep olan sinirsel bir kısıtlılık durumunun sebep olduğu düşünülüyor. Yazılım geliştiricilerin dikkate alınmasını istedikleri uyarıların zamanlamasını iyi seçerek güvenlik hassasiyetini ve bunun için gerekli davranışları yaygınlaştırmaları mümkün. Araştırmacılar güvenlik uyarılarının ideal zamanlarını belirlemek için MRI taraması yönteminden faydalandı. Bu ölçümlere göre kişilerin mesajları dikkate aldıkları zamanlar şöyle: Bir video izledikten hemen sonra, sayfanın yüklenmesini beklerken ve bir siteyle etkileşime girdikten hemen sonra.

red-warning-sign (1200x960)

Günümüzde birçok havayolu şirketi, temeli 1960’larda atılan TPF adlı sistemi kullanıyor. Rezervasyon sistemi gün geçtikçe eskidiği için bazı sorunlar yaşanabiliyor, üstelik şirketler bu alanda yatırım yapmak yerine gerçek zamanlı bagaj takibi gibi özelliklere yatırım yapmayı tercih ediyor. Geçtiğimiz günlerde, Delta Havayolları’nın yaşadığı küçük çaplı bir yangın, büyük bir aksaklığa sebep olduktan sonra, diğer pek çok şirket rezervasyon sistemlerini geliştirme konusunda çalışmalara başladı.b7aa8566-fe73-4169-b8e2-c731edfe57a9

IOActive siber güvenlik şirketi tarafından yapılan analize göre son 3 yılda araçlarda tespit edilen yazılım güvenlik açıkları ‘kritik’ seviyelerde fakat otomobil üreticileri güvenlik şirketlerinin uzmanlığından faydalanmayı tercih etmiyor. Güvenlik uzmanı Corey Thuen’e göre otomobil markaları araştırmacıları sürece dahil edip ‘gizli formül’lerini açığa çıkarmayı tercih etmiyorlar. Bu sebeple markaların işi uzmanına bırakmak yerine kafasını kuma gömen bir devekuşu gibi davranıp güvenlik uyarılarını duymazdan geldiğini belirten Thuen, sektörün bu konuda değişen düzene ayak uydurması gerektiğini, personel ve politika seçimi konusunda ciddi değişikliklere ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Otomobil üreticilerine ilk adım olarak bilmedikleri çok şey olduğunu ve bunun sandıkları kadar kötü bir şey olmadığını kabul etmelerini öneriyor.secure (1200x800)

İnsan beyninin kapasitesini geliştirmek isteyen girişimci Bryan Johnson‘ın, bu alanda çalışmalar yapan biyomedikal mühendisi Theodore Berger ile yaptığı iş birliği sonucunda kurulan Kernel adlı girişim insanların beynine çipler yerleştirmek istiyor. Böylece Alzheimer, bunama gibi beyni etkileyen hastalıkların önüne geçmek isteyen şirketin nihai amacı beynin potansiyelini artırarak daha önce erişilmemiş zeka seviyesine erişmek.

Manchester Üniversitesi araştırmacıları ağırlıklı olarak ağrı kesici madde olarak kullanılan mefanamik asidin başka bir kullanım alanı daha olabileceğini ortaya koydu: Alzheimer Hastalığı. Araştırmada mefanamik asidin beyin hücrelerinin ölmesine sebep olan NLRP3’ı hedef alarak, genetik müdahale ile Alzheimer belirtileri göstermeleri sağlanan farelerde görülen hafıza kaybı ve beyinde iltihaplanma gibi semptomlarda geriletici (iyileştirici) etki yarattığı görüldü. Mefanamik asit pek çok ilaçta kullanılan bir madde olduğu için etkilerine ilişkin gerekli araştırmalar büyük oranda yapılmış durumda. Bu da olası bir geliştirmenin yeni bir ilacınkine kıyasla daha kısa sürebileceği anlamına geliyor.

Mice_081815
İnsanlık olarak farelerin hakkını ödememiz kolay değil.
Avustralya Melbourne Üniversitesi ve Göz Araştırmaları Merkezi’nden araştırmacılar körlüğü kornea hücrelerini sentetik bir film üzerinde çoğaltıp göze yerleştirerek tedavi etmelerine yarayan bir teknik geliştirdi. Hayvan deneylerinde başarılı olan yöntemi insanlarda denemeye hazırlanan araştırma ekibinden Berkay Ozcelik bu yöntemin doku uyuşmazlığı sebebiyle 3’te 1 oranında olumsuz sonuçlanan kornea nakli uygulamasından çok daha gelişmiş olduğunu çünkü kişinin kendi hücrelerinin kullanıldığını ifade etti. Gözün ön kısmında bulunan kornea, şeffaf yapılı bir katman. İç yüzeyindeki hücreler su pompalayarak korneanın nemli kalmasını ve görüşün net olmasını sağlıyor. Travma, hastalık ve yaşlılık gibi durumlarda bu hücrelerdeki bozulma ve azalma körlüğe sebep oluyor.

cornea (1200x800)

Montréal Üniversitesi, Montréal Politeknik ve McGill Üniversitesi araştırmacılarından oluşan bir ekip kanserin sebep olduğu tümörleri yüksek doğruluk oranıyla tespit ederek bunlara ilaç taşıyabilen manyetik güdümlü bakterilerin kullanıldığı bir tedavi yöntemi geliştirdi. Kan dolaşımında yol alabilen 100 milyon bakterinin amacı ilaç dozunu azaltarak organların bütünlüğüne ve onları saran sağlıklı dokuya mümkün olduğunca az zarar vermek.

Yüksek irtifada seyreden uçakların motorundan çıkan havanın, soğuk hava şartları sebebiyle donması, uçağın ardında beyaz bir çizgi oluşmasına sebep oluyor. Bazı kişiler bu çizgilerin aslında geniş bir ilaçlama programının bir parçası olduğunu iddia ediyor. Komplo teorisine göre, belirli bölgeler hastalıkların artması, nüfus kontrolü ya da hava durumunun düzenlenmesi için ilaçlanıyor. Konu ile ilgili araştırma yapan bilimciler ise böyle bir programa dair herhangi bir kanıt görmediklerini belirtiyor. Araştırma sonucuna göre kimyasal izler komplo teorisinden ibaret. İddialara yönelik Türkiye’de de takipçiler bulunuyor.

chemtrails2

Dünyanın en büyük endüstriyel tarım şirketlerinden Monsanto‘nun Climate adlı alt kolu tarafından geliştirilen FieldView adlı platform, yüz milyonlarca kilometrekarelik tarım alanından toplanan verilerin işlenmesini sağlıyor. Böylece çiftçiler daha fazla ürünü daha az maliyetle yetiştirebilmenin yollarını. Climate platformun yazılım altyapısını üçüncü parti geliştiricilere açarak yeni uygulamalara da izin verecek. Monsanto bugüne dek bu alana 1 milyar dolardan fazla yatırım yaptı.smart-farm

Washington Üniversitesi Burke Doğa Tarihi ve Kültürü Müzesi paleontologları Birleşik Devletler’in Montana Eyaleti’nin güneyinde bulunan ve dünyanın en ünlü dinozor fosili alanlarından olan Hell Creek’te Tyrannosaurus rex (T-Rex) fosili buldu. Tam bir kafa tasının da bulunduğu fosilin hayvanın yüzde 20’sini oluşturan omurga, kaburga kemiği, kalça kemiği ve altçene kemiği gibi bileşenleri içerdiği açıklandı. İsmi ‘zorba kertenkelelerin kralı’ anlamına gelen T-Rex gelmiş geçmiş en büyük etçil canlı ünvanına sahiptir. Güçlü arka ayakları üzerinde yürüyen; genellikle ufkî şekilde duran ve kuyruğu ile dengesini sağlayan; uzunluğu 14 metreyi, dik durduğunda boyu 6,5 metreyi geçen; yetişkinleri 4-7 ton ağırlığında olan devasa canlının ilk kalıntılarına 1902 yılında yine Montana’da rastlanmıştı.

trex (1200x675)

Alman Der Spiegel dergisi, uzay bilimcilerin Dünya’ya yakın yıldız sistemlerinden birisi olan Alfa Centauri‘nin Proxima Centauri yıldızının yörüngesinde, üzerinde yaşam olma ihtimali olan bir gezegen keşfettiğini iddia etti. Bu gezegen, geçmişte bulunan Dünya benzeri gezegenlere göre çok daha yakın. Avrupa Güney Rasathanesi’nden (ESO) konu ile ilgili bir açıklama gelmezken Der Spiegel, keşfin bu ayın sonunda duyurulacağını belirtiyor.

kainat

Bilim Yazarı Claire Asher Dünya’yı uzay madenciliğinin kurtaramayacağına inananlardan. Uzay yolculuğu ve kolonileşme gibi konularda ideal bir çözüm olabilecek uzay madenciliğinin Dünya’nın ekolojik yüklerini azaltmakta yetersiz kalacağını iddia eden Asher, Dünya’nın ağır metaller, fosil yakıtlar ve orman kıyımlarının etkisi ile hızla tükendiğini ve uzay madenciliğinin gelişiminin bu tükenişi engelleyemeyecek kadar yavaş seyrettiğine dikkat çekiyor. Asteroit madenciliğinin doğamızı koruma motivasyonu ile yapılacağını düşünmeyen yazar başta kendi gezegenimiz olmak her tür uzay bileşeninin ‘kullanımı’nda sorumluluk sahibi ve sürdürülebilir bir modeli benimsemenin herkes için en iyi çözüm olduğunu belirtiyor. Mevcut zihniyetle uzay madenciliğinden de yıkım ve zarar çıkaracağımızı tahmin etmek güç değil.

5 bin adet robot, zamanda 11 milyar yıl öncesini araştırarak daha önce hiç hazırlanmamış bir harita oluşturacak. Yaklaşık 25 cm uzunluğunda ve parmak kalınlığındaki robotlar, fiber optik kablolar yardımıyla uzayın üç boyutlu bir haritasını oluşturacak. Bu üç boyutlu haritanın evreni daha iyi anlamamıza yardımcı olması bekleniyor
space-1

Gelişmeler devam ediyor! Sıradaki sayfaya aşağıdan geçebilirsiniz.

Etiketler:

9 Yorum

  • Yani kusura bakmayın ama yeni haftanın özeti sistemini hiç mi hiç beğenmedim. Önceden ne kadar uzun olursa olsun zevkle sonuna kadar okuyordum. Şimdi resmen itici geliyor. Haberleri birbirinde ayıran bir şey yok. Uzun bir makale gibi geliyor ve insanın gözünü bir hayli korkuyor bence.

  • amirim, odyofil kelimesi kültür-sanat kısmında yanlış yazılmış.

    Açıkcası ben de yeni tasarımı zor ve yorucu buldum ayrıca okuma sürelerini her bölüme ayrı beklerken tamamen kalkması hayal kırıklığı oldu.

  • Haftanın detaylı incelemesi olmuş hocam. Okumak çok zaman aldığı için takibi bıraktım bende.

  • büyük yemek kaşığını biraz büküp ters çevirirdik, olurdu bize star trekteki atılgan. “cıuv cıuv oynardık” :)

  • Yeni tasarımda okumak çok güçleçmiş maalesef, çoğu şey gibi dünyahalleri’nin de eskisi daha iyi idi.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği