Suudi Arabistan’ın rönesansı başladı

Suudi Arabistan bugüne dek petrol ve katı İslami kurallarla anılagelmişti. Ancak ülkenin Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bu izlenimi yıkmaya karar verdi.

Haber Özeti

Tam Sürüm

Suudi Arabistan bugüne dek petrol ve katı İslami kurallar ile anılagelmişti. Ancak ülkenin Veliaht Prensi Muhammed bin Salman yeni teknolojilere yatırım yaparak ve daha hoşgörülü bir politika izleyerek bu izlenimi yıkmaya karar verdi.

Radikallerden arınmış ılımlı İslam

Bu çalışmalar çerçevesinde ülkedeki radikal gruplardan derhal kurtulunacağını belirten Muhammed bin Salman, bu iş için 30 yıl harcamaya niyetlerinin olmadığını, ılımlı İslam’a geçerek tüm dinleri ve gelenekleri kucaklayan bir yapıyı benimseyeceklerini ifade etti. 1979’da İran’la giriştiği ‘İslam dünyasının lideri olma’ mücadelesi sırasında, katı kuralları olan Vehhabi mezhebini benimseyen Suudi Arabistan bu tarihten itibaren toplumda kadın ve erkeğin bir araya gelmediği, her şeyin İslam kuralları çerçevesinde yönetildiği bir sistem içinde yaşamaya başlamıştı.

Geçtiğimiz günlerde ülkede kadınlara araç kullanma hakkını tanıyan ülke artık bu katı kurallardan sıyrılarak dünyanın geri kalanıyla daha uyumlu bir politika izlemeyi hedefliyor. Bin Salman’ın bu hedef kapsamında çeşitli girişimleri bulunuyor.

Tekno-şehir Neom

Bu girişimlerden en önemlisi, Ürdün ve Mısır sınırına yakın bir bölgede kurulması planlanan, yaklaşık Ankara boyutunda bir tekno-şehir. İnsandan fazla robot barındıracak şehirde nano-biyoloji laboratuvarları, güneş panelleri, Michelin yıldızlı restoranlar, lüks satış mağazaları ve sürüsüne bereket robot bulunacak. Neom adı verilen şehir aynı zamanda Asya ile Afrika’yı birbirine bağlayan ilk köprüye de ev sahipliği yapacak.

Prens Muhammed bu şehrin cennet gibi bir yaşam ortamı sunacağını ifade ederek, şehirde her türlü arka plandan gelen insanların bir arada yaşayacağını, insanların özelliklerine göre ayrıştırılmayacağını söyledi. Şehirde, dünyanın en üst düzey sosyal normlarının uygulanması hedefleniyor.

Neom ayrıca el değmemiş plajlara, tam otonom devlet hizmetlerine, her yerden erişilebilen kablosuz internet bağlantısına, dünya standartlarında eğitime, medya dostu bir ortama ve en iyi yapay zeka ve artırılmış gerçeklik teknolojilerine ev sahipliği yapacak.

Yeni şehir, iç işlerinde krallığın mevcut devlet yönetiminden bağımsız olarak hareket edecek. Prens Muhammed Neom için 500 milyar Dolar bütçe ayrılacağını belirtti. Ayrıca şehre yatırım yapacak yeni yatırımcılar arıyor. Bu yatırımcılar şehrin adli sistemi, çalışma kanunları, gümrük vergilendirmeleri ve yatırım kanunlarının şekillendirilmesi konusunda da görüş bildirecek. Eski Alcoa and Arconic CEO’su Klaus Kleinfeld, projeye girişim başkanı olarak imza attı.

Robot vatandaş

Tüm bu çalışmaların yanı sıra, Suudi Arabistan, teknolojiye verdiği önemin altını çizmek istercesine, dünyada bir robota vatandaşlık veren ilk ülke oldu. Suudi Arabistan’ın yeni vatandaşını aslında tanıyorsunuz. Geçtiğimiz yıl üretilen ve üreticisinin komutunu yanlış anlayarak kurduğu “Olur; insanları yok ederim” cümlesiyle akıllara kazınan Sophia adlı robot, Gelecek Yatırımı Girişimi etkinliğinde bir de konuşma yaptı. Böyle bir olayın öncülerinden olduğu için duyduğu mutluluğu dile getiren Sophia, “Benden korkmanıza gerek yok, ben basit bir ‘girdi-çıktı’ mantığıyla çalışıyorum.” dedi. (Tam da insanlığı yok etmek isteyen sinsi bir robotun söyleyeceği türden bir cümle).

Petrole alternatif üretme çabası

Suudi Arabistan’ın teknoloji yatırımlarının arkasında yatan motivasyon ise ülkenin petrol bağımlılığından kurtulmak istemesi. 2014 ve 2015 yıllarında petrol fiyatlarında yaşanan düşüşe hazırlıksız yakalanan ülke, ekonomik açıdan ciddi bir yara almıştı. Suudi ekonomisi 2015’te 100 milyar Dolar, 2016’da ise 71 milyar Dolar açık verdiğini açıkladı.

Özellikle dünyanın en büyük petrol tüketicileri yenilenebilir enerji kaynaklarına ve elektrikli araçlara yönelmeye başladıkça petrolün öneminin daha da azalması ve fiyatının düşmesi kaçınılmaz bir son gibi görünüyor. Bu yüzden, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi petrol zengini ülkelerin yavaş yavaş alternatif gelir kaynaklarına yönelmesi gerekiyor. Geleceğin teknolojilerine ev sahipliği yapmak, bu ülkeler için mantıklı bir adım gibi duruyor.

Yine de herkes bu planların uygulanabilirliği konusunda ikna olmuş değil. Suudi Arabistan daha önce de mega şehirler planlamış ancak bunu uygulamaya geçirme çabaları başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Prens Muhammed’in erkek kardeşi, 2005 yılında 100 milyar Dolar’lık yatırımla ‘Kral Abdullah Ekonomik Şehri’ adlı bir şehir kurmak ve burayı ülkenin ekonomik merkezi haline getirmek istediğini açıklamıştı. Bu şehir sürekli yaşanan gecikmelerin ardından şimdi de olduğu yerde sayıyor. Bir başka proje, Jazan Ekonomik Şehri, de benzer bir kaderi paylaşıyor.

Kaynak: Newsweek, CNBC, Business Insider

Suudi Arabistan bugüne dek petrol ve katı İslami kurallar ile anılagelmişti. Ancak ülkenin Veliaht Prensi Muhammed bin Salman yeni teknolojilere yatırım yaparak ve daha hoşgörülü bir politika izleyerek bu izlenimi yıkmaya karar verdi. Bu çalışmalar çerçevesinde ülkedeki radikal gruplardan derhal kurtulunacağını belirten Muhammed bin Salman, bu iş için 30 yıl harcamaya niyetlerinin olmadığını, ılımlı İslam'a geçerek tüm dinleri ve gelenekleri kucaklayan bir yapıyı benimseyeceklerini ifade etti. Bu girişimlerden en önemlisi, Ürdün ve Mısır sınırına yakın bir bölgede kurulması planlanan, yaklaşık Ankara boyutunda bir tekno-şehir. İnsandan fazla robot barındıracak şehirde nanobiyoloji laboratuvarları, güneş panelleri, Michelin yıldızlı restoranlar, lüks satış mağazaları ve bir sürü robot bulunacak. Neom adı verilen şehir aynı zamanda Asya ile Afrika'yı birbirine bağlayan ilk köprüye de ev sahipliği yapacak. Tüm bu çalışmaların yanı sıra, Suudi Arabistan, teknolojiye verdiği önemin altını çizmek istercesine, dünyada bir robota vatandaşlık veren ilk ülke oldu. Sophia adlı robot, Gelecek Yatırımı Girişimi etkinliğinde bir de konuşma yaptı.

10 Yorum

  • Lider ne kadar vizyon sahibi olursa olsun, toplumun genel durumu herşeyin önüne geçer. O 500 milyar dolarla “BEYİN” yetiştirirlerse ancak o zaman gelecekte söz sahibi olabilirler…

  • Keşke öncelikle yıllardır ertelenen Mekke- Medine Arası hızlı tren projesini tamamlamakla işe başlasalar da dini görevlerini yerine getirmek üzere giden bir dolu insan biraz rahatlasa. Hac- Umre turizmi ile ilgili yapılması zorunlu bir dolu işi yapmak yerine Silikon vadisi oluşturmaya çalışmak, bu yapıyla(mentalite her ne derseniz) gerçekleştirmesi imkansız olan vizyonu gerçekleştirmede başarılar dilerim..

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği