Haftanın Özeti: 92

25 – 31 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türkiye ve dünyadan haber, site, yazılım, donanım, cihaz, video ve trendler.
Garanti Bankası’nın desteğiyle Pazar günleri saat 10:00’da yayımlanan haftalık özetler, genel gündemin koşturmacasında gözünüzden kaçan ancak haberdar olmanızda fayda olan gelişmeleri sıralar.

Genel Gündem

  • Hafta içinde Almanya’nın Stuttgart, Afganistan’ın Kabil ve Fransa’nın Rouen şehirlerinde gerçekleştirilen terör eylemlerinde çok sayıda insan hayatını kaybetti. Kabil ve Rouen saldırılarını terör örgütü IŞİD üstlendi.

  • Aralarında Le Monde gazetesi, BFM-TV kanalı ve Europe 1 radyosunun da bulunduğu bazı Fransız haber kuruluşları ‘ölümü yüceltme kültürü’ne katıkıda bulunmamak adına terörist saldırıları gerçekleştiren kişilerin fotoğraflarını yayınlamama kararı aldı. Le Monde kararını Rouen kenti yakınlarında bulunan bir kilisenin yaşlı papazının İŞİD sempatizanı iki erkek tarafından öldürülmesinin ardından açıkladı. ‘Nefret stratejisine direnmek’ başlığı ile açıklanan kararda toplumun tüm bileşenlerinin teröre karşı verilen mücadeleye katılması gerektiği, medya organizasyonlarının da burada önemli bir rolü olduğu belirtildi. Terörist saldırılarda özellikle bağlılık duyulan topluluğun gözünde ‘kahramanlaşmak’ önem taşıyor. Saldırganların çoğu zaman hızla ve kolaylıkla tespit edilebilmek için olay yerine kimliklerini bıraktıkları biliniyor. Fakat bu karara katılmayan medya çalışanları da var. France Télévisions haber yönetmeni Michel Field’ın karara ilişkin açıklaması ise şöyle: ”Bizim görevimiz bilgilendirmek. Bu vatandaşların en temel haklarından biri. Bu oto sansür ve niyet deklerasyonu yarışına karşı koymalıyız.” Field ayrıca isimlerin ve fotoğrafların saklanmasının halk arasında daha fazla paniğe sebep olabileceğini ve bu tip bir sansürün sosyal medya çağında gülünç olduğunu sözlerine ekledi. Terörizm haberlerinin ele alınışı konusu Fransız medyası tarafından tartışılmaya devam ediyor.
Fotoğraf: Christophe Petit Tesson/EPA
Fotoğraf: Christophe Petit Tesson/EPA
  • Araştırma şirketi MSCI tarafından Birleşik Devletler merkezli 429 büyük ve orta ölçekli şirketten 800 CEO’nun 2005 – 2014 yılları arasındaki maaşlarının karşılaştırılması ile yapılan bir araştırmaya göre en yüksek maaşlı CEO’lar en düşük performans gösteren şirketleri yönetiyor. Verilere göre en yüksek maaşlı CEO’ların yönettiği şirketlerin 100 doları 10 yıl içinde 265 dolar olurken, en düşük maaşlı CEO’ların yönettiği şirketlerde bu rakam 367 doları buluyor. Rapora göre yüksek maaş ve şirketin uzun vadede kazandığı değer arasında epey zayıf bir ilişki bulunuyor. Gözlemlenen bu ilişkiye göre düşük maaşlı CEO’ların uzun vadeli yatırım dönüşleri çok daha yüksek. (Bonus: Mutluluk üzerine okuduğu bir makaleden sonra şirketindeki yıllık asgari ücreti 70 bin dolara yükseltip, kendi ücretini 1 milyon dolardan 70 bin dolara indiren bir CEO ile tanışın.)

  • McDonald’s şirketinin en büyük imtiyaz sahibi Arcos Dorados Holding, Venezuela’daki ekmek yetersizliği yüzünden ünlü Big Mac sandviçlerinin bir süre satılamayacağını ancak diğer ürünlerin satışının devam ettiğini açıkladı. Ülkede aylardır devam eden ekonomik kriz ve kıtlık bu kararın alınmasına sebep oldu. Enflasyonun yüzde 700‘ü bulduğu ülkenin ekonomisinde bu yıl yüzde 10 civarında küçülme bekleniyor.

big_mac_sm_b211ef6d1517c140d4d1d92e1a538258.nbcnews-ux-2880-1000

  • Japon girişimci Tokanobu Nishimoto ve kendisi gibi orta yaşlı erkeklerden oluşan ekibi, para karşılığında dert dinliyor. Katı toplumsal kuralları ile bilinen Japonya’da, ikili ilişkilerde uyulması gereken kurallardan sıkılan ve kendisi gibi davranmak isteyen insanlar için sunulan ‘kiralama’ sisteminde ‘Ossan’ adı verilen orta yaşlı erkekler saati yaklaşık 30 liradan müşterilerine yarenlik ediyor ve onların yalnızlıklarını paylaşıyor. Nishimoto terapistlerle ya da aileleri ile paylaşamadıkları kişisel sorunları ‘ossan’lar ile paylaşarak rahatlayan kişi sayısının her ay 30 ila 40 arası değiştiğini ve müşterilerin yüzde 70’inin kadınlardan oluştuğunu belirtiyor. Uzun yıllardır Japonya’nın bir problemi olan sosyal soyutlanma ya da ülkedeki tabiriyle ‘hikikomori‘ gençlerin evden çıkmak istememesine ve insanlarla etkileşim kurmayı reddetmesine sebep oluyor.

  • Star Wars fetişinde son teknoloji: Star Wars Savaş Quad’ları. Yüksek performansları, detaylı el boyamaları, 24 dörtdöner (quadrocopter) kadar çarpışma kapasitesine sahip lazer teknolojileri ve saatte 56 km’yi bulan hızları ile her Star Wars severin kalbini zorlanmadan fethedebilecek bu ‘resmi Star Wars drone’ları’nın 2016 sonbahar – kış döneminde satışa sunulması planlanıyor. Propel CEO’su Darren Matloff’a göre bu çok özel ‘oyuncak’ son derece detaylı ve koleksiyonlar için ideal bir yapıya sahipken aynı zamanda çalışabilmesi ile fark yaratıyor. Bu daha önce Star Wars fan’larının deneyimlemediği bir kombinasyon.

  • The New York Times VR (sanal gerçeklik) uygulaması ile (Android & iPhone) İslam’ın kutsal şehirleri Mekke ve Medine’nin Umre dönemi atmosferine eşlik etmeye davetlisiniz. Katolik olarak yetiştirilen İtalyan fotoğrafçı Luca Locatelli’nin Suudi Arabistan yetkililerinden (Endonezyalı müslüman olan eşinin de sayesinde) izin alarak görüntülediği seyahati, VR video olarak telefon ve Google Cardboard aracılığıyla izleyebilirsiniz.

mecca-vr-test-superJumbo (1200x485)

  • Farklı memleketlerden insanların boy uzunlukları da farklılık gösterir. Kısmen genetiğe dayalı olsa da ülkeler arasında gözlemlenen boy farklarının başka sebepleri vardır. Örneğin yetersiz beslenen ya da ciddi hastalıklar geçiren çocuk ve ergenler yetişkinlikte kısa boylu olma eğilimi gösterirler. Boy uzunluğu önemlidir çünkü uzun insanların daha uzun yaşadığı, kalp hastası olma ya da kalp krizi geçirme risklerinin daha düşük olduğu, uzun kadın ve çocukların doğum esnasında ve sonrasında komplikasyon yaşama risklerinin daha düşük olduğu bilinir. Buna karşın (büyüme hormonunun etkisi ile) bazı kanser tiplerine yakalanma olasılıkları daha yüksektir. The NCD Risk Faktörü Birliği’nin ‘Yetişkin İnsanda Boy Uzunluğu Trendlerinin 100 Yılı’ isimli araştırması bir ülkede, belirli bir zamanda insanların boy ortalamalarının ne olduğunu ve 100 yıl içinde bu rakamların nasıl değiştiğini ortaya çıkarmayı hedefliyor. 20. yüzyılın sonunda en uzun erkekler (ortalama 183 cm boy uzunluğu ile) Hollanda’da doğdu. En kısa kadınlar ise (ortalama 140 cm boy uzunluğu ile) Guatemala’da doğdu.  1896’da en kısa ve en uzun boylu memleketlerin arasındaki fark (hem kadın hem erkekte) 20 cm olarak kaydedildi. Bu yeterli beslenme ve hastalıklara yatkınlık bakımlarından çok büyük farklar anlamına geliyordu. Son 100 yılda boy uzunluklarının nasıl değiştiği de ülkeden ülkeye farklılık gösterdi.  1996 yılında doğan İranlı erkekler 1896’da doğanlara göre 17 cm, Güney Koreli kadınlar 20 cm. kadar uzundu. Güney Asya ve Afrika gibi ülkelerde insanlar 100 yıl önce olduklarından pek farklı bir boy uzunluğunda değiller ve hatta bazı ülkelerde insanlar 50 yıl önce olduklarından daha kısalar. Araştırma boy uzunluğunun farklı ülkelerde farklı miktarlarda değişmesinin sebebini anlamayı ve bu bilgiyi beslenme ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için kullanmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra boy uzamasının daha iyi bir sağlık ve daha uzun ömür anlamına geldiği bilgisinin yaygınlaşması da amaçlanıyor.

boy uzunlugu

Gelişmeler devam ediyor! Sıradaki sayfaya aşağıdan geçebilirsiniz.

Etiketler:

3 Yorum

  • amirim, hafta içi verilen yazılardan özetlerin lezzeti azalıyor bence.Okudum zatenden sıkıldıma çabuk geçiliyor.Ukalalık kabul etmezseniz eğer bir düzen verilmesi iyi olur.

    • Haftayı özetlerken hafta boyunca değinilmemiş şeyleri paylaşmak her zaman mümkün değil. Ancak unutmayalım ki hafta içi en fazla 30 haber bağımsız olarak yayınlanıyor. Özetler ise ortalama 100 – 120 içerikten oluşuyor. Dolayısıyla ‘okudum’ oranının en iyi durumda yüzde 30 seviyesinde kalmış olması gerekiyor. Özetle; haftalık özetin doğasında olan bir sonuç bu.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği