Dijital ve mobil çağın sigorta çözümü: Lemonade

Lemonade, müşterilerinin sigorta ödemelerinden sabit bir pay alarak, geri kalan paranın müşterilere ya da yardım kuruluşlarına verilmesini sağlıyor.

Günümüzde sigorta şirketlerinin işleyişi, müşterilerinin çıkarları ile çatışıyor. Bir müşteri sigorta şirketine yaptığı ödemelere daha sonra ihtiyaç duyduğunda, şirket bu parayı geri vermemek için çabalıyor. Çünkü müşterinin reddedilmesi, sigorta şirketinin daha fazla kar etmesi anlamına geliyor.

Lemonade bu anlayışı değiştirmek için daha farklı bir yöntem izliyor. Müşterilerinden aldığı aylık sigorta taksitinin yüzde 20’sini kendi masrafları için ayıran şirket, müşterilerin paralarından daha fazla pay koparmaya çalışmıyor. Bu sebeple bir müşteri, başına gelen kötü bir durumun ardından Lemonade’den ödeme talep ettiğinde, bu talebin reddedilmesi şirkete hiçbir şey kazandırmıyor. Böylece müşteri ve sigorta şirketinin çıkarları çatışmıyor.

Paralar nasıl kullanılıyor

Lemonade, müşterilerinden aldığı paranın yüzde 20’sini kendi kasasına koyduktan sonra kalan yüzde 80 ile müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılıyor. Toplam paradan yüzde 20’lik kısım, Lloyds of London ve XL Catlin gibi daha büyük ve köklü sigorta şirketlerinden sigorta satın almak için kullanılıyor. Böylece her ihtiyaç duyulduğunda müşterilere geri ödeme yapılması garanti altına alınmış oluyor. Kalan yüzde 60’ın üçte biri de para transfer ücreti ve vergiler gibi diğer maliyetleri karşılamanın dışında, ihtiyaç duyulması halinde kullanılmak için kenara ayrılıyor. Kalan son yüzde 40 ise yardım kuruluşlarına bağış vermek için ayrılıyor.

  • %20: Lemonade’e gidiyor.
  • %20: Daha büyük sigorta (ve reasürans) şirketlerine ödeniyor.
  • %20: Masraf ve vergiler. Geri kalanı da zor zamanlarda kullanılmak için saklanıyor.
  • %40: Yardım kuruluşlarına gidiyor.

Böylece bir müşteri ödemeye ihtiyaç duyduğunda öncelikle yardım kuruluşları için ayrılan yüzde 40’lık bölümden ödeme yapılıyor. Eğer burada biriken para bitmişse o zaman zor zamanlar için ayrılan yüzde 20’lik bölüme bakılıyor. Burada da para kalmamışsa Lemonade’in anlaştığı diğer sigorta şirketleri ödeme yapıyor. Yani müşteri her zaman parasını alıyor.

Eğer yıl sonunda, müşterilere yapılan ödemelerin ardından, yardım kuruluşları için ayrılan yüzde 40’lık bölümde para artmışsa, bu paralar müşterilerin kayıt esnasında tercih ettiği yardım kuruluşlarına dağıtılıyor. Lemonade bu parayı kendisi için saklamıyor ya da bunun üzerinden kar etmiyor. Lemonade şirket olarak kendi yüzde 20’lik payını ödeme yapıldığı anda aldığı için, geri kalan para üzerinden kar etmek için uğraşmıyor. Bu da işlemlerin daha hızlı ve güvenilir bir şekilde gerçekleşmesine olanak sağlıyor.

Dijital ve hızlı

Lemonade’in en önemli özelliklerinden birisi de yapay zekadan ve dijital teknolojilerden yararlanması. Müşterilerin tek yapması gereken şey, Lemonade’in chat botu Maya ile yazışıp kendisine uygun sigorta seçeneğini belirlemek. Maya gerekli bilgileri aldıktan sonra müşteriye sigorta / poliçe alternatifleri sunuyor. Uygun olana karar veren müşteri, kredi kartı bilgilerini ve imzasını da mobil uygulama üzerinden göndererek sisteme kaydoluyor. Halihazırda üye olunan diğer sigorta anlaşmaları da Maya tarafından iptal edilebiliyor.

https://youtu.be/6U08uhV8c6Y

Müşteri sigorta şirketinden ödemeye ihtiyaç duyduğunda, yine mobil uygulamayı açıp kendi videosunu kaydederek durumu anlatıyor. Yapay zeka müşteriye kayıplarının ne olduğunu ve ederini soruyor. Müşteriye kaybettiği ürünlerin internet üzerinde ‘yeni gibi’ etiketiyle satılan versiyonlarının ederi kadar para ödeniyor.

Örneğin 3 yıl önce 500 dolara satın aldığınız kameranız çalındı. Durumu Maya’ya anlatıyorsunuz. Maya aynı kameranın şu anda internet üzerinde 350 dolara ‘yeni gibi’ etiketiyle satıldığını görüyor. Sizden hesap numaranızı istiyor ve saniyeler içinde hesabınıza 350 dolar yatıyor. O parayla aynı gün içinde gidip çalınan kameranızın temiz bir ikinci el versiyonunu satın alabiliyorsunuz. Her şey uygulama üzerinden dijital olarak gerçekleştiği için işlemler çok hızlı gerçekleşiyor.

Lemonade yarından itibaren ABD’nin New York eyaletinde kullanıma sunulacak. Sisteme dahil edilecek yeni bölgeleri takip edebilmek için müşterilerin Lemonade’in sosyal medya hesaplarını takip etmesi öneriliyor.



3 yanıt

  1. Gökhan KORUYUCU avatarı

    Temelde sigortacılık zaten bu şekilde yapılıyor! Sigorta şirketleri sigortalıdan aldıkları primleri zorunlu ve yasal kesintileri ile beraber varsa aracı komisyonlarını da düşerek risk karşılığına göre büyük sigorta şirketlerine (reasürans şirketlerine) dağıtırlar. kalan pay üzerindense yine risk ve hasar boyutlarına göre karşılık ayırırlar. Burada fiyatlandırmayı istatistik bilimine göre yaparlar ve sürekli güncelleyerek fiyatlarını belirlerler. Katastrofik hasarlarda ise prim ödedikleri reasürans şirketlerinden destek alırlar. Aslın da sıkı bir matematik gerektiren sigortacılık özetle bu şekilde ifade edilir.

    Dolayısı ile sigortacılıkta hasar ödeme gücü, sermaye yapısı ve reasürans desteğinden daha çok oluşan havuzla ilgilidir. Bu uygulama da zaten bu havuzun genişlemesi mantığı ile işleyecek, aracı ve eksper gibi maliyetleri ortadan kaldıracak ve doğrudan müşteriye daha anlaşılabilir ve basit yöntemle hizmet vermeyi düşünüyor.

    Nispeten Amerika gibi sigortacılıkta gelişmiş (prim havuzu milli gelirine oranla ciddi anlamda büyümüş olan) ülkelerde emekleyerek başlar ve zamanla gerekli hukuki zemin şartları da buna entegre edilerek bu tip bir uygulama kısıtlı alanlarda sürdürülebilir. Ancak bizim gibi ülkelerde normal sigortacılık bile doğru dürüst yapılamıyorken bu tip bir uygulamanın sürdürülebilir olmasını hayal edemiyorum.

    Zaten Kasko ve Zorunlu Trafik gibi bireysel poliçelerde reasür kullanmadan bu uygulamayı gerçekleştiren şirketlerin, günümüz koşullarında ne durumda oldukları ortada! Belki konut, ferdi kaza vb. daha butik ürünlerde bu uygulama hayata geçirilebilir ancak onunda kısa zamanda bizim ülkemizde olabileceğine pek ihtimal vermiyorum açıkçası.

    İzleyelim, görelim…

Yorumunuz: