Modern toplumda cinsiyet rolleri çocukların çizimleriyle ele alındı

Almanya’da yapılan araştırmalar, çocukların cinsiyet rollerine yönelik algısının geçmişe göre daha eşitlikçi olduğunu gösteriyor.

Son yarım yüzyılda Batı Avrupa ülkeleri cinsiyet eşitliğine yönelik önemli adımlar attı. Eşitliğin sağlandığını söylemek zor; bunun yanı sıra eşitliğin sağlanabilmesi için uzun bir süreç gerekiyor gibi gözüküyor. Fakat bu alandaki gelişmeleri gösteren bazı istatistikler umut verici nitelikte. Örneğin Almanya’da kadınların istihdam oranı 1980’de yüzde 43’ken 2014’te yüzde 73’e yükseldi. Psikologlar bu gibi değişikliklerin çocukların cinsiyet algılarını nasıl değiştirdiğini merak ederek, bu yönde araştırmalara başladı.

Çocuklar üzerinde yapılan araştırma

Münster Üniversitesi ve Osnabrück Üniversitesi’ndeki araştırma görevlilerinden oluşan ve Bertina Lamm tarafından yönetilen grup; 1977’de ve 2015’te çocuklar tarafından çizilen insan figürlerini karşılaştırdı. Sex Roles dergisinde yayımlanan sonuçlar  iki adet önemli değişiklik öne sürüyor: 2015 yılında çocuklar tarafından gerçekleştirilen çizimler 1977 yılındaki çocuklar tarafından gerçekleştirilen çizimlere göre daha fazla kadın karakter içeriyor. Aynı zamanda 2015’te çizilen figürler 1977’de çizilenlere göre gözle görülür bir şekilde daha feminen özelliklere sahip.

Değişiklikler araştırmacılar tarafından “Son 40 yılda Batı Almanya’da gerçekleşen toplumsal değişimler iki trend ortaya çıkardı; bir taraftan giderek artan bir cinsiyet eşitliği, diğer taraftan da artan bir cinsiyet farkındalığı” sözleriyle yorumlandı.

1977’den ele alınan grupta 208 erkek bulunurken 2015’teki grupta 168 erkek bulunmaktaydı. Ortalama yaş 6-7 olmakla birlikte, katılımcılar arasında belirgin bir yaş farkı da bulunmuyordu. İki grup da benzer Batı Almanya şehirlerindeki gelişmiş eğitim sistemlerinden gelen ve evde Almanca konuşan çocuklardı.

1970’lerde ve 2015’te çocuklar okulda test edildi. Boş bir kağıt ve kalem verilen çocuklara “çizebildiğin kadarıyla bir insan figürü çiz” komutu süre kısıtlaması olmadan verildi. Daha sonra araştırmacılar çizimleri erkek veya kadın olarak, hangi cinsiyet stereotiplerini içerdiğine dair kodladılar.

1977’de çizimlerin büyük bir çoğunluğu erkekti (70% erkek, 18% kadın, kalanlar ise ayırt edilemeyen çizimler), bunun yanı sıra kız çocuklardan yalnızca 34%ü kendi cinsiyetlerinde kadınları çizmeyi tercih ettiler. 2015’te bu durum önemli ölçüde değişime uğradı, çizimlerin çoğu kadındı (47% kadın, 40% erkek, kalanı ise ayırt edilemeyen çizimlerdi) ve kız çocuklarının 85%’i kendi cinsiyetlerini çizmeyi tercih ettiler.

Cinsiyet farklılığı açısından, 2015’te çizilen figürler belirgin bir şekilde kıyafetlerle, aksesuarlarla veya beden figürleriyle daha feminen olarak çizilmişti.

Lamm ve arkadaşları, çizimlerden çıkan bu sonuçların Alman toplumunun cinsiyetlere karşı olan tutumundaki değişimi yansıttığını belirtti. Kız çocukları özgürce ve serbestçe kendi cinsiyetlerini çizme cesareti gösterebildi.

Çocuk kitaplarındaki cinsiyet rol dağılımı

Çocuklar toplumdan birçok şekilde cinsiyetçi söylemlere, mesajlara maruz kalabiliyor. Çocuk kitaplarında yapılan bir incelemede , kitaplardaki karakterlerde cinsiyetçi rol dağılımına sık sık rastlandığı görüşmüş. 1920-2000 yılları arasında yayımlanmış 6000’i aşkın çocuk kitabının yalnızca yüzde 7,5’inde ana karakter olarak dişi hayvanlar var. Yine aynı incelemede belirtilen bulgulara göre çocuklardan “kahraman” tanımlaması yapmaları istendiğinde büyük bir çoğunluk kahramanı erkek olarak tanımlıyor. Kitaplardaki karakterler dilimizde kahraman olarak anıldığından ve genellikle hikayeleri ana karakterin kahramanlığıyla bitmesinden ötürü çocuklara kahramanların belirli bir cinsiyetten çıkabileceği mesajları en baştan veriliyor. Yani çocuklara en baştan okudukları hikaye kitaplarında dahi ana karakterin ve kahramanın erkek olacağı bilgisi işlenmeye başlanıyor.

Ülkemizde Derman Kaynak ve Elif Aktaş tarafından yapılan diğer bir araştırmada ise okul öncesi hikayelerde toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl işlendiği araştırılmış. 2009 yılında yapılan bu araştırmanın gösterdiği bulgular, toplumsal cinsiyet rollerinin halen geleneksel bir şekilde hikayelere yansıdığını bulmuştur. Fakat sayıları az da olsa giderek artan geleneksel anlayıştan arınmış eşitlikçi bir anlayışın olduğu kitaplar da yeni yeni alanda yerini buluyor.

Berrin Somer ve Gizem Yağmur Değirmenci tarafından yürütülen, resimli çocuk kitaplarını mesleki açıdan inceleyen diğer bir çalışmada da; erkek karakterlerin meslek dağılımı bakımından kadın karakterlerin meslek dağılımına göre daha fazla çeşitlilik gösterdiği bulunmuştu.

Hem Almanya’da hem ülkemizde yapılan çalışmalardan yola çıkarak toplumsal tutumun çocukların algısı üzerindeki etkisinin ne kadar önemli olduğunu anlamak mümkün. Arzu edilen bir değişiklik için toplumun yapı taşlarından, çocuklardan başlamamız gerekiyor.

Kaynak:  BigThink 


Yorumunuz: