En büyük sahtekarlık: online reklam

Online reklam sahteciliği dünyanın en büyük organize suçlarından biri olma yolunda ilerliyor. Dünya Reklamcılar Federasyonu’nun (WFA) yayınladığı yeni raporuna göre önümüzdeki 10 yıl içinde sahte internet trafiği dolandırıcılıkları uyuşturucu kaçakçılığının ardından ikinci en büyük organize suç olacak.

İstatistikler bu büyüyen problem ile ilgili iç rahatlatıcı bilgiler de içeriyor. Online reklamların yarısından fazlası insanlara asla ulaşmıyor. Çoğu teknik gösterim problemlerinin kurbanı oluyor bazıları da insan davranışını taklit eden otomatik botlar tarafından görüntüleniyor.

En iyimser rakamlara göre sahteciliğin toplam maliyetinin 2025’te 50 milyar doları bulabileceği ifade ediliyor. Bu rakam global dijital reklam pazarının o dönem erişeceği tahmin edilen 500 milyar dolarlık değerinin onda birine tekabül ediyor.

Daha az risk daha çok gelir

Elde edilen rakamları FBI’ın global suç pazarları tahminleri ile karşılaştıran araştırmacılar, reklam sahteciliğinin diğer organize suçlara göre hem daha az risk taşıdığını hem de daha fazla gelir getirdiğini gördüler. Ayrıca insan kaçakçılığı ya da uyuşturucu ticareti gibi suçlara göre reklam sahteciliği daha kolay bir şekilde gerçekleştirilebilen bir suç.

Rapor ayrıca yürütme kurumlarının dijital reklam pazarını düzenleyecek teknolojik ekipmana ve bilgiye sahip olmadığını ifade ediyor.

WFA araştırmacıları çalışmalarını reklam sahteciliğinin rakamsal olarak ya da teknolojilerinin etkinliği bakımından büyüyeceği varsayımıyla hareket ediyor. Bu durum raporun inandırıcılığına etki eden bir unsur ancak yasa dışı örgütlerin yaptıkları harcamaları düzenli olarak belgelemediği göz önüne alındığında bu raporları hazırlamanın varsayımlara dayanmasının gerektiği görülüyor.

Konu ile ilgili en çok başvurulan otoritelerden birisi Ulusal Reklamcılar Birliği (ANA), 2016’da sahtecilik sebebiyle toplam kaybın 7,2 milyar doları bulacağını öngörüyor. Bu rakam toplam giderin yüzde 5’ine denk geliyor. Ancak WFA bu rakamların sadece birinci sınıf Amerikan markalarından alınan verilerle oluşturulduğunu ifade ederek gerçek piyasada bu oranın yüzde 98’e kadar çıkabileceğini iddia ediyor.

Başka ekipler tarafından yapılan çalışmalar ANA tarafından verilen rakamlara daha yakın tahminler yapıyor ancak tüm kurumlar bu problemin net rakamları olmadığının ve herkesin bu rakamlar üzerinde anlaşma sağlayamayacağının farkında.

Herkes işin içinde

Bu alanda bilgi edinmek zor çünkü siber suçlular izlerini kaybettirmek için ellerinden geleni yapıyor. Ancak bunu yapan sadece siber suçlular değil. dijital reklam pazarının her aşamasında, ajanslardan yayıncılara kadar, reklamlar için para ödeyen şirketler dışında herkes bu suça bir şekilde bulaşıyor.

Dijital medya hukuku uzmanı Av. Jeremy Goldman, “Bu alanda kimse tek başına yürümez. Herkes birbirinin sırtından geçiniyor. Kimse ortaya çıkıp bir hata yaptığını kabul etmek istemiyor. Onun yerine saklamak ve halının altına süpürmek daha etkili bir çözüm.” diye konuştu.

Ad fraud & viewability are top CONCERNS for #marketing pros: https://t.co/zN5byB1l7n 👈 See @eMarketer research here pic.twitter.com/5HtzTTIfBu

— MediaMath (@mediamath) June 3, 2016

Kar amacı gütmeyen bir sahtecilik karşıtı bir kuruluş olan Botlab.io, bu araştırmada WFA ile birlikte çalıştı. Botlab.io’nun rakamlarına göre reklam sahteciliğinden elde edilen paraların yarısından fazlası reklam endüstrisinin içinde kalıyor.

Reklam sahteciliği yüksek ödüller vaat ediyor olabilir ancak bir yandan da pek çok kaynağı boşa harcıyor. WFA’nın raporuna göre sahteciliğin endüstriye maliyeti, reklamların etkinliğinin azalmasından kaybettikleri paranın 6 katı.

Dijital medya gibi hızla değişen bir endüstri hakkında 10 yıllık tahminlerde bulunmak pek gerçekçi gelmeyebilir ancak şimdiki maliyetiyle bile reklam sahteciliği, Birleşmiş Milletler’in organize suçlar listesinde uyuşturucu ticareti ve insan kaçakçılığının ardından üçüncü sırada yer alıyor.