Söz kişisel veriden açılınca “benim gizli saklım yok ki” diyenlere…

İnsanların saklayacak hiçbir şeyi olmadığını düşünmesi aslında mahremiyetin önemini ortaya koyuyor. Herkes belirli bir düzeyde mahremiyete ihtiyaç duyuyor.

Haber Özeti

Tam Sürüm

Mahremiyet konusunda insanları uyarmaya çalışan kişiler, bunu genellikle korkutma yoluyla yapmaya çalışıyor. “Google’ı kullanma, senin e-postalarını okuyor” ya da “iPhone kullanma çünkü piyasayı ele geçirdiler” gibi ifadeler, bu servisleri ve ürünleri kullanmayı seven insanlarda pek işe yaramıyor. The Next Web’den Boris Veldhuijzen van Zanten aslında mahremiyetin önemini anlamaya yardımcı olacak 4 basit nokta olduğunu düşünüyor:

Bugünün bir de yarını var

Saklayacak bir şeyin olmadığı için mahremiyeti önemsemediğini söylemek, aç olmadığın için açlık çeken insanları önemsemediğini söylemeye benziyor. İçinde yaşadığınız toplum, ihtiyaç duyduğunuz mahremiyeti size sunuyor olabilir. Zaten bir toplumu bir arada tutan şey mahremiyetin kendisi.Ancak bir diktatör gücü ele geçirdiğinde ilk yaptığı şey insanların mahremiyetini ve düşünce özgürlüğünü ellerinden almak oluyor. Sırlarınız olmadığını düşünmenizin sebebi, istediğiniz gibi davranabildiğiniz bir toplumda yaşıyor olmanız olabilir. Ya da içinde bulunduğunuz toplum henüz özgürlüklerinizi sizi rahatsız edecek kadar kısıtlamamıştır. Ama tam da bu sebepten mahremiyeti önemsemelisiniz çünkü saklayacak ne kadar az şeyiniz varsa mahremiyet sizin için o kadar önemlidir. Mahremiyet korunmazsa bugün saklamak zorunda hissetmediğiniz dini inancınız, siyasi görüşünüz, cinsel eğiliminiz hatta doğum yeriniz bile gelecekte saklamanız gereken şeyler haline dönüşebilir.

Evdeki hak internette de olmalı

Evde tek başınızayken, kimsenin sizi izlemediğini düşündüğünüzde nasıl davranıyorsunuz? Eski kıyafetler mi giyiyorsunuz? Darmadağın bir saçla mı oturuyorsunuz? Neler yiyorsunuz? Nasıl davranıyorsunuz?Çevremizde insanlar varken izlendiğimizin farklında oluruz ve buna göre davranırız. Bu bir rol yapma eylemidir ve bazen bu eylemden uzaklaşmak istersiniz. Bazen sadece koltukta oturup ağzınızı açıp televizyona bakarken bir yandan da burnunuzu karıştırmak isteyebilirsiniz. Bu mahremiyettir. Kimse tarafından izlenmediğinizi hissetmeye hakkınız vardır. Evinizde bu hakkınız var, aynı hak internette de olmalı. Çünkü bazen evde bile konuşmadığımız şeyleri internette arıyoruz.

İkinci Dünya Savaşı örneği

İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Hollanda’da Amsterdam yönetimi vatandaşlarına dair mümkün olduğunca fazla bilgi toplamaya çalıştı. “İnsanlar hakkında ne kadar çok şey bilirsek onlara o kadar fazla yardımcı olabiliriz” diye düşündüler. Ama sonra savaş çıktı ve Naziler Amsterdam’ı işgal etti. Yahudileri, eşcinselleri ve öldürmek istedikleri diğer tüm grupların bilgilerini Amsterdam yönetiminin belgelerinden kolayca buldular. Resmi belgelerde Yahudi olarak kayıtlı olan birinin artık dinini saklama şansı yoktu.Savaştan sonra Hollanda ve özellikle Amsterdam vatandaşların mahremiyetine saygı duymanın önemini kavradı. Yani bir internet hizmeti, size yardımcı olmak için bilgilerinizi isteyebilir. Bu servis kötü niyetli olmayabilir ve siz de güvenip bilgilerinizi verebilirsiniz. Ama gelecekte ne olacağını kimse bilmiyor. Gelecekte devlet yapısı değişebilir, kanunlar değişebilir ya da güvenmediğiniz bir şirket daha önce güvendiğiniz şirketi satın alabilir.

Google’a ya da Facebook’a verilerinizi koruması için güveniyor olabilirsiniz. Ama verilerinizi depolamak için bu servislerin size sonsuza dek mahremiyet güvencesi vermesi gerek; bu da mümkün değil. Bu yüzden verilerinizi anonim hale getirmeniz en doğrusu olacaktır.

Telefonunuzu 10 dakikalığına başkasına verir misiniz?

Birisi size “Benim saklayacak bir şeyim yok” diyorsa, telefonunu 10 dakikalığına size vermesini söyleyin. Fotoğraflarını, sosyal medya hesaplarını ve mesajlaşma uygulamalarını inceleyin. Eğer rahatsız oluyorsa saklamak istediği bazı şeyler var demektir. Bunlar her zaman kötü şeyler olmayabilir ama bazen sevdiklerimizle yaşadığımız anları kendimize saklamak isteriz. Ne kadar para kazandığımızı ya da harcadığımızı söylemekten çekinebiliriz. Tanımadığımız insanlarla konuşmak istemediğimiz bazı konular olabilir. Mahremiyet bir sigorta poliçesi gibidir. Kötü bir durum olduğunda sizi korur. Eviniz yıkıldıktan sonra sigorta yaptırmanın anlamı yoktur. Konu sadece Google’ın sizi takip etmesi ya da Facebook’un size özel reklam göstermesi değil. Bunlar da hayatınıza müdahale edildiği hissini doğurabilir ama sorun daha derinde.

Mahremiyet bir emniyet kemeri ya da hava yastığı gibidir. Temel bir insan hakkı ve bunu hem kendiniz hem de ihtiyacı olan başkaları için istemeniz gerek. Gelecekte siz de mahremiyete ihtiyaç duyanlardan olabilirsiniz.

Kaynak: The Next Web

Mahremiyet konusunda insanları uyarmaya çalışan kişiler genellikle insanları korkutarak bu işi yapmaya çalışıyor. "Google'ı kullanma, Google e-postalarını okuyor" ya da " iPhone kullanma çünkü piyasayı ele geçirdiler" gibi ifadeler, bu servisleri ve ürünleri kullanmayı seven insanlarda pek işe yaramıyor. Ama aslında mahremiyetin neden önemli olduğunu anlamaya yardımcı olacak dört basit konu var.

  1. Sizin saklayacak bir şeyinizin olmaması, başkalarının da aynı durumda olduğu anlamına gelmez.
  2. İzlenmeden, özgürce davranmak herkesin bazen ihtiyaç duyduğu bir durumdur.
  3. İyi niyetle toplanan bilgiler gelecekte başkaları tarafından kötü niyetle kullanılabilir.
  4. Birinin telefonunuzdan mesajlarınızı okumasını, sosyal medya hesaplarınızı karıştırmasını istemiyorsanız mahremiyete ihtiyacınız vardır.

1 Yorum

  • Ortalama bir internet kullanıcısı olacaksak bu tür “mahremiyet ihlali” risklerini de baştan kabullenmek gerekiyor. Biraz “ortalamaüstü”ysek, bir “kredi kartı bilgilerinin ele geçirilmesi” olayı çoktan başa gelmiştir. Biz özen gösteriyoruz ama bilgilerimizi emanet ettiklerimiz çuvallıyor.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği