‘Paylaşımsever’ anne-babalara uyarılar

Birleşik Krallık merkezli online güvenlik sitesi The Parent Zone tarafından yapılan araştırmaya göre anne ve babalar çocukları daha 5 yaşını doldurmadan sosyal ağlarda onlara ait 1.000 (bin) fotoğraf paylaşmış oluyor. Çocuğunun fotoğrafını bu yoğunlukta paylaşmayı olağan ve olumlu kabul eden ebeveynlerin yüzde 17’si gizlilik ayarlarını hiç kontrol etmediğini, yüzde 46’sı ise 1 ya da 2 kez kontrol ettiğini itiraf ediyor.

Çocuğu korumak

Pek çok ebeveyn çocuğunu korumak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağını tereddütsüz şekilde ifade eder. Bu güçlü gardın sosyal ağların etkisiyle düştüğünü söylemek yanlış olmaz çünkü kimi anne-babalar çocuklarının dijital ayak izlerini bırakmada yarışır durumdalar. İnternetin bilinçli kullanımını teşvik eden NomiNet isimli güvenlik şirketinin yöneticilerinden Russel Haworth ‘Çocuklarımızın hayatlarındaki değerli anları ailelerimiz ve dostlarımızla paylaşmayı seviyoruz ve Facebook bunu her zamankinden çok daha kolay hale getirdi. Yakınlarımızla iletişimde kalmayı ve birbirimizin hayatına dahil olmayı mümkün kılan internet aynı zamanda paylaşımlarda aşırıya kaçmayı kolaylaştırma potansiyeline de sahip. Paylaştıklarımız kadar gizlilik ayarlarımızı da önemseyerek kişisel bilgilerimizin ve çocuklarımızın güvenliğini gözetebiliriz.’ ifadeleriyle paylaşımın getirdiği sorumluluğa vurgu yapıyor.

Münasiplik hassasiyeti

The Parent Zone kurucusu Vicki Shotbolt ise genç neslin sosyal ağlar ile büyüyen ilk nesil olduğuna ve büyüdükleri zaman anne ve babalarının paylaştıklarıyla ilgili ne hissedebileceklerinin düşünülmesi gerektiğine dikkat çekiyor. ‘Kimse potansiyel işvereninin son derece mahrem ya da utanç verici olabilen bebeklik fotoğraflarına bakmasını istemez.’ örneğiyle paylaşımların gelecekte sebep olabilecekleri şeylerin göz ardı edilmemesine ek olarak münasip olup olmadıklarına da dikkat edilmesini öneriyor.

Anı kaçırmak

Bir anne ve babanın çocuklarının önemli anlarını bütün canlılığıyla saklamak istemesi anlaşılırdır ancak anı yaşamak yerine cep telefonu aracılığıyla kayıt derdine düşmek ne ebeveynler ne de çocuklar için hoş duygular ve anılar yaratmaz. VitalSmart isimli bir danışmanlık şirketinin 1,600 yetişkinle yaptığı ankete göre [inlinetweet prefix=”” tweeter=”” suffix=””]ebeveynlerin yüzde 80’i çocuklarının mutluluğuna eşlik etme keyfini mükemmel kareyi yakalama hırsına kurban ediyor[/inlinetweet]. Bunların yanı sıra sürekli kayıt altında tutulmanın çocuklarda özellikle dış görünüm konusunda kaygılara, keyifsiz ya da mutsuzken dahi gülümsemek zorunda hissetmeye, sosyal medya geri bildirimlerine gereğinden fazla önem vermeye ve ‘şöhret’in en önemli özellik olduğuna inanmaya sebep olabileceği belirtilmiş.

‘Sosyal medya bir korku alanı değil hassasiyet ve koruma alanı haline gelmeli.’ diyen Lisa Tierney-Keogh ise sosyal medyada yaratılan ‘mükemmel aile’ ve ‘her şeyi kusursuz şekilde yürütüyoruz’ imajları için çocukların güvenliklerinin ve geleceklerinin riske atılmaması gerektiğine dikkat çekiyor.

‘Sosyal’ anne-babalara tavsiyeler

• Anne ve babalar için sosyal medya okuryazarlığına ilişkin kaynaklara başvurun.
• Çocuğunuzun sizden bağımsız bir birey olduğunu unutmadan, saygılı ve sınırlı paylaşımlarda bulunun.
• Çocuğunuzun güvenliğini tehlikeye atan, ruhsal ve bedensel mahremiyet ihtiyacını hiçe sayan paylaşımlardan kaçının.
• Çocuğunuzun sosyal medyayı kullanış şeklinizi model alma ihtimalinin yüksek olduğunu unutmayın ve sosyal medyada görünür olmaya gereğinden fazla anlam yüklemediğinizden emin olun.
• Çocuğunuzun duygularını paylaşmanız gereken anlarda bir cihazla değil kalbinizle kayıt halinde olun. Önemli anları onunla duygu birliği içinde yaşayın.
• Çocuğunuzun fotoğrafını, videosunu ya da bahsi geçen herhangi bir yazıyı paylaşmadan önce kendisinin rızasını alın. Rızasını alamayacağınız bir yaştaysa o yaşa gelene kadar yukarıdaki maddelere sadık kalın.