Haftanın Özeti: 47

Tasarım / İnovasyon

Yenilikçi hizmetler, yaratıcı tasarımlar, icatlar.

• Ortadoğu’dan Amerika’ya kadar hemen her halk eyleminde başrol artık teknolojinin. Yazılımlar, donanımlar, sosyal medya ve siteler yepyeni bir eylem türü oluşturuyor. Backslash adlı proje için bir araya gelen iki tasarımcı yeni nesil eylemler için biraz daha kafa yorarak 6 inovatif araç ortaya çıkarmış. Sadece özel yazılımın okuyabildiği mesajlara sahip bandanalar, grupları tehlikelere karşı uyaran uygulamalar, internet kesintilerinde kendi arasında ağ kurarak iletişimi ayakta tutan yönlendiriciler ve dahası…

• Ronan & Erwan Bouroullec, ince panellere dönüştükten sonra -aynen cep telefonları gibi- basmakalıp formlara hapsolan televizyonlara yepyeni bir dokunuş yaptı. Samsung için tasarladıkları Serif kodlu televizyonlar bu hafta Londra Tasarım Festivali kapsamında tanıtıldı. Bir isim bir tasarımla ancak bu kadar özdeşleşebilirdi.

• Dünyanın en köklü şirketlerinden General Electric yenilikçi çalışmalarını tek çatıda toplama adına GE Digital adlı yeni bir birim kurdu. Yeni yapının başına 2011 yılında Cisco’dan transfer olan Bill Ruh geçiyor. Geçen sene 150 milyar dolar ciro yapan şirketin bu yıl sadece analiz uygulamalarından beklediği ciro 6 milyar dolar civarında. Büyük hedef ise 2020 yılında dünyanın en büyük 10 yazılım şirketlerinden birine dönüşebilmek.
• İngiliz Bradford Üniversitesi ürünlerde sahteciliği önleyecek 3 boyutlu yeni bir barkod tasarladı. Plastik ya da kompozit yüzeylere basılabilen barkod 0,4 mikron ölçeğinde izlerden oluşuyor ve 1 milyon 700 bin farklı konfigürasyonda oluşturulabiliyor.

• City Lab kod adıyla CITE tarafından yürütülen bir proje kapsamında ABD’nin güneyinde yer alan New Mexico şehrinde Sim City oyunundakine benzer bir mantıkla 42 kilometrekarelik gerçek bir şehir kuruluyor. Amaç yeni şehirleşme modellerini test etmek (aklıma ister istemez Venüs Projesi‘nin şehirleri geldi).

• Toprak ile ilgili tecrübelerim yazlık bahçemizdeki dönemsel çabamla kısıtlı. Ancak o kadarı bile doğayı tımar etme hevesinin nasıl yorucu, bitmek bilmez ve nankör bir çaba olduğunu öğrenmeme yetti. (Kickstarter’dan doğan) Edyn, iki cihazla bu konunun en dertli kısımlarını kusursuzca üstleniyor. Toprağa saplanan ilk parça bahçenizin mineral değerlerini, nem oranını, sıcaklığını ve yapısını sürekli takip ediyor. Bunu isterseniz telefonunuza yüklediğiniz uygulamasıyla siz de gözleyebiliyorsunuz. Toprağınızın durumuna göre size ekebileceklerinize yönelik tavsiyeler dahi veriyor. İkinci parçaysa hortumunuza bağlanıyor ve diğer parçadan aldığı güncel analiz sonuçlarına göre bitkilerinizi otomatik suluyor. Her iki parça da güneş enerjisinden beslendiği için elektrik bağlantısına ihtiyaç duymuyor. 100 dolar.

• 3D yazıcılarla ufak tefek şeyler yapmak mümkün; bunu öğrendik. Hatta Çin’de toplu konut benzeri basit tasarımlı evler dahi yapıldı. Fakat yine Çin kökenli Zohuda Group aynı teknolojiyle imrendirici güzellikte villalar inşa etmeye başladı.Üstelik 400 dolarlık 3D yazıcıların elinden. 150 yıl ayakta kalma garantili milimetrik kusursuzluktaki eviniz sizin seçtiğiniz detaylarla, tam istediğiniz şekilde ve depreme dayanıklı olarak sadece 10 günde üretiliyor.

• Fransız tasarım şirketi Fabulous, Eskimoların ‘iglo’ olarak bilinen evlerinden aldığı ilhamla 3D yazıcılarla üretilebilen bir ev geliştirdi. Yapı Mars gezegenindeki olası kolonide yaşam alanı görevi üstlenecek (tasarıma bakınca aklına The Hatch gelen tek ben değilimdir herhalde). EK BİLGİ: Mars’a insan göndermenin maliyeti 50 milyar dolar. ABD ordu ve istihbaratı için yıllık ortalama 530 milyar dolar harcıyor.

• Tasarım ve mimarlık ofisi Foster + Partners’ın Red Line projesi ihtiyaç duyan bölgelere insansız hava araçları kullanarak yardım malzemeleri dağıtıyor. Su taşımaya odaklı versiyonlar 50km menzile sahip ve her seferde 10 litre yüklenebiliyor. Gıda taşıyacak olansa 100km menzilli ve 100 kiloyu sırtlanıyor. İlk deneme Afrika / Ruanda’da gerçekleştirilecek.

• ‘İnsansız araç’ tamlamasını duyar duymaz gökyüzünü hatırlar hale geldik ama OpenROV sualtı için insansız araçlar geliştiriyor (hedefliyor desek daha doğru olur).

• Porsche elektrikli otomobil pazarında “ben de varım” dedi. Aslında haykırdı desek daha doğru olur. Bu haftaki Frankfurt Motor Show kapsamında tanıtılan ‘Mission E’ adlı konsept 500km menzilli (ve yüzde 80’i sadece 15 dakikada dolabilen) pile sahip. 0-100km/s aralığını 3,5 saniyede aşıyor. Aracın içi vücut hareketleriyle kontrol edilen fonksiyonlar, hologram görüntüler, kamerayla sürücünün ruh halini takip eden dikiz aynası ya da yan aynaları iptal edip yan tarafları tamamen kamerayla takip gibi yenilikçi teknolojilerle dolu. En çok 1960’lardaki modellerinin çizgilerini andıran direksiyonunu sevdim. Benim gibi Porsche tutkunları için bir ukte daha. EK BİLGİ: Porsche’nin 1898 yılında ürettiği ilk otomobilin de elektrikliydi (dolayısıyla Mission E için ‘köklere dönüş’ diyebiliriz).

• Mercedes-Benz’in aynı etkinlikte tanıttığı aerodinamizm odaklı yeni konsepti IAA yepyeni heyecanlar için gün saydırıyor. En dikkat çekici özelliği saatte 80km hızı aşınca form değiştiren gövdesi. Detayları sitesinde.

• İngiliz Tasarımcı Jans Shaplins’in Tesla’nın üretmesi için geliştirdiği konsepti elektrikli motosiklet defterinde yepyeni bir sayfa. Gücünü devasa bir lityum-iyon pilden alan motor 201 beygir güç üretiyor. Tasarımı da kimsenin burun kıvıramayacağı türden.

• Studio Cheha tarafından tasarlanan Bulbing adlı lambalar optik bir yanılmayla klasik bir görünüm sunuyor. Ama işin içyüzü çok başka. 70 dolar.

• Stil eşliğinde seyahat etmek sadece büyüklere has bir ayrıcalık değil. Yanko Design bebekler için de bir şeyler düşünmüş ve Strollever adıyla tasarlamış. Bebeği darbelere karşı koruyan araba devrildiğinde kendi kendine düzeliyor ve her türlü engebede bebeğin pozisyonunu sarsmadan ilerleyebiliyor. Üst kısmı morötesi ışınları filtre ediyor ve elektrikli farları gideceği yönü aydınlatıyor.

• Strollever tarzı arabalarla büyüyecek bebekler sıradan oyuncaklarla oynayacak değil herhalde. Neyse ki yeni nesil Barbie satışa sunulmak üzere. Hello Barbie isimli yeni seri kablosuz internete bağlanabiliyor. Çünkü içinde çalışan (ToyTalk firması tarafından geliştirilen) yapay zeka uygulamasının sahibiyle iletişim ve etkileşim kurabilmesi için internete bağlı kalması gerekiyor. Kolyesindeki mikrofon kemerindeki düğmeyle aktif hale geliyor. Sahibini tanıyor, anlıyor ve eğlendiriyor. Seslendirmesiniyse Japon animasyon tutkunlarının gayet tanıdık bulacağı Erica Lindbeck yapmış. Ürperen ebeveynleri görüyor gibiyim.

• Çift kişilik yatakların klasik senaryosu: erkek bunalır, kadın üşür. Bu evrensel derdi çözense BedJet. 500 dolarlık bir yatak kliması. Terleyene serinlik, üşüyene sıcaklık.

• Akşam vakti cep telefonuyla oynaşmaya meraklılar ekrandan yayılan mavi tonlu ışık yüzünden melatoninden mahrum kalıyor. Dolayısıyla uykusu da kaçıyor. Zen Tech’in iPhone 6 için geliştirdiği özel ekran filtresi bu tondaki ışımayı keserek uykunuzun kaçmasını engelliyor. Kesinlikle ilginç.
• iPhone’un büyüyen ekranı tek elle kullanmayı zorlaştırıyor mu? Halo Back bunu harika bir fikirle -30 dolara- çözüyor. Kapasitif ekran teknolojisinin yaratıcı bir istismarı da denebilir (yalnız uyarayım; tanıtım videosu Çingilizce).