Dört farklı türde obezite var

Zayıflamak için cerrahi operasyon geçiren 2 bin 400'den fazla obez hastanın alışkanlıklarından ve diyabetten önemli ölçüde uzaklaştıkları tespit edildi.

Haber Özeti

Tam Sürüm

Zayıflamak için cerrahi operasyon geçiren 2 bin 400’den fazla obez hastadan elde edilen verileri analiz eden araştırmacılar, en az dört farklı hasta grubunda, ameliyattan sonraki üç yıl içerisinde alışkanlıklardan ve diyabetten önemli ölçüde uzaklaşıldığını tespit ettiler. Brown Üniversitesi’nde epidemiyoloji profesörü olan araştırmanın baş yazarı Alison Field, konuyu şöyle özetliyor: “Beş yaşına kadar çok şişman olan bir çocuk, zaman içinde yavaş yavaş kilo alan ve 65 yaşında obez olan birinden çok farklı olacaktır. Obeziteyi tedavi etmek için daha kişiselleştirilmiş yaklaşımlar geliştirmemize yardımcı olabileceğinden bu çeşitliliği tanımalıyız.”

Bu araştırma, obezitenin farklı türlerini tanımlamak için yeme alışkanlıkları ve hormon düzeyleri de dahil olmak üzere çeşitli biyolojik değişkenlerin yanı sıra psikolojik değişkenleri de inceleyen ilk çalışmadır. Araştırmacılar, Mart 2006 ile Nisan 2009 arasında bariatrik cerrahi (gastrik bypass veya gastrik bantlama) geçiren 2 bin 400’den fazla yetişkin arasında farklı hasta gruplarını tanımlamak için latent sınıf analizi adı verilen gelişmiş bir hesaplama modeli kullandılar ve sonucunda dört ayrı grup buldular.

İyi kolestrol olarak bilinen yüksek yoğunluklu lipoproteini düşük seviyede ve ameliyattan önce kanlarındaki glikozu çok yüksek seviyelerde olanlar birinci grup olarak tanımlandı. Tüm hastaların yüzde 30’u, bu grubun üyelerinin ise yüzde 98’i diyabet hastasıydı. Düzensiz yeme davranışları olanlar ikinci grubu oluşturuyordu. Hastaların yüzde 37’sinde yeme bozukluğu vardı. Grubun yüzde 61’i düzenli olarak yemek yeme üzerinde kontrol kaybına uğradığını ve yüzde 92’si ise aç olduklarında yemek yemediğini bildirdi.

Üçüncü grup şaşırtıcıydı. Metabolik olarak ortalama düzeyde yer alıyorlardı ve çok düşük seviyede düzensiz yemek yeme eğilimine sahiplerdi. Sadece yüzde 7’si tok olduğu halde yemek yediğini söyledi. Bu oran, birinci grup için yüzde 37, ikinci grup için yüzde 92 ve dördüncü grupta  yüzde 29’u buldu. Yazarlar, makalede “İlginçtir, bu grubu diğer sınıflardan ayıran başka hiçbir faktör yok” diyor.

Çocukluktan beri obez olan bireyler dördüncü grubu oluşturdu. Bu gruptakiler 18 yaşındayken ortalama 32 ile en yüksek vücut kitle indeksine (VKİ) sahipti. Diğer üç grup için bu değer yaklaşık 25 olmuştur. 30’un üzerinde bir VKİ obez olarak kabul edilirken, 25 değeri aşırı kilolu olarak tanımlanan aralığın başlangıcıdır. Çalışmada, bu grup aynı zamanda ortalama 58 ile en yüksek ameliyat öncesi VKİ’ye sahip olduğu görüldü. Diğer üç grup için ise operasyon öncesi VKİ değeri yaklaşık 45 civarındaydı.

Genel olarak, bariatrik operasyonları izleyen üç yıl içerisinde, erkekler ameliyat öncesi kilolarının ortalama yüzde 25’ini, kadınlar ortalama yüzde 30’unu kaybetti. Uzmanlar, bariatrik cerrahide, ikili veya üçlü gruptaki hastaların bir veya dört kişilik gruptan daha fazla yarar sağladığını buldular. Düzensiz yemek yemeye sahip erkekler ortalama yüzde 28.5, kadınlar ortalama yüzde 33.3 ile en fazla zayıflayanlar oldular. Profesör Field, “Obezite araştırması alanında daha güçlü bulgulara sahip olmamamızın nedenlerinden biri, tüm bu insanları aynı şekilde sınıflandırmamızdır. Obeziteyi önlemek veya tedavi etmek için bazı yöntemler etkili olabilir ancak farklı grupların hastalarını bir araya getirdiğinizde bu etki azalır” diyor.

Kaynak: Futurity

Mart 2006 ile Nisan 2009 arasında zayıflamak için bariatrik cerrahi (gastrik bypass veya gastrik bantlama) operasyon geçiren 2 bin 400'den fazla obez hastayı analiz eden araştırmacılar, latent sınıf analizi modeliyle belirledikleri dört farklı hasta grubunda, ameliyattan sonraki üç yıl içerisinde alışkanlıklardan ve diyabetten önemli ölçüde uzaklaşıldığını tespit ettiler. Yüksek yoğunluklu lipoproteini düşük seviyede ve kanlarındaki glikozu çok yüksek seviyelerde olanlar birinci grup olarak tanımlandı. Düzensiz yeme davranışları olanlar ikinci grubu oluşturuyordu. Üçüncü gruptailer metabolik olarak ortalama düzeyde yer alıyorlardı ve çok düşük seviyede düzensiz yemek yeme eğilimine sahiplerdi. Çocukluktan beri obez olan bireyler ise dördüncü grubu oluşturdu.

1 Yorum

  • aslında sorun anlaşıldığı üzere yeme bozukluğu olduğu tespit ediliyor. ama maalesef işyerleri ya da iş hayatındaki koşuşturmalardan dolayı ne zaman ve hangi yemeği yiyeceğimiz belli olmadığından oluştuğunu düşünüyorum. mesela çalıştığım yerde yemek saatim belli olabilir fakat harcadığım kaloriye ve enerjiye göre yeterince beslenmeye biliyorum. ayrıca uzmanların dediği su içmek önemlidir kanısı her zaman yapılamıyor. masa başı iş hayatında bile bazen yoğun tempodan öğle yemeği dışında su içilemiyor. öncelikle herkesin görmesi bilmesi ve idrak etmesi gereken iş bitmez işler insanları bitirir. geriye dönüp baktığımızda kazandıklarımız ya da kazandığımızı sandıklarımız elimizde olan en önemli varlığımız sağlığımızı yitirmemize neden oluyor. ne ameliyat ne de farklı bir tedavi yöntemi işe yaramayacaktır.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği