Bitcoin’e merak sarmak, kumar oynamakla yatırım yapmak arasında bir yerlerde gezinen bir uğraş gibi duruyor. Her şeyden önce, doğru bir yatırım yapmak o varlığın değerini mantıklı şekilde değerlendirebilmeyi gerektiriyor fakat bu, şu anda Bitcoin için mümkün değil. Çünkü Bitcoin’in altında yatan ekonomik meseleleri tam olarak kavrayabilecek durumda değiliz.
Üstelik bu durum, Bitcoin’in ardındaki teknolojiyi anlayabilecek kapasitede çok az insan olmasından değil, kimsenin şu anda yaşanan Bitcoin coşkusunun yaratabileceği çeşitli muhtemel sonuçlara nesnel olasılıklar atfedebilecek durumda olmamasından kaynaklanıyor.
275 milyar Dolar’dan daha fazla bir piyasa değerine sahip Bitcoin’in asli değerini nasıl hesaplayabiliriz ki? Herhangi bir teşebbüs komik sonuçlar doğuracaktır. Yine de bir deneyelim. Bugün bildiğimiz anlamda paranın bir kısmını Bitcoin’in aldığı bir gelecek hayal etmek gayet mümkün görünüyor. Bu durumun kısa zamanda gerçekleştiğini farz edelim; ABD’deki M1 para arzı (ekonomideki nakit para, vadesiz mevduat ve çeklerin toplamı) günümüzde 3,6 trilyon Dolar’dan fazla. Yine de hemen heyecanlanmamakta fayda var.
Bitcoin, kağıt paranın büyük bir kısmının yerine geçebilir mi? Bu konuda insanı şüpheye sürükleyen birkaç nokta mevcut. Kağıt parayla karşılaştırıldığında Bitcoin’in değeri çok daha değişken ve çok az insan bir tasarruf aracı olarak Bitcoin’e güven duyuyor. Bu iki engeli aşsak bile insanlar ne kadar kripto paraya ihtiyaç duyabilir ki? Ekonomi terimleriyle ifade etmek gerekirse; Bitcoin talebinin dolaşım hızı kağıt para talebininki kadar olacak mı? Bitcoin biriktirenlerin sayısı aynı olacak mı? Bitcoin haricindeki diğer kripto paralar ne olacak? Onların da değeri artacak mı? Bitcoin kağıt paranın yerini elbette alabilir fakat en sonunda değeri hiçbir şey etmeyebilir.
Bitcoin önemli bir ‘belirsizlik’ örneği oluşturuyor
Birçok insan Bitcoin’in asli değerini hesaplamak için kıyaslanabilir teşebbüslerde bulunuyor fakat bütün bu çabalar doğası gereği hatalı olacaktır. Ekonomide ‘belirsizlik’ oldukça önemli ve gelişmekte olan bir konu. Birçok iktisatçı akademisyen hala etkin piyasalar hipotezini kabul ediyor. Bu hipotez, piyasaların genellikle esasa ilişkin yeni bilgilere cevap verdiğini ve sadece bu tür bilgilere tepki verdiğini savunuyor. Öte yandan Bitcoin bir ‘belirsizlik’ örneği oluşturuyor. Etkin piyasalar hipotezi, piyasada Bitcoin’le ilgili yaşanan duruma el koymuyor. Bitcoin’in yaşadığı geniş çaplı değer dalgalanmalarını haklı çıkaracak yeterli yeni bilgi edinilemiyor.
Bitcoin’in değerinin düşmesinden kar elde etmeyi umut eden pesimist yatırımcılar aslında bir süreliğine olumsuz yatırım yapma imkanı bulmuş oldu. Bitfinex gibi Bitcoin borsaları Bitcoin’lerin açığa satışının yapılmasına imkan sağlıyor. Ayrıca, Bitcoin bağlantılı borsa yatırım senetlerini (exchange-traded notes) Bitcoin Investment Trust gibi çevrimiçi aracılarla satmak mümkün. Bu her iki seçenekte de likidite eksikliği var ve ikisi de güvensizlik oluşturuyor. Örneğin; Bitcoin Investment Trust’ın Bitcoin’in değerini doğru şekilde takip etmekte başarısız olduğunu gördük. Yine de insanlar kısa pozisyon almayı başarsaydı Bitcoin değerinde görülen artışın sınırlanmasına yardımcı olmuş olabilirlerdi.
Chicago Board Options Exchange‘in 10 Aralık’tan, CME Group’un 18 Aralık’tan itibaren Bitcoin vadeli işlemlerine başlaması Bitcoin piyasasının anlamlı bir yola girmesine yardımcı olabilir. Örneklerini daha önce de gördüğümüz üzere, yeni vadeli sözleşmeler piyasalarının kurulmasının ardından dayanak varlığı değişkenliği azalır. Fakat bir varlığın açığa satışını daha kolay şekilde gerçekleştirmek yatırımcıların heyecanının üstesinden gelmeyebilir.
1936 yılında John Maynard Keynes bu durumun nedenini açıklamıştı. Keynes, mali piyasalarda meydana gelen olayların büyük kısmının insanların fiyat hareketlerinden ve birbirlerinin ekonomik moralinden öğrendikleriyle şekillendiğini öne sürdü. Bugün Bitcoin piyasasına baktığımızda Keynes’in ekonomik moralle ilgili öne sürdüğü fikrin doğru olduğu söylenebilir.
Bitcoin piyasası zengin bir vaka çalışması oluşturabilir
Nörologlar, psikologlar ve ekonomistler insanların karar verme mekanizmalarına dair yeni modeller sunuyor. Onların çalışmaları Bitcoin’de yaşanan değer artışı gibi konuları açıklamaya yardımcı olabilir. Duke Üniversitesi’nde çalışan Scott Huettel ve çalışma arkadaşları 2006 yılında bir araştırma yaptı. Araştırma sonucunda, karar verme sürecine belirsizlik unsuru girdiğinde insanların, beyinlerinin olasılıkları ve olası değerleri hesaplamak için gereken kısımları kullanmadığı fark edildi.
Aralarında Benjamin Lu’nun da bulunduğu nörologlar tarafından Nöroekonomi Derneği yıllık toplantısında sunulan bir çalışmada, belirsizliğin hakim olduğu durumlarda psikolojik açıdan stresli tecrübelerin nörolojik süreçte değişimler yaşanmasına neden olabildiği belirtildi. Kısacası, Bitcoin piyasasının belirsizlik ve ekonomik moral konuları açısından zengin bir vaka çalışması oluşturacağını söylemek mümkün. Çünkü kripto paraların etrafında şekillenen toplumsal kabul görme, hayal ve yenilik kavramlarının milyonlarca insanın beyninde nasıl bir etki oluşturduğuna dair çok değerli bilgiler içeren bir konu bu.
Yorumunuz: