Her şeyi satın alabilseniz de zamanı satın alamazsınız. Tabii eğer ABD’de değilseniz. Çünkü ABD’de zenginler, fakirlere göre 15 yıl daha fazla yaşayabiliyor. Araştırmacılar bu durumun sebebinin, kar amacı güden sağlık kuruluşlarına bağlı olan Amerikan sağlık sisteminden kaynaklandığını söylüyor. Dünyanın en pahalı sağlık sistemine sahip olan ülkede fakir vatandaşlar mümkün oldukça hastanelerden uzak durmaya çalışıyor. Araştırmacılar, sağlık hizmetlerinin temel bir insan hakkı olarak tanınmasını ve kar odaklı olmaması gerektiğini savunuyor.
Geçtiğimiz yıl ABD başkanlığına da aday olan Senatör Bernie Sanders konu ile ilgili kaleme aldığı makalesinde şu ifadelere yer veriyor: “Sağlık sisteminin amacı insanları sağlıklı tutmak olmalıdır, hissedarlara para kazandırmak değil. ABD dünyanın en pahalı, en bürokratik, en müsrif ve en etkisiz sağlık sistemine sahip.” Sanders ve raporu yazan bilimciler, çözümün devlet tabanlı bir sağlık sigortası olduğunu ifade ediyor. ABD’de bu tarz bir hizmet, ‘Medicare’ adı altında sadece yaşlı vatandaşlara sunuluyor.
Çalışmada Amerikan sağlık sisteminin eşitsizliği ve kurumsal ırkçılığı nasıl etkilediği ve Erişilebilir Sağlık Hizmeti Yasası’nın (Obamacare) toplum sağlığını nasıl değiştirdiği incelendi. Araştırmanın bulgularına göre, ülkedeki en zengin yüzde 1’lik kesim, en fakir yüzde 1’lik kesime göre 15 yıl daha fazla yaşıyor. Son dönemde arttığı gözlenen bu fark, fakirliğin ölüm için ciddi bir sebep olduğunu ortaya koyuyor.
Masraflar halkın gözünü korkutuyor
ABD’de fakir halkın üçte biri, masraflardan korktuğu için hastaneye gitmekten çekiniyor. Bu oran Kanada’da yüzde 7, Birleşik Krallık’ta ise yüzde 1. Sağlık harcamaları gelire oranlandığında da fakir ABD’lilerin zenginlere göre, gelirlerinin neredeyse iki kat daha fazlasını sağlığa harcadığı görülüyor (fakirlerde yüzde 6, zenginlerde yüzde 3,2).
Ayrıca fakir Amerikanların ortalama ömrünün sağlıktaki gelişmelere rağmen düşüş gösterdiği görülüyor. Örneğin araştırmacılar en fakir beşte birlik kesimi izlediğinde, 1930 ila 1960 yılları arasında doğan kadınların ortalama ömrünün, ülkedeki en zengin beşte birlik kesime göre dört yıl daha azaldığını gördü.
Aslında tüm bu sonuçları, artan gelir eşitsizliği kapsamında değerlendirmek gerek. Toplumun en zengin yüzde 1’lik kesimine giden gelir 1970’lerden bu yana iki katına çıktı. Bu durum ABD’yi, Şili, Meksika ve Türkiye’ye göre daha fazla gelir eşitsizliği bulunduran bir ülke haline getiriyor.
Obamacare’e alternatif bulunamadı
Öte yandan Obamacare ile birlikte pek çok vatandaş rahat bir nefes aldı. 2010’da hiçbir sosyal güvencesi olmayan ABD vatandaşı sayısı 48,6 milyon iken, 2015’te bu rakam 28,6 milyona geriledi. Hastanelere borcu olan vatandaşların oranı da yüzde 41’den yüzde 35’e düştü.
Bu sonuçlar aslında Amerikan sağlık sistemi için bir dönüm noktasında açıklandı. Donald Trump’ın seçim vaatlerinden birisi Obamacare sistemini ortadan kaldırıp yerine ‘çok müthiş bir şey’ getirmekti. Ancak Trump başkan olduktan sonra hazırlanan sağlık sistemi tasarısı kamuoyunda sadece yüzde 17’lik bir destek bulabildi ve açıklandıktan birkaç hafta sonra iptal edildi. Hala bu planı düzenlemeye çalışan Cumhuriyetçi parti vekilleri, henüz başarılı bir sonuca ulaşmış değil.
Reform arayışları
Kimileri, sağlık sisteminin tartışmaya açıldığı bu dönemin, herkesi kapsayan bir sağlık reformu gerçekleştirmek ve sağlık hizmetlerinin devlet tarafından sunulmasını kararlaştırmak için ideal bir zaman olduğunu düşünüyor. Ancak şu anda yönetimi elinde bulunduran muhafazakar Amerikanlar bu görüşe sıcak bakmıyor.
Heritage Foundation adlı muhafazakar çalışma grubunun araştırmacılarından Robert Moffit, böyle bir sistemin maliyetleri düşüreceğini ancak farklı eyaletlerde farklı şekillerde uygulanacağı için özel sağlık hizmetlerinden daha iyi bir sistem olmayacağını savundu.
Yorumunuz: