Kuantum bilgisayarları veri işlemede evrimin bir sonraki ayağı olarak görülüyor. Bu teknolojinin geleceği bize, mevcut tüm sistemlere göre daha fazla veriyi daha hızlı işleyebilen, günümüzün en güçlü süper bilgisayarlarını sunuyor. Ancak bu yol ayrımında bilimciler halen kuantum bilgisayarların kullanım alanlarından ziyade bu teknolojiyi geliştirmeye odaklanıyor. Peki geliştirilen bu güçlü teknoloji ne için kullanılacak?
Bu belirsizlik bazı endişeleri de beraberinde getiriyor. Zira kuantum bilgisayarların kesinlikle işe yarayacağı konulardan birisi, mevcut şifreleme sistemlerini kolayca alt edebilmesi. Geçtiğimiz ay Moskova’da düzenlenen Kuantum Teknolojileri Konferansı’nda Fizik Profesörü Alexander Lvovsky, katılımcıları bu tehlikeye karşı uyardı. Kuantum bilgisayarlarını birer kitle imha silahına benzeten Lvovsky, bu teknolojinin gelişmeden ziyade yıkım getireceğini düşünüyor.
Hiçbir şifre güvenli olmayacak
Modern kriptografinin tüm sistemlerini çok kolay bir şekilde aşabilen kuantum bilgisayarların yaygın olarak kullanılmaya başlaması ile birlikte, günümüzde gizli verileri koruyan tüm şifreleme sistemleri geçersiz kalacak. Tıbbi kayıtlar, finans bilgileri hatta devlet sırları bile çok kısa bir süre içinde açığa çıkabilir. Bu durum medeniyetin temellerini bile sarsabilir.
Diğer uzmanlar da Lvovsky’nin söylediklerinin mantıksız olmadığını kabul ediyor. Ludwig Maximilian Üniversitesi Fizik Profesörü Wenjamin Rosenfeld şu anda kuantum bilgisayarlarının gücünün çok sınırlı bir alanda kullanılabildiğini, şifre kırmanın da bunlardan biri olduğunu belirtti. Detaylı olarak inceleyecek olursak kuantum bilgisayarları için şu anda sadece iki adet algoritma yazılmış durumda. Bunlardan ilki kuantum bilgisayarlarını veri tabanlarını çok kısa sürede tarayabilmek için kullanmayı sağlıyor. İkinci algoritma ise (Shor’un algoritması olarak da bilinen) kuantum bilgisayarları şifrelemeyi kırmak için kullanan yöntem.
Rusya Kuantum Merkezi‘nin kurucularından Mikhail Lukin de konferansta yaptığı açıklamada Harvard Üniversitesi bünyesinde geliştirdikleri 51 kübitlik kuantum bilgisayarında Shor’un algoritmasını deneyeceklerini duyurdu.
Büyük güç büyük sorumluluk getirir
Öte yandan, Rusya Kuantum Merkezi Danışma Kurulu’nda görev alan Bilgisayar Mühendisliği Profesörü Vladimir Shalaev konuya daha ılımlı yaklaştı. Bu teknolojinin sadece yıkım ya da gelişim aracı olmadığını belirten Shalaev “Ben bu görüşlere katılmıyorum. Bence her yeni bilimsel gelişme iyi ya da kötü olma potansiyeli taşıyor.” dedi. Lazer örneğinden yola çıkan Shalaev “Lazer teknolojisini iletişimden, ameliyatlara ve makinelere kadar pek çok alanda hayatımızı kolaylaştırmak için kullanıyoruz. Ancak bu teknoloji aynı zamanda füzelerle binaları yok etmek için de kullanılıyor. Hiçbir şey sadece iyi kullanım alanına sahip değildir. Her şey kötü yanıyla birlikte gelir. Bu yüzden kuantum bilgisayarlarının sadece yıkıcı değil aynı zamanda yapıcı bir teknoloji olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Shalaev’in yaklaşımı mantıksız değil. Geçmişte nükleer teknoloji de benzer kullanım alanlarına sahipti. Öncelikle bir yıkım aracı olarak geliştirilen nükleer teknoloji daha sonra enerji üretimi, tıp ve tarım gibi pek çok alanda insanların hayatını kolaylaştırmak için kullanıldı. Bu yüzden bir teknolojiyi sadece kötü uygulamalarını göz önünde bulundurarak değersiz addetmek doğru bir yaklaşım değil.
Yapıcı kullanım alanları
Kuantum teknolojisinin en olumlu kullanım alanlarından birisi kuantum algılayıcılar olabilir. Prof. Lukin bu algılayıcılar sayesinde hastalıkları teşhis etmek için dev laboratuvarlar kurmaya gerek kalmayacağını, sadece cep telefonu büyüklüğünde cihazlarla tıbbi teşhisler yapılabileceğini belirtiyor. Böyle bir gelişme özellikle üçüncü dünya ülkelerindeki salgın hastalıkların önüne geçilmesi konusunda çok büyük bir adım olabilir.
Ayrıca kuantum bilgisayarların işlem gücü, yapay zeka araştırmasının da birden hızlanmasını sağlayabilir. Öyle ki yapay zekanın geliştireceği yeni şifreleme yöntemleri, mevcut yöntemlerin açıklarını kapatabilir. Böylece kuantum bilgisayarlarının da kolayca çözemeyeceği şifreler geliştirilerek, Lvovsky’nin öne sürdüğü sorun kökten çözülebilir. Lukin, kuantum bilgisayarların mevcut şifreleri kırmak için kullanılmasından önce yapay zekanın yeni şifreleme yöntemleri geliştireceğini düşünüyor. Yine de bu araştırmalara devam ederek nasıl bir gücü ortaya çıkardığımızın farkında olmamız gerekiyor.
Yorumunuz: