Kendi adıma -yine- bol seyahatli ve koşturmacalı bir haftaydı. Toplantıların neredeyse hepsini hayatımdan çalınan anlar olarak kodluyorum zihnime. Bu yüzden kalan zamanı daha faydalı işlerle doldurmaya çalışıyorum.
Örneğin bu hafta Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya bölümü öğrencilerine ders verdim (bir uçuş tarife değişikliği yüzünden Bilgi Üniversitesi’ndeki kendi dersimi veremedim). Türk Hepatopankreatobilier Kongresi’nde (YANLIŞ OKUDUN!) cerrahlara ve Çimentaş’ın yıllık toplantısında yöneticilerine (3 gün içinde 2 defa Antalya’ya uçarak) birer konuşma yaptım.
Uçuşlar ve otel transferleri sırasında David Hegarty’nin Yaratıcılık ve Douglas Coupland’ın Life After God (Tanrıdan Sonra Hayat) kitaplarını okudum. Bir sürü sektörel rapor erittim. Paralel olarak (tesadüfen keşfettiğim) Netflix dizisi Bloodline‘a başlayıp bitirdim (sıkıcı başladı ama güzel bitti). Youtube’da The Secrets of Sugar (Şekerin Sırları) adlı harika bir belgesele denk geldim. Mart ayından kalan dergilerini bitirdim (dergilerden kesip kırptığım şeyler için de bir blog dizisi mi başlatsam diyorum).
Belki de en güzeli hafta boyu birçok yeni, ilginç insanla tanıştım, bir sürü öykü dinledim, notlar aldım.
Yapamadığım tek şey bloga yeni bir yazı yazmaktı. Salı günümü nispeten boş bırakıp bu ‘işe’ ayırmıştım ama o meşhur ulusal elektrik kesintisi herkesinki gibi benim de planlarımı alt-üst etti.
Ve arada kalan zamanlarda okuduğum yüzlerce, binlerce haberden tadı damağımda kalanları sizin için derlemeyi de ihmal etmedim elbette!
Genel Gündem
- Haftanın en önemli gelişmelerinden (gelişme tanımı biraz ironik olsa da) Türkiye çapındaki gizemli elektrik kesintisiydi. Saat 10:30 civarında başlayan ve Enerjisini İran’dan alan Van hariç 45 şehirde yarım gün süren kesinti etkisiyle elektrik, su, doğalgaz ve metro, tramvay gibi elektrikli ulaşım hizmetleri de durdu. Resmi açıklamalarda dahi olayın sebebi hala anlaşılamadı (teori bol). Bu olay sırasında Campaign dergisinin ‘What’s Next in Digital’ başlıklı arama toplantısı ironik görüntülere sahne oldu.
- İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Mehmet Karaca kampüse yapılması planlanan cami için “talep gelirse sinagog da yaparız” demişti. Bunun üzerine bir kampanya başlatan İTÜ öğrencileri budist tapınağı için 18 binden fazla imza topladı. Al sana zamanın ruhu.
- Bu hafta 53 bin devlet okulunun sadece yüzde 34’ünde kitaplık varken Kütüphaneler Haftası’nı kutladık. Rakamlar pek iç açıcı değil. Yapılan ankette bazı öğrenciler “internet varken kütüphaneye ihtiyaç yok” demiş. Her şeyin internette var olduğunu düşünmek yeni çağın en yaygın cehaleti (keşke her şey internette olsaydı elbette). Böyle düşünenler için de münasip bir TED sunumunu araya sıkıştırmak isterim.
- MHP Milletvekili Ruhsar Sarıer’in soru önergesine cevaben Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu Türkiye’de 8 milyon 179 bin kişinin depresyon ilacı kullandığını açıkladı.
- İstanbul trafik çilesinde dünya birincisi oldu. Ama sanılmasın ki insanlar toplu taşıma kullanmadığı için. Durum öyle değil.
- Türkiye İstatistik Kurumu’nun bu hafta açıkladığı evlenme ve boşanma verilerine göre evlenme oranı sabit kalırken boşanmalar yüzde 4,5 oranında artış gösterdi. Evliliklerin yüzde 40’a yakını ilk 5 yılda bitiyor.
- İran’ın nükleer faaliyetlerini düzenleme amacıyla İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde yürütülen görüşmeler sürpriz şekilde sonuçlandı ve taraflar anlaşmaya vardı. İran uluslararası kuruluşların denetimini kabul etme karşılığında senelerdir süren siyasi ve ekonomik ambargo da (teoride) sona ermiş oldu. İran içindeki olası siyasi etkilerini merakla takipteyim.
- Almanya’nın Stuttgart şehrindeki Mercedes Müzesi bu hafta en değerli parçalarını kapsayan araçlarını açık arttırmayla sattı. Hepsi kusursuz modeller arasında -şahsi favorim- martı kanatlı 1955 model 300 SL de vardı (1 milyon 46 bin 500 euroya satıldı). En enteresan araçlardan biri -varlığından bu sayede haberdar olduğum- Mercedes marka kadın bisikletiydi (o da 10 bin 925 euroya satıldı).
- Rusya’da Vladimir Putin adına trollük yapan Marat Burkhard, troll ordusunun nasıl çalıştığını bütün detaylarıyla bir röportajda paylaştı. St. Petersburg şehrindeki Internet Research adlı bir kurumdan yürütülen çalışmalarda 40 bin ruble (yaklaşık 1.800 TL) maaşla günde 12 saat çalışan troller Twitter, Facebook, LiveJournal ve -Rus Facebook’u olarak bilinen- vKontakte başta olmak üzere birçok sitede gösterilen hedeflere ‘saldırma’ yöntemini kullanıyormuş. Bir grup Putin’i göstermelik eleştirirken diğer grup organize karşı saldırıyı yürütüyor. İş disiplini ve çalışma sistemi okunmaya değer. Süreç Türkiye’de de hemen hemen aynı şekilde yürütülüyor.
- Suratında şaşkınlığın sabitlendiği bir kedi varmış. İnsan tedirgin olur bununla aynı ortamda.
- Beslenme hakkında ezber bozan bilgiler: suyuna yağ katıp haşladıktan sonra 12 saat dolapta soğutulan pilav kalorisinin yarısını kaybediyormuş. Buzdolabında soğuduktan sonra ısıtmak makarna dahil diğer bütün yiyeceklerde kaloriyi düşürüyor ve daha doyurucu oluyormuş. Yüksek ısıda kızartılan / (ve 30 dakikadan fazla) pişirilen yiyecekler zararlı hale geliyormuş. Özellikle sirke ve limonla terbiye (marine) edilen etlerin kanserojen etkisi azalıyormuş. Ve en ilginci mikrodalga ile ısıtmak besinin değerini koruduğu için ateşte ısıtmaktan çok daha sağlıklıymış. Detaylara buyrun.
- Sahte evrakla bankaları 3 milyon dolar dolandırdığı için hapse atılan 28 yaşındaki Neil Moore, hücresinde edindiği bir cep telefonuyla hapishane yöneticilerine sahte bir e-posta yollayarak kendini serbest bıraktırdı! Cidden oldu bu.
- İnternet bizi daha akıllı yapmıyor ama öyle olduğumuzu sandırıyormuş.
Yorumunuz: