Dünyanın farklı ülkelerinden çocuklar, günlük yemekleri ile fotoğraflandı

Malezya’dan Tharkish Sri Ganesh ve Mierra Sri Varrsha
Fotoğrafçı Gregg Segal, dünyanın çeşitli ülkelerinden çocukları bir hafta boyunca yedikleriyle birlikte fotoğrafladı.

Haber Özeti

Tam Sürüm

Çocuk obezitesinin artışta olduğu, küreselleşmenin beslenmeyi homojenleştirdiği bir çağda, fotoğrafçı Gregg Segal, dünyanın dört bir yanında yaşayan çocukları bir haftalık yiyecekleriyle fotoğrafladı. Çocukların beslenme biçimlerine odaklanan fotoğraflar; sınıf, kültür ve beslenme temalarına dikkat çekiyor.

Segal’in 120 sayfalık yeni kitabı Daily Bread, bu fotoğrafları ve ardındaki hikayeleri içeriyor. Projeye başlamadan önce,çocukların bir hafta boyunca yedikleri her şeyi tam olarak not almaları istendi. Daha sonra bu yiyecekler çocuğun etrafına yayılacak şekilde yerleştirildi ve Segal fotoğrafları yukarıdan çekti. Fotoğraflanan kültürler hem ne kadar farklı hem de ne kadar birbirimize benzer hale geldiğimizi gözler önüne seriyor.

Zenginler daha kötü besleniyor

Segal’in bu çalışması, küresel ekonomi ve küresel ekonominin yeme alışkanlıklarını nasıl etkilediği üzerine ilginç bir yorum. Mesela ABD’deki düşük gelirli aileler nispeten ucuz olduğu için daha fazla abur cubur tüketirken bu trend diğer ülkelerde tamamen tersine işliyor. Hatta dünyanın en sağlıklı beslenme biçimine sahip bazı ülkeleri, genellikle meyve, sebze ve kabuklu yemiş tüketilen ülkeler. Çünkü bu ülkelerde işlenmiş abur cuburlar lüks sayılıyor.

Segal ile röportaj yapma fırsatı bulan My Modern Net, çekilen fotoğraflardan ve hikayelerinden birkaç tanesini paylaştı.

30 Ağustos 2017’de çekilen bu fotoğrafta Senegal’den 11 yaşındaki Meissa Ndiaye’i görüyoruz. Ndiaye, Senegal’in Dakar kentinde annesi, babası ve erkek kardeşiyle tek bir odada yaşıyor. Kuran Okulu’na giden Ndiaye, bir haftalık yiyecek listesine çok az yazmış olsa da keçi etini ve yulaf lapası gibi şekerli yiyecekleri seviyor. Ndiaye genellikle içine spagetti/bezelye/patates konmuş ekmek yiyor. Haftada bir veya iki kez dışarıda yiyen ailede, yemekleri genelde Meissa’nın annesi ve teyzeleri hazırlıyor. Futbol oynamayı seven Meissa, büyüyünce Messi ya da Ronaldo gibi bir futbol yıldızı olmak istiyor. “Çok param olsaydı güzel bir spor araba almak isterdim.” diyen Meissa, anne ve babasının Fransa’ya göç etmesini, orada iyi para kazanmalarını istiyor.

12 Ağustos 2018’de çekilen fotoğrafta Birleşik Arap Emirlikleri’nden Yusuf Abdullah Al Muhairi’yi görüyoruz. Yusuf’un annesi, pasta şefi olmak için İrlanda’dan Dubai’ye gelmiş. BAE’de yaşayan biriyle evlenen annesi, eşinden ayrılmadan bir çocuk doğurmuş. Kendi başına omlet ve tost yapabilse de Yusuf annesinin yemeklerini seviyor. Okumayı, resim yapmayı, tırmanmayı, at binmeyi ve bilim projeleri üretmeyi seven Yusuf’un rol modelleri annesi ve Batman. İleride pilot ya da polis memuru olmayı hayal eden Yusuf, “çok param olsaydı Ferrari alırdım.” diyor. Yusuf, geceleri yatağına yattığında dedesiyle kuş evi yaptıkları, İrlanda’daki nehirlerde balık tutmaya gittikleri zamanları düşünüyor.

19 Ağustos 2018’de Brezilya’da çekilen fotoğrafta Kawakanih Yawalapiti’yi görüyoruz. Kawakanih’in soyadı, ait olduğu Yawalapiti kabilesinden geliyor. Kawakanih, Xingu Yerli Parkı’nda (Xingu yerli halklarının kabilelerini korumak için kurulmuş bir yer) yaşıyor. Parkın çevresinde otlaklar ve soya ekinleri var. Kawakanih doğduğunda, ana dili (Arawaki) tehlike altındaymış. Dilin yok olmasını istemeyen annesi, Kawakanih’i Arawaki konuşmayan herkesten uzaklaştırmış. Kawakanih, 1940’lardan beri Arawaki dilini öğrenecek şekilde yetiştirilen ilk çocuk. Ayrıca Portekizce de konuşabiliyor. Tarih kitapları okumayı seviyor; özellikle de Mısırlılarla ilgili olanları. Günlerini nehirde oynayarak, balık tutarak, gündelik işlere yardım ederek, manyok toplayarak geçiriyor. Her birkaç ayda bir okula gitmek için Canarana’ya gidiyor. Köyde elektrik ve su olmamasına rağmen okulda bilgisayar becerileri öğreniyor. Kawakanih, Segal’in fotoğraf çektiği stüdyoya ulaşmak için annesiyle birlikte 31 saat seyahat etti. Genellikle balık, manyok, yulaf lapası, meyve ve çerezle beslenen Kawakanih, vücudundaki boya ve çizgilerin kendisini kötü ruhlardan ve kötü enerjiden koruduğuna inanıyor.

11 Mart 2017’de çekilen fotoğrafta, Hindistan’ın Mumbai kentinde yaşayan Anchal Sahani’yi görüyoruz. Anne babası ve iki kardeşiyle birlikte küçük bir kulübede yaşayan Sahani’nin babası günde 5 Dolar’dan az kazanıyor. Bu yüzden annesi sadece bamya, karnabahar, mercimek ve gözleme benzeri bir yiyecek olan roti pişirebiliyor. Bihar’da yaşadığı çiftliğe dönmek isteyen Sahani, tıpkı diğer çocuklar gibi okula gitmek, ileride de öğretmen olmak istiyor. Ancak ev işlerine yardım etmek ve henüz bebek olan erkek kardeşine bakmakla yükümlü.

Röportaj esnasında Segal’e yöneltilen sorulardan biri de, bu projede odak noktasını neden çocuklara çevirdiğiydi. Segal’in yanıtı şu şekilde oldu:

“Çocuklara odaklandım çünkü yeme alışkanlıkları küçük yaşlarda oluşuyor. 9-10 yaşlarında doğru düzgün beslenmiyorsanız ileride zorlanırsınız. Küreselleşme dünya genelindeki beslenme çeşitleri üzerinde inanılmaz bir etkiye sahip. Ziyaret ettiğim iki ülkeden örnek vereyim; Birlikte Arap Emirlikleri ve Brezilya. Bir nesil önce Brezilya’nın yoksul kabul edilen bölümü yetersiz besleniyordu. Bugün ise yüzde 57’si fazla kilolu. 2014 yılında BAE’de 803 bin 900 diyabet hastası vardı. Bu rakam nüfusun yüzde 20’sine tekabül ediyor. Bundan 30 yıl önce diyabet o bölgede neredeyse yoktu. Gerçekten son noktadayız. Çocuklar artık ev yapımı sıcak yemeklerden veya sebzelerden ziyade çoğu çocuklara hitap edecek şekilde tasarlanmış paketli gıdaları tüketiyor.”

“Bu projede sizi en çok şaşırtan şey neydi?” sorusuna ise cevabı Segal’in cevabı şuydu:

“Daily Bread projesinin ortaya koyduğu en şaşırtıcı sonuçlardan biri, en kaliteli beslenme biçimlerinin zenginlere değil yoksullara ait olmasıydı. ABD’de en fazla abur cubur tüketenler yoksullar çünkü ucuz ve erişmesi kolay. Mumbai’ye baktığımızda orta boy bir Dominos pizzasının fiyatı 13 Dolar. Oradaki insanlar için çok pahalı. Mumbai’de yaşayan ve babası günde 5 Dolar’dan az kazanan Anchal, mercimek, karnabahar, bamya gibi sağlıklı şeyler yerken orta sınıfa ait bir ailenin çocuğu olan ve yine Mumbai’de yaşayan Shraman çok daha farklı besleniyor. Ailesinin kazancı sayesinde Dominos pizzası, kızarmış tavuk, Cadbury çikolata ya da Snickers gibi abur cuburlar satın alabiliyor. Cambridge Üniversitesi 2015 yılında bir kapsamlı bir çalışma yapmıştı. Dünya genelindeki beslenme biçimlerini en besleyiciden en az besleyiciye doğru sıraladılar. İlginçtir ki en sağlıklı beslenen 10 ülkeden 9’u Afrika’da çıktı. İlk duyduğunuzda çelişkili geliyor ancak tükettiklerine baktığımızda anlam kazanıyor; taze sebze, meyve, kuru yemiş, balık, tahıl, baklagiller, çok az et ve biraz da işlenmiş gıda.

Kaynak: My Modern Met

Fotoğrafçı Gregg Segal, Senegal'den Birleşik Arap Emirlikleri'ne, Hindistan'dan Brezilya'ya çeşitli ülkelerden çocuklarla çalıştığı bir proje yaptı. Her bir çocuktan bir hafta boyunca yediği her şeyi not etmesini istedi. Daha sonra çocuklar stüdyoya getirilerek not ettikleri yemeklerin hepsi hazırlanıp çocuğun etrafına yayılacak şekilde yerleştirildi. Segal de her bir çocuğu kendi beslenme biçimiyle fotoğrafladı. Projenin odak noktasına çocukları koymasının sebebini "Yeme alışkanlıkları 9-10 yaşlarında oluşuyor. İleride değiştirilmesi de epey güç oluyor." şeklinde açıklayan Segal'e göre bu projenin ortaya koyduğu en çarpıcı sonuç; zenginlerin yoksullara göre daha kötü beslenmesi. İlk başta kulağa garip gelse de aslında çok mantıklı. Mesela babası günlük 5 Dolar'dan az kazanan Anchal'ın annesi ancak mercimek, bamya, karnabahar gibi şeyler pişirebiliyorken maddi durumu iyi olan bir ailede yaşayan Shraman, Dominos pizza, Snickers, Cadbury çikolata gibi abur cuburlar yiyebiliyor.

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği