Otonom araçlarda altıncı his yaratma çabaları

Tam otonom araçlar için sistemlerin daha iyi çalışması gerekiyor. Bu yüzden girişimler yeni algılama sistemleri geliştirilmek için çalışıyor.

Haber Özeti

Tam Sürüm

Bugünün otonom araçları kameralar ve diğer algılayıcılardan oluşan bir sistemler bütünüyle, insanların algılama yeteneklerini taklit etmeye çalışıyor. Ancak özellikle kötü hava koşullarında zorlanıyorlar. Gelişmekte olan yeni teknolojiler, araçların yoldaki şeyleri farklı bakış açılarından ‘görmelerini’ ve ‘hissetmelerini’ sağlayabilir.

Tam otonom araçlar geliştirme yarışı bir dizi engele takıldı ve uzmanlar tam ölçekte uygulamaların kullanıma sunulmasının 10 yıl ya da daha fazla sürebileceğini düşünüyor. Bu durum lidar ve diğer teknolojiler üzerine çalışan düzinelerce girişime, tam otonom araçları mümkün kılmak için gerekli gelişmeyi yaratabilmesi adına ilham verdi.

Her sistemin artısı da var eksisi de

Şu anda gelişmekte olan çoğu otonom araç 3 ya da 4 ana sensör teknolojisinin birleşimine dayalı sistemleri kullanıyor. Ayrıca yüksek çözünürlüklü haritalardan faydalanılıyor. Araçlar bu şekilde, dünyayı insanlar gibi algılamaya çalışıyor. Sistemlerin her birinin güçlü ve zayıf olduğu alanlar bulunuyor

  • Yüksek çözünürlüklü kameralar nesneleri belirleme konusunda iyi ama yağmur ya da sis olduğunda çok iyi çalışamıyorlar.
  • Radar uzaktaki nesneleri kötü havada bile tespit edebiliyor ama yeterince net değil.
  • Lidar, lazer ışınlarıyla arabanın çevresinin üç boyutlu görselini çıkarıyor ancak bazı ışıklandırma koşullarında yeterince başarılı değil.
  • Ultrason sensörleri nesneleri algılayabiliyor ama sadece yakın mesafeden.

WaveSense zemin altı haritası çıkarıyor

Girişimler otonom araçların algılarındaki boşlukları doldurmak için yeni katmanlar eklemeye çalışıyor. WaveSense zeminin altını algılayabilen radarlar geliştirerek zemin altı haritaları oluşturuyor. Böylece araçlara karlı, yağmurlu ve sisli havalarda yardımcı olmak istiyor. MIT’den ayrılan bu girişim yolların altındaki eşsiz jeolojik yapıları takip ederek ve bunların haritasını oluşturarak yolların parmak izini çıkarıyor. Zeminin üstünde yolun durumu sürekli değişiyor. Ancak zeminin altındaki haritalar sabit. Bu da otonom araçların kar fırtınasında bile yolu görebilmesini sağlıyor.

Başlangıçta askeri amaçlar için geliştirilen bu teknoloji şimdi bazı otonom araç geliştiriciler ve tedarikçiler tarafından test ediliyor. CEO Tarık Bolat bu yıl içinde üretim ortaklarının açıklanmasını beklediğini söylüyor.

Yol durumu hakkında anında bilgi

Tactile Mobility’nin yazılımı ise çekiş gücü, basınç gibi gerçek zamanlı fiziksel verilerle araçların yolu hissetmesini sağlıyor. Algoritmaya aktarılan veriler aracın performansını optimize etmek için kullanılıyor. İnsan sürücüler, aracın yol tutuşunu direksiyonun ve koltuklarının titreşiminden algılayabiliyor. Bu da buzlu yollarda aracın kaymasını engellememizi sağlıyor. İsrailli girişim otonom araçların da tıpkı insanlar gibi yollardaki lakaları, tümsekleri ve eğimleri hissedebilmesini istiyor. Ford ve diğer bazı şirketler şu anda şirketin bu teknolojisini test ediyor.

Bulut tabanlı veriler aracılığıyla yolların durumu hakkında anlık bilgi almak belediyeler ve filo yöneticileri için de faydalı olabilir.

Zaten karmaşık olan bu makinelere daha fazla sensör ve yazılım eklenmesi, muhtemel hata olasılığını da katlanarak artırıyor. Bu da otonom araç sistemlerinin doğrulanmasını daha da güç hale getirebilir. Neticede, fazladan algılama sistemleri daha güvenli sistemler sunabilir ancak bu sistemleri mükemmelleştirmek için çok detaylı çalışmalar yapmak gerek.

Kaynak: Axios

Otonom araçların bugün kullandığı yüksek çözünürlüklü kameralar, radar, lidar ve ultrason gibi teknolojilerin her birinin iyi ve kötü yanları bulunuyor. Bu durum tam otonom araçların geliştirilmesinin önünde engel olarak duruyor. Araçların algılama kabiliyetindeki eksikleri gidermek adına girişimler yollarda zemin altının haritalandırılması ya da araçların yoldaki girinti çıkıntıları hissetmesinin sağlanması gibi yeni teknolojiler geliştirmek için çalışıyor. Ne var ki her yeni teknoloji, sistemin hata ihtimalini biraz daha artırıyor ve sistemlerinin doğrulanmasını daha da güç hale getiriyor.

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği