ABD ordusu, iklim değişikliğinin halihazırda mevcut olan yönetim zaaflarını daha da kötü hale getireceğini düşünüyor. İklim kaynaklı iç ve dış göçler şimdiden gerçekleşmeye başladı. Hava durumunun ne kadar hızlı ve çabuk değiştiğine bağlı olarak iklim kaynaklı göç ve iltica akımlarının, yüzyılın ortasına doğru iyice artması bekleniyor.
Sadece 2017 yılında, 130 ülkede toplam 19 milyon kişi, seller ve tayfunlar gibi kötü hava koşulları sebebiyle, iç göçlerle evlerini terk etmek zorunda kaldı. Aynı yıl içinde silahlı çatışmalar sebebiyle göç eden kişilerin sayısı daha azdı.
Ada ülkeleri ve kıyı şehirleri tehlikede
Mashall Adaları, Vanuatu ve Kiribati gibi küçük ada ülkelerinin vatandaşları, yükselen gelgit dalgaları ve güçlü fırtınalar sebebiyle, daha iyi ekonomik imkanlar sunan ABD’ye ya da diğer ülkelere göç etti. Diğer küçük ada ülkeleri de suların çok yükselmesi halinde alınacak önlemleri belirlemeye çalışıyor.
Yeni bir Birleşmiş Milletler iklim raporu, küresel ısınmanın endüstri öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerine çıkması halinde, düşük rakımlı ada ülkelerinin yok olma tehlikesi altında kalacağını söylüyor. Müdahale edilmezse 2100 yılında küresel ısınmanın 3 derecenin de üzerine çıkabileceği düşünülüyor. Böyle bir tabloda sadece ada ülkeleri değil, dünya genelinde birçok sahil şehri de benzer bir tabloyla karşılaşabilir.
Öte yandan, nüfus yoğunluğu çok yüksek olan Bangladeş’te deniz seviyesi yükselirken muson sezonu sebebiyle halk iç kesimlere doğru göç etti. Ancak Rohingya mültecileri, sel baskınlarına karşı savunmasız olan uç kesimlere yerleştirildi.
Kuraklık da göçleri ve savaşları tetikliyor
İklim değişikliğinin tek sorunu deniz seviyesinin yükselmesi değil. Bazı bölgelerde, yeterince su bulamamak da önemli bir sorun. Küresel ısınmanın kuraklığı daha sıcak ve daha kuru hale getirmesi ile birlikte, buna bağlı göçler ve çatışmalar da artıyor. 2007-2010 arası Orta Doğu’da yaşanan kuraklık Suriye’deki iç savaşın nedenlerinden biri oldu. İklim modelleri, bu dönemde yaşanan kuraklığın sebebinin küresel ısınma olduğunu gösteriyor.
NASA’nın uydu ölçümleri ile belirlediği yeraltı suyu rezervleri de Pakistan-Hindistan sınırı, Orta Doğu (Bereketli Hilal bölgesi) ve Kuzey Afrika gibi yüksek nüfuslu ve çatışmaya yatkın bölgelerde su sorununun artmaya başladığını gösteriyor. İklim değişikliğine bağlı sorunlardan en çok etkileneceği düşünülen bölgeler Hindistan, Pakistan ve Bangladeş olarak görülüyor. Bu sorunların Güney Amerika ve Afrika’da bazı bölgeleri de etkileyerek toplamda bir milyara yakın kişiyi risk altında bırakacağı tahmin ediliyor.
Tabii ki hiçbir göç akımı ya da mülteci krizinin tek sebebi iklim değişikliği değil. Ancak küresel ısınma sebepli faktörler şimdiden insanları evlerinden etmeye başladı.
Yorumunuz: