Dünyanın en tutarlı haritası

AuthaGraph'ın haritalama yöntemi, dünyayı 96 üçgene bölerek bu yapıyı üçgenler piramidine çevirmeye dayanıyor. Böylece bölgelerin birbirine oranı korunuyor.

Haber Özeti

Tam Sürüm

Hepimizin bildiği dünya haritası, bundan neredeyse 500 yıl önce, 1569’da kartograf Gerardus Mercator tarafından çizildi ve aslında çok ciddi hataları var. 1970’lerde Alman gazeteci Arno Peters bu hatalara dikkat çekerek kamuoyunu bilinçlendirmeye çalıştı. Mercator’un haritası, özellikle kuzey yarım küreyi olduğundan çok daha büyük göstererek Avrupa ve Kuzey Amerika merkezli bir dünya görüşünü destekliyor. Bu haritada ekvatora yakın bölgeler olduğundan küçük görünürken, kutuplara yaklaştıkça bozulma artıyor ve bu bölgeler olduğundan çok daha büyük görünüyor. Örneğin Afrika ile neredeyse aynı boyutta çizilen Grönland adası aslında Afrika’dan 14 kat daha küçük. Modern versiyonlarda gösterilen Antarktika kıtası da oldukça hatalı bir şekilde temsil ediliyor.

Geçtiğimiz yıl Japonya’nın en prestijli tasarım ödülü ‘Good Design Award‘u (İyi Tasarım Ödülü) alan Hajime Narakuwa, küre şeklindeki dünyamızı dikdörtgen yüzeye, okyanus ve kıtaların birbirine oranına sadık kalarak aktardığı AuthaGraph Dünya Haritası ile ödüle layık görüldü.

Küreyi üçgenlere bölüyor

AuthaGraph’ın yenilikçi haritalama yöntemi, dünyayı 96 üçgene bölerek bu yapıyı üçgenler piramidine çevirmeye dayanıyor. Böylece bölgelerin birbirine oranı korunurken, piramitler açılarak dörtgen şekiller oluşturulabiliyor. Mercator’un haritasında kullanılan yöntem bozulmalara sebep olurken, bir başka popüler haritalama yöntemi Dymaxion ise bozulmaları düzeltmek için haritada boşluklar oluşturuyor.

AuthaGraph haritasının en güzel özelliklerinden birisi de haritaların yan yana dizilmesi ile hiç boşluk oluşmadan coğrafi ilişkinin korunabilmesi. Böylece yan yana dizilmiş haritalardan dilediğiniz bir kesiti alarak, hangi bölgeyi vurgulamak istiyorsanız ona göre bir dünya haritası oluşturabiliyorsunuz.

 

Yeni öncelikler yeni haritayı gerektiriyor

Mercator’un haritasının oluşturulmasından 20. yüzyılın sonlarına kadar insanların temel önceliği karalardı. Ancak daha sonra denizlerdeki kaynaklar ve çevresel problemler ilgimizi karaların dışına çekmeye başladı. (1) Kuzey Kutbu’nun etrafındaki buz denizi küresel ısınmayı temsil etmesi açısından, (2) denizlerdeki hak iddiaları, deniz kaynaklarının paylaşılması açısından, (3) Güney Kutbu, üzerinde oluşan ozon deliği açısından, (4) Grönland’da eriyen buzullar, Okyanusya’daki ada ülkelerini sular altında bırakma tehlikesi açısından ve (5) okyanuslardaki beklenmedik hava hareketleri, karadaki ekonomiyi etkilemesi açısından önem kazandı. AuthaGraphic harita tüm bu bölgeleri eşit öneme sahip şekilde gösterebilme konusunda başarılı.

Aşağıdaki videodan, dünyanın 600 milyon yıl boyunca nasıl şekil değiştirdiğini AuthaGraph Dünya Haritası üzerinden izlemek mümkün.

Kaynak: BigThink

Hepimizin bildiği dünya haritası, bundan neredeyse 500 yıl önce, 1569'da kartograf Gerardus Mercator tarafından çizildi ve aslında çok ciddi hataları var. 1970'lerde Alman gazeteci Arno Peters bu hatalara dikkat çekerek kamuoyunu bilinçlendirmeye çalıştı. Mercator'un haritası, özellikle kuzey yarım küreyi olduğundan çok daha büyük göstererek Avrupa ve Kuzey Amerika merkezli bir dünya görüşünü destekliyor. Geçtiğimiz yıl Japonya'nın en prestijli tasarım ödülü 'Good Design Award'u (İyi Tasarım Ödülü) alan Hajime Narakuwa, küre şeklindeki dünyamızı dikdörtgen yüzeye, okyanus ve kıtaların birbirine oranına sadık kalarak aktardığı AuthaGraph Dünya Haritası ile ödüle layık görüldü. AuthaGraph'ın yenilikçi haritalama yöntemi, dünyayı 96 üçgene bölerek bu yapıyı üçgenler piramidine çevirmeye dayanıyor. Böylece bölgelerin birbirine oranı korunurken, piramitler açılarak dörtgen şekiller oluşturulabiliyor.

4 Yorum

  • Şimdi ben tam anlamadım gerçekte New Yorktan dik bir şekilde doğuya giden gemi Güney Amerikaya mı gidiyor veya Portekiz den dik şekilde batıya giden gemi Afrikaya mi varıyor?

  • O diil de yıl olmuş 2017 hâlâ dünyanın orjinal bir görüntüsü yok sanırım. Madem uydularla her türlü gözlem yapılabiliyor, niye hâlâ o kıta büyük mü, bu kıta neredeydi filan tartışmaları var Amirim? Bu işte bir bit yeniği var ama dur bakalım…

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği