Stranger Things’in küresel başarısının sırrı

Netflix'in Stranger Things adlı büyük ses getiren yapımının başarısının ardında, yerelleştirmeye verilen önem ve çeşitli teknolojik çözümler yatıyor.

Haber Özeti

Tam Sürüm

Netflix aynı anda 130 ülkede hizmet vermeye başlayalı 2 yıl bile olmadı. Artık neredeyse dünyanın her yerinde Netflix var. Hal böyle olunca, şirket ani bir uluslararası büyüme yaşadı. Uluslararası büyüme de, Stranger Things gibi büyük ses getiren yapımların seyirciye en iyi şekilde nasıl sunulacağı gibi sorunları beraberinde getirdi. Şirket, 2018’de orijinal içerik bütçesine 8 milyar Dolar ayırmış olsa da, yapımlarının hem Kanada hem de Kamerun’da seyredilebilir olmasına dikkat etmek zorunda. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, söz konusu Netflix bile olsa tek bir ülkede izlenme riskini kimse alamaz.

Dünyada yüzlerce farklı dil var. Bu yüzden, ‘Demogorgon’ (Stranger Things’de adı geçen bir yaratık) kelimesi için bütün dillerde bir karşılık bulmak pek de pratik olmuyor. Fakat Netflix’in sağladığı 20 dil seçeneği için kelimelerin tam karşılığını bulmak oldukça önemli. Çevirmenlerin tutarlılık adına sıkı çalışması gerekiyor. Dizide hayal ürünü bir yer var mı? Sıkça tekrarlanan bir söz var mı? Gerçek hayatta karşılığı olmayan bir bilim-kurgu öğesi var mı? Bütün bunlara dikkat ediliyor. Böylece Netflix bunların Yunanca, İspanyolca, İsveççe vb. dillerde nasıl kullanılacağına karar veriyor.

Bazı kelimelerin çevirisi oldukça kolay oluyor. Örneğin; İngilizce’de ‘university’ olan üniversite kelimesi İspanyalca’da ‘universidad’ oluyor. Fakat, özellikle de 1980’lere sıkça referans verilen Stranger Things gibi yapımlarda, bazı kelimelerin karşılığı için fazlaca kafa yormak gerekiyor. Netflix İçerik Yerelleştirme ve Kalite Kontrol Müdürü Denny Sheehan, “Hikayenin temeline ve özelliklerine çok dikkat etmek gerekiyor. Cümleleri 30 yıl önce söylenebileceği şekilde çevirmeye çalışmak önemli.” diyor.

Stranger Things’deki çocukların Dungeons&Dragons oyunundan esinlenerek adlandırdığı canavar Demogorgon’u ele alalım. Dil engeline takılmamak amacıyla Sheehan’ın ekibi, Demogorgon’un 1970’li yıllarda başka kültürlere nasıl çevrildiğini bulmak için çeşitli araştırmalar yaptı. Netflix, ses sanatçılarının sesinin orijinal oyuncuların sesine benzemesine de önem veriyor. Shehaan, “Altyazının ve dublajın insanı hikayenin içine çekebilen şeyler olduğuna inanıyoruz. ” diyor.

Antarktika’dan bile seyircisi var

Ovum adlı şirkette çalışan araştırmacı Tony Gunnarsson, “Yerelleştirme dünya çapında çok önemli bir yere sahip. Avrupa seyircisi ABD yapımlarına oldukça aşina fakat birçok insan kendi dilinde altyazı seçeneğini görmek istiyor.” diyor. Netflix’in uluslararası başarısı dublaj ve altyazının çok daha ötesinde tabii ki. Şirket, gelişen piyasalarda hizmetini daha fazla kullanılır hale getirmek için üstün çaba gösterdi. Bu çabalar arasında, yapımların bir kısmının indirilip kaydedilmesini ve sonradan izlenebilmesini sağlamak yer alıyor. Bütün bu teknolojik çözümler ve çeviriye verilen önem bir kenara bırakılırsa, insnanlar Stranger Things’i seyretmek istemezse seyretmezdi. Sadece bir ay içinde, 190 ülkedeki Netflix kullanıcıları Stranger Things’i izledi. Bu ülkelerden 70’indeki seyirciler sıkı fanlar haline geldi. Antarktika’da yaşayan birinin dizinin 1. sezonunu izlemesiyle bir ilk gerçekleşmiş oldu. Netflix dünyadaki herkesin izlemek isteyebileceği tarzda yapımlar ortaya koydu fakat asıl zor olan, insanların yaşadığı yer ya da konuştukları dil fark etmeksizin diziyi anlayabilecekleri şekilde ortaya koyabilmek.

Kaynak: Wired

Netflix aynı anda 130 ülkede hizmet vermeye başlayalı 2 yıl bile olmadı. Hal böyle olunca, şirket ani bir uluslararası büyüme yaşadı. Uluslararası büyüme de, Stranger Things gibi büyük ses getiren yapımların seyirciye en iyi şekilde nasıl sunulacağı gibi sorunları beraberinde getirdi. Dünyada yüzlerce farklı dil var. Bu yüzden, 'Demogorgon' (Stranger Things'de adı geçen bir yaratık) kelimesi için bütün dillerde bir karşılık bulmak pek de pratik olmuyor. Fakat Netflix'in sağladığı 20 dil seçeneği için kelimelerin tam karşılığını bulmak oldukça önemli. Çevirmenlerin tutarlılık adına sıkı çalışması gerekiyor. Bazı kelimelerin çevirisi oldukça kolay oluyor. Örneğin; İngilizce'de 'university' olan üniversite kelimesi İspanyalca'da 'universidad' oluyor. Fakat, özellikle de 1980'lere sıkça referans verilen Stranger Things gibi yapımlarda, bazı kelimelerin karşılığı için fazlaca kafa yormak gerekiyor. Netflix İçerik Yerelleştirme ve Kalite Kontrol Müdürü Denny Sheehan, "Cümleleri 30 yıl önce söylenebileceği şekilde çevirmeye dikkat etmek önemli." diyor. Stranger Things'deki Demogorgon'u ele alalım. Dil engeline takılmamak amacıyla Sheehan'ın ekibi, Demogorgon'un 1970'li yıllarda başka kültürlere nasıl çevrildiğini bulmak için çeşitli araştırmalar yaptı. Bütün bu teknolojik çözümler ve çeviriye verilen önem bir kenara bırakılırsa, insanlar Stranger Things'i seyretmek istemezse seyretmezdi. Sadece bir ay içinde, 190 ülkedeki Netflix kullanıcıları Stranger Things'i izledi. Netflix dünyadaki herkesin izlemek isteyebileceği tarzda yapımlar ortaya koydu fakat asıl zor olan, insanların yaşadığı yer ya da konuştukları dil fark etmeksizin diziyi anlayabilecekleri şekilde ortaya koyabilmek.

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği