Starbucks tereciye tere satacak

Starbucks, espressonun anavatanı İtalya'da ilk şubesini açmaya hazırlanıyor. Hedef büyük, engeller bol. Neyse ki Starbucks 'kahve satmıyor'.

Haber Özeti

Tam Sürüm

Howard Schultz’un İtalya’da içtiği espresso‘yu ABD’de satmaya karar vermesinin üzerinden 45 yıl geçti. İlk şubesi Seattle’da açılan kahve dükkanı Startbucks, bu dönem içerisinde onlarca ülkede on binlerce şube açtı. Ancak Schultz bugüne kadar fikrin çıktığı topraklarda, Avrupa kahve kültürünün başkenti İtalya’da bir Starbucks açmaya cesaret edememişti. Geçtiğimiz günlerde İtalya’da ilk Starbucks şubesinin açılacağı haberinin ardından bir çok İtalyan da bu durumu garip karşıladı.

İtalyanlara İtalyan kahvesi satan bir Amerikan firması fikri (en az Türklere Türk kahvesi satan bir Amerikan firması kadar) garip geliyor. Ancak bu durum Starbucks’ın daha önce karşılaşmadığı bir durum değil. Örneğin Birleşik Krallık’ta 17 yıldır hizmet veren şirket, ilk kez geçen yıl kar etmeye başladı. Starbucks Birleşik Krallık’a ilk şubesini açtığında insanlar Amerikan kahvesinin çok sulu olduğundan şikayet etmişlerdi. Bunun üzerine Starbucks bu ülkede sattığı kahvelere fazladan espresso koymaya başladı. Ancak aynı şekilde kahvesini çok ciddiye alan Avustralyalılara da yıllardır kahve satmaya çalışan Starbucks sonunda pes etti ve ülkedeki dükkanlarının çoğunu kapatacağını duyurdu.

İtalya’da kahve satma konusunda açıklama yapan Starbucks CEO’su Howard Schulz, “İlk şubemizi açarken büyük bir titizlikle ve İtalyan kahve kültürüne karşı büyük bir saygı ile hareket edeceğiz.” diye konuştu. Çalışmalarında alçak gönüllü ve saygılı olmaya özen gösterdiklerini ifade eden Schultz, bugüne dek yaptıkları ve öğrendikleri şeyleri paylaşmak istediklerini ifade etti.

Starbucks kahve değil; kavram satıyor

İsimleri bile İtalyanca olan bu kahvelerin en kalitelileri zaten İtalya’da her köşebaşında çok ucuza satılıyor. İtalyan müşterilerin Starbucks’a şüpheyle yaklaşacakları da aşikar. Ancak Starbucks’ın İtalya’ya getirdiği şeyin sadece kahve olduğunu düşünmek yanlışlık olur. Tüm dünyada sunduğu rahat ortamı ile Starbucks, insanlara ev ve iş dışında üçüncü bir mekan sunuyor.

Geleneksel restoranlarda oluğu gibi Starbucks’ta kahvenizi içip kalkmak zorunda değilsiniz. Arkadaşlarınızla sohbet etmek, sevgilinizle buluşmak, iş toplantısı yapmak ya da ders çalışmak için Starbucks’lar dünyanın her yerinde akla gelen ilk mekanlardan. Bu yarı rahat yarı resmi ortam, Starbucks’ın en az kahveleri kadar önemli bir ürünü ve bu durum İtalyan müşterilerin çok sık karşılaştıkları bir şey değil. İtalyanlar genellikle kahvelerini büfe benzeri dükkanlardan ayakta içmeyi tercih ediyorlar. Belki Starbucks İtalyanların geleneksel kahve içme ritüellerinden uzaklaşıp farklı bir deneyim yaşamasına yardımcı olabilir.

İtalya’nın ilk Starbucks’ı 2017 yılında Milano’da açılacak. Türkiye’de ise 2003 yılından bu yana hizmet veriyor. Türk kahvesi fanatiği bir ülkeye dahi türlü çeşit kahveyi sevdirebildiğini hatırlayarak soralım: sizce Starbucks’ın sırrı ve onu tercih etme / etmeme sebebiniz ne? Yorumlarınızı bekleriz.

ABD kökenli kahve zinciri Starbucks, kahvenin başkenti İtalya'daki ilk şubesini önümüzdeki yıl Milano'da açılıyor.  İtalyanlara İtalyan kahvesi satmaya hazırlanan Starbucks şimdiden pek çok tepki ve ön yargıyla karşılaştı.

14 Yorum

  • Duygu, hırs, ihtiras. En önemlisi de “insanın kendisini özel hissetmesi” (sen özel hissediyorsun da, yan masa senden pek haz etmedi.) Kahve işin bahanesi :)

  • En buyuk tercih sebebim kesinlikle sundugu rahat mekan , sonra kahve geliyor. Guzel mekani sayesinde kahve tuketimim artti. Portakal suyu bile icsem tercih ederim.
    Yoldan gecerken bile alip evime gectigim oluyor artik..

    İki dakikada bir ne alirdiniz diye rahatsiz eden turk esnafina selam olsun.

  • Sunduğu ortam tamam da bence en kötü kahveyi sunuyor. Kahve işini bıraksa da kahveye eziyet etmese artık iyi olur.

  • Starbucks’i tercih etmemde iki sebep var.
    1. Kahvemi alip saatlerce birseyler okuyarak rahat vakit geçirebiliyor olmam.
    2. Starbucks’tan aldigim cekirdek kahveyi yanimda goturdugumde ucretsiz demletebiliyor olmam.

    Ayrıca sunduğu bu rahat ortama rağmen üçüncü sınıf cafe lere göre abarti fiyat farkinin bulunmaması.

  • Yıllarca Starbucks’a mesafeli durmuş biri olarak şunu söylemeliyim ki; Yanılmışım!

    Sunduğu rahatlığın yanısıra fiyatlarının aslında uygun olduğunu da farkettim.
    Yani Starbucks’a gittiğinizde sanki sadece tezgahın diğer tarafı onlarınmış da beri tarafı müşteriye aitmiş gibi bir his oluşuyor. Saatlerce oturun, kimse bir şey demediği gibi en ufak bir imada bile bulunmuyor. Özetle rahatlık…

    Diğer taraftan çok sıradan kahvelere bir ton paralar verdikten sonra aslında Starbucks’ın pahalı olmadığını farkediyorsunuz. Üstelik içecek grubunun dışında yiyecek grubunda da oldukça başarılılar.

    Daha aklıma gelen pek çok artıları var ama bu kadarı kafi…

  • Fazla aydınlık olmayan, nerdeyse loş ve rahat ortamı. Ayrıca henüz kahve kültürü oluşmamış ve nerdeyse bomboş bir sektörde kahve satmaları Türkiye’de Starbucks’ı başarılı kılıyor. Hala büyük zincir kahveciler dışında kimseler yok pazarda nerdeyse.

  • Diyarbakır’da da var Starbucks. Daha önce ortamını bilmezdim. O kadar rahat bir ortamı var ki zehir satsalar alıp oturursunuz. Artık müdavimiyim. Ayrıca grup olarak giderseniz de rahat rahat hareket edebilirsiniz. Bu da önemli bence.

  • Starbucks’ın kahvesi kötü, cafe içerisi kalabalık, baristalar suratsız, tatlı ve sandviçleri pahalı ve lezzetsiz. sadece hollywood yıldızlarını görüp özendiğimiz için gidiyoruz. yeni nesil kahve dükkanları hem çok daha başarılılar hemde takdiri hakediyorlar.

  • “Neyse ki Starbucks kahve satmıyor” kısmı aslında tam olarak konuyu özetlemiş. Starbucks kahveci değil her şeyiyle tam, iyi düşünülmüş bir deneyim satıyor. Bu açıdan bakınca da Türkiye’de başarılı olmaması imkansıza yakındı.

    Bir kere her şeyiyle havalı bir marka; ürün boyları küçük – orta – büyük değil tall – grande – venti; çalışanlar garson değil barista, kurabiyeler cookie, kahve zaten kahve değil white chocolate mocha, ristretto bianco, misto ya da en en azından latte… Böyle söyleyince sanki eleştiri gibi oldu ama aslında tam tersi; Gayet başarılı, insanların parçası olmak istedikleri bir konsept. Bu konsept sevmeyenleri tarafından hep gösteriş olarak algılanıyor ancak burada biraz Apple’ın iPhone ile yaptığına benzer bir durum var; Sen 72 tuşlu, kü-çük ekranlı, pikselleri gözüne batan telefonunla dolaşırken rahmetli Steve Jobs elinde iPhone ile gelince insanların beklentileri değişip sektör nasıl bir dönüşüm geçirdiyse Starbucks ile aynısı kafe ve kahve kültüründe yaşandı. Yeni sipariş vermen için ikide bir bahane yaratıp masana gelen garson ile ne kadar vakit geçirdiğini sallamayan “cool” barista yer değiştirince zaten bir rahatlama geldi. İki yudumluk Türk kahvesinin yerini 300 – 500 ml’lik latteler, mochalar alınca “Bir kahve içelim” cümlesi 5 dakikalık bir molayı değil en azından yarım saatlik bir sosyal etkileşimi kapsamaya başladı. E hemen her yerde olması sayesinde sağladığı hizmetleri bir nevi “taşınabilir” de kıldı… Daha ne olsun?

  • Amerikalı bir yemek şirketinin Adana’ya kebabçı açması gibi bir durum olsa gerek.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği