Haftanın Pazarlama İletişimi Özeti: 10

24 - 31 Mart 2018 tarihleri arasında Türkiye ve dünyada pazarlama iletişimi alanında olup bitenler.

Haftanın Pazarlama İletişimi Özeti‘yle hafta içi vakit darlığından gerekli özeni gösteremediğiniz gelişmeler, tartışmalar, öne çıkan projeler, trendler, çok konuşulanlar, gözden kaçanlar derken hızlıca haftayı toparlamak ve gelecekte dönüp bakılacak iyi bir arşiv oluşturmak niyetindeyiz. Okurken linklere dikkat, her şey linklerde.

Veri skandalıyla sarsılan Facebook özür dilemek için ‘basılı mecralara’ sığındı. CEO Mark Zuckerberg imzasıyla yayımlanan tam sayfa özür ilanında “bilgilerinizi koruyamıyorsak o bilgileri hak etmiyoruz demektir” denildi.

Yeri gelmişken Bloomberg Businessweek ve Economist’in Facebook kapaklarını da buraya bırakalım.

Şurada da Facebook’a açıktan tepki koyan bazı markalar var. Sosyal ağların kişisel veri kullanımından ‘huylanan‘ ve onlarla ilişkilerinde ipleri elinde bulundurmak isteyenler için ise 6 adımdan oluşan bazı tavsiyeler de aşağıdaki haberde.

Facebook ve Twitter’dan ‘kontrolü geri almak için’ neler yapılabilir?

Reklam devi WPP’nin CEO’su Martin Sorrell de veri tartışmasına dahil oldu elbette. Bu işin böyle gitmeyeceğini vurgulayan Sorrell, kişisel verilerin ne şekilde kullanılacağının önceden net olarak belirtilmesi gerektiğini düşünüyor.

Apple CEO’su Tim Cook’a göre de kişisel verilerin toplanması ve kullanımı alanında yeni düzenlemelere gidilmesi şart: “Herhangi bir insanın yıllardır internette neler yaptığınızı, bağlantılarınızın kim olduğunu, sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeyleri, hayatınızın her özel detayını bilmesi… Benim görüşüme göre böyle bir şey kabul edilemez.”

Büyük veri coşkusunun yarattığı başka bir tartışma da var. “Büyük veriye körü körüne inanmak” başlıklı yazısında Dave Trott şu alıntıyı yapmış: “Algoritmalar objektif değildir, onları oluşturan insanlar, algoritmalara kendi önem verdikleri değerleri yüklerler.” Trott’a göre algoritmalar nesnel bir ölçümden ziyade öznellik artı öznellik demektir.

Algoritma, ölçüm demişken de Adobe tarafından paylaşılan “site trafiğinin yüzde 28’inin botlardan ve ‘insan olmayan diğer şeylerden’ geliyor” açıklamasına dikkat çekmekte fayda olabilir.

Yeni mezunlar veya son demlerini yaşayan öğrenciler için ‘bir ajansa girme’ süreci oldukça zorlu geçiyor. En zorlu kısmı da o ajanstan bir yetkiliye ulaşıp derdini anlatmak. Havas New York CCO’su Harry Bernstein bu adımı biraz kolaylaştırmak istemiş olacak ki, ‘oraya buraya’ kendi cep telefonu numarasını yazıp stajyer aramaya koyulmuş. Yeni nesil için reklam ajansında çalışmanın eskisi kadar havalı olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusu tabii.

96 ülkede hizmet veren 100 yıllık ajans grubu Grey’in brief’lerine yeni bir standart geldi. Bundan böyle ajans çalışanları, kendilerine gelen brief’e dair yeni bir soru sormak zorunda: “Bu fikrin çeşitlilik anlayışını yansıtmasını ve ona saygı duymasını nasıl sağlayabilirim?”

P&G, Unilever gibi büyük markaların bazı ajans işlerini kendi bünyelerinde halletme eğilimi ajans dünyasını endişelendirmeli mi? Digiday’de bu konuya farklı yönlerden bakmaya çalışan bir tartışma var.

Ölçek bakımından küçük, marka dünyasına ibret bakımından ise hayli büyük bir olay yaşandı geçtiğimiz hafta. Eskişehir’de pizza dağıtımı yapan bir kurye, binanın içinde kutuyu açıp içine tükürürken güvenlik kameralarına yakalandı. Ha, güvenlik kamerasına yakalanmasına gerek yoktu aslında zira o anları kendi telefonuyla da ölümsüzleştirmeyi ihmal etmiyordu. “Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür” prensibinin kanlı canlı kanıtlarından biri.

https://www.youtube.com/watch?v=Z8iIbYf2fGQ

Türkiye’nin en köklü PR ajanslarından Image Halkla İlişkiler kapandı. Ajans, 1987’de sektörün duayenlerinden biri olarak görülen Betül Mardin’in de ortaklığıyla kurulmuştu. Ajansın kurucularından Canan Noyan Marketing Türkiye’ye şu açıklamayı yaptı: “Maalesef olumsuz ekonomik koşullar nedeniyle dar boğaza girmiş bulunan Image Halkla İlişkiler mecburi olarak kapanma kararı almıştır. Sektöre birçok yeni insan kazandıran, ekol olarak kabul edilen ve birçok ilki de gerçekleştirmiş bulunan 31 yıllık şirketimizin böyle bir noktaya gelmiş olması talihsiz gelişme olarak bizleri çok üzmüştür.”

Ajans çalışanlarından Deniz Kalendergil, Facebook hesabından yaptığı açıklamayla, çalışanların yaklaşık 2 buçuk aydır maaş alamadıklarını belirtti.

Yine Marketing Türkiye’ye açıklama yapan İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) Başkanı Ergun Gümrah, önceliklerinin bu olay sonrası işsiz kalan 22 emekçi olduğunu söyledi: “İDA üyeleri olarak biz bu 22 çalışanı bir saat içerisinde işe alabilecek kapasitedeyiz. Bütün şirketler İK kayıtlarını açtı. Şu anda zaten işsiz kalan arkadaşlarımızın pek çoğuyla İDA üyesi şirketler iş görüşmesine başladı.”

İDA’dan bahsetmişken, dernek üyesi Mustafa Kutlay’ın Campaign Türkiye’nin son sayısındaki yazısına da değinebiliriz. “Reklam dijitale, haber gazeteye” başlıklı yazıdan bir bölüm: “Reklam ve pazarlama bütçeleri hızla dijital mecralara yöneliyor. Oysa, aynı markalar kurumsal iletişimde benzeri bir dönüşüme direnç gösteriyorlar. Reklam harcamalarını dijitalleştirme kararı verebilen CEO’lar, konu haber olmak olunca muhafazakarlıklarını sürdürüyor ve yazılı basında görünmeyi daha itibarlı buluyor.”

Teknoloji Yazar ve Yayınları Platformu, reklam engelleme uygulamalarına dair bir açıklama paylaştı. Açıklamadan bir bölüm: “Türkçe içeriğin, özellikle de teknoloji gibi anlatması ve anlaşılması zor bir konunun yaşaması için destek vermek yerine reklamlarının görülmemesi için gelir elde etme çabasını adil bulmuyoruz. Gerek reklam engelleme uygulamaları kullanan kullanıcıların, gerekse bu uygulamaları satan kurumların bu kararlarını gözden geçirmelerini umuyoruz.”

Medyanın önemli bir meşgalesi de mevcut ekonomik durumu iyileştirecek yeni gelir modelleri bulmaya çalışmak. İngiltere’nin ve dünyanın en saygın ve köklü gazetelerinden Guardian da bu arayışı ciddiyetle sürdürüyor. Guardian’ın iki yıllık maceranın sonunda düze çıkış öyküsü, bu yoldan gitmek isteyenlere ilham verebilir. Bu da yaklaşık iki yıl öncesinden bir video:

Yoğunluktan ve çok çalışmaktan şikayet edilen alanların başında pazarlama iletişimi geliyor diyebiliriz. Doğrudan alakalı değil tabii ama yeni bir kanun teklifiyle New York sınırları içinde özel şirketlerde çalışanların çalışma saatleri dışında e-posta ya da diğer elektronik iletişim cihazlarını kontrol etmelerine kısıtlama getirilmesi isteniyor.

Son haber geçmişten değil gelecek haftadan. WPP’nin “medya ve pazarlama odaklı inovasyon zirvesi” olarak tanımladığı Cofuture Festival 5-6 Nisan’da grubun İstanbul’daki merkezinde gerçekleştirilecek. Kayıt ve katılım için şuraya göz atabilirsiniz.

Durumlar böyle. Haftaya yine görüşmek üzere, iyi tatiller!

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği