Haftanın Özeti: 97

Genel Gündem

Endonezya’da 1870’te doğduğu iddia edilen Mbah Gotho adlı adamın geçmişini araştıran yetkililer bu iddiayı doğruladı. Henüz bağımsız kaynaklarca doğrulanmayan bu bilgiye göre Gotho, şimdiye dek kaydedilmiş en yaşlı insan olan Fransız Jeanne Calment’ten 23 yaş daha büyük. Son üç aydır bakıma muhtaç şekilde yaşayan Gotho’nun, rekoru daha fazla geliştirme imkanı bulunuyor ancak yaşlı adam artık ölmek ve çocuklarının yanına gömülmek istediğini söylüyor.

Araştırma çalışmaları için Yunanistan’a giden uluslararası bir araştırma ekibi, bölgede bazı ağaçların oldukça yaşlı göründüğünü fark etti. Ağaçların yaşını öğrenmek için, ağacın gövdesindeki halkaları sayan bir ölçme aleti kullanan araştırmacılar ilk denemede ağacın merkezine kadar ulaşamadı. Daha sonra daha büyük bir ölçme aletiyle geri dönen araştırmacılar çam ağacının en az 1075 yaşında olduğunu gördü. Çiçekli ve güzel baharın temsilcisi Adonis‘in adı verilen ağacın Avrupa’daki en yaşlı ağaç olduğu düşünülüyor. Ağacın halkaları Avrupa’nın ekolojik tarihi açısından önemli bilgiler sunabilir.

Sırp asıllı ABD’li bilim adamı Nikola Tesla’nın önerisi doğrultusunda hayata geçirilen Yüksek Frekans Aktif Auroral Araştırma Programı ya da daha iyi bilinen ismiyle HAARP ABD Silahlı Kuvvetler tarafından yürütülmesinin de etkisiyle bugüne dek pek çok karanlık söylentinin konusu oldu. Geçtiğimiz aylarda programı devralan Alaska Fairbanks Üniversitesi ise araştırma tesisinin kapılarını halka açarak insanları yapılan bilimsel çalışmalarla ilgili fikir sahibi olmaya davet etti. Üniversite sözcüsü Sue Mitchell ‘İnsanlara düşünce kontrolü, iklim kontrolü ya da depremleri tetikleme gibi özel güçlere sahip olmadığımızı gösterebilmeyi umuyoruz.’ açıklamasında bulundu. İyonosferin özelliklerinin ve davranışlarının incelendiği tesis sahip olduğu ekipmanların gücü ve yaptığı deneylerin kapsamı sebebiyle insanlarda haklı bir endişeye sebep oluyor.

Norveç’te 8 bin kilometrelik alana yayılan ve 11 bin vahşi geyiğe ev sahipliği yapan milli parkta yıldırım düşmesi sebebiyle 300 vahşi geyik öldü. Norveç Çevre Ajansı tarafından yayınlanan üzücü karelerde 70 kadarı yavru geyik Kuzey Avrupa’nın en büyük yüksek dağ platosu olan Hardangervidda’nın yeşilliklerinde oldukları yere yığılmış görünüyor. Sürü halindeki geyiklerin kötü hava koşulları sebebiyle normalden daha fazla birbirlerine sokulmuş olabilecekleri düşünülüyor.

Endüstriyel çıkmalar ve hurda çelik kullanarak yaptığı 940 kg ağırlığındaki bisikleti ile ‘dünyanın en ağır (sürülebilen) bisikleti’ rekorunu kırmayı hedefleyen Frank Dose’nin bu mütevazı taşıtı mevcutta 860 kg olan rekoru zaten kırabiliyor. Dose’nin 200 metre rekor denemesinden önceki hedefi ise aracını 1.200 kg ağırlığa ulaştırabilmek. ”Ağırlığının 4 rakamla ifade edilmesini istiyorum” diyen 49 yaşındaki Alman’ın bisikletinin sürüşü ‘şaşırtıcı derecede kolay’ olarak nitelendirilmiş.

Ölümlüler için sıradan araç değerlendirmeleri yapan ‘RegularCars’ isimli YouTube kanalı rutininin dışına çıkarak Efsane Kara Şimşek’in efsane aracı KITT’i – the Knight Industries Two Thousand’ı değerlendirdi. Sonuç: Onu uzaktan sevmek aşkların en güzeli.

Bir trafik kazası, ışıklarda zamanında hareket etmeyen bir sürücü, gereksizce yapılan bir fren ya da öndeki aracı çok yakından takip eden bir sürücü trafik sıkışıklığına sebep olabilir. Kalabalık bir yolda trafiğin oluşması için tek bir sürücünün hata yapması yeterli. Otomobilleri insanlar kullandığı sürece bunu engellemek neredeyse imkansız. Ancak otonom araçlar yaygınlaştıkça trafikte daha fazla iletişim kuran ve kurallara daha fazla uyan arabalar olacak. Trafikte hiç insan sürücü kalmadığında ise hem trafik kazaları hem de trafik sıkışıklığı engellenebilir.

Sicim Kuramı’nın babalarından Michio Kaku ile bir röportaj yapıldı. Söyleşide sanal gerçekliğin hayatlarımızı ve alışveriş alışkanlıklarımızı nasıl değiştireceği, bu değişikliklerden en çok kimin faydalanacağı soruldu. Kaku’ya göre gözümüze takacağımız internet bağlantılı lensler sayesinde alışverişlerimiz hiç olmadığı kadar kolay olacak. Bu durumdan herkes faydalanacak çünkü hem müşteri hem de satıcı kar edecek.

Ikea deneyimleri genellikle yorucu ve bitiricidir. Gez gez bitmeyen reyonlar, kara su inen ayaklar, çift kavgaları, zorlu karar süreci derken o sıra sıra uzanan pufidik koltukların, davetkar yatakların, nevresimlerin içine gömülmemek için kendini zor tutanların sayısı az değildir. Çin’de ise Ikea müşterileri bu istekleri karşısında kendilerine mukayyet olmak zorunda değil. Dünyanın genelinde kültürel olarak ve IKEA kuralları bakımından kabul edilir olmayan teşhir ürününe oturma, uzanma hatta bunlar üzerinde basbayağı şekerleme yapma davranışı Çin kültürünün kendine has uyku davranışları ve alışkanlıkları sebebiyle burada tuhaf bir dokunulmazlığa sahip. Çinlilerin son derece doğal ve rahat bir şekilde uyudukları tek kamuya açık alan IKEA showroom’ları değil. Ülkede süpermarketlerde, çocuk parklarında, motosikletlerin üstünde, park halindeki araçların altında (?) kestiren kişilere rastlamak son derece mümkün. Ne derler bilirsiniz: Dayak buldun kaç, yatak buldun yat!

Gelişmeler devam ediyor! Sıradaki sayfaya aşağıdan geçebilirsiniz.