Haftanın Özeti: 96

Tasarım / İnovasyon

Konsol oyunlarına olan özlem ve aşk bitmedikçe oyuncaklar gelişip çeşitlenmeye devam ediyor. Analog Nt mini 200’ün üzerinde oyun oynayabilmeye uygun, her nevi NES, Famicom oyununa ve aksesuarına uyumlu yapısı, yüksek görüntü kalitesi, 1080p HDMI çıkışı ve kablosuz oyun kolu ile nostalji arayışınızda çıtayı (449 dolar karşılığında) yükseltmek için tasarlanmış.

Apple en büyük rakibinin önemli özelliklerinden birini almaya hazırlanıyor olabilir. Gelecek yılın iPhone serisinden bir modelin 5,5 inç (kıvrımlı) ekrana sahip olabileceği söylentiler arasında. Seride 4,7 ve 5,5 inç olmak üzere 2 geleneksel (düz) ekranlı model de yer alacak. Kıvrımlı ekranlar Samsung’un üst segment modelleri olan Galaxy S7 Edge ve Galaxy Note 7’nin en önemli tasarımsal özelliklerinin başında geliyor.

2011’den bu yana MIT bünyesindeki laboratuvarında öz kurulum alanında çalışmalar yürüten Skylar Tibbits, kendi kendine birleşebilen telefon projesi için tasarımcı Marcelo Coelho ile çalıştı. Öz kurulum yöntemi, kutupları özel olarak ayarlanmış parçaların geniş bir kap içinde çalkalanarak kendi kendine birleşmesini sağlayan bir yöntem. Bu sayede yüksek teknolojili ve yüksek maliyetli kurulum cihazlarına ihtiyaç duyulmadan, kısa sürede kurulum yapılabiliyor. Tibbits bu yöntemin günümüz fabrikalarında da kullanılmaya uygun olduğunu belirtiyor.

Sabah uyandığımızda yapmak istediğimiz başlıca işlerden ikisi telefonumuza ve aynaya bakmaktır. Ne yazık ki ikisine birden bakmakta yeterince iyi değiliz. Sabah telefonunuzdan yürütttüğünüz temel işleri eller serbest modda kendisi üzerinden kontrol etmenize imkan veren akıllı ayna Perseus ile güne başlarken karşınızda, masanızda ya da telefonunuzda görmek istediğiniz ne varsa kolaylıkla görebilirsiniz.

Tüy genellikle ‘istenmeyen’ sıfatı ile anılsa da en ilginç ve faydalı biyolojik fenomenlerden biridir. Dışımızı olduğu gibi içimizi de kaplayan son derece duyarlı mikroskopik tüyler sayesinde duyarız, besleniriz, nefes alırız hatta oluşuruz. Onlar aynı zamanda çevre ile canlı arasında doğal bir arayüz fonksiyonu taşır. ‘Tüylerimiz titreşimleri yakalayarak dokunma duyumuzu uyaran hareketlere çevirebiliyorsa aynı şeyi neden teknoloji ile etkileşimimiz için kullanmayalım?’ düşüncesinden yola çıkan MIT araştırmacıları yapay tüy ile dokunmatik arayüzler geliştirmeyi başardı. Anlatmak yetmez görmek lazım:

Çılgın kalabalıktan, kakafoniden derhal uzaklaşmak nadiren mümkündür. Dış ses engelleme teknolojisi ile kişisel alan temin eden Muzo isimli gelecekten gelen cihazın titreşim engelleme özelliği sayesinde huzurlu ve kişisel anlar yaratabilir, deliksiz bir uyku çekebilir ya da sohbet mahremiyetinizi sağlayabilirsiniz. Dış dünyayı sessize almanın bedeli ise yaklaşık 160 dolar.

Evinizi hayalinizdeki mekana çevirmek için kolları sıvadınız, matkabı elinize aldınız. Bu noktada duvarı (geleneksel usülle) tıklatarak arkası boş mu dolu mu diye kontrol etmekten başka çareniz yok. Arkadan geçen bir kabloya, boruya ya da plakaya zarar verme olasılığınız ise her zaman mevcut. Walabot DIY ise telefonunuzun arkasına kolayca takılan aparatı sayesinde duvarınızın ‘röntgen’ini çekmenizi sağlayarak sizi kötü süprizlerden koruyor. Artık o rafı duvara monte etmemek, dolabı sabitlememek ya da avizeyi tavana asmamak için bahane kalmadı.

Süt proteini kazeinden üretilen yeni ambalaj, günümüzde kullanılan plastik ambalajlara göre, ürünleri oksijenden koruma konusunda 500 kat daha etkili. Böylece ürünler çok daha uzun süre taze kalabiliyor. Organik yapısı sayesinde doğada da çok kolay çözünebilen ambalaj sütten üretildiği için yenmesinde hiçbir problem bulunmuyor. Hatta araştırmacılar ambalajı daha besleyici ve daha lezzetli hale getirmek için de çalışmalar yürütüyor.

Bir sırt çantası ile yolculuk yapıyorsanız yer her zamankinden daha önemlidir. Bottle Light isimli dış mekan çözümü, taşınabilir bir UV su filtresi ile kamp ışığını bünyesinde barındırıyor. Sadece 60 saniyede 1 litre sudaki bakterilerin yüzde 99’unu yok edebilen UV LED’li su şişesi, dibindeki 45 derecelik yansıtıcı ile geceleri gözü rahatsız etmeyen bir ışık sağlıyor. Çanta ve benzeri eşyalarınıza kolaylıkla takabileceğiniz şekilde tasarlanan cihaz dayanıklı malzemesiyle güvenilir bir yol arkadaşı olma iddiası taşıyor.

Topuklu ayakkabı genellikle şıklıkla özdeşleştirilse de ayak ve omurga sağlığı için son derece zorlayıcı, acı ve ağrı verici bir şıklık deneyimine de sebep olabildiği sır değildir. Rahatlık ve sağlığı tercih ederken aklı topuklularda kalanların yardımına ise her zaman olduğu gibi teknoloji koştu ve topuklu ayakkabıyı ‘herkes için’ mümkün kıldı. ‘Her ayak farklıdır’ yaklaşımıyla kişilerin tasarladığı ayakkabıları onların ayak şekillerine ve ölçülerine göre üreten True Gault bunu yaparken 3 boyutlu ölçüm teknolojisinden faydalanıyor. Ayağın biyo mekaniğine uygun ayakkabılar üretirken kullanılan algoritmaların gelişimine katkıda bulunmak isterseniz True Gault tarafından düzenlenen etkinliklerden birine katılıp ayağınızın ‘kullanılması’na izin verebilir, hatta bu esnada geri bildirimde bulunabilirsiniz.

https://youtu.be/xJKWYBdbtgY

Narin ya da hareket kabiliyeti kısıtlı robotların farklı ortamlara ve işlere uyum sağlayacak esnekliğe sahip olmamaları geleneksel robotçuluğun çıkmazlarından biri sayılabilir. Yumuşak robotlar ise boyutlarını değiştirerek tekrar programlanma gerektirmeksizin çevrelerine göre şekillenebiliyorlar. Bu da onları pek çok öngörülemez durumda çalışmak için daha ideal kılıyor. BioRobotics Enstitüsü araştırmacılarından Profesör Cecilia Laschi geliştirdikleri yumuşak robotun örümcek formunda olmasını da benzer sebeplere bağlıyor: Örümceğin esnek, akışkan yapısından ilham alması ve mühendislik için sınırları zorlayıcı geliştirmeler (birlikte, bağımsız ve senkronize çalışabilen 8 kolun yönetilmesi gibi) gerektirmesi.

Normal bir bina gibi görünen, içinde sıradan bir evde bulunabilecek eşyalar bulunan otonom bir çadır üretildi. Çadırı özel davetler vermek, kişisel ya da ticari amaçlar için kullanmak mümkün. Fiyatı 100 bin ile 200 bin dolar arasında değişen bu çadır, hızı saatte 145 km’ye kadar olan kasırgalara karşı dayanıklı. Ayrıca yeryüzünde hemen hemen her yere kurulmaya müsait olan çadırın içinde güneş enerjili su ısıtıcıları ya da güneş panelleri kullanmak mümkün.

Yaz aylarında 50 dereceye yaklaşan kavurucu sıcaklara maruz kalan Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Dubai’de, yılın dört mevsiminde de kullanılabilecek bir stadyum inşa etmek isteyen tasarımcılar yaratıcı çözümler ortaya koyuyor. Stadın yaz aylarında serin kalabilmesi için dış yüzeyinin hava akışını sağlayacak ancak kumların girişini engelleyecek şekilde yapılması planlanıyor. Ayrıca stadın üstünün yarı saydam bir tabakayla kapatılması ve altına dev bir havuz inşa edilmesiyle ısı artışının azalması sağlanacak. Stadın çevresine dikilecek ağaçların da sıcak rüzgarları engellemesi bekleniyor.

Kompakt ve yoğun yapısı sebebiyle nüfusunun hatrı sayılır kısmının ulaşımını yürüyerek sağladığı ‘Amerika’nın yürüyen şehri’ lakaplı Boston yol bulma tabelaları konusunda çığır açarak çevre dostu, e-kağıtlı panolara terfi etti. Yürüyüş rotalarının yanı sıra yerel etkinliklerin de gerçek zamanlı olarak yer alacağı panolar Boston’ın yürüyen çok sayıda sakinine net ve güncellenebilir bilgi sunma ihtiyacı için ideal bir çözüm oldu. 32 inç boyutunda elektronik kağıt tabanlı (dolayısıyla en parlak güneş ışığı altında dahi okunabilen), su geçirmez ekranlar enerjisini güneşten alarak geleneksel tabela ve panoların aksine düşük enerji tüketimi ile de ön plana çıkıyor.

.@GDSNews & #EInk bring the @CityofBoston energy efficient #signage to improve #wayfinding https://t.co/4FSszK5c2P pic.twitter.com/voNqlVlkKp

— E Ink (@EInk) July 1, 2016

Bisikletin ve Danimarka’nın başkenti Kopenhag’tan gelen katlanabilir elektrikli bisiklet Mate makul fiyatı ile dikkat çekiyor. Saatte 35 km’ye kadar hız ve tek şarjla 80 km yol alabilen Mate USB şarj ünitesi ile cihazlarınız için enerji sağlayabiliyor. 3 basit adımla katlanabilen ve otobüs, metro gibi toplu taşıma araçlarında rahatlıkla taşınabilen bisikleti kullanmak için herhangi bir belge gerekmiyor.

Yollarında otonom toplu taşıma araçları gezen ülkeler arasına İngiltere, Hollanda, Singapur, İsviçre, Yunanistan ve Çin’den sonra Finlandiya da katıldı. Diğer ülkelerin aksine otonom araçlarda sürücü bulundurma zorunluluğu koşmadığından otonom sürüş teknolojilerinin geliştirilmesi için ideal ortama sahip olan Finlandiya’nın 12 yolcu kapasiteli elektrikli mini otobüsleri Helsinki’nin Hernesaari bölgesinde 1 ay boyunca (araç ve yaya trafiğine kapalı olmayan yollarda) deneme sürüşleri yapacak.

Yenilikçi tasarımlarıyla tanınan Charles Bombardier tarafından tasarlanan Cyclotron, Tron filmindeki motosikletlerden ve Lit firmasının C1 modeli motosikletlerinden ilham aldı. Otonom olarak her iki yöne doğru da seyahat edebilen Cyclotron, yolculuk sırasında yolcuların yüz yüze oturmasına olanak sağlıyor. Aracın küçük yapısı ve elektrikli motoru hem trafik sıkışıklığına hem de çevre kirliliğine çözüm olabilir.

Volvo Trucks piyasadaki en güçlü kamyonu Volvo FH’i hem mühendislik hem tasarım anlamında güçlendirerek yarattığı The Iron Knight (Demir Şövalye) adlı süper kamyonu ile iki ayrı hız rekoru kırdı. Araç 500 metreyi ortalama 131,29 km/s ile 13,71 saniyede, 1.000 metreyi ise ortalama 169 km/s hızla 21,29 saniyede tamamlayarak ‘dünyanın en hızlı kamyonu’ ünvanını kazanmış oldu. Yarış pilotu Boije Ovebrink tarafından kullanılan The Iron Knight’ın rekor denemeleri, Volvo Trucks’ın Youtube, Twitter ve Facebook kanallarından canlı olarak yayınlandı.

Airbus‘ın yeni projesi CityAirbus, yolcuların akıllı telefon uygulamasıyla bir helikopter çağırıp şehrin trafiğine takılmadan seyahat edebilecekleri bir sistem getirmeyi hedefliyor. Böylece yolcular evlerine yakın bir helikopter pistinden özel hava araçlarına binip şehrin bir başka noktasına çok daha hızlı ve heyecan verici şekilde ulaşabilecek. Airbus’ın bu hizmeti otonom hava araçlarıyla sunma planı ise yakın zamanda hayata geçecek gibi durmuyor.

Askeri araç olarak geliştirilirken 2012 yılında fon sıkıntısı sebebiyle Pentagon tarafından terk edilen ve İngiliz hükümetinin sahiplendiği dünyanın en büyük hava aracı The Airlander 10, ikinci test uçusu sırasında bir elektrik direğine takılarak burun üstü çakıldı. Helyum dolu dev aracın ‘minik kaza’sı esnasında ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı açıklandı.

https://www.youtube.com/watch?v=Mg-RPTiVa_Q

Trafik tıkanıklığı için çarenin daha geniş ve çok şeritli yollar olmadığını artık biliyoruz. Çin merkezli tasarım ofisi Avoid Obvious Architects de geleceğin yollarını konu alan bir yarışma için hazırladığı taslakta otobanları daraltmayı tercih etmiş. ‘Drone’lar ve sürücüsüz araçlarla daha az yer kaplayıp daha hızlı hareket edebileceğimizi, paylaşım sistemi ile daha az araca sahip olacağımızı düşündüğümüzde 12 şeritli otobanlar son derece gereksiz kalıyor’ diyen direktör Vicky Chan gelişmişliğin sembolünün geniş yollar ya da uzun yapılar değil, sürdürülebilirlik ve yeşil alanlar olduğuna inanıyor.

Gelişmeler devam ediyor! Sıradaki sayfaya aşağıdan geçebilirsiniz.