Haftanın Özeti: 76

İnternet / Girişimler

• Opera web tarayıcısının yapımcılarından Jon von Tetzchner ve arkadaşları tarafından bir yıldır geliştirilmekte olan web tarayıcısı Vivaldi 1.0 versiyonunu yayınladı. Uygulamada Google’ın web tarayıcısı Chrome için yazılmış mevcut eklentileri de kullanmak mümkün.

• Internet Explorer masaüstü tarayıcı kullanım oranlarında ilk kez liderliği kaptırma tehlikesi yaşıyor. Son 15 aydır sürekli kan kaybeden bir zamanların efsane tarayıcısı, yerini Google Chrome’a bırakmak üzere.

• Neredeyse hayatımızın içinde geçtiği web tarayıcıları bizi arama motorlarından sosyal medyaya her türlü bilgi, kullanıcı ve hizmete bağlıyor. Peki bizim hakkımızda ne biliyorlar? Bir bakın bakalım.
• İnternetin en köklü haber ve tartışma sitelerinden Reddit sonunda kendine özel resmi (iOS ve Android) mobil uygulamasını kullanıma sundu.
• Google aranabilecek şeylere ‘hayvan seslerini’ de ekledi. Türkçede çalışmasa da İngilizce versiyonu için ‘animal noises‘ araması yaparak hayvanlar aleminin tınılarına kendinizi verebilirsiniz. Yapacak daha iyi bir işiniz mi vardı yoksa?

• Paylaşımların çoğunun görsel içerikli olduğu sosyal ağlarda görme engelliler gelişmelerin de büyük kısmından mahrum kalıyor. Facebook ise bu açığı yapay zeka ile kapatmaya çalışıyor. Milyarlarca parametre ve milyonlarca örnekten beslenen otomatik etiketleme algoritması görsel paylaşımın içeriğini anlamaya çalışarak kullanıcılara yazılı ve sesli olarak aktaracak. Bunun ne kadar zor bir çaba olduğunu tahmin etmek zor değil. FAcebook’un hedefi yüzde 80’in üstünde başarı sağlamak.

• Facebook’un bir diğer derdiyse yeni el attığı canlı video yayın hizmeti. Periscope’tan birçok özelliği aynen kopyalayan Facebook, yayıncılara ödeme yaparak rakiplerinin bir adım önüne geçmeyi amaçlıyor. Bir küçük sorunu daha var: porno yayınların önüne geçmek. O konuda da bize güveniyor (kurda kuzu…).

• Hayatına Facebook’un çatısı altında devam eden Whatsapp bu hafta mahremiyet tartışmalarına yeni bir boyut getirecek bir hamle yaparak tüm iletişimini uçtan uca şifreledi. Yani artık Whatsapp üzerinden yapılan görüşmeler ve gönderilen dosyalar, gönderici ve alıcı dışında -WhatsApp ve Facebook dahil- kimse tarafından görüntülenemeyecek.

• Britanya / Cambridge Üniversitesi ve Toshiba’nın Avrupa birimi ortaklığında yürütülen bir çalışmada kuantum kriptografi konusunda hızlandırıcı bir teknik geliştirildi. Yeni yöntemle takip edilmesi imkansız kabul edilen en üst düzeyde güvenli (şifreli) iletişim çok daha hızlı gerçekleştirilebilecek. Sistem iki tarafın da özel bir e-anahtara sahip olduğu -nispeten- geleneksel yapıyı temel alıyor. Ancak birisi bu anahtarı ele geçirmeye ya da iletişimi takip etmeye çalışırsa her iki taraf da bilgilendirilerek anahtarların değiştirilmesi sağlanıyor.
• Google Takvim’in web arayüzü hatırlatıcı desteğine kavuşuyor. Böylece web sayfası üstünden de aynen cep telefonunuzdan olduğu gibi yapılacak işler listenizi girebilecek ve mobil cihazlarınızla eşleştirebileceksiniz.

• Kısıtlı fakat ücretsiz hizmetlerin ortak amacı bizi para ödeyen aboneler haline getirmek. Fakat bu sanıldığı kadar kolay değil. Başarı oranı Google Drive’da yüzde 0,5, Dropbox‘ta yüzde 4, Evernote‘ta yüzde 4,1. Tek bir örnek arayı fersah fersah açmış durumda: Spotify. Peki nasıl? İşte böyle.
• Sosyal medyadaki etkinliğinizi ölçen Klout, bir dönem iş ilanlarında dahi kriter konusu olmayı başarmıştı. 620 milyondan fazla kullanıcının sosyal medya karnesini dağıtan site tarihinde ilk defa kullandığı algoritmayı açıklayan bir belge yayımladı. Sonuçlara bakıldığında puanlama sistemi 3 bin 600 farklı parametrenin bileşiminden ortaya çıkıyor. Ancak Snapchat, Periscope gibi yeni nesil sosyal ağlar kapsam dışında kaldığı için Klout bugün eskisi kadar makbul bir veri kaynağı olarak kabul edilemiyor.

• Apple’ın kurucularından biri olmasına rağmen (diğer bütün Apple çalışanları gibi) Steve Jobs’un ‘kara deliğinde’ ışığını kaybeden Steve Wozniak çok uzun süredir kendi yolunda yatırımlarına ve heveslerine zaman ayırıyor. Mashable sitesinde yayımlanan uzun söyleşisinde cep telefonunda kullandığı uygulamalardan yeni nesil cihazların işlev ve tasarımlarına kadar pek çok ayrıntıya değiniyor. Ancak sitenin de başlığına çektiği tespiti ayrıca dikkate değer: Silikon Vadisi aklını para kazanmayla bozmuş. (‘Bundan daha normal ne olabilir?’ diye düşünüyorsanız bir de şunu düşünün: Wozniak aklını parayla bozsaydı belki de bugün Apple diye bir marka olmayacaktı).

• Silikon Vadisi demişken BloombergBusinessweek’in bu haftaki haberi de dikkat çekici: kiraların 4.500 dolara çıktığı San Francisco’da teknoloji istihdamı yüzde 5 gerilemiş. Yükselen maliyetler sebebiyle Seattle, Portland ve Los Angeles yeni çekim merkezlerine dönüşüyormuş.
• Hızlı büyüyen ve 1 milyar doların üzerinde değere ulaşan şirketlere ‘unicorn’ (tek boynuz) deniyor ve 2015 bu şirketlerin yılı olmuştu. Ne var ki bu tarz şirketlerin geleceği olmadığından şüpheye düşen yatırımcılar artık ‘hamamböceği modeli’ ile daha dayanıklı ve uzun ömürlü şirketlere yöneliyor.
• Bulut bilişim kişilere de kurumlara da yepyeni bir ufuk açtı. İnternette depolanan ve istediğimiz her an, istediğimiz her cihazdan dosyalarımız kulağa hoş geliyor. Fakat yaşanan tatsız tecrübelerden biliyoruz ki ticari hizmetlerde kimi zaman bu dosyalara erişen sadece biz olmuyoruz. Peki hem bulut bilişim nimetlerinden faydalanıp hem de güvende kalmak mümkün değil mi? Kurumlara yönelik ‘özel bulut’ (private cloud) hizmetinin bireysel sürümü basefolder ile kişiler için de bu artık mümkün. Kendi bilgisayarınızı bir bulut sistemine dönüştüren bu uygulama yeni bir ara form yaratıyor. Mac ve PC için.
• Sosyal medya takibi adına seçeneklerimiz sonsuza doğru artıyor. CrowdVirality bu alanda paylaşım, etki takibi ve müşteri hizmetlerini tek noktadan yapmanızı sağlayarak ayrışmaya çalışıyor.
• Hindistan çıkışlı Twitics ise isterseniz gerçek zamanlı, isterseniz 2006’dan bu yana barındırdığı Twitter arşivi üstünden analiz yapmanızı sağlıyor. Tek üzücü yanı aylık 1.000 dolarlık bedeli.
• Abot cep telefonunuzda çalışan bir yapay zeka botu. Eğittikçe öğreniyor ve tek bir komutla öğrendiklerini hayata geçiriyor. Açık kaynaklı, kullanımı kolay ve ücretsiz. Twitter’dan SMS’e kadar her şeye entegre edilebiliyor.
• İsveç / Stockholm’de geliştirilen Welcome! adlı uygulamanın hedef kitlesi mülteciler. Arapça, Farsça, İngilizce ve İsveççe dilleri arasında anlık çeviri yapabiliyor. Yerel halk ile farklı dillerde konuşan mültecilerin iletişimini sağlıyor (iOS / Android) ().

https://www.instagram.com/p/BAxCt94x-0O/

• Dijital alanda birbirinden yaratıcı çözümleriyle gündeme gelen Domino’s Pizza bu hafta yeni sipariş uygulamasını tanıttı. Siparişi kolaylaştırmayı hedefleyen Zero Clicks (Sıfır Tıklama) adlı uygulama bu ‘kolaylaşıtrma’ işini o kadar abartıyor ki bir şey tıklamanıza bile gerek kalmıyor.

• MIT Media Lab’in veri görselleştirmesine yönelik çalışmalar yapan Macro Connections grubunun Direktörü Cesar Hidalgo ABD’de kamuoyuna açık bütün kamu verilerini Data USA adlı bir sitede toplayarak bir arama, inceleme ve karşılaştırma sitesi ortaya çıkarmış. Verinin mahir ellerde nelere dönüşebileceğine yönelik etkileyici bir çalışma.
• İnternet varken iletişime dair hemen her şey mümkün. Peki ya yokken? İnternet bağlantımız teknik bir sebeple (ya da devlet tarafından) kesilirse ne olacak? Hype adlı çözüm uygulamaların internetsiz dahi birbirine bağlanabildiği bir yapı kurguluyor. Dosya paylaşımından chat’e kadar neredeyse her şey mümkün.

• The Most Dangerous Writing App; ya da Türkçesiyle ‘En Tehlikeli Yazı Uygulaması’. Önce zamanı belirliyor, ardından yazmaya başlıyorusunuz. Ara vermek, Facebook’a, Instagram’a takılmak yok. Bir an boşlarsanız yazdığınız her şey uçup gidiyor!
• ‘Manası olmayan ama keyif veren sitelerle kapanış’ geleneğinde bu hafta: Eschersketch (elbette ki yanlış okudunuz).

Diğer kategori başlıklarına aşağıdaki menüden ulaşabilirsiniz.