Haftanın Özeti: 48

21 – 27 Eylül 2015 tarihleri arasında Türkiye ve dünyadan haber, site, yazılım, donanım, cihaz, video ve trendler.

Genel Gündem

Türkiye ve dünyadan güncel haberler.

Garanti Bankası’nın desteğiyle Pazar günleri saat 10:00’da yayımlanan haftalık özetler, genel gündemin koşturmacasında gözünüzden kaçan ancak haberdar olmanızda fayda olan gelişmeleri sıralar.

  • ‘Şeytan taşlama’ adıyla anılan Hac adeti sünnet mi yoksa İslamla çelişen bir ritüel mi tartışıladursun hacı adayları için ölüm riskinin en yüksek olduğu anlardan biri olduğu acı örneklerle ortada. 2 milyon müslümanın bu haftaya denk gelen Hac ziyaretindeki şeytan taşlama sırasında (kendilerine belirtilen zamanlara uymayan iki farklı grubun karşı karşıya gelmesi sebebiyle) çıkan izdihamda ilk haberlere göre 300 kişi ezilerek öldü. Sayı an be an artmaya devam etti. Son açıklamalara göre 4’ü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak üzere 717 ile 769 arası kişi hayatını kaybetti, 934 kişi yaralandı (kesin rakam hala belli değil). Quartz sitesi hacca gitmenin temel anlamından yola çıkarak ‘Suudi yönetimi ibadet ile kapitalizm dengesini bozduğu’ iddiasıyla soruyor: Mekke’nin modernizasyonunda kantarın topuzu kaçmış olabilir mi? WIRED dergisiyse bu felaketin tamamen bir akışkanlık sorunu olduğunu savunarak sebep sonuç ilişkilerine bakıyor hatta tavsiyelerde bulunuyor. Aşağıdaki videoda ‘şeytan taşlama’ olarak anılan sürecin haber arşivlerinden bir örneğini izleyebilirsiniz.

  • Huzur ve barış ülke olarak hasretini çektiğimiz temennilere dönüştü. Peki dünyada durum ne? Gezegenimiz daha barışçıl ve huzurlu mu yoksa gözden kaçırdığımız bir şeyler mi var? 8 yıllık bir küresel çalışmanın ışığında detaylarına bakalım.

  • Honda’nın bu hafta gösterime giren Paper başlıklı reklamı otomotiv ve inovasyon tarihinin 60 yılını 1,5 dakikada özetliyor (yapım öyküsü de en az kendisi kadar etkileyici).

  • Ikemeso Danshi. Bir şey ifade etti mi? Etmediyse açıklayayım: Japonya’da başlayan bu yeni trend, toplu ağlama etkinliklerinde gözyaşlarınızı silen ‘çekici’ erkeklerin hizmetine verilen isim. Bedava da değil: 65 dolar. Şimdi bir şey ifade etti mi? Bende de etmedi.

  • Irak’tan İsrail’e göçmek zoruda kalan bir musevi ailenin çocuğu Jason Buzi, Ortadoğu mültecilerinin çaresizliği ve çözümsüzlüğü üstüne kafa yorarak Refugee Nation adını verdiği bir projeye girişti. Bu çaba sadece göçmenlerden oluşan yeni bir ülkeyi temel alıyor. Şu an dünyanın dört bir yanına dağılmış ve sayıları 60 milyonu aşan mültecilere yardım etmeye çalışan 50 binin üstünde kuruluş var. Bu operasyonun günlük maliyeti 27 milyon doları geçiyor. Ancak bütün bu çabaya rağmen her yıl bu kitlenin sadece yüzde 1’i yeni ve kalıcı bir yere sahip olabiliyor. Refugee Nation (Mülteci Ulusu) projesinin ihtiyaç duyduğu toprak parçasını ABD ya da Avrupa ülkelerinden karşılama önerisi pek akla yatkın değil. Ancak raporda dikkat çekildiği gibi sadece Filipinler’in dahi çoğu kullanılmadan boş duran 7 bin adası bulunuyor. Endonezya’da bu rakam 17 bin. Toplanacak uluslararası bağışlar karşılığında toprağını satmak isteyecek ülkeler dahi seçenekler arasına alınmış (Yunan adalarından ikisini satın alıp benzer bir projeyi hayata geçirmek isteyen Mısırlı milyarder Naguib Sawiris’e birkaç hafta önce yer vermiştim). Fikirler arasında uluslararası (sahipsiz) sularda bir yapay ada inşa etmek gibi fikirler dahi var. Ancak bunca farklı ulustan insanı ortak bir paydada (dil, din, anayasa, vs) buluşturmak, sürdürülebilir bir ekonomi ve siyasal düzen yaratmak elbette kolay değil. Hepsinin orada yaşamak isteyip istemeyeceği de meçhul. Ama yine de kulak vermekte fayda var (PDF).

refugeenation_banner

  • Mülteci konusuna teknolojinin sunduğu fikir ve çözümlere topluca bakalım.
  • Köprü ustası drone’ların sanatını gördünüz mü?

  • Ekim ayından itibaren Malezya’da bütün araçlara (motosikletler dahil) Türkiye’deki OGS / HGS benzeri çip takılmaya başlanacak. Kanunen zorunlu tutulan bu girişim 2018’e kadar tamamen RFID çipi okuyucularıyla donatılmış yollarla entegre edilecek. Amaç trafiği gözlemek ve suçlu takibi gibi olağandışı durumlarda destek almak. Ancak işin diğer yanında devletin herkesin nerede olduğunu ve nerelere gittiğini bildiği bir yapı kurulmuş olacak. Türkiye Malezya olmasın.

18 Yorum

  • Ellerine sağlık amirim yazı yine pazara anlam kazandırdı. İlk sayfada şeytan taşlama konusunda wired’dan verdiğin ilk linki bence “tavsiye” yerine “iyileştirmelerin ayrıntısını vermiş” diye değiştirmek gerekiyor zira orada tavsiye listesi yerine hacıların güvenlik ve konforunu artırmak için yapılan ve yapılacak olanlar sıralanmış.

  • Bir kaç başlık için yorum yapmak istiyorum o yüzden maddeler halinde yazmak istiyorum.

    1. Hac ibadeti esnasında yaşanan trajedi ve Arap yetkililerin yapmış olduğu açıklama, bana daha önce yazmış olduğunuz bir blog yazısını ( Ne olur beni anlamaya çalış ) hatırlattı. Arap yetkililer uyarılara uymadılar açıklamasını yaparken acaba hangi dili kullandılar? Denizciler iletişimin önemini yıllar önce anlayıp ve iletişim kaynaklı denizcilik kazalarının önüne geçebilmek için (temelleri 1977 yılına dayanan, SMNV -Standard Marine Navigational Vocabulary-) 2001 yılında ortak bir dil oluşturdular. Sözlük haline getirip SMCP (Standard Marine Communication Phrases) resmileştirerek üzerine yasal sorumluluk bindirdiler. Bu dili bilmeyen denizci ( daha doğrusu kaptan ) olamıyor. Dil İngilizce ve standart, basit kalıplardan oluşuyor yani edebiyat kısmını dışarıda bırakıyorlar. Kim bilir Arap yetililer hangi milletten insanlara hangi dil ile ne uyarısı yaptılar?

    2. Yotaphone ile ilgili olarak: İnsanın evrimi hala devam ediyor. O yüzden yeni teknolojiler ile ürettiklerimize sıkışıyoruz. Belki evrim sürecini hızlandırmaya çalışıyoruz. Kağıt ürettik ve bir seviye atladık sonra ekranlar çıktı ama kağıt o kadar kullanışlıydı ki yeni, eskinin yerini tutmadı. Hem yeni teknoloji ekranlar üretip hemde eskiyi kullanmak istiyoruz. Yeni teknoloji kağıtlar diyebiliriz ancak eskinin yerini tutmuyor. Baktığımız anda görmek istiyoruz ama pilimiz yetmiyor. Pil konusunu çözmek için e-kağıt/mürekkep üretiyoruz ama yine standart kağıdın ucuzluğunu, esnekliğini, istediğimiz gibi yazıp çizmesini, tasarımını, rengini oluşturamıyoruz. Eksikler sürekli olarak biraz pahalıya, yeni bir ürün çıkartacak ama o da gözümüzü doyurmadan harcamamıza sebep olacak ve yine tatmin olmayacağız.

    3. Eatsa ile ilgili olarak: Yemeği ucuza alabilmek adına teknolojiyi kullanarak istihdamı azaltmak şirket sahibinin amaçlarını yerine getirse de insanların çok fazla tercih edeceklerini düşünmüyorum. İnsanlar sosyal varlıklar birbirleri ile iletişime geçebilmek için bunca şeyleri üretti/icat etti. Yine bu araçlarla insanları birbirleri ile etkileşimden uzaklaştırmak kendi doğasına karşı çıkmak gibi geliyor. Çalışanları işsiz bırakıp üretilenleri para karşılığı satmak çabasıda çok garip.

    Üretilen çoğu şey birilerini işsiz bırakıyor ve ‘bunu al’ diyerek sürekli farklı ürünleri kişilerin önüne atıyor. Gelir yoksa kişiler ürünleri nasıl alabilir? Nedense üretilen hiç bir yeni ürün yeni bir istihdam alanı oluşturmuyor. Artık birşeylerin sonuna mı geldik acaba? Kağıt örneğini tekrar ele alırsak kağıt icat edildi ve kağıdın üretilmesinden matbaaya kadar pek çok alanda istihdam oluştu, yeni sayfalar açıldı insanların önüne.

  • Yazı için teşekkürler. Fakat bir konuda rahatsızlığımı dile getirmek istiyorum. Son 4 özetin 3’ünde başlık iphone. İlgi çekiyor olabilir ama benim gibi bir sürekli okur için rahatsız edici geldi. Tekrardan teşekkürler.

  • Bu yorumu şuan Baltimore’daki John Hopkins hastanesinden yazıyorum. Sık sık buraya yemek siparişi getiriyoruz. Şuanda da bir sipariş getirdim. Gelip almalarını bekliyorum. Beklerken yazayım istedim. Malum konular aradında burası da geçiyordu. Baltimore genel okarak sıkıntılı bir yer olsa da hastane gerçekten başarılı. Yazılarınızı severek okuyorum. Amerikadan sevgiler ve de saygılar.

  • Amirim, daha önce bir yazıda, bu özetlerin pazar günü kahvaltı sonrasında ayağı uzatarak okunacak şekilde yayınlandığını belirtmiştiniz. Oysa benim için bu yazılar pazartesi sendromunu ezmek hususunda bir araç. Pazar günü denk gelsem bile okumuyorum. Detay linkleri ve araya giren işler ile birlikte pazartesi sabah en az 1,5 saatimi alıyor. daha nice sendromsuz pazartesilere… saygılar, sevgiler.

  • amirim, başlık ve iphone demişken, TİNQ ne oldu?Sadece İOS a geldi onda da ipad2 de çalışmıyordu? Son durum nedir?

  • Her pazartesi benim için bir önceki haftanın özeti başlığıyla başlıyor. :) Avustralya’da ilkokul çağındaki çocuklara kodlama ve proglama dersi verilmesi bu haftanın en dikkat çekici haberiydi benim için. Biz hala 4+4+4’ü tartışırken insanların bu denli teknolojiye ve gelişime ayak uydurması insanı özendiriyor.

  • amirim keşke her maddenin yanına bi “favorilere ekle” ya da “beğen” butonu falan koysanız, sonradan arayıp bulmak istediklerimizi kolayca bulsak; ne güzel olmaz mı?

      • Katılıyorum zira 3 gündür sağ taraf üzerine uykunun zihni boşaltması haberini arıyorum ve hatta araya araya Ekim’e gelmişim ama hala bulamadım :)

  • Amirim Merhabalar, haftanın özetleri icin elinize sağlık demek istiyorum.

    Konu dışı bir sorum vardı; instagram da düzenli olarak şifre degistiriyorum ve şifrelerinin sonundaki sayıyı +1 yaparak aynı varyasyonu devam ettirmekteyim.

    Dikkatimi çeken husus ise yaklaşık 16. Şifre değiştirmeme rağmen , ilk günkü sifremi girdigimde instagram ” daha önce kullanmadığını bir şifre giriniz ” uyarısı veriyor.

    İnstagramin bütün şifrelerimizi saklamasinin amacı ne olabilir aklıma takıldı.

    Bu konuyla ilgili gelecek olan haftanın ozetine ufak bir başlık eklerseniz sevinirim.

    • Ozur dilerim.
      İnstagram uyarısını sanırım yukarıda yanlış yazdım. Verdiği uyarı hatası ; “daha önce kullanmadığın yeni bir şifre oluştur” şeklinde

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği