Haftanın Özeti: 217

Genel Gündem

ABD Suriye’deki askerlerini çekeceğini açıkladı. Geri dönüş operasyonunun 60 ila 100 gün süreceği tahmin ediliyor. ABD’nin Suriye topraklarında yaklaşık 2 bin askeri bulunuyor. Bu beklenmedik karar farklı tepkilerle karşılandı. ABD Savunma Bakanı James Mattis görevinden istifa etti. Mattis, istifasıyla söz konusu çekilme kararı arasında bağlantı kurmadı. Beyaz Saray’ın bu hamlesinin son derece ağır olduğunu belirten Fransa Savunma Bakanı Florence Parly ise IŞİD’in haritadan tamamen silinmediğini ve köklerinin hala mevcut olduğunu söyledi. Almanya ve İngiltere de Fransa’yla aynı görüşte. ABD’nin Suriye’deki varlığının zaten yasa dışı olduğunu vurgulayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise “Yıllar önce Afganistan’dan da çekileceklerini söylemişlerdi ancak hala oradalar” diye konuştu. Öte yandan Amerikan basını Donald Trump’ın Afganistan’daki 7 bin askeri de çekeceğini iddia etti. Trump’ın, ülkesinin Orta Doğu’daki insanları korumak için pek çok kayıp yaşadığını ve bunların kıymetinin hiçbir zaman bilinmediğini ifade ederek şu soruyu sordu: “ABD Orta Doğu’nun polisi mi olmak istiyor?” Bu çekilme kararı, Türkiye dahil pek çok ülkede “Sonuçları ne olur?” sorusunun yankılanmasına neden oldu.

Bu arada ABD yine ilginç bir bütçe kriziyle karşı karşıya. Trump bütçeye Meksika sınırına örmek istediği duvar için en az 5 milyar Dolar’lık ek ödenek istiyor. Kongre’deki Demokratlar ise bu isteğe karşı çıkıyor. Bütçe üzerinde yaşanan anlaşmazlık sebebiyle kamu kurumlarının yaklaşık dörtte biri ödeneksiz kaldı. Aynı durum bu yılın başlarında iki kez daha yaşanmıştı.

Macaristan’da aşırı sağcı Başbakan Viktor Orban’ın otoriter yönetimine karşı protesto gösterileri düzenleniyor. Son olarak geçtiğimiz Pazar günü Budapeşte’deki yürüyüşe yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Başbakan kendisini, Avrupa’ya gerçekleşen Müslüman göçüne karşı Macaristan’ın Hristiyan kültürünün koruyucusu olarak konumlandırıyor. Destekçileri ise söz konusu eylemlerin Macaristan doğumlu ABD’li milyarder George Soros tarafından organize edildiğini öne sürüyor. Hükümetin politikalarını sert şekilde eleştirdiği bilinen Soros iddiaları yalanlayarak Orban’ın sahte bir dış mihrak yaratmaya çalıştığını söyledi.

Belçika’da ise binlerce kişi Birleşmiş Milletler Göçmenlik Sözleşmesi’ni protesto etmek için sokaklardaydı. Önceki hafta Belçika hükümeti tarafından da kabul edilen sözleşme, insan hakları ve ulusal egemenlik başta olmak üzere ülkelerin göçle başa çıkmasına yardımcı olunması, göçmenlerin topluma entegrasyonu gibi konuları kapsıyor. Ülkedeki aşırı sağcılar ise bu sözleşmenin daha fazla göçmen anlamına geldiğini savunuyor.

Geçtiğimiz hafta yayımlanan bir çalışmanın sonuçlarına göre göçmenler gittikleri zengin ülkelerin yerlilerinden daha sağlıklı oluyor. Söz konusu çalışma, ‘göçmenlerin sağlık riski oluşturduğu ve sağlık sistemine yük olduğu’ konusundaki popülist söylemlerin gerçeği yansıtmadığı gösteriyor. İki yıl süren çalışmada, göçmenlerin genel olarak yerel halka göre daha uzun yaşam beklentisine sahip oldukları ve kanser ya da kalp hastalıkları gibi sebeplerle ölme ihtimalinin daha düşük olduğu belirlendi. Ancak göçmenlerin Hepatit, HIV ve verem gibi hastalıklara yakalanma ihtimalinin daha yüksek olduğuna işaret eden araştırmacılar, bu hastalıkların yine göçmen toplulukları arasında kaldığı, yerel halka yayılmadığı sonucuna ulaştı.

Danimarka Parlamentosu, iltica talepleri kabul edilmeyen yabancı suçluların Lindholm Adası’nda tutulmasına yönelik tasarıyı kabul etti. Buna göre başkent Kopenhag’ın güneyindeki adaya müebbet hapis cezasına çarptırılmış 100’ü aşkın yabancı mahkum gönderilecek. Danimarka, bu kişileri ülkeye almak istemiyor ama kendi ülkelerine gönderildikleri anda çoğunun işkence göreceklerinin veya öldürüleceklerinin de farkında. Bu sebeple böyle bir ‘çözüm’ bulundu. Karara Birleşmiş Milletler ve bazı sivil toplum örgütleri karşı çıkıyordu.

İklim değişikliği göçü de tetikliyor. Sadece 2017 yılında, 130 ülkede toplam 19 milyon kişi, sel ve tayfun gibi olayların etkisiyle evlerini terk etmek zorunda kaldı (pdf). Aynı yıl içinde silahlı çatışmalar sebebiyle göç eden kişilerin sayısı daha azdı. Kuraklık da göç ve savaşların en önemli sebeplerinden biri. 2007-2010 yılları arasında Orta Doğu’da yaşanan kuraklık, Suriye’deki iç savaşın sebeplerinden biri olarak görülüyor.

Polonya iklim değişikliği ve hava kirliliğiyle mücadele için kömür kullanımına son verme zorunluluğu karşısında birtakım sorunlar yaşıyor. Zira ülke kömür cenneti olarak biliniyor ve kömür Polonya sanayisinin en önemli yapı taşlarından biri. Euronews konunun iki tarafını da ele alan, “İklim değişikliği, hava kirliliği ve ekonomik zorluk üçgeninde Polonya” başlıklı kapsamlı bir dosya hazırladı:

Temel sosyal haklardan yoksun kalan çocukların eğitimle geliştirilmesi için çalışan Varkey Vakfı tarafından yeni yapılan bir araştırmada 35 farklı ülkede öğretmenlerin nasıl görüldüğü incelendi. 2018 Küresel Öğretmen Durumu Endeksi (pdf) için her ülkeden bin kişiye öğretmenlikle ilgili sorular soran kurum, verilen cevapları 0-100 arasında notlandırdı. Elde edilen sonuçlar, öğretmenlerin en çok Çin’de saygı gördüğünü gösteriyor. Aşağıdaki tabloda, öğretmene en çok saygı duyulan ülkeler sıralamasını görebilirsiniz:

 

Söz konusu araştırma farklı ülkelerin öğretmenlere bakışının yanı sıra, 35 ülkedeki genel trendleri de belirledi. Buna göre:

  • Yaşlılar öğretmenlere daha fazla saygı duyuyor.
  • Üniversite mezunları daha fazla saygı duyuyor.
  • Erkekler kadınlara göre daha fazla saygı duyuyor.
  • Ebeveynler, çocuğu olmayanlara göre daha fazla saygı duyuyor.
  • Müslümanlar öğretmenlere daha fazla saygı duyuyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Eylül ayına ilişkin iş gücü istatistiklerini açıkladı. İşsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,8 puan artarak yüzde 11,4 oldu. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 1,6 puanlık artışla yüzde 21,6 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 0,9 puanlık artış ile yüzde 11,7 olarak gerçekleşti. 

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) 2018 Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması’nın sonuçlarını paylaştı. Araştırmadan birkaç not:

  • Günlük ortalama TV izleme süresi 3 saat 34 dakika. Bu anlamda geçmiş yıllara oranla bir düşüş olduğu görülüyor.
  • Akıllı telefondan TV yayınlarını en çok 15-24 yaş arasındaki gençler izliyor. Bu yaş grubu 00.01-03.00 saatlerinde en çok televizyon izleyen kesim.
  • Yayınlar TV’de aileyle izlenirken yeni medya araçlarıyla yapılan izlemeler çoğunlukla tek başına gerçekleşiyor.
  • Araştırmaya katılanların yüzde 68,4’ü internet yayınlarının RTÜK tarafından denetlenmesini doğru buluyor.
  • Katılımcıların yüzde 69,2’si televizyon haberlerine güveniyor. Geleneksel medyaya olan güven internet ve sosyal medyadan daha yüksek.

Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha geride bırakıyoruz. Geride kalan yılları en iyi özetleyen şeylerden biri de şüphesiz ki fotoğraf. The Atlantic 2018’i anlatan, birbirinden etkileyici 32 fotoğraf belirledi. Onlardan biri de Milano Moda Haftası’nda, Dolce&Gabbana defilesi sırasında çekilen şu kare:

Geride bıraktığımız yılda, ‘dost meclislerinde’ ve sosyal medyada en çok konuşulan konulardan biri Doğu Ekspresi ile yapılan kış yolculuklarıydı. Bu kış da öyle olacak gibi görünüyor.

Yine yıl boyunca pek çok özette olduğu gibi bu bölümü BBC arşivinden bir programla kapatalım. 1966’da Ege’de kasaba hayatı:

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

7 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: