Haftanın Özeti: 209

Bilim, Yazılım, Donanım

App Annie 10’uncu yılına giren Android Market’in (yeni adıyla Google Play) bu süreçteki performansını irdeleyen bir rapor hazırladı. Tamamını şuradan indirebileceğiniz, özetini ise haberimizde bulabileceğiniz rapordan birkaç not:

  • Verilerin tutulmaya başlandığı 2012 yılından beri Google Play uygulama sayısında önde olmasına rağmen, uygulamalara harcanan para miktarında App Store’un gerisinde kaldı. Bu alanda App Store yüzde 66 ile Google Play’in neredeyse iki katı kadar gelir elde etti.
  • Asya-Pasifik, Google Play müşterilerinin en fazla harcama yaptığı bölge. Bu bölge toplam harcamaların yarısından fazlasını gerçekleştiriyor.
  • Türkiye 10,5 milyon indirme sayısıyla bu alandaki sıralamada 8’inci durumda ama konu harcamaya gelince ilk 10’da değil.
  • Oyunlar toplam indirme sayısının yüzde 41’ini, toplam harcama miktarının ise yüzde 88’ini oluşturuyor.
  • Oyun dışında en çok gelir getiren kalem ücretli abonelik. En popüler 5 uygulamanın 4’ü abonelik modeli sunuyor (Tinder, Pandora, Netflix ve HBO NOW).
  • Avustralya, ABD ve Güney Kore gibi ülkelerde ortalama bir kullanıcının telefonunda 100’den fazla uygulama bulunuyor.
  • 2008’den bu yana platforma yaklaşık 10 milyon uygulama yüklendi, bugün 2,8 milyonu kullanımda.

Çoğu akıllı telefon üreticisi müşterilerinin telefonlarını sıkça güncellemesi için çaba harcıyor. Açılmayan arka kapaklar, yerinden çıkarılmaması için yapıştırılmış bataryalar, tamir hareketine karşı yapılan lobi çalışmaları ve yedek parça elde edilmesinin zorlaştırılması gibi çabalarla müşteriler en ufak arızada telefonlarını yeni bir modelle güncellemeye yönlendiriliyor. Motorola öyle değil. “iFixit” adlı şirketle iş birliği yapan marka, ürettiği akıllı telefonlar için müşterilerine yedek parça ve tamir kiti satacağını açıkladı. Moto X, Z, G4, G5 ve Droid Turbo 2 gibi telefonlarda kullanılabilecek olan tamir kitinin içinde gerekli araçların yanı sıra Motorola markalı yedek parçalar ve telefonun nasıl tamir edileceğine dair bilgiler yer alıyor.

Öte yandan İtalya Rekabet Kurumu, eski modellerini bilerek yavaşlattıkları gerekçesiyle Samsung‘a 5 milyon Avro, Apple‘a 10 milyon Avro ceza kesti. Samsung karara itiraz edeceğini söylerken Apple herhangi bir açıklama yapmadı.

Çin ve ABD yapay zeka konusunda büyük rekabet içinde. Çin yapay zekanın gelecekteki tartışmasız lideri olma planı doğrultusunda çalışıyor, Amerikan teknoloji devleri geri kalmamak adına Beyaz Saray’a baskı yapıyor. Ama onların dışında bu alanda ciddi çalışmalar yapan ülkeler de var. New York Times‘a göre bu ikiliyi sıkıştırabilecek ciddiyette 6 ülke var: Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Kanada, Fransa ve Hindistan. Sıralamanın gerekçeleri burada.Yapay zekanın lider ülkesi dünyanın hakimi olacakdiyen Putin‘in Rusya’sının listede olmaması da ilginç.

Hindistan’da bir grup araştırmacı, güvenlik kamerası görüntülerinden farklı özelliklere göre arama yaparak insanları bulabilen bir sistem geliştirdi. Evrişimsel yapay sinir ağı, derin öğrenme ve Microsoft tarafından desteklenen COCO veri tabanı kullanılarak belirli insan özelliklerini algılayabilecek şekilde eğitildi. Araştırmacılar algoritmanın 41 kişiden 28’ini doğru tahmin ettiğini söylüyor. Şu anda sadece boy, gövde (kıyafet) rengi ve cinsiyete göre arama yapılabiliyor. İlk bakışta bu özelliklerin aranan kişileri bulmak için yeterli olmayacağı düşünülebilir. Üstelik algoritmanın başarı oranı da yarıdan biraz fazla. Ancak bu erken çalışma geliştirilerek insan yeteneklerinden daha üstün hale getirilebilir.

Modern görsel algılama ve analiz programlarını çalıştıran yapay zeka oldukça güçlü ancak çok fazla ‘eğitime’ ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden Hive adlı bir girişim insanlara yapay zekayı eğitmeleri için para ödüyor. Kullanıcılar akıllı telefonlarında fotoğrafları etiketledikçe yapay zeka daha başarılı tahminler yapabilir hale geliyor. Hive için yapay zeka eğitmek istiyorsanız bu yolla zengin olmayı beklemeyin. Girişimin kurucusu Kevin Guo “Uygulama üzerinden onlarca Dolar kazanabilirsinizdiyor.

Bu kadar yapay zeka dedik, işkillendirmeden bırakmak olmaz. The Next Web‘den Tristan Greene “Ailenizi otonom silahların saldırısından korumak için bir acil durum planınız var mı?” diye sormuş ve yapay zekanın bir silah olarak teröristlerin eline geçmesinin an meselesi olduğunu iddia etmiş.

MIT tarafından düzenlenen ve otonom araçların hangi etik kurallar çerçevesinde karar alması gerektiğini soran küresel anketin sonuçlarına göre insan hayatı hayvan hayatından ve sağlıklı gençlerin hayatı yaşlılarınkinden daha önemli. Farklı ülkelerden 2 milyon kişiyle yapılan ankete göre ayrıca yol kenarında durup kurallara uygun şekilde bekleyen birinin hayatı, kurallara uymadan yola atlayan birininkinden daha değerli. Doğu ülkelerinde katılımcıların yaşlıları gözden çıkarmaya pek yanaşmamaları da önemli bir detay.

ABD yönetimi otonom araçlar konusunda özgürlükçü bir yaklaşım sergiliyor ancak geçtiğimiz hafta Fransız ulaşım şirketi Transdev‘den, Florida’da öğrencileri otonom araçla taşımayı durdurması istendi. Transdev’in pilot projesi Babcock Ranch kapsamında bir elektrikli otonom araç Cuma günleri ilkokul öğrencilerini evlerinden alıp okula götürüyor, okul bitince de onları geri getiriyordu. Aracın güvenliği için sürücü koltuğuna, gerektiğinde kontrolü devralması için bir acil durum sürücüsü oturuyordu. Zaten kat ettiği mesafe de diğer okul günlerinde çocukların yürüyerek ya da bisikletle gidebilecekleri kadar kısaydı. Ağustos ayında yayımlanan basın açıklamasında aracın şu anda saatte 13 kilometre hızın üzerine çıkmadığı, gerekli altyapı sağlandığında saatte 50 kilometre hıza ulaşabileceği belirtilmişti. Transdev otonom sürüş için izin almıştı ancak bu şirketin okul servisi işletmesine izin vermiyor. Yapılan açıklamada çocukların korunmasız bir topluluk olduğu ve onların ulaşımının testlere malzeme olamayacağı ifade edildi.

Bir Tesla Model S sahibi, hırsızların pasif giriş sistemini hack’leyerek aracı çalma girişiminde bulunduğunu gösteren ibretlik bir videoyu YouTube’a yükledi. Videoda hırsızların bir tabletle aracın elektronik anahtarından gelen sinyali yakaladıkları ve daha sonra elde ettikleri veriyi kilidi açmak için kullandıkları görülüyor. Aslında böyle bir hırsızlığı engellemenin pek çok yolu var. Tesla bu gibi durumları engellemek için yakın zamanda yeni özellikler sunmuştu ancak aracın sahibi bunları aktif hale getirmediğini söylüyor. ‘Sürüş için PIN‘ özelliği kullanılsaydı, hırsızlar araya girse bile PIN kodunu bilmedikleri için aracı ele geçiremeyecekti. Sürücü elinde anahtarlıkla araca yaklaştığında kilidi otomatik olarak açmaya yarayan pasif giriş sistemi de devre dışı bırakılabiliyor.

Konuşma algılama sistemlerinin hava trafiği kontrol görevlilerinin artan iş yükünü azaltabileceği düşünülüyor. Hava trafiği yönetimine otomasyonu dahil etmenin önündeki en büyük engel ise kule ve pilot arasında gerçekleşen sözlü iletişimin makinelerce anlaşılmasının zor olması. İnsan konuşmasını yazıya çeviren otomatik konuşma algılama yazılımı sayesinde hava trafiği kontrol görevlilerinin işi azaltılırken trafik yönetimi de daha etkili hale gelebilir. Horizon 2020 tarafından fonlanan MALORCA adlı projenin amacı asistan tabanlı konuşma algılama (ABSR) sisteminin makine öğrenimi ile geliştirilmesi ve bu çalışmalarda kullanılması. MALORCA sistemi zaman içinde çalıştıkça kendini geliştirebiliyor. Yeni veriler sistemin daha etkili çalışmasını sağlıyor. Böylece sistemin her değişiklik için yeniden elle programlanması gerekmiyor. Bu yaklaşım sayesinde sistemin ucuz ve hızlı bir şekilde kullanıma sunulması sağlanıyor.

Malezya Imagineering Institute Araştırma Görevlisi Kasun Karunanayaka ve ekibi, dijital içerikleri koklamayı sağlayacak bir konsept tasarladı. Burun deliklerinin içinde yer alan nöronların direkt olarak elektrikle uyarılmasına dayanan yöntem sayesinde bir restoranın menüsündeki yemekleri ya da bir çiçekçinin gül demetinin kokusunu internet üzerinden algılamak mümkün olabilecek. Daha önce de benzer amaçla birden fazla duyunun uyarılmaya çalışıldığını görmüştük. Molekül karışımlarıyla sanal gerçeklikte New York kokusu sunan bir sistem, sinemada film sırasında salgılanan programlanabilir koku kartuşları ya da sanal gerçeklikte porno izlerken ‘seksin kokusunu’ almak için hazırlanan maskeler gibi pek çok farklı çalışma yapılmıştı. Ancak bunların çoğu kokuyu yaratmak için kimyasal karışım kullanıyor. Karunanayaka’nın ekibi ise fiziksel koku karışımı yerine burun deliklerine elektrot yerleştirerek ve genizdeki sinir uçlarına dokunup uyararak aslında var olmayan kokuların hissedilmesini sağlıyor. Genzinize kadar elektrot sokmak pek kullanıcı dostu bir yöntem değil. Ama araştırma ekibi gelecekte elektrotları daha küçük ve esnek hale getirmeyi ya da direkt olarak dışarıdan beyni uyararak vücuda herhangi bir kablo sokmadan bu işlemi gerçekleştirebilmeyi hedefliyor.

Amerikan Kimya Topluluğu tarafından paylaşılan yeni bir makalede laboratuvarda üretilen mini beyinlerin 9 ay boyunca hayatta kalabildiği belirtildi. Uzmanlar bu mini beyinleri, içinde ipekten elde edilen protein ve Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklara sahip kişilerden alınan kök hücrelerin yer aldığı bir karışımın içinde saklıyor. Bu mini beyinler, insan beyninin yerine geçmesi için üretilmiyor. Asıl amaç hastalıkların beyin üzerindeki etkisini görebilmek. İnsanlar ya da hayvanlar üzerinde bu tarz deneyler yapmak her zaman etik sorunları da beraberinde getiriyor ancak mini beyinler bilinç sahibi olmadığı için bu tarz sorunlarla karşılaşılmıyor. Hayatta kaldığı sürece, normal insan beyni gibi çalışan beyinler deney yapmak için ideal.

Avusturya Çevre Ajansı ve Viyana Tıp Üniversitesi‘nden bilimciler insan dışkısında mikroplastiklerin biriktiğine dair kanıtlar buldu. 5 milimetreden küçük boyutlarıyla tanımlanan bu plastik parçaları, dünyanın farklı noktalarından (İtalya, Japonya, Polonya, Hollanda, Rusya, Birleşik Krallık, Finlandiya ve Avusturya) 8 farklı kişiden alınan dışkı örneğinde boncuk, lif ya da parçacık şeklinde yer aldığı görüldü. Örneklerin alındığı kişilere ayrıca son bir haftada nelerle beslendikleri de soruldu. Alınan cevaplar arasında pet şişeden içilen su ve deniz ürünleri dikkat çekiyor. (Haziran ayında da farkında olmadan her gün mikroplastik yediğimize dair bir haber paylaşmıştık.) Deniz biyologları bir süredir mikroplastiklerin okyanuslarda oluşturduğu tehlike konusunda uyarılarda bulunuyor. Özellikle kabuklu deniz canlılarını tüketenlerin vücuduna her yıl 11 bin plastik parçasının girdiği tahmin ediliyor. Dünya genelinde tüketilen sofra tuzlarının yüzde 90’ında mikroplastik bulunduğuna dair yeni bir araştırma da var. İnsan vücudunda mikroplastiklerin bulunduğuna dair kanıtların elde edilmesinin ardından bir sonraki aşama, bu durumun insanlarda ne gibi sağlık problemlerine yol açabileceğini keşfetmek olacak.

Avustralya Antarktik Bölümü bilimcileri, kafasız tavuk canavarı adıyla bilinen deniz canlısının en net görüntülerini kaydetti ve YouTube’a yükledi. Antarktika’nın doğusunda, Güney Okyanusu’nda görüntülenen yaratık aslında bir deniz hıyarı. Daha önce bir kez Meksika Körfezi‘nde görüntülenen kafasız tavuk canavarının bilimsel adı enypniastes eximia. Kızıl renkli deniz hıyarı, tavuk kanadına benzer yüzgeçlere sahip ve bunları çırparak denizde hareket ediyor. Kafası olmasını beklediğiniz noktada ise bir yuvarlak üzerine yerleşmiş dokunaçlar bulunuyor. Bu da az önce kafası kesilmiş bir tavuğu andırıyor.

Denizin derinlikleri ne fena” diye hafiften ürperenler için oralardaki en dehşetengiz canlıların bir derlemesi:

Bu bölümü Mehmet Akyol‘un ünlü bilimcilerle buluşlarını tek GIF’te erittiği çalışmalarıyla bitirelim.

Hatırlatma: Hafta özetimiz toplam 5 sayfadan oluşuyor.Diğer kategorilere ait gelişmelere aşağıdaki listeden geçebilirsiniz.

Özet Başlıkları

  1. Türkiye ve dünyadan güncel gelişmeler.
  2. Bilim, teknoloji, yazılım, donanım.
  3. Dijital girişimler, yatırımlar, web siteleri.
  4. Dikkat çeken tasarımlar, inovatif ürün ve hizmetler.
  5. Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri.

3 Yorum

  • Bir dönem Türkiye müzik piyasasına damgasını vurmuş Müslüm Gürses’ in bu hafta vizyona giren belgeselini de “Sinema, TV, kültür/sanat gelişmeleri” bölümünde ele alsaydınız yerinde olurmuş.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz: