Haftanın Özeti: 19

2 - 8 Mart 2015 arasında denk geldiğim paylaşmaya değer uygulama, site, cihaz, video, trendler (ve biraz daha fazlası).

İnternet / Girişimler

  • Camianın en eski girişimcilerinden Mark Cuban şu anki internet balonunun 2000’li yıllardakinden de fena olduğunu iddia ediyor.
  • Türkiye’de bu yıl beşincisi düzenlenen Mixx Ödülleri sahibini buldu. 2014’ün en yaratıcı dijital işlerine göz atalım.
  • Startup Turkey de bu hafta Antalya’da gerçekleştirildi. En iyi 3 proje Netsparker, Play3Arabi ve cubic.fm oldu. Diğer detaylarsa şöyle.
  • Instagram’da pratik yemek tarifleri. Bence #iyifikir ama ah bir de video tabanlı olsaymış (yapılışların fotoğraf karelerinden oluşan bir video bile olurmuş)…

#sebzelinoodle #15dakika #sebze #noodle #bugünneyesem #bugünnepişirsem #çabukyemek #cabukyemek #cabuk #yemek #yemektarif #yemekteyiz #yemekgram #yemekte #yemekrium #food #foodporn #yum #instafood #TagsForLikes #yummy #dinner #lunch #fresh #tasty #foodie #delicious #foodpic #foodgasm #hot #foodpic Malzemeler: 500 gr. yumurtalı noodle 1 kase brokoli 1 havuç 1’er adet yeşil, kırmızı ve sarı biber Yarım kase soya filizi 4-5 dal taze soğan 4 yemek kaşığı soya sos Zeytinyağı Yapılışı: *Kaynayan suya tuz ilave edin. Noodle’ları haşlayın ve süzün, çok yumuşak olmasın (8-10 dk) *Bu sırada biber, havuç ve soğanları jülyen (uzun ince) doğrayın. *Kızgın tavada biber, havuç ve küçük parçalanmış brokolileri 1-2 dakika çevirin. *Noodle’ı ekleyip, üzerine soya sosu ve biraz tuz karabiber ekleyin. Ateş çok yüksek olursa daha lezzetli olur. 1-2 dakika böyle çevirin. *En son soya filizlerini ve soğanları ekleyip şöyle bir çevirin ve ateşten alın. Afiyet olsun.

A post shared by @ cabukyemek on

  • Facebook’un dünyayı internete bağlama girişimi 2014 raporunu yayımladı (PDF). Buna göre dünya nüfusunun henüz sadece %37,9’u internete bağlanabilmiş durumda. Bu oran gelişmiş ülkelerde %76,2, gelişmekte olan ülkelerde %29,8. Yaygınlaşmadaki en büyük 3 engel altyapı, satın alma kapasitesi ve fayda oranı. Hedef 100 ülkeye ücretsiz internet dağıtmak.
  • Apple’ın bir süre önce satın aldığı Beats’in (Spotify katili olacağı iddia edilen) müzik dinleme hizmetini Haziran ayında hayata geçireceği iddia ediliyor.
  • Sahibinden.com normalde operatörlerin yapması gereken (ve bir dönem Turkcell’in Rumara adıyla denediği) geçici telefon numarası hizmetini başlattı. Emlakçı, galerici ya da ilanınızı arayacak alıcılarla gerçek telefon numaranızı paylaşmamak için harika bir çözüm (yurtdışında geçici numara hizmeti veren Burner, Hushed ve Number Proxy gibi birçok hizmet bulunuyor).
  • Google’ın Fiber adlı hizmetiyle karada Loon adlı hizmetiyle -balonlarla- havada internet dağıtmaya başladığını biliyoruz. Bu hafta da (şimdilik MVNO; yani mevcut bir operatörün altyapısını kullanan fakat –BİMcell, PTTcell gibi- ayrı çalışan) bir mobil operatör olarak hizmet verme stratejisini resmen doğruladılar (Cep telefonu tarifemde Google’dan da bir seçenek görmek isterdim mutlaka. Rekabet iyidir; her zaman müşteriye yarar). Google’ın bu alandaki asıl hevesi Steve Perlman adlı girişimcinin Artemis şirketi altında geliştirdiği pCell (personal cell) adlı yeni kablosuz veri teknolojisini yaygınlaştırmak. pCell sayesinde baz istasyonları şimdiki gibi toplam kapasiteyi bağlananlar arasında paylaşmak yerine sadece size özel bir veri yolu açıyor ve internet hız verimliliğini 4G’nin 35 katına çıkarıyor. Vaat ettiği hız artışıysa 1000 (BİN) kata kadar çıkıyor.

  • Silikon Vadisi’nden sürekli büyük başarılar, ultra zenginlerin hikayelerini dinliyoruz. CNN gitmiş ve görmediğimiz fakir, yokluk içindeki çoğunluğu haberleştirmiş. Garajdan çıkan teknolojileri biliyordunuz eminim ama parası eve yetmediği için garajda yaşayan anne ve çocukları eminim bilmiyordunuz. Bilmek gerek.
İnanması güç gelebilir ama bugün ABD'de her 20 çocuktan biri gelirden günde 2 dolardan az pay alabiliyor.
İnanması güç gelebilir ama bugün ABD’de her 20 çocuktan biri gelirden günde 2 dolardan az pay alabiliyor.
  • Ünlü Muhabir Kevin Roose, Silikon Vadisi tayfası arasında ‘nootropic‘ olarak adlandırılan en popüler kafa yapıcı / zeka açıcı hapları denemiş ve izlenimlerini yazmış (bu garip uygulama ve siteler neyin kafası diye merak ediyorsanız cevabı bu yazıda).
  • Şirketler sosyal medyada bir şeyler yapmak için kendini helak ediyor. Çoğu da eline yüzüne bulaştırıyor. Social Medi(a)cation sitesi ise onlara neyi nasıl yapması gerektiğini örneklerle öğretmeyi hedefliyor. Aklınızda olsun.
  • Şirketler böyle de bireyler değil mi? Sosyal medyada façayı toparlamak için özel bir temizlik hizmeti bile var. Ön kayıt topluyor.
  • 9 yıl önce Google tarafından 1,7 milyar dolara satın alınan Youtube bugün 1 milyar izleyiciye sahip olmasına rağmen hala para kazanamıyor. The Wall Street Journal’ın araştırma haberine göre sitenin sadece altyapı gideri yıllık 3,8 milyar dolar. Analizlere göre kullanıcılar Youtube reklamları yüzünden ürün satın almıyor. İlgi çekici bir dosya.
  • Microsoft, sosyal haber uygulaması Prismatic‘i satın almak istiyor.
  • Google Rehber arayüzünde radikal bir değişime gidiyor. Inbox ve Google+ karışımı bir akıllı tasarım geliyor. Bir de siz deneyin bakalım.

Contacts preivew 4.5

  • Elektronik ödeme sektörünün öncü çözümü Paypal, mobil ödeme konusuna hızlı giren Apple Pay ile rekabet edebilmek için Padiant‘ı satın aldı.
  • Şimdiden 2 milyondan fazla kullanıcıya sahip Apple Pay üstünden (çalıntı Apple ID’ler ile) yolsuzluklar başladı bile.
  • Mobil ‘eşleştirme’ uygulaması Tinder bir süre önce ücretli üyelik ile gelir modelinin ilk adımını atmıştı. Sırada reklamlar var (Küçük bir bilgi: Tinder şu an her gün 14 milyon çifti birbiriyle buluşturuyor. Belinize kuvvet).
  • Mobil cihaz ve uygulamalar dünyayı dönüştürüyor ama bundan herkes memnun değil gibi. ABD’de 3 üniversite tarafından kullanılmaya başlanan PocketPoints, derste cep telefonunu kullanmayan öğrencilere ekstra not veriyor.
    Google geçen hafta kendisine ait Blogger platformundaki porno / erotizm temalı bloglara yönelik bir temizlik harekatı başlatmıştı. Gelen tepkiler yüzünden bu hafta
    geri adım attı. Özet: DEVAM!
  • Oyun stüdyosu EA bu hafta aldığı bir kararla efsane şehir simülasyonu Sim City’yi geliştiren alt şirketi Maxis’i kapatma kararı aldı. Bütün çalışanlar işten çıkarıldı. Sim City şu ana kadar çıkan sürümlerle satışta kalacak fakat muhtemelen artık geliştirilmeyecek. Karar 4 Mart tarihinde yürürlüğe girecek.

  • Sayfalarında baktıklarınızı satın alabileceğiniz bir Pinterest ister miydiniz? Buyrun o zaman Tapiture‘a (teypiçur okunuyor).
  • Benim de çok severek kullandığım e-ticaret sitesi Fab, ilginç tarz ve içeriğiyle aklınıza gelen bütün dev yatırımcıların ilgisini çekti. Çoğundan dev yatırımlar kopardı. Değeri 1 milyar dolara kadar ulaştı. Ancak geçen hafta (7 milyonu nakit, 8 milyonu hisse karşılığı) 15 milyon dolara satıldı! Bu hezimetin sebeplerini özetleyen Fast Company diyor kikasanızı ego değil, para doldurmalı‘.
  • Türkiye’den bir akademisyen girişimiyle kapatalım: konumuz matematik kafası.

33 Yorum

  • Elinize sağlık Serdar bey. Cumartesi günlerimi teknoseyirin gündem değerlendirmesi, pazar günlerini sizin derlemeniz şenlendiriyor. Sürdürülebilir olması dileğiyle.

  • Amirim Tasarım/İnovasyon bölümünde “Kadına yönelik şiddet ” yerine “tadına yönelik” yazmışsınız.

  • Hocam sağolun o kadar dolu içerik hazırlıyorsunuz ki benim şikayetim mobil cihazlardan linkleri takip edemiyor olmak özellikle ipad ten bir konunun linkine tıklayınca geri dönüp kaldığım yeri bulmak işkenceye dönüyor buna da bir çare bulunursa tadından yenmez.

  • Amirim..sen bu yazıları yazmazsan inanki hayatımın bir anlamı yok..Pazar sabahlarını iple çekiyorum..Canına sağlık..

  • Amirim kafa nakli bana 1987 de TRT de yayınlanan kavanozdaki adam dizisini hatırlattı. Kavanozdaki adam ı hatırlayacak fazla kişi olduğunu sanmıyorum ama 40 yaşında yabancı dizi izlemeye bayılan biri olarak 30 sene önceki bu dizi aklımdan hiç çıkmıyor. Seyretmenin tavsiye ederim. Ahmet Mekin
    Metin Serezli
    Nevra Serezli
    Efgan Efekan gibi oyuncuların oynadığı müthiş bir kadro. Psikolojik gerilim türünde bir dizi.

    • Ben de seneler sonra Youtube’da yeniden bulunca çocuklar gibi sevinmiştim o diziyi. Bence kesinlikle zamanının çok ötesinde bir yapımdı. Tekrar izlediğimde yine keyif verdi.

  • Giriş yazınıza istinaden;
    Haftalık özetlerinizi her hafta hap şeklinde kargoya verip her bir okurunuza ücretsiz ulaştırsanız ve bizim onları yutmamız bütün bu özeti idrak edip hafızamıza kazımamız için yeterli olsa bile itiraz edecek insanlar bulunacaktır. O sebeple bence “memnuniyet”le uğraşmadan bildiğiniz en uygun yolla sunmanız yeterli.
    Ayrıca her hafta ufkumuz genişliyor, Teşekkürle.

  • Pazar günlerini iple çektirmeyi başardığınız için tebrik ediyor, yazdıklarınızı paylaştığınız için de teşekkür ediyorum :)

  • amirim, bike ve book linkleri beni ihya etti, hele ki macinnis sohbetinden alınacak çok feyzler var. biz kitap okumuyoruz falan desek de yamulmuyorsam tr.de kitap cirosu milyar tl.ye yakın. sadece basılı ürünler. bunların üzerine sabitfikir de iyi olmuş, birazdan tabletten okuyabilmek, bayiye gitmeden çogzel. bike tarafında ise insanlara katlanır ve e.bike almaları gerektiğini söylemek gerek, paralar yine boşa gidiyor.. çoğu da ithal..
    beam yıllardır aklıma geldiydi ama tr.de yaşamaktan mütevellit fikir olarak kaldı! çok az enerji harcayacağı için led, amoled tvlere elveda diyeceğiz. bu tv.lere hala geçmemiş olanlar ise daha şanslı.
    diğer linkler ve vid.lerle birlikte 3 sayfa yorum yapabilirim de ne gerek var :)
    hala sizin japonya anılarını bekliyorum, mesela bu japonlar pedfil anime.lerine neden yasak koymuyor?

  • Dev köpeği anladıkta insan bir tavşanı devasa boyutlara getirmeye neden çabalar ki dünyanın en iri tavşanıyla tanışın. http://www.dailymail.co.uk/news/article-2609183/The-Easter-Bunny-monster-appetite-Meet-three-half-stone-Darius-munches-way-360-carrots-30-apples-15-cabbages-month.html Selfie çılgınlığında son nokta kameralı vibrator hemi de akıllı telefon PC ve FaceTime’la da senkronize çalışabiliyormuş. http://www.independent.co.uk/news/weird-news/the-sex-selfie-stick-lets-you-facetime-the-inside-of-a-vagina-10080436.html Apple’ın akıllı saat pazarının %55’ini kontrol edebileceği tahmin ediliyormuş. http://www.marketwatch.com/story/apple-to-control-55-of-smartwatch-market-by-year-end-2015-03-05 Günümüz dertlerinden Doların neden yükseldiğini “Anneye anlatır gibi” anlatmış bir ekşisözlük yazarı kardeşimiz. Eline sağlık diyoruz. http://onedio.com/haber/anneye-anlatir-gibi-dolarin-yukselmesinin-sebepleri-465050 (Kişisel not yazıyı paylaşmak için kendisine ulaşma ve kendisinden izin almayı beceremedim.Affına sığınıyorum.)

    • Son gunlerin populer bir tartismasi ama cevabi hayir. Cok uzun bir tartisma oldugu icin detaylarina girmiyorum.

      • Ukalalık olarak demiyorum kesinlikle. Lakin 4 yıl aldığımız eğitim bize şunu öğretti: eski bir ABD’nin başkanı değil, ABD’nin eski başkanı olduğu yönünde.

        • Ukalalik gibi bir algim asla olmadi zaten.

          Fakat bu ornekte anilan unvan Baskan degil; ABD Baskani. Ozunde eskiyen ne ABD ne de Baskanlik. Unvanin ismi ABD Baskanligi. Sari araba gibi yani. Sari eski araba degil; eski sari araba olur.

          Cok da dert degil, kim nasil tercih ediyorsa oyle kullanabilir. Derdi anlatmak kafi.

          En basta dedigim gibi cok uzun bir tartisma. Belki baska bir yazida ayrica deginirim, eni konu tartisiriz.

  • Elinize emeğinize sağlık Serdar bey. Siz parçalı da yayınlasınız, tüm sayfada da yayınlasınız, her türlü okumaya devam..:)

  • Bagımlısı oldum : tüm pazartesi okuyup linkleri save etmekle geciyor neredeyse;kalan gunlerde onlardan cıkarımlar yapmaca…bir ara da puro ve viski üzerine yazı bekliyorum sahsen :) cok cok tsk,elinize gözünüze saglık.

  • “Rockefeller, Rothschild” aile üyelerinin sanırsam hiçbir zaman servetleri açıklanmayacak. Çünkü ben de onların arkasındaki gerçeğe inanan paranoyaklardanım. Bilmem ne kadar bilgiye sahipsiniz o aileler hakkında?

    • itü sözlük yeni adıyla instela için bir yazı yazmıştım. henüz yayınlanmadı. bir kısmını yayınlamadan paylaşmak istedim.

      yıllar önce, internetle yeni tanıştığım dönemde, bir büyüğüm aracılığıyla video izlemiştim. ingilizce’ydi daha sonraları ise türkçe versiyonları yayılım gösterdi tüm sanal alemde.

      aaron russo, yahudi asıllı amerikalı bir yönetmendir. özgürlüklerin günümüzde kullanıldığını ve asıl gerçek özgürlük için filmler, belgeseller yapmış hayatını bu davaya adamış bir zat-ı muhterem. yazının başında verdiğim linklere tıkladıktan sonra nasıl biri olduğunu zaten görebileceksiniz.

      o videoda bizlere nick rockfeller ile bir avukat aracılığıyla tanıştığını, çok zeki bir adam olduğunu, fikirlerini ve düşünce sistemlerini birbirlerine sunduklarını anlatarak başlıyor konuşmasına. daha sonraları da sıkı birer dost olduklarından bahsediyor. buraya kadar her şey tamamdı zaten. yani ilgimi(zi) çekebilecek herhangi bir şey yoktu. sonra dökülmeye başlıyor aaron russo. dostunun ona birkaç sırrını verdiğini ve kendisini zamanında şoke eden şeyler olduğunu söylüyor. 11 eylül saldırıları’ndan yaklaşık bir yıl önce böyle bir olay olacağından ve ardından da afganistan’ı işgal edip hazar denizi’ne boru hatları döşeyeceklerini daha sonra ise irak’ı işgal edecek bunu petrolün kontrolünü ele geçirmek ve ortadoğu’da bir petrol üssü yerleştireceklerini bunu “yeni dünya düzeni” dedikleri şeyi inşa etmek için kullanacaklarını söylemiş. ardından da venezuela’ya girerek chavez’i rahatsız edeceklerini ve küçük bir tebessüm ile terör denilen şeyi kullanarak, hiç olmayan suçluları mağaralarda arayan birimlerin ortaya çıkacağını, hiç düşman olmadığı halde bunun insanlar üzerinde yanıltıcı bir etkisi olacağını bu sayede kontrolü ele geçireceklerini söylemiş.

      sonra karşısındaki muhabirin sorusu üzerine gülerek şunu söylüyor: “11 eylül’den sonra neden başka bir saldırı olmadı, güvenlik mi çok iyiydi? hadi ama bu koskoca bir yalan. bu hükümetimizin uydurduğu koca bir yalan!” tam olarak bu ifadeleri kullanıyor aaron russo.

      aaron russo harbiden de kafa karıştırıcı bir röportaj yapmıştı o zaman. ben henüz çocuk yaşta olmama rağmen bahsettiği şey beni çok etkilemişti. ilk defa o zamanlar gerçek dünyadan şüphe etmeye başlamıştım. bize sunulan bu dünyanın yalanlarla kurulu olduğu hakkında şüphe duymaya başlamıştım. röportajın ardından yaklaşık 6 ay sonra ise aaron russo ölmüştü. evet bunu da yine aynı abiden duymuştum ve irkilmiştim. basına kanserden olduğu söylenmişti fakat altında başka bir şey var olabilir miydi acaba? bu hiçbir zaman cevaplayamayacağımız bir soru olarak tarihe karıştı.

      peki size neden bunlardan bahsediyorum ki ben. biliyorsunuz internette dolaşırken ordan oraya derken saatlerimi harcamış bulunuyorum. bunların çoğu bu tarz merak duyduğum konularla ilgili olduğu için zaman kaybı olarak değil de kendimi daha bilgili ve farklı bakış açısı kazanmış şekilde tanımlıyorum.

      tüm söylediklerimi zaman içinde sindirmiş olup neredeyse unutmuştum ki karşıma geçenlerde tekrar aynı video çıktı. sonra da bir kaç hafta süren araştırma yapma gereğinde hissettim kendimi. sanki öğrenmem gereken bir şeyler varmış gibi içimde bir dürtü bana sürekli yön veriyordu.

      diye devam ediyor. youtube’da mevzubahis video mevcut. herkes kendine göre yorumluyor bu durumu fakat ortada bir gizem olduğu bariz. saygılar, sevgiler…

  • Serdar bey, her hafta bu özetleri merakla bekliyorum. Sizin sayenizde bir çok şey öğreniyorum. elinize sağlık,
    Her ne şekilde olursa olsun benim için fark etmez.
    Çok teşekkür ederim.

  • Şikago O’Hare havaalanında oraya buraya serpiştirilmiş ve anonslarla kullanılması önerilen el antiseptiklerini kullanmamanın acısını çektiğim şu gün, zihnimi fazla yormayacak (ama istersem yorma olanağı veren) “Haftanın Özeti”ne bakmaya karar verdim. Epeydir aklımda ama ihmal ediyordum. Kendi kaybım… İki karar verdim: (1) Bir daha ihmal etmemek; (2) (Girişteki haklı sitemi okuduktan sonra) Kuzuloğlu’nun bu önemli hizmetine katkıyla yanıt vermek.

    Yukarıda yapılan katkılardan başka, aklıma gelen iki katkı: (1) “En ilgimi çeken haberler” diye belirtebiliriz; (2) En ilgi ve bilgi sahibi olduğumuz 1-2 konuda ek bilgi paylaşabiliriz. Sanırım bunlar Kuzuloğlu’na yararlı bir geri besleme olacaktır, dolayısıyla herkese öneririm.

    2008’de Atlantic dergisinde Nicholas Carr imzalı “Does Google Make Us Stupid” (hala çok popüler, bir de kitap yazdı bu konuda hala çok satan: Shallows) makalesini kafamda binbir itirazla okuduğumdan bu yana, iddiayı ve karşı iddiaları izliyorum, okuyorum. Dolayısıyla, zaman içerisinde “zeki”leştiğimizi gösteren Flynn Etkisi üzerine BBC haberi (http://www.bbc.com/news/magazine-31556802) en ilgimi çeken oldu.

    2012 kitabında, James Flynn (Are We Getting Smarter?) konuyu tatminkar bir bilimsellikle inceliyor ve başlıktaki soruya “evet” diyor. (Aziz Nesin’in meşhur iddiasıyla ilgilenenler, kitabın “Location 1182 of 9750” (Kindle’dan okudum) sayfasında “evet” yanıtını rakamlarla görecektir). Fakat, İki kavramsal sorunu da ortaya koyuyor. Birincisi, Kuzuloğlu’nun da haberi çevirirken kullandığı “zeka” kavramı ile ilgili. Maalesef, İngilizce’deki “clever, smart, intelligent, wise, vd” kavramların tam karşılığı Türkçe’de yok. Farklı “zeka” türleri için (bunu da Flynn “What is Intelligence?” başlıklı 2007 kitabında açıyor) farklı yorumlar yapılabilir. İkincisi, internetin bizi aptallaştırdığı iddialarının sahipleri, bu araştırmaların internet sonrasını kapsamadığını iddia edebilir. Oysa, “zekileşiyoruz” sonucunun nedensel analizine bakınca, araştırma sonuçlarının internet sonrası için de geçerli olduğunu görebiliriz.

    Bu tartışma neden çok önemli? Çünkü, genel olarak teknolojinin, spesifik olarak da internetin birey üzerinde olumsuz etkileri olduğu üzerine iddialar, kimi siyasilerin internet ve ilgili teknolojileri sınırlama heveslerini destekleyen argümanlar arasında kullanılabiliyor. Gayet iyi eğitim görmüş, kendini çağdaş olarak tanımlayanlar bile bu argümanlara teslim olabiliyor. Bakınız: Aile filtresi falan…

    ***

    Kuzuloğlu’nun özetinde dikkatimi çeken haberlerden bir tanesini daha paylaşayım:

    “Google geçen hafta kendisine ait Blogger platformundaki porno / erotizm temalı bloglara yönelik bir temizlik harekatı başlatmıştı. Gelen tepkiler yüzünden bu hafta geri adım attı. Özet: DEVAM!”

    İki nokta: (1) Bu tepkiler sadece “porno/erotizm” meraklılarından değil, sınırlama/sansür karşıtlarından kaynaklanıyor; (2) Toplumsal tepki ile teknoloji devlerinin ve hükümetin kararlarını etkileyebilmek ne güzel! Ülkemizde olmayan bir “katılımcı demokrasi” örneği. Çok imreniyorum!

  • Selam. Bir sorum var. Hala LG G2 mi kullanıyorsunuz? Kullanıyorsanız hala tavsiyeniz midir yoksa başka alternatif oluştu mu? Saygilar.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği