Haftanın Özeti: 18

23 Şubat - 1 Mart 2015 arasında denk geldiğim paylaşmaya değer uygulama, site, cihaz, video, trendler (ve biraz daha fazlası).

İşte geldik Mart ayına. Cüce Şubat’ın son haftasının getirdiklerine bakalım.

UYARI: Özetlerin uzunluğu bazı mobil cihazlarda yüklenme sorunu çıkardığı için artık her kategori ayrı bir sayfada yer alıyor (dilerseniz yazı sonundaki kutudan diğer başlıklara atlayabilirsiniz).

Genel Gündem

  • Yabancıların duyduğunda en şaşıracağı İstanbul gerçekleri nedir? (36 dolar milyarderine ev sahipliği yapıyor olması dışında?)
  • Hala hatırlayan var mı bilmiyorum. 8 Mart 2014’te (yani neredeyse 1 yıl önce) Kuala Lumpur-Pekin seferini yapan MH370 sefer sayılı uçak kalkışından kısa süre sonra 239 yolcusuyla kayboldu. Hakkında birçok teori dolaşıyor. İlginç bir ayrıntı olarak bir kişi uçağın nerede olduğunu bildiği konusunda epey ısrarlı. Onlarca defa TV’ye çıkmasına rağmen ciddiye alınmamış olmaktan dert yanıyor. Şu soruyu arada tekrarlamamız gerekiyor: 21. yüzyılda koca uçak nasıl kaybolur?
  • Okyanusların en derin noktalarında varlığından bile haberimiz olmayan birbirinden sevimli canlılar yaşıyor. Birkaçına bakalım.

eOwL5

  • Is Anybody Down isimli bir site 2 sene boyunca intikamın en çirkin haline ev sahipliği yaptı. Sitenin içeriğini ayrıldığı eş ya da arkadaşlarının (beraberken çektiği) çıplak fotoğraflarını yükleyen kızgın aşıklar oluşturuyordu. Yüzlerce şikayete konu olan site sonunda kapandı. Fakat hukuki takip bitmedi. Kurucusu Craig Brittain yakalanarak tutuklandı. Ardından ironik tanımının bile yeterli olmadığı bir gelişme yaşandı. Brittain yakalama haberlerinde kendi fotoğrafını kullanan sitelere karşı hukuki mücadele başlattı! Kılıç çeken, kılıçla ölüyor.
Craig Brittain
Craig Brittain
  • Aşkın gözü kör değilmiş! Bilimciler aşık olunca beynin salgıladığı oxytocin hormonunu sarhoş farelere vermiş ve fareler ayılmış!

28 Yorum

  • Yine uzun bi pazar keyfi bizi bekliyor :)
    Eskiden gazetelerden ve çeşit çeşit ekleri ile keyfi yapardık (80 doğumlular) ehh zamana uyarak teknolojik takılıyoruz artık :)
    Eyvallah

  • Ukalalık yapmak istemem ama sanırım datacenterların soğutma ihtiyacını düşürmek için kutuplara yakın yerlere kurulduklarını, (Mesela Kanada çok popüler: http://www.theglobeandmail.com/report-on-business/economy/canada-competes/why-cold-canada-is-becoming-a-hot-spot-for-data-centres/article6598555/) Danimarka’nın da acayip soğuk olduğunu ve tabi ki Avrupa’ya veri taşımak için aynı zamanda yakın da olduğunu düşünürsek neden Apple Danimarka’ya datacenter kuruyor sorusu cevap bulabilir.

  • Çorbada tuzumuz olsun kabilinden. General Electric firması, Amerika Birleşik Devletleri hükümeti ve endüstri liderleri ile hava alanı gibi noktalarda bomba tespiti için kullanılabilecek bataryasız yeni bir RFID sensör geliştirdi. Bozuk para büyüklüğünde ve ortalama 1 TL’ye üretilebilen sensör gaz kaçakları ile sağlık kuruluşlarındaki bakteri ve küf gibi oluşumların belirlenmesinde de kullanılabiliyor. http://www.geglobalresearch.com/news/press-releases/ge-develops-wireless-battery-free-rfid-sensors-advanced-explosive-chemical-threat-detection-shipping-ports
    Karlı ve çamurlu yollarda sizi zincir takmak gibi zahmetli bir uğraştan kurtaran girişim. Plastik kablo bağlayıcının büyüğü. http://www.zipgripgo.com/
    Rulo haline getirilebilir solar şarj aleti. http://www.waacs.com/projects/rollable-solar-charger/
    Ürkütücü ve merak uyandırıcı. İtalyan cerrah Canavero, 2 yıl içerisinde bir kişiye ait kafanın başkasının vücuduna nakledilmesi ameliyatını yapabileceklerini öne sürdü. http://www.iflscience.com/health-and-medicine/human-head-transplants-could-become-reality-2017
    Siska‘nın Unconditional Rebel şarkısına saniyede 1000 kare çekilen 5 saniyelik klibin ilginç ayrıntıları. http://enstrumanogren.com/saniyede-1000-kare-ile-5-saniyede-klip/
    http://thisiscolossal.com/?s=siska
    İngiliz kızlarının neden IŞID’e katıldığı ya da nasıl kafalandıkları ile ilgili bir makale. http://www.spectator.co.uk/columnists/mary-wakefield/9452902/how-do-bright-schoolgirls-fall-for-jihadis-the-same-way-they-fall-for-justin-bieber/

  • Facebook’un intihar konusundaki hassasiyeti konusunu görünce bir Person of interest bölümünde bahsi geçen olay aklıma geldi ve googleda intihar yazıp başlayan serüvenin nerelere varabileceğini gösteren bazı görselleri paylaşıyorum. Google arama sonuçlarının daha akıllı bir algoritmaya ihtiyacı var sanki? Ek olarak “kutsal” bilgi kaynaklarımız sözlüklerin de bu konudaki yol göstericilikleri de takdire şayan
    http://prntscr.com/6babpi
    http://prntscr.com/6bac3r

  • Amirim bu haftaki gündem tadında olmuş. Bu uzunluk iyidir :) Çok uzun olduğunda üzülüyorum çünkü bir çok önemli detayı kaçırabiliyoruz. Teşekkürler…

  • İlk haftadan beri bu haftalık seriyi takip ediyorum. Bağımlısı oldum diyebilirim. Pazar günleri mutat olarak gerçekleştirdiğim bir etkinliğe büründü burayı okumak. Ancak şunu diyebilirim ki: yazılarınız oldukça bayağı. Sıradan bir karalamadan öteye geçmiyor. Engin tecrübeleriniz, bilgi ve birikimleriniz, sizin daha güzel hafta sonu yazıları yazmasına icazet vermesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta hiç yazmasanız da olur. Çünkü bu özetler sıradan ve lezzetsiz be dostum. Yazmak için yazıyormuşçasına, bir şeyler karalamak bünyenize ve dimağınıza yakışmıyor şahsımca. Yazdıkça mı açılacaksınız bilmiyorum ama buradaki bu seriler alelade yazılar ve neredeyse herkesin yazabileceği türden. Üstelik haftadan haftaya da kalite düşmekte. Özgün bir şey yok. Hafta içi bir kenarlara (ki buna evernote diyorsunuz) kaydettiğiniz bir kaç not, izlemiş olduğunuz yabancı videoların içeriğinden araklanmış bir kaç cümle, kimsenin girip okumadığı 5-10 İngilizce siteye _blank link, AR, Facebook, Google, Apple, Twitter hakkında bir kaç bilindik haber… bu şekilde uzayıp giden bayağı, tekdüze bir yazı dizisi. Cümle cümle okuyor ve okudukça utanıyorum desem abartı olmaz.

    Acı söylemiş gibi olmak istemem ama dostum, adileşiyorsunuz (lütfen bu sözcüğümü sinkaf olarak addetmeyin) Yazılarınızın daha önce tek bir sayfada olması, bu sıradan sayfayı az da olsa okunabilir kılıyordu ki, mobil ile alakalı vehimlerinizden dolayı atlamalı sayfaya geçtiniz. Bunu bir SEO şark kurnazlığı olarak algılamıyor ve tıklaya tıklaya engelli koşu misali okumaya çabalıyorum. Zor oluyor, bütünlük kaybolup, kalitesiz içerik içinde boğuluyorum.

    Dostum katma değeri olan şeyler üretebilirsiniz bu mecrada. Tüm enerjinizi eskiden gazetelerin vermiş olduğu hafif erotik hafta sonu eklerine benzer ekler oluşturmanıza kanalize etmenizdeki neden nedir? Titreyin, kendinize gelin ve az biraz yaratıcı olun.

    Yukarıdaki serzenişlerimi okuyarak buraya kadar geldiyseniz eğer: Okura bak! Kim oluyor da bunları burada yazma cür’etini elinde bulunduruyor. Burası ne bir TV kanalı ne de bir gazete. Burası ismimle müsemma şahsi blog sayfam diye düşünebilir ve hatta kendinizi haklı görme gafletine düşebilirsiniz. Ancak kazın ayağı öyle değil. Kendi kişisel sayfanızda olsa katma değeri olan şeyler paylaşabilirsiniz. Şimdi su kurnazısınız ya; Kardeşim ben katma değeri olan bilgilerimi ve tecrübelerimi, seminerlerde, toplantılarda, söyleşilerde, programlarda ve köşe yazılarımda aktarıyorum zaten, diyebilirsiniz.

    Tamam ama biraz da burada diyerek yazımı bitiriyorum.

    ÖZET: Yazar (mserdark oluyor) bin bir türlü faydalı içerik sunma yeteneği ve kapasitesi varken, ailemizin indeksçisi gibi yazılar yazmasına gerek yok. Aklını başına alsın ve Türkçe, Türk gencine faydası olabilecek kaliteli bilgi ve birikimi adamakıllı şahsi blog sayfasında sunsun. Bedava bilgi ve tecrübe. Şu an sinirli bir şekilde son cümlemi yazıyorum.

    Hocam sabırsızca yemek haplarını ve uykusuzluk (uyku) şuruplarını bekliyorsunuz. Belki şu karşı ki dağın arkasında da bilgi ve tecrübe hapını bekleyen küçük ve sevimli gençler vardır.

    • Öncelikle bu detaylı yorumunuz için teşekkürler.

      Fakat başı ile devamı kafamı kaçırdı. Önce bağımlısı olduğunuzu devamında sığ bulduğunuzu söylemişsiniz. Her iki hal de kabulum elbette.

      Bu haftalık özetler edebi bir üslup, zengin kesitler içerme çabasında değil; adı üstünde: özet. Kendi ürettiğim bir içerik de değil; derleyiciyim sadece. İlgili olan tıklayıp detaylarına bakıyor, olmayan bir sonrakine geçiyor. Üstelik tamamen nesnel değer yargılarım ve ilgi alanlarından oluşuyor. Dolayısıyla herhangi bir vaadi de yok.

      Paylaştığım içeriklerin hepsinin farklı muhatapları var ve ulaşıyor. Yorumlara göz gezdirirseniz bunun izlerini siz de görebilirsiniz.

      Elbette herhangi birinin bütün beklentilerini karşılama gibi bir iddiam da yok. İnternet herkesin katkısına açık. Ben bu kısımlara odaklanırım, sizler, diğerleri de kalanı tamamlar.

      Ve tabi ki hoşunuza gitmeyeni okumamak gibi bir seçeneğiniz de var. Bütün hayallerinizi benim üstüme kurmayın. Türkiye’de 20 milyon, dünyada 2 milyar internet kullanıcısı var. Eminim aradığınızı sunan birileri vardır aralarında.

      Tekrar teşekkürler, selamlar.

    • CengIz Bey sert bir eleştiri yazmışsınız ancak üslubunuzdaki beyefendilik nedeniyle örnek alınması gerektiğini düşünüyorum. Elbette bu eleştirinize bir eleştiri olması mahiyetinde bende bu cevabı kaleme aldım. Şahsi kanaatim eleştirinizin daha spesifik olması gerektiği yönünde, beğenmediğiniz yerleri işaret edip, bunun nedenlerini örneklerle ifade etseniz belki daha yararlı ve dikkate değer bir eleştiri olabilirdi. Zira siz öyle yapmış olduğunuzu düşünseniz dahi genel ifadeler dışında bir şey olmadığı kanaatindeyim.

  • Artık sadece sizin yazılarınızı değil, yorumları da okuyarak bir şeyler öğrenmeye devam ediyoruz. Bu nedenle içeriğe katkı sağlayacak yorumların yayınlanması daha mı iyi olur diye düşünmeden edemedim. (Doğal olarak bu yorumun yayınlanmadan da silinmesi gerekecektir) :)

  • Amirim bana kısa geldi :D Eğer “Extra” diye 6. bir sekme eklerseniz (kırptıklarınızı koyarsanız) okurum :D bağış yapmak istiyorum ama paypal kullanmıyorum keşke başka bi alternatif olsaydı

  • Selamlar Serdar Abi, Apple’ın Danimarka’yı seçme sebebi, ülkenin soğuk iklimi(ama diğer iskandinav ülkeleri kadar soğuk değil; fakat, data center lar ele alındığında yeteri derecede soğuk yerleri var) ve Orta ve Batı Avrupaya yakın olması olma ihtimali yüksek gibime geliyor. Ayrıca Danimarka’ya ait o yörede birçok fyord var ve bu fyordlerde yaşam oldukça mükemmel olabilir(Tabi bir yazılımcıya göre). Bir diğer sebep ise geçenlerde okuduğum bir makalede Apple’ın Grönland ile ilgili bir takım projelerinin olduğu idi. Bu projelerin içine Apple’ın smart city(IBM in değil Apple’ın smart city projesi!) projesi için en uygun olan ülkenin – tabi deneme aşaması ile ilgili olan zamanda – Grönland olabileceği iddiası. Ne alaka diyecekseniz(Bu yorumu okuyan herkesten bahsediyorum), Grönland Danimarka’ya bağlı bir özerk ada. Bende sizin gibi sadece Apple’ın değil Google’ın da life of people cycle’ındaki projelerini merak ediyorum.

    Saygılarımla,

  • Kürtler için emoji nasıl bişi olabilir çok merak ediyorum? Şahsen bi kürt olarak baktım da benim Türklerle öyle böyle çok bi farkım olmadığını düşünüyorum. Kafanızdan geçen Kürt nasıl bişi acaba? Cidden meraktan ve herhangi bir suçlama yapmadan soruyorum. Açıkçası bi hetero olarak “farklılık“ adına LGBTİ bireylerle anılmak hiç sıkıntı duyduğum bişi de değil. Çok da seviyorum onları ama neden mesela -kürtler- ?

    • Kafamda Kürtler için emoji nasıl olur bilmiyorum. Dahası İspanik, Müslüman ya da Asyalılar için de nasıl olacağını tam bilemiyorum. Merak ettiğim bu değil zaten. Yazıdaki merakım Kürtler için bir şirketin Türkiye’de emoji üretmesi durumunda tepesine çullanacak garip insanlar ve garip tepkileri.

      Bir banka reklamında tellak figürü kullanıldığı için dava açan Hamamcılar Odası Başkanı hafızamda hala taze olduğu için biraz da. Memleketimizin herkesin payına sakladığı ilginçlikleri var.

      • neyse ben size söyliyim. Kürtler için emoji olursa kesin halay çeken emoji olur :)

  • danimarka olayı açıklanmış iki kişi tarafından, soğutma önemli.
    ingiliz aklı muhteşem; ajan yetiştir, gönder ve de ki ‘bunlar müslüman olunca delirdi’ ya da yahu bunları nasıl kandırıyorlar araştıralım.. bond filmlerini iyi izlemek lazım .. mesela gizemli banksy ingilizdir ama turk olamaz, çünkü gizemli biçimde filistine gitmesinin imkanı ihtimali yoktur. acaba neden?
    radyo kayıdı da güzeldi ama sigortanın gelişmemesi, büyük ailenin desteği yüzünden, yani tam kapitalist olamadık evet, bence bu nefis ama dönüşmeli, insanlar banka insafında bırakılmamalı.

    artık türkçe sitelerdeki yorumları okumama kararımı uygulamam gerekiyor.
    şahsi bir sitede,bedavadan bilgilerini paylaşan bir yazıyı okuyan ‘zeka sahibi insan’ nasıl olur da ‘şunu da yaz, böyle yazma’ diyebiliyor. nasıl bir hayat yaşıyor bu tipler? okumayı ve yazmayı öğrenmek, internete save dijital ekipmana sahip olmak, bu siteyi okuyacak zamanı bulmak da bir işe yaramıyor demek ki. nasılsa bu sitenin sahibi yorumlarda gelen iyi bilgiyi sonradan kullanıyor, bu eziyetten kurtarmalıyım. ama hala ingilizce sitelerdeki sitelerdeki o zekayı ve asgari saygıyı bir süre daha takip edeceğim.. üstelik ‘sitelerdeki yorumları neden okumamamlıyız’ ı yazan adam türk de değildi, ya olsa, interneti mi bırakırdı ne :)

  • İnsanların ulaşmak için hiç bir masraf yapmak zorunda olmadıkları(bedava) ve aynı zamanda zorunlu da olmadıkları(kişisel tercih meselesi) bir blog yazısı(internet’in ortalama kalitesinin üstünde) için girdikleri beklenti, sahiplenme ve kişiselleştirme gerçekten çok düşündürücü. Eline ve zihnine sağlık Serdar Bey.

    Ben yazdıklarınızdan çok üslubunuzdan ve yaklaşımınızdan ders çıkarıyorum bu arada. Sakın bu yazdıklarınızı beğenmiyorum veya okumuyorum anlamına gelmesin. :) Saygılar.

  • “Bu yazıyı tamamlayacak katkılarınızı beklerim”
    Amirim yine bir katkım olmayacak belki ama teşekkür ederim bu haftaki yazınız için. Gerçekten çok eğleniyorum yazdıklarınızı okurken. Bu hafta biraz geç okumamın nedeni yoğunlaşmak için bir türlü vakit bulamamam. Dar vakitlere sıkıştırmak istemiyorum yazınızı.

  • Apple sonar panellerin oluşturacağı yüksek ısıyı rüzgar ile dengelemeye çalışacak.

Yorum yazmak için tıklayın

Yorumunuz:

e-Bülten Aboneliği