Geleceğin şehirlerini dönüştürecek 8 alan

Yapay zekanın etkilerinin çok büyük olacağını düşünen bir bilirkişi heyeti, yüz yıllık bir araştırma yapmak üzere bir araya geldi. The One Hundred Year Study on Artificial Intelligence adlı araştırma, Microsoft Research Yönetim Müdürü Eric Horvitz‘in fikriydi.

Bilirkişi heyeti her beş yılda bir toplanarak yapay zekanın o dönemdeki durumunu ve geleceğe yönelik potansiyellerini değerlendirecek. Yapay zeka, hukuk, siyaset bilim, siyaset ve ekonomi konularında uzman kişiler tarafından düzenlenen ilk toplantı, geçtiğimiz sonbaharda gerçekleşti ve toplantı sonucunda yapay zekanın Amerika’daki ortalama bir şehre nasıl etki edeceği konusunda bir rapor sunuldu. İşte yapay zekanın önümüzdeki 15 yıl içinde şehirlerde dönüştürmesi beklenen 8 alan;

1. Ulaşım

Yapay zeka destekli ulaşıma geçiş hızı toplumu şaşırtabilir. Otonom araçlar 2020’ye kadar büyük ölçüde yollardaki yerini alacak. Üstelik otonom araçlar sadece otomobilleri kapsamıyor. Gelecekte sürücüsüz teslimat kamyonları, otonom teslimat drone’ları ve kişisel robotlar da sıradan hale gelecek.

Uber tarzı otomobil hizmetlerinin araç sahibi olma ihtiyacını ortadan kaldırması muhtemel görünüyor. Bu gibi hizmetler, insanların daha verimli çalışmasını sağlayabilir ve iş yerlerine yakın çevrelerde oturma zorunluluğunu ortadan kaldırabilir. Park yeri ihtiyacının azalması da geleceğin şehirlerinin çehresini ciddi şekilde değiştirecektir.

Sayıları giderek artan sensörlerden alınan veriler, kişilerin hareketlerinin, tercihlerinin ve amaçlarının modellenmesini sağlayacak. Bu da, şehir altyapısının tasarımında büyük rol oynayacak. Fakat insan faktörü de tamamen ortadan kaldırılmayacak tabii ki. Makinelerin insanların bilgilerinden faydalanarak öğrenmesini sağlayan algoritmalar, otonom ulaşım ağının düzgün şekilde işlemesini sağlayacak.

2. Ev ve hizmet robotları

Önümüzdeki 15 yıl içinde teslimat yapan veya ofisleri temizleyen robotlar çok daha yaygın olacak. Bulut bağlantılı robotlar öğrenmeyi hızlandırmak için veri paylaşabilir hale gelecek. Microsoft’un Kinect sensörü gibi üç boyutlu ve düşük maliyetli sensörler algısal teknolojinin gelişimini hızlandırırken konuşmayı kavrama becerisindeki gelişmeler robotların insanlarla etkileşimini artıracak. Araştırma laboratuvarlarındaki robotik kolların 2025 yılında sıradan insanlar tarafından kullanılan cihazlar haline gelmesi muhtemel görünüyor.

Güvenilir donanımın maliyeti ve karmaşık yapısı ile algısal teknoloji algoritmalarının gerçek hayata uygulanmasının zorluğu bir arada düşünülünce, genel amaçlı robotların yaygınlaşması için biraz daha vakit olduğu tahmin edilebilir. Robotlar şimdilik yakın gelecekte sadece belirli ticari uygulamalar için kullanılacak gibi duruyor.

3. Sağlık hizmetleri

Yapay zekanın önümüzdeki 15 yıl içinde sağlık hizmetleri üzerindeki etkisi, teknolojiden ziyade düzenlemelere bağlı olacak. Yapay zekanın sağlık alanında gelişebilmesi için veriye erişimi olması gerekiyor fakat FDA mahremiyet ile veri erişimi arasındaki dengeyi kurma konusunda bu zamana dek pek başarılı olamadı. Elektronik sağlık karneleri de başarılı şekilde uygulanamadı.

Bu gibi zorlukların üstesinden gelinirse, yapay zeka hasta kayıtlarını ve literatürü tarayarak teşhis aşamasındaki işlerin bir kısmını otomatik hale getirebilir. Bu tür bir dijital asistan, doktorların hasta bakımıyla daha fazla ilgilenmesine yardımcı olabilir.

Akıllı yürüteçler, tekerlekli sandalyeler ve eksoskeletonlar yaşlıların aktif bir yaşam sürmesine yardımcı olacak. Akıllı ev teknolojileri ise hem bağımsız olmalarını hem de gözetim altında tutulmalarını sağlayacak.

4. Eğitim

Sınıf ve bireysel öğrenim arasındaki çizgi 2030 yılında iyice bulanıklaşacak. Kitlesel açık çevrimiçi dersler (MOOC) akıllı öğretmenler ile gerçekleştirilecek ve yapay zeka teknolojilerinin kişiselleştirilmiş eğitim vermesini sağlayacak. Bilgisayar temelli öğrenim sınıfların yerine geçmeyecek fakat çevrimiçi araçlar öğrencilerin kendi temposuyla öğrenmesine imkan verecek. Gelişmiş sanal gerçeklik teknolojisi, öğrencilerin tarihi ‘yaşayarak’ keşfetmesini ve gerçek hayatta bulunması zor bilimsel objelerle çalışmasını sağlayacak. Dijital okuma cihazları çok daha akıllı hale gelerek diller arası tercüme yapabilir hale gelecek.

5. Yoksul topluluklar

Distopik bilim kurgu filmlerinde anlatılanların aksine, 2030 yılına geldiğimizde yapay zeka yoksul toplulukların yaşam şartlarını geliştirmiş olacak. Yapay zeka, restoranlardaki fazla yiyeceği alarak bozulmadan önce aşevlerine veya barınaklara ulaştırabilir. Bu alanlara yapılan yatırımlar az olduğu için bu gibi hizmetlerin ne zaman uygulanacağı kestirilemiyor.

6. Kamu düzeni ve güvenlik

2030 yılına geldiğimizde, şehirlerde işlenen suçları tespit ve tahmin etmek için yapay zeka teknolojilerinin yoğun şekilde kullanılması bekleniyor. Kapalı devre kamera sistemlerinin otomatik takibi ve drone görüntüleri kural dışı hareketlerin hızlı şekilde tespit edilmesini mümkün kılacak. Bu da, sadece hukuki yaptırımların hemen uygulanmasına değil suçun nerede ve ne zaman işlenebileceğinin tahmin edilmesine yarayacak. Konuşma ve yürüme şekli analizleri gibi yöntemler güvenlik görevlilerinin şüpheli davranışları tespit etmesine yardımcı olacak.

7. İstihdam ve iş ortamı

Yapay zekanın etkilerinin en çok iş ortamında hissedileceği düşünülüyor. Yapay zeka 2030 yılında avukatların, mali danışmanların ve radyologların yerini alabilir. Fakat yakın zamanda, mesleklerin değil de görevlerin yerini alması daha muhtemel görünüyor. Artan otomasyonun ürünlerin ve hizmetlerin maliyetini azaltması ve herkesi biraz daha zenginleştirmesi bekleniyor.

8. Eğlence

2030 yılında eğlence sektörü interaktif, kişisel ve bugünküyle karşılaştırılamayacak kadar ilgi çekici olacak. Sensör ve donanımlardaki yenilikler sayesinde yapay zeka ve haptik teknoloji evlerimize girecek. Kullanıcılar eğlence sistemleriyle konuşarak etkileşim kurabilecek. Eğlence sistemleri de bulundukları ortama uyum sağlama yeteneğine sahip olacak.

Sosyal ağlar, kişiselleştirilmiş eğlence kanalları oluşturulmasına çoktandır imkan sağlıyor fakat kullanıcı örüntüleri ve tercihleri hakkında toplanan veriler medya sağlayıcılarının eğlenceyi daha önce görülmemiş seviyelerde kişiselleştirmesine izin verecek. Bu durumun, medya sağlayıcılarına insanların çevrimiçi tecrübeleri üzerinde çok fazla kontrol sağlayacağı konusunda endişeler de var. Fakat yapay zeka teknolojisinde yaşanan gelişmeler eğlenceyi çok daha erişilebilir ve ilginç kılacak. Örneğin; şarkı bestelemek veya avatar kullanarak dans koreografileri düzenlemek gibi.

Kaynak: Singularity Hub